Beynin Gizli Güçleri




UYARI

Özgürlüğü ve Seçim Özgürlüğünü destekliyoruz ama bizim özgürlüklerimiz başkalarınınkilerin başladığı yerde biter. Bu kitaptaki becerileri akıllıca kullanın. 

Yüksek oranda tartışmalı psişik ayartma teknikleri içeren bu kitap saklı tutulan bilginin bir tür eğlence formunda insanlara sunulması için yazılmıştır. Yazar hiçbir şekilde yazılanların nasıl kullanılacağından sorumlu değildir. Siz okuyucuya, sadece gerekli sağduyu üzerinde egzersiz yapmanız ve kendi etik anlayışınıza başvurmanız tavsiye edilmiştir. Bunu nasıl kullanacağınız tamamen sizin sorumluluğunuzdur. Bunu iyi düşünün. 

Bu kitabın sonunda belirtilen tekniklerden herhangi birini kullanmaya karar verdiğinizde, çekim hislerini arttırmanızı sağlayacak gizli bilgelik üzerinde uzmanlık kazanacaksınız. Başkalarının zihnindeki çekimi körüklemek kolay ve neredeyse her zaman mümkün olacaktır. 

Hiçbir güç hafife alınmamalıdır. Ve bilgece kullanılmalıdır. Karma yasasını unutmayın. Ne ekerseniz onu biçersiniz. 

GİRİŞ 

Bu kitaptan öğreneceğiniz teknikler ve bilgiler sayesinde hayatınız sonsuza dek değişecek! Realitenizi değiştirecek gücün içinizde olduğu düşüncesi ulaşılmaz bir şey olmaktan çıkacaktır. İnsanlar bunu uzun zamandır kullanıyorlar. Bazı ana eğilimlerin dışındaki inançlar bunu telkin etmiştir. Ve hatta bazı hayvan türleri kendi realitelerini ustalıkla idare edebiliyorlar. (ama bu tamamen başka bir hikaye.) Peki ya siz daha önce bu teknikleri hiç duymadınız  ya da öğrenmediniz mi? Böyle bir bilginin neden elinizden alındığına dair olası bir sürü sebep var aslında (kendinize özgü sebepler de muhakkak vardır). 

Bu sebepler, "gizli anlaşma" türünde baskılar olabilir (mesela, devlet, eğitim kurumları gibi). Şu ana kadar gizemli bir şekilde saklanıyor olması, bol para sömüren kurslar ve eğitimler, kütüphane ya da kitapçılarda bulunmayan doğru kitaplar, saklanan okült  bilgiler ve daha bir sürü sebep olabilir. Benim işim zihin gücüyle ilgili tüm bilgileri toplayıp bir filtreden geçirmek ve sizin saklı sihirli potansiyelinizi açığa çıkaracak tamamen etkili, tamamen kolay anlaşılır bir kitap haline getirmektir. Benim "gizli bilgi hazinem" tüm hayatıma yetiyor... Tek yapmam gereken arada bir filtreyi değiştirmek. Ama si şanslısınız! Çünkü tüm güç "tanecikleri" tek bir cezvede sizin için toplandı. Kahve gibi, benim bilgi içeceğim gözlerinizi açacak ve size taze kan pompalayacak. (Bu teknikleri uyguladıktan sonra pompalanan kanınız, ödülünüz olacaktır.)

"Zihin gücü" nedir?

Ne düşünüyorsanız zihniniz o olur. Güç, dayanıklılığın bir formudur. Bu kitabı okuduktan sonra düşünme yetinizi güçlendirmiş olacaksınız. Düşünme yetinizi güçlendirmeniz demek temel bir beceriyi başarıyla tamamlamış olmanız demektir; yani bilinçli olmayı. Gerçekten benliğinizin, gerçek durumunuzun ve gerçek yaşamınızın tamamen bilincinde olmalısınız. Bu kitap, size "bilinçli olma" kavramını ve zihinsel ayartmanın önemini öğretecektir. 

Etrafınızda zannettiğinizden çok daha fazla şey vardır ve bunun hep farkında olmanız iyi olur. Bir örnek vereyim. Yaşamınız süresince inanç sisteminizde göremediğiniz ama inandığınız belli başlı şeyler vardır. Kokuları alabilirsiniz, koku havaya yayılırken onu göremezsiniz. Televizyon izleyebilirsiniz ama televizyon anteninizden gelen frekans dalgalarını göremezsiniz. Yemeğinizi mikrodalgada pişirirken cama iyice eğilip bakmadığınız sürece küçük mikrodalgaları göremezsiniz. Hoparlörden gelen müziği duyabilirsiniz ama ses titreşimlerini gözlerinizle göremezsiniz. Fiziksel gözlerinizle bu gibi şeyleri göremezsiniz ama bir parçanız bu görünmez şeylerin bilincindedir. "Bir yanınız bu gibi şeylerin farkındadır" derken göremediğiniz şeylerin var olduğuna inanmak realitenizde vardır. Realiteniz (gerçek, gerçeklik) bir şeyin detaylarını kurcalamadan da inanabilir ya da anlayabilir. O şeyleri göremeseniz bile onların var olmaya devam ettiklerini bilirsiniz. Çünkü inanç sisteminiz bunu gerektirir. Cep telefonunuz elinizdeyken biri size "hey, telefonunun gözlerinle göremediğin titreşimleri ya da frekansları alıp verdiğini ve bu şekilde çalıştığını biliyorsun değil mi ?"dese, söylediklerinin garipsenecek bir şey olmadığını bilirsiniz. Çünkü realite (gerçek, gerçeklik) ve inanç sisteminizde bu böyledir. Telefonunuzu kullanmaya kalktığınızda bir yanınız bu seviyenin bilincinde olur. Hava dalgalarının size ulaşamadığını bilirsiniz ve telefondan parazit sesi alabilirsiniz. Radyo dalgalarını daha iyi yakalayabilmek için arabanızın antenini açarak görünmez şeylerin varlığını kabul etmiş olursunuz... ya da hastanede röntgen ışınlarını almadan önce kurşun önlük giydiğinizde kabul etmiş olursunuz.

İlginçtir ki; etrafınızdaki birçok şeyi görememenize rağmen yine var olduklarının bilincinde ya da farkındasınızdır. Bu gibi görünemeyen şeyler işleyişini anlayamasanız da size garip bir kavram gibi gelmez. İnanç sisteminizde bunu kabul etmek vardır ve bu, içinde yaşadığınız gerçekliğin bir parçası haline gelir. Bir kez realiteniz oldu mu, genellikle üzerinde bilinçli olarak düşünmezsiniz. Peki, neden birçok insan zihninizin görünmeyen titreşim ve frekansları yaydığını kabul etmekte zorlanır?

Elektrik kaynaklarından gelip içimizden geçen tüm görünmez elektrik frekanslarına inanıyoruz da, neden görünmez insan "sesinin" içimizden geçeceğini anlamakta zorlanıyoruz ya da bunu gözden kaçırıyoruz? Zihninizin etrafınızdaki dünyayı ve olayları etkileyebilecek yeteneğe sahip olduğu bilgisi halen birçok insana biraz garip geliyor. Röntgen ışınlarını ya da televizyon dalgalarını kabul ederken çoğu insan zihin gücünü fark etmekte ya da realitelerini kabul etmekte zorlanıyorlar. Basitleştirirsek ... Sıradan bir insan için zihnin frekans yayması ve çevreyi etkilemesi pek inanılacak bir şey değildir. Ama gariptir ki cep telefonlarının frekans yayıp çevreyi etkileyeceğine inanırlar. 

Etrafınızda göremediğiniz şeyleri öğreneceksiniz. Normalde göremediğiniz şeylerin farkında olacaksınız. Kitaptaki teknikleri uyguladığınızda etrafınızdaki görünmez dünya realiteniz olacaktır. Görünmez partiküllerin kontrolünüz dışında mikrodalgadaki yemeğinizin etrafında rasgele vızıldamasından farklı olarak, görünmez zihin gücünüz dizginlenebilir ve kontrol altına alınabilir. Bu kitap bu görünmez şeyleri kendi gözünüzle dünyayı nasıl ele geçireceğinizi ve nasıl kendi komutanıza alacağını gösterecektir. Bunu yapmaya başladığınızda, yeni farkındalığınız realiteniz ve genel deneyiminiz olacaktır. Artık "Beyninizden gelen frekansların başkalarının beynine ulaştığı" düşüncesi size hiç de uzak gelmeyecektir. 

