Ülkemiz dış güçler ve içerideki işbirlikçileri tarafından kuşatılmış, vatanın bütünlüğü ve ulusumuzun bağımsızlığı tehlikeye düşürülmüştür. Egemenlik tek adam yönetimine terk edilmiş, yasama, yürütme Kaçak Saray’a bağlanmış, yargı kuşatılmış, basının tamamına yakını ele geçirilmiştir.
Cumhuriyetimizin kazanımları emperyalizmin istekleri doğrultusunda özelleştirme politikalarıyla elden çıkarılmış, nüfusumuzun kültürel ve sayısal yapısı bozulmuştur. Köyler boşaltılmış, kentlere göçen halk; tarlasından, toprağından koparılmış, ucuz işgücü aracına dönüştürülmüş, işsizlik, yoksulluk ve sefalete itilmiştir.
Tarım ve hayvancılık bitirilmiş, çevre ve doğa yağmaları hız kazanmış, ülkemizin yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin yok edilme süreci hızlanmıştır. Ülke kaynaklarının yönetiminde, halka hizmet anlayışından uzaklaşılmış, sermaye el değiştirmiş, bütün kaynaklar küresel sermayenin insafına terk edilmiştir.
Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılarak, eğitim kurumları orta çağın karanlığına çekilmiş, kamucu eğitim bırakılarak, çocuk ve gençlerimiz gelecekten koparılmıştır.
Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarda sınır tanımayan siyasi iktidar tarafından, demokratik hak ve özgürlükler yok edilmiş, hak aramak olanaksız hale getirilmiş; kutuplaştırma politikalarıyla halk birbirine düşman edilmiştir.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumun gerçekliğine uygun söylem ve eylem geliştiremeyen muhalefet partileri ile birbirinden kopuk, dağınık demokratik kitle örgütlerinin mücadeleleri yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu kısır döngü bütün güçleri eline geçirmiş bulunan iktidarın işini kolaylaştırmaktadır.
Türk Milleti’nin yukarıda belirtilen ağır koşullardan çıkışı için, tarihsel köklerine dönerek; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme diz çöktüren ve ardından çağdaşlaşma devrimleriyle az zamanda çok ve büyük işler başaran çizgisine Kemalizm’e ve Kuva-yı Milliye ruhuna dönmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda Kemalizm çizgisinde ve Kuvayı Milliye ruhunu taşıyan tüm kesimlerin katılımıyla yeni bir mücadele gerekliliği doğmuştur. Büyük Atatürk’ün ifadesiyle buradan yeniden çıkış, “Ya bağımsızlık ya ölüm” inancıyla mümkündür. Türk Milletinin yeniden Kemalist söylem ve eylemlerle demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletine dönüştürülmesi için bir an önce hukuk ve demokrasi içinde harekete geçilmelidir.
Bu amaçla Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten yana olanların katılımı ile ülke sorunlarının çözümüne yönelik bağımsız, özverili ve yılmadan çalışacak yeni kadroların birlikteliği için Kemalist Ant Platformu kurulmuştur.
Kemalist Ant Platformu çatısı altında Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında; toplumun bilinçlenmesini sağlamak, halkın desteği ile sorunlarımızı çözmek ve bu yolda katkı sağlayacak kadrolarla; doğru zamanda, doğru yerde, doğru söylem ve eylemlerle vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını yeniden oluşturmak amacındayız.
Kemalist Ant Platformu olarak;
Atatürk İlke ve Devrimlerini bir bütün olarak değerlendirip, savunacağımıza, Kamucu, halkçı, üretime önem ve değer vererek, ulusalcılık ve tam bağımsızlık yolunda durmadan ilerleyeceğimize;“Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini benimseyerek, her türlü ırkçılığa, bölücülüğe, gericiliğe karşı duracağımıza; İnsan haklarına saygılı, laik ve bilimsel eğitimden yana olacağımıza; Emperyalizmin örtülü işgali altında bulunan ülkemizin tam bağımsız ulus ve üniter devlet olması, ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi için yılmadan çalışacağımıza ant içeriz.
0 Yorumlar