Zihinsel ayartma büyük bir güçtür. Bir odaya girdiğinizde görkemli bir karizma yansıttığınızı hayal edin. Yaltaklanan, beğeni dolu bakışların içinde boğulduğunuzu hissedin. Size ne böyle bir güç verir? 

Bazı insanların nasıl "sadece buna sahip olduğunu" düşünün. İlginçtir ki, bu insanların görünüşleri gayet vasattır. Belli bir giyim tarzları da yoktur. Fiziksel açıdan dikkate değer özellikleri yoktur. Ama bir şekilde cazibe, büyü, etkili cinsellik aurası yayarlar. Ve sineklerin bal kovanına çekilmesi gibi insanları kendilerine çekerler. Bunlar kadın ve erkeklerin doğuştan sahip olduğu şuur altında başkalarını kendilerine çeken zihin gücünün etkisidir. Bu eğlenceden yoksun olduğunuz için umutsuzluğa kapılmayın. 

Bu kitaptan öğreneceğiniz teknikler ve talimatlarla bu gücü açığa çıkarmayı öğreneceksiniz! Realitenizi değiştirecek güce sahip olduğunuz düşüncesi inanılmaz bir düşünce değildir. Aksine, çağlardır kullanılan bir şeydir. Peki, siz neden daha önce bu teknikleri duymadınız ya da öğrenmediniz? Aslında, bu tür bilgilerin ellerinizden kayıp gitmesinin olası  bir sürü sebebi vardır. 

Bazı sebepler; gizli okült bilgiler içeriyor olması, kurs ve derslerin gaddar bir şekilde ücretlendirilmesi ve dinlerin içindeki sistemler olabilir. 

Yukarıdaki sebeplerden ötürü zihin gücü becerileri ne yazık ki az geliştirilmiştir. Yine de çoğu, çağımızda dahi mistik bilgi olarak kabul edilir. 

Toplum, bilimsel olanla manevi şeyleri bir türlü uzlaştıramaz. Bu insanlığın aptallığından başka bir şey değildir ve yüzyıllardır bu konuda biraz ilerlemenin sebebi de budur. Eskinin bilim adamları sırf görünmez ve anlaşılmaz şeylerle uğraştıkları için deli, çılgın ve büyücü olarak görülmüştü. Şu anda kabul ettiğimiz teorilerin kabul edilmesi, yer çekimi, radyo dalgaları gibi şeyler, uzun zaman almıştı. Şimdi de geçmişin ileriyi göremeyen insanlarından pek farkımız yok. Deneyimlerimizin dışında olan güçlere şüpheyle bakıyor, gözlerimizi kapatıyoruz. Normal duyularla algılanamayan şeyler, büyü, düşünce dalgaları, psiko-kinesis ve parapsikoloji hala alay konusu olan şüpheyle karşılanan şeylerdir. Belki gelecekte büyü, beyin dalgaları ve insan frekansları ev tipi bilime dönüştürülecektir. 


BİRİNCİ BÖLÜM

Düşünceleriniz Güçtür 

Zihin 

Zihin, dünyamızı şekillendiren milyonlarca düşünce ve fikir yaratır, anlar. Bu nedenle zihin, gücün bir formudur. Bu kitabı okuduktan sonra realiteyi şekillendirmek için düşüncelerinizi kullanmayı ve düşünme yeteneğinizi güçlendirmeyi öğreneceksiniz. Bu kitabı satın almanızın -ki burada ayara girmek istiyorum bu kitabı içimdeki kaos adlı bloğumda yayınlamamın hatta tekrar yazmamın sebebi kitap hakkında ön bilgiye sahip olun ve satın alın diyedir, kitaptan okumanın zevki bambaşkadır- en önemli sebebi: başkalarını ve çevrenizi etkilemektir. Düşüncelerinizin gücünü nasıl açığa çıkaracağınızı öğrendiğinizde, yaşamınızda ince ama harika değişimlerin farkına varacaksınız. 

Düşünce gücünüzü geliştirmek tek temel beceriye bağlıdır; bilinçli olmak. Kendi benliğinizin ve ve çevrenizin farkında olmalısınız. Bir Zen ustası gibi nasıl "tam bilinçli olacağınızı" size öğreteceğim. Bilincin yükselmesi fiziksel tesire sahip zihinsel etkinin önemli bir parçasıdır. Bu bölüm boyunca, konsantrasyon ve imgeleme güçlerinizi geliştireceksiniz. Bu beceriler zihin gücü kontrolünün temelidir. Bu temel becerileri tamamladığınızda duyma, saklı güçlerinizin üzerindeki kontrolünüzü yoğunlaştırmak için dokunma ve koklama duyularınızı nasıl aktive edeceğinizi ve yükselteceğinizi öğreneceksiniz. 

Yaşamınızdaki olaylar ve etrafınızdaki deneyimler yaşamınıza sokmayı seçtiğiniz şeylerin sonucudur. Çoğu insan buna inanmak istemiyor çünkü bu, başlarına gelen her olumsuz şeyi kendilerinin istemesi anlamına geliyor. Özellikle zor bir duruma düşmek istemeyebilirsiniz ama içinizdeki bir şey bunun olmasına olanak tanır. Bazen insanlar zihin gücünün günlük hayatın akışını nasıl etkileyebildiğini görebilir. 

Bazıları bu farkındalığı hayatlarını iyi yönde yönlendirmek için kullanır ve tabi ki çoğunluk böyle bir kavramın varlığını tahmin bile edemez. Birçok insanın "istediğinizi alırsınız" düşüncesini kabullenmemelerinin sebebi vardır. Farkında olmadan hayatlarındaki olayların düşüncelerinden kaynaklandığını keşfetmek çok zordur. Hayatımızı düşüncelerimizle bilinçli olarak şekillendirmekte ustalaştıkça düşüncelerimizin nasıl gerçekleştiğini ve nasıl gerçekleştireceğinizi göreceksiniz. Ama buzdolabınızda olmayan bir kilo elmayı düşünmeyi seçip sonra da kalkıp buzdolabına baktığımızda o bir kilo elmayı elde edemezsiniz. Yine de kesinlikle zihniniz istediğiniz şeyi size getirecektir. Ama bunu daha çok olaylar ve çevrenizdeki enerjiler vasıtasıyla yapacaktır. Mesela, bir arkadaşınız elinde bir kilo elmayla çıkıp gelebilir. Ya da bir arkadaşınızı ziyarete gittiğinizde fazladan bir kilo elmalarının olduğunu görebilirsiniz. Hedefleriniz GERÇEKLEŞECEKTİR

Ama neyi istediğinizi bilmelisiniz ve sabırlı olmalısınız. Endişelenmeyin; ben size bunu nasıl yapacağınızı öğreteceğim. 

Dünyanızı etkileyecek gücün üzerinde kontrol kazandıkça, durumların şekilleniş biçimini değiştirebileceksiniz (beklediğiniz şeyin tepeden inmesini beklemek yerine). Mutlaka hep sağlığından yakınan birini tanımışsınızdır. Ne yaparlarsa yapsınlar hep hastadırlar. Bu, zihin gücü etkisinin ustalığının bir sonucudur. Bazı insanlarsa başkalarındaki kötü yönleri arayıp bulur. Olayları ve deneyimleri olumsuzlukları her daim doğrulanmaya müsaittir. İnsanlar onlara hep yanlış yapar çünkü zihinleri "insanlar kötüdür" düşüncesini kanıtlamaya öylesine saplanmıştır ki. Bir keresinde sürekli ne kadar çok ev işi yapmak zorunda kaldıklarından sıkıntıya girmiş birileriyle tanışmıştım. Üzerinde hep ne kadar yük olduğundan ve temizliğin ne kadar bitmez tükenmez bir iş olduğundan bahsetmişti. Zihinlerinin çevrelerindeki gücü hakkında biraz bir şey bilselerdi, sürekli temizlikle ilgili şikayet etmeye can atmazlardı. Çünkü kendi zihinlerinin gücü sürekli iş yaratmak üzerine durum ya da karmaşaya garanti ediyor. 

Araba kullanırken aklınıza arabanızın bataklığa saplanacağıyla ilgili bir düşünce gelebilir ama böyle düşünmeniz bunun olacağı anlamına gelmez. Doğru olduğunu hissettiğiniz ya da inandığınız şeyleri zihniniz kendinize çeker. Ayrıca, en rasgele olumsuz düşünceler geri kalanını karıştırır ve çabucak gücünü boşaltır. Birine sinirlenip onun ölmesini dilemişsinizdir belki, ama onların ölmediğini de fark etmişsinizdir. Dilemek, ummak, arzu etmek ve zihninizin amaçlarını gerçekleştirmesi arasında bir fark vardır. Zihniniz korkunç derecede itaatkardır. Ondan ne isterseniz (bir cin gibi) yerine getirecektir, doğru bir şekilde istediğiniz takdirde tabi !

Sanırım insanlar bu kavramları eleştirdiklerinde uğraşmak durumunda kaldıkları büyük resim zihnin bir şekilde nasıl ulaşıp olayları, kişileri, ortamları kullandıklarını gösterir. Bu, genelde ürkütücü bir düşünce biçimidir. Tıpkı nereden geldik, kim ve nasıl yarattı bizi sorularına benzer. Zihninizi baştan çıkarma ve başkalarını heyecanlandırma üzerine eğitmek istiyorsanız, üzerinde durmazsanız da olur diyebileceğimiz bir bilgi var. Bu bilgi, zihinsel enerjilerin fiziksel ortamı nasıl etkilediğini gösteren gerçek bilimsel çalışmalardır. Bilim adamları bile bunu kanıtlamak konusunda zorlanırken düşünce gücünün nasıl işe yaradığını bilimsel olarak açıklamak zaman kaybı olacaktır (ki bu konuda çok farklı teoriler vardır). Zamanınızı gereksiz bilgiler vererek çalmak istemiyorum. Çok istiyorsanız düşünce gücünün ardındaki fiziği kendiniz araştırabilirsiniz. 

Bilmeniz gereken şey, işe yaradığıdır. Tek yapmanız gereken teknikleri öğrenmektir. Bunu araba kullanmayla kıyaslayabiliriz. Arabayı kullanmak için arabanın işleyiş mekanizmasını ve motoru bilmek zorunda değilsiniz. Çalıştığını ve tekniklerini biliyorsanız, arabayı kullanabilirsiniz. Bilginiz kullanmaya yetiyorsa araba ihtiyacınızı karşılayacaktır. Motor hakkında ne kadar çok şey bilirseniz kendinize o kadar güç  katabilirsiniz. Ama detayların arabayı kullanmanız konusunda pek bir yararı olmaz. Yani çok gerekli değildir. Size zihnin işleyişi ile ilgili az ve öz bilgi vereceğim. Ama bu konuda profesörlük derecesi almak istiyorsanız sizin bileceğiniz iş. Benim işim size teknikleri UYGULAMAYI öğretmektir. Teknikler konusunda cimri davranmayacağım. Kitabı bitirdiğinizde çeşitli güçlü teknikler öğrenmiş olacaksınız. 

Daha önce bilinçli rüya 1 deneyiminiz olduysa, buna benzer bir örnek (araba ile ilgili) bulabilirsiniz. Bilinçli rüya "uyanık" olduğunuzda ya da gece vakti rüyanızın farkına vardığınızda olur ki yine de hala uyuyorsunuzdur. Kolayca rüyanızın bilincinde olursunuz ve rüya gördüğünüzü anlarsınız. Hatta belki rüya gördüğünüzü anladığınız anda rüyanız sonra erer ve uyanırsınız. Bazı tekniklerle kontrol altına almayı öğrendiğinizde, uyku halinde olduğunuzun tamamen bilincinde ve farkında olursunuz. Rüya dünyası size limitsiz macera seçme şansı tanır. Sadece gerçekleşmesini sağlarsınız. Zihninizle olmasına izin verirsiniz. Asıl söylemek istediğim şey şu: Bilinçli rüyada iken kontrolünüzü kaybetmek ya da uyanmak üzere olduğunuzda, yapabileceğiniz basit bir teknikle rüyadaki size gerçekten topaç gibi etrafında dönmesini söyleyin ve dönmesini sağlayın. Bu teknik genellikle başka bir rüyaya geçmenize sebep olur ama bilinçli kontrolünüz ve farkındalığınız elinizdedir. Hala uykuda olduğunuzu ve size olacakların kontrolünün elinizde olduğunu bilirsiniz. Bu dönme tekniği işe yarar. Nasıl ve neden işe yaradığına dair çok az fikrim var ama neticede işe yaraması önemli. İşin mekaniği önemli değil. Önemli olan tekniğin kullanılışı. Bu küçük tekniğin neden işe yaradığını biraz daha araştırabilirdim ama işe yaradığını bilmek ve bilinçli rüya deneyiminden zevk almak bana yetiyor. 

1 Bilinçli Rüya: Kişinin uyku sırasında rüya gördüğünün farkında olması ve rüyasındaki olayları kontrol edebilmesine verilen isim. 

Size öğrettiğim teknikleri öğrendiğinizde tekniklerin nasıl işe yaradığını tam olarak anlamayabilirsiniz. Size öğretmek için elimden geleni yapacağım ama bazı teknikler araba kullanmaya benzer... Arabanın nasıl  çalıştığı kimin umurunda, sadece kullanın gitsin. Dört tekerlekli makinenin nasıl ve neden çalıştığını anlamaya çalışarak canınızı sıkar mısın? O kadar kasar mısınız? Hayır... Arabanın ayağınızı yerden keseceğini bilirsiniz ve kullanırsınız o kadar. Evet, bazı insanlar zihin gücü etkisinin olup olmayacağı üzerinde canlarını sıkabilirler. "Kanıtla hadi" diyebilirler. Siz böyle olmayın... Zihin gücünün işinize yarayacağına inanın ve güvenin. Bundan bahsetmemin nedeni kendinizden daha güçlü etkilerin olduğunu hatırlatmaktır. Bu etkiler o kadar kolay anlatılamaz. Bu kitapta size daha yüksek kavramlardan bazılarını vermeye çalışacağım, anlayışınızı yeni seviyelere yükseltmek için.

Zihninizin çevrenizi etkileyebildiği gerçeğini teknikleri uyguladığınızda göreceksiniz. Etrafınızdaki dünyayı bir çok insan 3 boyutlu dünya olarak kabul eder. Kağıt üzerindeki bir çizim 2 boyutlu (kolaylık açısından) olarak kabul edilir. Bu arada 4. boyut dünyası farklı bir şeydir. Bazı insanlar bunun rüyada gidilen yer olduğunu düşünür. Başkaları uyuşturucu aldığınızda daha yüksek bir boyut olarak düşünür. Diğerleri ise oraya ölünce gidildiğini düşünür. İnancınız ne olursa olsun, herhangi bir şey daha yüksek bir boyutta 3. boyuta göre çok daha kolay gerçekleştirilir. Çünkü bu düşünce boyutudur. Bilinçli rüyada olduğumuz sırada kendimize "önümde şeftalili turta istiyorum" diyebilirsiniz ve anında önünüzde bir tane beliriverir. Rüya bedeniniz de yemek yiyebilir! Bunu 3. boyutta yapmaya kalkarsanız, muhtemelen pastaneye gidip bir tane almanız gerekir ya da düşüncelerimizin bunu bir olay ya da kişi vasıtasıyla gerçeğe dönüştürülmesini beklemeniz gerekir. Herkes milyon dolarlar ister ama sadece bir kaçı elde eder. Zihnimizin yüksek boyut seviyelerinde daha etkili olmasının sebebi beyin dalgalarımızın ya da düşünce dalgalarımızın o seviyeye çok daha eşit ya da uyumlu boyutta olmasındandır. Düşünceler ve yüksek boyutlar el ele giderler. Bu düşünce çok önemlidir ve bilmemiz gereken çok önemli koşullardan biridir.

Etrafımızdaki dünyada uygulanabilir teknikler bulabilirsiniz ama daha yüksek boyutları ya da farkındalığın daha yüksek seviyelerini içeren tekniklerin üçüncü boyut tekniklerinden daha hızlı ve daha güçlü etkisi vardır. Bir şehrin haritasını yapmak istediğinizi farz edelim. Sokak sokak dolaşıp sokakların ve binaların isimlerini not edinebilirsiniz. Bunu yapmanın daha çok yolu mutlaka vardır (araba, kay kay, otobüs, vs gibi). Ama daha hızlı sonuçlar elde etmek istiyorsanız, şehrin üzerinden bir uçak ya da helikopterle dolaşmanız daha iyi, daha hızlı ve daha kolay bir görüş elde etmenizi sağlar. Haritanız bir önceki tekniğe göre daha hızlı biter. Aynı şey zihin gücü teknikleri için de geçerlidir... daha yüksek bir seviyeden yaparsanız, daha hızlı sonuç elde edersiniz. Bunu yapmadan önce, boyutlarla ilgili temel bilgiye ihtiyacınız var. Bunu bir sonraki bölümde ele alacağız.

Hayatınızı ve yaşamınızdaki olayları lehinize çevirmek için düşüncelerini kullanmanın anahtarlarından biri içe bakışınızı kullanarak içimizde aramaktır. Evet, bu, imgeleme kavramına girer ve ben size daha önce hiçbir kitapta rastlamadığınız şekilde bilgi vereceğim. Hedefinizin gerçekten olduğunu zihninizde canlandırdığınızda bilinçaltınızı ya da farkında olmayan zihninizi kandırarak etkilemiş olursunuz. Zihninizin gözü kalıp tezgahına benzer. Her şey orada başlar. zihninizin gözüyle (imgelemeyle ya  da iç görüyle) görmeye devam edin. Sonra olayları lehine kullanabilen zihninizin bir bölümü devreye girecektir. Bu kitap sadece imgelemeyle ilgili değil aynı zamanda zihninizi nasıl özel olarak eğitebileceğinizle ilgilidir. Böylelikle baştan çıkarma ve başkalarını tahrik etmek için kullanabilirsiniz. Aklınızda bir imge tutmak istek ve arzularınızı gerçekleştirmek için gerekli bir adımdır. Ne kastettiğimi açıklayayım. Sonra bunun hiç de erişilmez bir şey olmadığını anlayacaksınız.

Etrafınızdaki her şey önce birinin düşüncesinde başlamıştır. "Tanrı" kavramını şimdilik bir kenara bırakalım. Bir eve bakın, tüm gerçekliğiyle önünüzde duran bir ev düşünün ya da ona dokunabilir, onu hissedebilirsiniz. Kokusunu alabilirsiniz. Hatta ön kapının tadına bile bakabilirsiniz. Evi 3 boyutlu gerçek fiziksel bir nesne olarak algılarsanız. Orada gerçekleşmiştir. O evin yapıldığı anın en başına gidersiniz, neticede evin var oluşunun birinin düşüncesine dayandığını görürsünüz. BUNU KAVRAMANIZ ÇOK ÖNEMLİ. Mutlaka birileri evin planının nasıl olması gerektiğini önce zihninde tasarlamıştır. Düşünceler kağıda dökülerek 3 boyutlu dünyanın temel taşları gerçekleştirilmiştir. Bundan sonraki aşama üretim ve inşaat aşamasıdır. Her aşama da birinin düşüncesiyle oluşur. Etrafınızdaki her şey böyle oluşmuştur. Sadece hayatınızda yarattığınız şeylere bakın.

Bir sanatkarsınız, sanatınız önce zihninizde ve kalbinizde başlar ve sonra boyayla ya da kil gibi araçların yardımıyla somut hale gelir. Mobilyanızın yerleşim planı bile önce zihninizde belirir. Mobilyanızı yerleştirirken zihninizde karar vermeniz ve zihninizi kullanmanız gerekir. Böylelikle nasıl yerleştirilmesi gerektiğini anlayabilirsiniz. Sonra da zihninizdeki resme göre mobilyanızı yeniden yerleştirmek ve hareket ettirmek için kas gücünüzü kullanırsınız. Bu bahsettiklerim çok somut, net, basit örnekler. Asla zekanızı küçümsemiyorum... Ama çevrenize bakarsanız, insanların düşünceleriyle çevresindeki realiteyi gerçekleştirmesi fikri herkese ne kadar garip görünüyor? Oysa etrafınızdaki hemen hemen her şeyin ilk başta birinin fikri olduğunu hatırladığınız takdirde ise bu kavram hiç de garip olmaz.

Bu nedenle, düşüncenin somutlaşması zaten deneyimlediğimiz bir şeydir. Bu yüzden, hayatınızda istediğiniz şeyleri gerçekleştirebileceğinize kolaylıkla inanmalısınız. Düşüncenin somutlaşmasının mistik bir kavram olduğunu düşünüyorsanız o zaman dünya tümüyle mistik bir yerdir. Ve sihir bir fast food dükkanında yapılan bir burgerden bir evin manzarasına, ampulün icadına kadar her yerde gerçekleşmektedir. Her şeyi düşünce başlatmıştır. İnsanların çoğu hayata bu gözle bakmaz ve bu nedenle yeni "gözleriniz"sizi diğerlerinden ayırıp size güçlü bir avantaj sağlayacaktır. Bazılarınız evin bir sihir olmadığını düşünebilir. Detaylı proje, üretim, sonuçta ev çıkar ve düşünce gücüyle aynı şey değildir diye düşünebilirler. Ama yanılırlar. Çevrenizdeki gerçeklikler olsun, zihin gücüyle ayartma olsun, evren her şeyi kopyalar, detaylandırır, üretir ve sonuç olarak; hayaliniz gerçekleşir. Düşüncenin gerçekleştiğini anladığınızda, zihin gücünün etkisinin mümkün olduğuna inanırsınız. Zihninizde, bunu imkansız kılan bariyeri kaldırmış olursunuz.

Başkalarını ayartmak için zihin gücü kullandığınızda bilmeniz gereken birkaç faktör vardır. Tüm tekniklerle uğraşırken net olmanız çok önemlidir. Zihninizde gördüğünüz şey ve onu yapma biçiminiz anlayabileceğiniz kadar net olmalıdır. Ayartmayı istediğiniz kişiye ne kadar az dikkat ederseniz ve zihniniz bu konuda ne kadar net olursa, baştan çıkarmayı başarırsınız. İstediğiniz kişiyle yakınlaşmak için zihninize ihtiyacınız var (bunu size öğreteceğim) ancak yatağa atmak istediğiniz kişiyi nasıl atacağınız düşüncelerinizde net olmalıdır. Kısa sürede bunların nasıl işe yaradığını göreceksiniz. Size bir temel vermeye çalışıyorum. Bir kerede her şeyi elde edemezsiniz. Bu kitabı bitirdiğinizde geriye dönebilir ve not alabilir ya da bu küçük sözlerin altını çizebilirsiniz.

Zihninizi başkalarını tahrik etmek için kullanıyorsanız, telepatik iletişimin bir formunu kullanıyorsunuz demektir. Zihninizi ve düşüncelerinizi başkasınınkilerle iletişim kurmak için kullanıyorsunuzdur. Telepatiyle ilgili bir sürü şey yazıldı. O yüzden bununla ilgili başka bir şey söylemeyeceğim. Siz nadir ve saklı kalmış peşindeydiniz değil mi ? İşte geliyor; İnsanda telepatik yeteneklerin ortaya çıktığı üç mod vardır.

Bir tanesine içgüdüsel telepati denir. Birinin eterik bedeninin bir başkasının eterik bedeniyle çarpışması sonucunda ortaya çıkan telepati türüdür. Eterik beden sonradan uydurulmuş bir ifadedir, uçucu, fiziksel olmayan ya da bedeninizi saran kabuğa verilen isimdir. Herkesin eterik bedeni vardır. Bu kavramı daha sonra açıklayacağım. Telepatik "mesaj" bu eterik özle tanışır ve kişiye en iyi şekilde bedenin güneş sinir ağı (solar plexus) alanına ulaşır. Bu nokta, bir başka görünmez bedene giden doğrudan bir bağdır. Genelde astral beden olarak adlandırılır. Tanımı ise duygusal ya da hissedilen bedendir (bunu da daha sonra ele alacağız). Prana, yaşam gücü veren ve her yerde olan enerjidir. Birçok ismi vardır: Orgone enerjisi, Ki, Yaşam Gücü, Yılan Gücü, Light Spiral ve daha bir sürü. Burada sizi Uzakdoğu kavramlarına boğmayacağım, sadece hızlı bir kavrayış açısından zihin gücüyle ayartma esnasında kullanabilmeniz için yararlı olacaktır.

Dalağınız güneş sinir ağı merkezinin yakınındadır ve prana normalde buraya girer ve buradan yayılır. Hiç "İçimde bir his var..." ifadesini ve buna benzer ifadeleri duydunuz mu? Bunlar eterik enerjilerin ya da güneş sinir ağı alanını etkileyen düşüncelerin ya da güneş sinir ağı alanını etkileyen düşüncelerin bir sonucudur. Sonrasında kişinin bilincine ulaşmaktadır. Atlantis ya da Lemurya zamanına dönersek, güneş sinir ağı insanların telepatik işaretler aldığı (bunun yerini sözlü iletişim almıştır) alandır. Telepatik düşünceler diyafram vasıtasıyla ortaya konulurdu. Bugünün modern toplumunda ise bu büyük ölçüde yok olmuştur. Bir anne çocuğuna gelecek tehlikeyi sezdiğinde ya da çocuklarına bir şey olduğunu sezdiğinde, bu eterik içgüdüsel telepati söz konusudur. Kan bağınızın olmadığı biriyle yakın bir ilişkiniz varsa, ikiniz de aynı lafa başlayıp aynı şeyi söylediğinizi fark edebilirsiniz. Ben ve partnerim bu durumu sık sık yaşarız. Bu, telepatik iletişime dayalı işgüdüsel eterik bedenin bir formudur. Bu tür biraz daha belirgindir, çünkü sadece güneş sinir ağıyla değil boğaz bölgesiyle de eterik bir bağı vardır.

Telepatinin bir sonraki modu ise zihinsel telepatidir. Zihinsel telepati genellikle boğaz bölgesinden ve biraz kalpten, çok az da güneş sinir ağından doğar. Baştan çıkarma teknikleri üzerinde çalışırken, boğaz bölgeniz düşüncelerinizin büyük ölçüde çıktığı yerdir. İlk olarak bu düşünceler büyük ölçüde kişiyi güneş sinir ağından vurur. Zihinsel güç çalışmanızda daha yetenekli hale geldikçe düşünceleriniz doğrudan kişiyi boğazından vuracaktır. Teknikleri kullanırken düşüncelerin nereden vuracağını bilmek pek işinize yaramaz. Ancak tekniklerinizde bu küçük bilgiyi kullanmak isterseniz harika olur. Ama yine de çok gerekli değildir çünkü zaten otomatikman gerçekleşecektir. Ayrıca, sizi gereksiz tekniklere boğmak istemiyorum. Kolay bir yöntem geliştirmek için yıllarımı harcadım. Zihin gücü tekniklerinin nasıl işlediğini anladığınızda, kendinize daha çok güvenecek, bu gibi şeyleri realitenize daha kolay sokacak ve en önemlisi iyi bir temel oluşturmuş olacaksınız. Böylelikle bu kitabı aşabilme ihtimaliniz doğacaktır. Sadece zihninizle başkalarını ayartacak (aynı zamanda hep zirvede kalacak) harika bir temele sahip olmakla kalmayacak, bu bilgileri istediğiniz herhangi bir şey üzerinde başarıyla uygulayabileceksiniz.

Çok ileri seviyeye ulaştığınızda, telepatik modunuz sezgisel telepatiye dönüşecektir. Bu da alıcı olmanız ve daha yüksektekilerle ve daha yüksek amaçlar için iletişim kurabileceğiniz anlamına gelir. Bu tür zihin işlevi kaşlarınızın arasından fiziksel olmayan iletişimleri alıp boğaz bölgenizden geri vermenize sebep olur. Yogiler kaşların arasındaki bölgeye Ajna Merkezi adını verir. Benim bildiğim şeyleri biliyorsanız, bu mistik kavramı anlaması o kadar zor değildir. Bildiklerimin aynısını size öğretmek istiyorum. Bunun kutsal geometriyle, düşünce "şekillerinin" ve enerjilerinin nasıl hareket ettiği ve yayıldığıyla ilgisi vardır.

"Daha yüksek şeyler" derken, birini ayartmaktan daha yüksek bir seviyeden ya da zihin gücünüzü maaşınızı artırmaktan daha yüksek bir amaçla kullanmaktan bahsediyorum. Kadim teknolojileri derinden öğrendim. Yeryüzüyle, daha yüksek yaşam formlarıyla, boyutsal varlıklarla ve fiziksel olmayan düşünce formlarıyla iletişim kurmak daha yüksek iletişim türlerine girer. İnsanlar "Tanrıya" dua ettiklerinde, sezgisel bir telepati formunu kullanmaya çalışıyorlar ama düşünceleri genellikle güneş sinir ağı bölgesinden geldiği için çok az etkili oluyor. Dua etmek daha yüksek bir varlıkla sezgisel iletişimden çok içgüdüsel iletişime girer.

Telepatik yeteneklerinizi engellemenin en güçlü iki yolu aşırı derecede başarılı olma isteği ve başarısızlık korkusudur. İleri derecede zihin gücünüzü kullanırken, "Umurumda değil" tavrını takınmalı ve saplantılı olmamalısınız. Tekniklerinizi uygulayın ama enerjinizin büyük kısmını başarı ya da başarısızlık endişesi için harcamayın. Kendinizden %100 emin ve güvenli tavrınızla tekniklerinizi uygulayın ve sonra da odağınızı ya da dikkatinizi başka bir şeye çevirin. "Bırakın uçup gitsin", çünkü tekniklerinizin becerilerinizin DAİMA işe yaradığını bilirsiniz ve er ya da geç istediğinizi elde edersiniz. Birisiyle zihinsel düşünce temelli bir iletişim kurmaya çalışırken, kendiniz ve o kişi arasında fiziksel olmayan bir bağ yaratırsınız. Bu bağ haddinden fazla duygu taşırsa, asıl düşüncenin işe yaramasını engeller. Başarısızlık endişesi içindeyseniz, bu güçlü duygular bumerang etkisi yaratır ve size geri gelir. Çünkü sizin tarafınızdaki duygular ağır ama karşı taraf da hafiftir. Tabi ki, en başta kendinizden biraz şüphe edebilirsiniz. Sadece rahatlayın, kendinize güvenin ve tekniklerinizi uygulayın. Sonra üzerinize düşeni yaptıktan sonra, tekniklerinizin etkili olduğunu ve istediğiniz kişi üzerinde sihir etkisi yaratacağını bilerek başka bir şeyle uğraşmaya başlayın. Teknikleri uygulamıyorken de bunları düşünmeyin demiyorum. İstediğiniz an gün boyunca düşünebilirsiniz. Her şeyden önce, zihninizi ayartma amaçları doğrultusunda kullanmayı öğrenmek ve kullanmak heyecan verici bir şeydir. Sadece rahat olun; "evet, her şey istediğim şekilde gidiyor" tarzında düşünmek, "ya işe yaramazsa" ya da "kesinlikle başarmam lazım" düşüncesinden daha iyi sonuç verir. Bilgiye sahipseniz başarılı OLACAKSINIZ. Doğru kullanın ve sonra da zihninizi verdiğiniz görevle baş başa bırakın, önemli olan bu. Sonra da arzu ettiğiniz herhangi birini elde edebildiğinizi gördüğünüzde, teknikleri daha önce hiç olmadığı kadar inanılmaz bir özgüvenle kullanacaksınız. Zihin gücü tekniklerini kullanmaya niyetlendiğim günden bu yana zihnim çok gelişti. Eve gidince yarım saat teknikler üzerinde çalışacağımı kendime söylerken, zihnim işleme başlıyor. Çünkü neyi ve nasıl yapacağımı biliyor. Ayrıca bu konuda asla başarısız olmayacağımı da biliyor. Sonra da tekniklerim üzerinde çalışmaya başlamadan hedeflerim gerçekleşiyor! Zihniniz bu şekilde güçlenecektir. Bu konuda ilerledikçe ve daha çok pratik yaptıkça, daha da kolaylaşacaktır. Paragrafı özetlersek, bu teknikleri kullanırken yoğun arzunuzdan koparsanız daha hızlı sonuca ulaşırsınız. İsteklerinize saplanmamanızı öneriyorum. Kadim hermenik prensipler üzerinde araştırma yaparsanız bağlanmama fikrini göreceksiniz. Bu prensiplerden daha sonra bahsedeceğim.

Zihin gücüne dayalı ayartma tekniklerini uygularken, düşüncelerinizin sempatik sinir sisteminizde2 etkisi olur. Zihniniz aslında sempatik sinir sisteminizde adrenalin benzeri bir şey üretir. Sempatik sinir sisteminin genellikle "kaç" ya da "kavga et" duygusal tepkisiyle bağlantısı vardır, tehdit söz konusu ise (kriz telepatisi). Kriz telepatisi daha çok "tehlike" seviyesinde var olur ve tehlikedeki kişinin salgıladığı adrenalin benzeri bir şeyin sonucudur. Kriz telepatisi, bir kriz durumunda telepatik bağda "anne-çocuk" sempatik telepatisinden farklıdır. Hayatınızda normalde bağlantısı olmayan insanlara ve yabancılara ulaşır. Birçok insan sokakta yürürken arkalarına bakma hissine kapılır. Arkalarına baktıklarında ise korkunç bir araba kazasına şahit olabilirler. Büyük bir travma yaşayan ve etrafındaki insanlara güçlü sinyaller gönderen kişinin olduğu yerde kriz telepatisi söz konusudur.

2 Sempatik Sinir Sistemi: Özerk sinir sisteminin, özellikle vücudun stresli veya acil durumlara hazırlamasında rol oynayan kısmı.

Sempatik sinir sisteminiz sizin durumunuzda (zihin gücüyle ayartma teknikleri kullanırken) aynı kimyasalları salgılayacaktır. Tek farkla; adrenalin benzeri salgılarınız sezgilere dayalı ve zihinsel uyarıcılara (sezgisel/zihinsel uyaranlara dayalı korku ya da kriz hissinin tersine) dayalı Aşk/seks hislerinin sonucudur. Bu tekniklerle haşır neşir olduğunuzda, beyninizde salgılanan bu doğal kimyasallar size harika bir canlılık verecek ve zihin gücüyle ayartmadan zevk duymanızı sağlayacaktır.

Telepatinin fiziksel seviyede nasıl işe yaradığı teorilerinden sizi kurtarıyorum. Sözsüz iletişim bağının birçok farklı ve çeşitli açısı vardır. Böylelikle insanların size aşık olmalarını sağlama konusuna daha çabuk gelebiliriz. Size, bence, gerçek yolu göstereceğim. Böylelikle düşünceniz ayartmak istediğiniz kişinin "zihnine gidecek."


Saklı Frekanslar  

Etrafınızda fark ettiğinizden çok daha fazlasının olduğunu anlamanız önemlidir.

Netleştirmek için bir örnek verelim: Gözünüzle göremediğiniz belli şeyleri inanç sisteminizde tutarsızdır. Bunlar üzerinde hiç düşünmeden varlıklarını onaylarsınız. Mesela, aromaları algılarsınız ama havaya yayılırken kokuyu göremezsiniz. Televizyonun önüne geçtiğinizde anteninizden gelen radyo dalgalarını göremezsiniz. Hoparlörden gelen müzik sesini duyabilirsiniz ama ses titreşimlerini göremezsiniz.

Bu gibi şeyleri fiziksel gözlerinizle göremezsiniz ama bilincinizin bir parçası görünmeyen bu gibi şeylerin farkındadır.

Çevrenizde birçok şeyi göremezsiniz ama yine de var olduklarının bilincinde olmanız şaşırtıcı değil mi ? Bu görünmez varlıklar arkalarındaki bilimsel sebebin ne olduğunu bilmeseniz de garip bir kavram değildir. Bunun özümser ver gerçeklik olarak kabul edersiniz. Bu realitenize girdiğinizde genellikle bunu bilinçli olarak düşünmezsiniz.

Çevremizden çevremize nüfuz eden tüm görünmez frekanslar, radyo dalgaları ve plazma oluşumları ile içimize işleyen görünmez insan frekanslarını neden gözden kaçırıyoruz? Zihninizin etrafındaki dünyayı ve olayları etkileme yeteneğine sahip olduğu bilgisi uzun süredir önemsenmiştir. Olumlu düşünme, hedef muhakemesi ve hatta ak büyü gibi çeşitli seviyeler yüklenmiştir buna. Zihnin görkemli bir gücü vardır. Soyut olanları realiteye dönüştürebilir. Baştan çıkarma ve zihinsel etki zihin gücünün büyük uygulama parçalarından biridir sadece.

Etrafımızdaki görünmez olan şeyleri öğrenmemiz gerekir. Bu etrafımızı saran görünmez dünya, zihin gücü teknikleri çalışırken sizin gerçekliğiniz olacaktır. Disiplinle, kullanılmayan güçlerin üzerinde egemenlik kurabilir ve sonuçlarına odaklanabilirsiniz.

Mikrodalgadaki etli böreğinizin etrafında yoğunlaşan karmaşık görünmez parçacıkların, görünmez enerji alanlarını dizginleyebilir ve kontrol altına alabilirsiniz. Fiziksel görünüşle bu görünmeyen şeyleri ala göremeyebilirsiniz ama bu, dileklerinizi gerçekleştirmek için bu görünmez güçleri kullanmanızı asla engellemez. Bunu yapmaya başladığınızda, bu yeni farkındalık sizin gerçekliğiniz olur ve beyninizden başkalarının beyinlerine giden oluşumlar televizyonunuzu açmak kadar kolay olur. Bunun gibi düşünce dalgalarını dizginleyerek başkalarının size karşı konulmaz derecede çekilmesini sağlayacak güçlü psişik bir ahenk oluşturursunuz.

Bu kitabın en büyük amacı tek bir kelime söylemeden ya da tek bir harekette bulunmadan başkalarını nasıl etkileyebileceğinizi keşfetmenizi sağlayacaktır. Sadece zihninizle, başkalarının isteklerini nasıl kontrol edeceğinizi, onları ayartabileceğinizi ve bunları kendi lehinize kullanabileceğinizi anlayacaksınız. Başkalarıyla telepati kurarak iletişim kurma gücüne her zaman sahip olduğunuzu bilin.

Bu kitaptaki teknikler, başkalarını zihin gücüyle ayartmanız için sunulmuştur. İkramiyesi ise, bu sistemin diğer ihtiyaçlarınıza da uygulanabilir olmasıdır. Dahası, bu kitap diğer kişisel gelişim amaçları için evrensel güçlerinizi nasıl kullanacağınızı öğretecektir. Bunların arasında psişik iyileştirme, telepati ve psişik emir teknikleri de vardır.

İkna uzmanlığı gibi, zihin gücü tekniklerinin öz uygulamasını bırakarak birçok teori öğütülmüştür. Bu kitap mümkün olan en kısa açıklamalarla yöntemleri sunacaktır. Tıpkı televizyonunuzu çalıştırmanız gibi, gizli kalmış zihinsel etkinizin ilk etapta nasıl işe yaradığını anlamadan rahatlıkla aktive edebileceksiniz. Ama geri kalanı ÇALIŞMANIZA bağlıdır.

Bir süre, zihinsel ayartma tekniklerini keşfediyor olacaksınız. Başkalarının kendi düşünceleriymiş gibi size çekilmelerini sağlayacak güçlü düşünceleri onların zihnine nasıl sokacağınızı öğreneceksiniz. Etkili mi? Güçlü mü? Kesinlikle.

Kişi neredeyse nasıl ayartıldığını  hiç bilemediğinden, bu olağanüstü etki gücüne sahiptir. Elinizde güçlü bir ayartma silahını tutuyorsunuz şu anda.

Güçlerinizi bilgece kullanın.


Her Yanımızı Çevreleyen Enerji 

Etrafımızda her zaman enerjinin görünmez dalgaları vardır. Nereden geldikleri ya da nereye gittiklerini pek azımız bilir. Etrafımızda ne kadar farklı enerji türlerinin olduğunu ise kimse tam olarak bilemez. Bilim vasıtasıyla teknoloji son yıllarda sadece bir kaçını keşfetmiştir. Ancak geri kalanı tam bir gizemdir. Bu enerjiler dünya var olduğundan beri etrafımızdadır.

Mesela şu anda içinde bulunduğumuz oda her türlü enerji dalgalarıyla ve akımlarla doludur. Televizyonun yanına gidip fişini takın. Şimdi ayarlayın. Ne görüyorsunuz ? Düz bir ekran. Müzik. Reklamlar. Belki de bir pembe dizi.

Televizyonu çalıştıran elektriktir. Elektrik de görünmezdir, sadece düşünceyle kontrol edilebilen diğer bir sürü frekanslar da öyledir. Zihinsel etkiyi gerçekleştirmek için üzerinde uzmanlaşmanız gereken frekanslar bunlardır.

Bilim adamları enerji hakkında çok az şey bildiklerini itiraf ederler. Tabi ki var olduğunu bilirler ama ne olduğunu bilmezler. Elektriğin istenildiği gibi kullanıldığı bir çağda olmak etkileyici değil mi ? Ama hala ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu bilmiyoruz. İşe yarıyor, birçoğumuz içinde de bu kadarını bilmek yeterli zaten.

Ayrıca evrenin sonuna akan enerji, bir yaşam gücü vardır. Bu enerji, zihinsel kontrolü çabuk etkileyen özelliklere sahiptir. Birçok ismi vardır; orgone, prana ve ki. Bu, hayatın özüdür. Varoluş onsuz imkansızdır. Kullanılmamış, bastırılamaz ve oldukça güçlü bir hazinedir.

Bu enerji düşüncelerimizle şekillenir ve gerçekliğimizi bununla şekillendirir. Yaşamınızdaki olaylar kendi seçimlerimizin  sonucudur. Düşüncelerinizle yaşamınızı bilinçli bir şekilde şekillendirmeyi öğrendiğinizde, bunun nasıl olduğunu göreceksiniz. Garajınıza kırmızı bir Ferrari'nin park edildiğini hayal edip dışarı bakarsanız arabayı göremezsiniz. Zihniniz daima size istediğiniz şeyi verecektir ama olaylar ve etrafınızdaki gizli enerjiler vasıtasıyla. Piyangodan bir araba kazanabilirsiniz ya da bir arkadaşınız kendininkini size verebilir. Hedefleriniz eninde sonunda gerçekleşir ama neyi istediğinizi bilmek ve sabırlı olmak zorundasınız.

Gerçekte, bu büyücülüğün (ak ve kara) büyünün ve mistik ayinlerin ana prensibidir. Enerji (ve diğer tüm saklı frekanslar) yaratıcı bir amaçla bir seri ritüelde yoğunlaştırılır ve ardından gerçekleşmesi için serbest bırakılır. Enerji bir sonuç için şekillendirilir. Tüm büyüler bu prensiple çalışır. Düşüncelerimizle realiteler yaratırız çünkü düşüncelerimiz saklı enerjiler arasında dolaşır ve düşünceler somut formlara dönüşür. Olumlu düşünmenin nasıl işe yarayacağını fark ettiniz mi? Olumlu düşünme olumlu enerjileri ve çoğu zaman olumlu sonuçları kontrol altına alır. Bu enerjinin en kolay kullanımıdır. Ama biraz çaba gerektirir, olumlu düşünme gerçek psişik ya da zihinsel kontrol kadar etkili ve yoğun değildir. Dayanılmaz güce sahip olan için saklı enerji dalgalarının kontrolünü ele almanın üstün bir tekniği vardır.


İmgeleme 

Düşüncelerinizin yaşamınızı ve çevrenizi ustalıkla idare etmesi için iç görünüzü kullanarak bunun içinizde olduğunu görmelisiniz. Bu kavrama imgeleme denir ve zihin gücünüzü geliştirme çalışmanızın temelidir. Zihin gözüyle görmeyi öğrenmek zorundasınız. Daha ileri bir duruma ulaştığınızda, ne imgelerseniz onu hissedebilmeli, dokunabilmeli ve koklayabilmelisiniz. Yüksek seviyede, parmaklarınızı şaklatmanızla istediğiniz kişiyi etkilemek bir olur. Hedefiniz bu olsun.

Zihninizde bir hedefinizi gerçekten oluyormuş gibi gördüğünüzde, etkili bir şekilde zihninizi kandırırsınız. Zihin gözünüz zincirleme etki oluşturur. Her şeyin başladığı nokta burasıdır. İmgelemeniz işi başlatır ve sonra zihninizin bir parçası olayları etkiler. Zihninizde bir imge oluşturarak arzularınıza ulaşacak iyi bir adım atmış olursunuz.

Başkalarını ayartmak için zihninizi kullanırken lazer kadar net olmanız gerektiğini unutmayın. Zihninizde gördüğünüz şey ve bunu görme biçiminiz mümkün olduğunca net olmalıdır. Zihninizin o kişiyle yakınlık kurmasına ihtiyacınız var ama bu yakınlık kurulmadan önce zihninizde bu hedefiniz en net halde olmalıdır.

Enerji ve imgeleme, zihin gücüyle ayartma ve kontrolün ana hatlarını oluşturur. Bu, Psişik Ayartma yöntemlerinin içindedir.


İKİNCİ BÖLÜM 

Beyin Frekansları ve Beyin Başlatıcıları 

Beyniniz bir radyo gibidir... Elektrik dalgalarını alır ve yayar. Frekanslar, elektrik faaliyetinin ölçüldüğünü ve grafiğinin çıkarıldığı aralıklardır. Radyonuzun AM kadranı belli bir kHz mesafesinin alanına girer. Bu mesafe, bir radyo kulesinden AM sinyalini yayan ve sonra da radyo anteninizin algıladığı mesafedir. Radyonuzdaki FM kadranı ise MHz (Mega Hertz) mesafesinin bir kısmını içerir. Bu mesafe bir kuleden yayınlanan ve radyo anteninizin aldığı mesafedir. Etrafınızdaki her şey ölçülüp grafiğinin çıkarılabildiği ölçüde biraz elektrik yayar. Kucaklaşmadan, şişmeye, lazer ışığından mikrodalgadaki yemeğe, renklerden sese, canlı organizmaların ritminden Dünya atmosferinin farklı katmanlarına kadar her şeyde vardır. Araştırmacı Dan Winter kişinin duygu frekansını ve sevgi hissini ifade edip frekansını belirlemiştir. Bu frekanslardan bazıları röntgen ışınları ve radyoaktif ışınlar gibi kolayca ölçülebilir ama düşünce dalgaları ve duygu dalgaları gibi şeyler hala araştırılmaktadır.

Her şey bir ölçüde frekans yaydığı için frekanslar etrafımızı sarar ve bedeninize bile nüfuz eder. Bilgisayarın elektrik titreşiminden telsiz telefonun frekans dalgalarına kadar, bu görünmeyen frekansların hepsi içinize nüfuz eder. Yeryüzünün de kendine özgü frekansları vardır.

İyonosfer, gezegeni saran elektrik yüklü partiküller katmanıdır. Bu katman radyo dalgalarını emer. Yeryüzünün yüzeyinde yaklaşık 80 mil uzağa gider ve yeryüzü ile bir kondansatör oluşturur (bu da elektrik depolayabileceği anlamına gelir, batarya gibi) Büyük mucit Nikola Tesla bununla ilgili her şeyi biliyordu. Prize fişi her taktığımızda Tesla'nın buluşunu yaşamınıza sokuyorsunuz. Tesla radarı da icat etmiştir ve aslında radyonun gerçek mucidi odur. (Marconi değildir) Dünyanın iyonosferinin elektrik yüklü olduğu konusunda çok bilgiliydi.

Meşhur Tesla Bobini içeren özel radyo yayın kulesinin yardımıyla, "yayınlanan" elektrik enerjisini kullanarak uzaktan tüm şehrin ampullerine güç verebilirdi. Eğer bu bobin/kule kurulumu elektrik enerjisini Yeryüzünden çekebilecek kontrollü bir yöntem olsaydı, evinizdeki tüm elektriği ucuza getirebilirdiniz. Issız Kuzey Kutbu'ndan New York metropolüne kadar. Unutmayın; bu yeryüzünün sınırsız miktarda (petrol, doğal kaynaklardan sızan gaz enerjisinin tersine) doğal olarak ürettiği parasız enerjidir. İlgili olanlar bilirler, Tesla'nın "ücretsiz enerji sistemi" zamanın sanayicileri tarafından çökertildi. Her şeyden önce, bedava olan enerjiyi nasıl ölçebilirdiniz? Bugünlerde evimizdeki her şeyi çalıştırmak için kullandığımız güce aylık ücret ödüyoruz... Tesla bedava olan enerjiyi kanıtlamış olsaydı, dünyanın gerçeği bu olabilirdi. Size bunları anlatıyor olmam zaman ziyanı gibi gelebilir ama anlayın ...

Gezegenle birlikte yankılanırsınız ve birbirinizle enerji alışverişinde bulunursunuz. Ne kadar uzaklıktan enerjinizi yeryüzünün elektromanyetik kovuğuyla paylaşabilir ve enerjinizi yayabilirsiniz? Yaklaşık 40.000 km ya da gezegenin yaklaşık tüm çevre uzunluğu kadar. Başka bir deyişle, zihninizden ve bedeninizden gelen sinyaller bu iyonosfer kovuğu vasıtasıyla tüm gezegene yaklaşık saniyenin yetmişte biri kadar hızla yayılır. Alıcı istasyonundan ne kadar uzaklaşırsanız, çekim o kadar kötü olur. Ama gezegene yayılan bedensel hareketleriniz gücünü çok zor kaybeder.

İnsan bedenleri ve çevre arasındaki frekans bağı nedeniyle güneş/ay/gök gürültüsü/fırtına ve insan davranışlarındaki değişiklikler (mesela; "dolunay deliliği") arasında bir ilişki vardır. Hatta benzer bir ilişki (grafiğini çıkarırsanız) güneş ışınları ile hisse senedi fiyatları arasında da buna benzer bir ilişki vardı. Sadece biz çevremizi etkilemiyoruz, çevremiz de bizi etkiliyor. Çünkü her ikimiz de aynı frekansta (7-9.5 cps) titreşiyoruz. Ya da daha iyi bir ifadeyle, biz ve gezegen aynı şekilde frekans değiştiriyoruz.

Kazanmaya çalıştığımız insan üzerinde zihin gücüyle baştan çıkarma tekniklerini uygulamaya başladığınızda, düşünceleriniz "bulanık geçici arzular" peşinde olmadığında; istediğiniz somut ve gerçek olur. (Yukarıda bahsettiğim gibi) Çevrenizde de bir etkisi olur. Zihnin frekanslarını anladığınızda başkalarının düşünce dalgalarının da kolaylıkla sizinkiyle uyumlu olduğunu göreceksiniz. Ve çevreniz bu süreçte size yardımcı olacak. Gezegensel frekans arttıkça sizin kişisel frekansınız da artacak. Bu nedenle, gerçekleştirme gücünüzü daha kolay ve daha hızlı kullanabileceksiniz. Ama bu tamamen başka bir konuya giriyor. Gezegenin artan ve düşen frekansıyla ilgili... Bu nedenle, 3. boyut dünyasıyla ve daha yüksek seviyeler arasında küçük bir "tampon" görevi görür. Yalnız şunu bilmelisiniz; içinde bulunduğumuz gezegenin modern zamanı zihin gücümüzü geliştirmek için en iyi zamandır. 

Uyku araştırmaları için insanları bir laboratuara sokup üzerlerine bir şey yapıştırarak uykularındaki beyin dalgalarının ölçülmesiyle ilgili bir şey duydunuz ya da okudunuz mu? Bu EEG makineleri araştırmacılara çeşitli sonuçlar göstermiştir. Mesela kişinin kabus gördüğünü ya da çok derin uykuya geçtiğini göstermiştir. Bu konu, zihin gücüyle baştan çıkarma teknikleriniz açısından çok önemlidir.

Kapsamlı araştırmalar sonucunda şunlar saptanmıştır: İnsan beyninin yaptığı zihinsel aktiviteye göre belli frekansları vardır. EEG sonuçları kişinin tamamen uyanık olduğunda beyin/zihin frekans hızının 14-30 cps (saniyedeki devirler ya da hertz) olduğunu göstermiştir. Buna "Beta" adı verilmiştir.

BETA: 14-30 cps - zihin fiziksel bir aktivite ile meşgulse ya da tetikteyse.
ALFA: 7-13 cps - hayal kurduğunuzda ya da düşüncelere daldığınızda.
TETA: 3.5- 7 cps - uyuyakaldığınız an.
DELTA: 0.5- 3.5 cps - en derin uykuya daldığınız an.

(Frekansların Teta'dan, Alfa'ya ve Beta'ya değişmesine dikkat edin. Nasıl arttığını fark ettiğiniz mi? Daha önce de bahsettiğim gibi, gezegenin de frekansı artıyor. Bu gezegenin de uyandığı anlamına gelebilir mi? İçinde bulunduğumuz zamanlara bakarsak ilginç bir düşünce!)

Tüm bu farklı durumlara 24 saatlik zaman diliminde girebilirsiniz (uykusuzluk hastalığınız yoksa). Yüksek ölçüde gelişmiş bir zihniniz varsa, bu frekanslara istediğiniz an bilinçli olarak girebilirsiniz. Bu kitabı uygulamaya soktuğunuzda sizin de bunu başarabileceğinize inanıyorum. Bu durumlar bir şekilde birbirine bağlıdır. Böylelikle her türlü beyin durumuna göre yükselebilir ya da alçalabilirsiniz.  Beyin dalgalarınız 7 cps ise, bu düşük Alfa ya da çok yüksek Teta olarak düşünülebilir. Beyin dalga durumunuz 6 cps ise, çok düşük Alfa ya da yüksek Teta olarak düşünülebilir. Beyniniz bu konuda farklı durumlara girdiğinde olayları farklı bir şekilde deneyimlerseniz. Düşüncelerinizin sizin ve çevreniz üzerinde farklı etkileri olur.

Zihin gücüyle ayartma tekniklerini kullanırken tüm bu aşamalarda çalışıyor olacaksınız. Bununla birlikte, Alfa ve Teta durumu özellikle en yararlı olanlardır ve bu iki beyin durumuna daha çok başvurulur. Beyin durumu ne kadar düşerse kafanız o kadar rahattır. Hareket eden bir bisikletin tekerini düşünün. Tekeri beyin dalgasına benzetelim, tekerin dönüşünü ya da hareketini de frekansa benzetelim ve bisikleti kullanan kişi de beyni temsil etsin. Bisiklet ortalama bir hızda giderken (gideceğiniz yere ulaşana kadar hızlı ama sizi terkedecek kadar değil) teker dakikada tam 30 kez tur atacaktır. Kişi pedallara daha çok asılırsa bu dakikada 60'a çıkacaktır. Bu noktada kişi terlemeye başlayacaktır ve doğal olarak rahat olmayacaktır. Tam kapasite bisikleti kullanmaktadır çünkü. Kişi daha seyrek pedal çevirmeye başladığında ise, dönüş dakikada 10 olabilir. Tabi ki, tekerin frekansı en fazla hızdan çok daha yavaş olacaktır ve kişi (beyin) kesinlikle bisikleti sürerken çok daha rahat olacaktır. Beyin dalgalarınız yavaşladıkça, zihniniz/beyniniz/bedeniniz daha da rahatlar.

Zihninizle birini cinsel açıdan tahrik etmek istediğinizde beyin dalgası döngünüzü değiştirmeye ihtiyaç duyarsınız. İşte bunun beş ana nedeni: 

  1. Beyin dalgalarınız iyonosferin doğal frekansına daha yakın olacaktır. Şimdiye kadar anlattıklarımı anladıysanız bunun neden gerekli olduğunu görürsünüz... Yani çevrenizi lehinize kullanmak ve etkilemek daha kolay olacaktır. Çevreniz derken bulutlardan, yerden, ağaçlardan falan bahsetmiyorum... Yaşadığınız alanı kapsayan mekan, enerjiyi/zamanı/yeri kastediyorum. bu gece vakti araba kullanmanıza benzer. Gece etraf karanlık olur.... Bu yüzden daha rahat araba sürmek için farlarınızı yakarsınız. Beyin dalgası döngünüzü iyonosferin döngüsünün seviyesine indirmeniz, iyonosferde "farlarınızı yakmanıza" benzer. Böylelikle zihniniz daha rahat hareket edebilecektir; zihniniz çevrenizi (enerji/zaman/mekan) lehinize çevirecek şekilde rahat kullanacaktır. 
  2. Zihninizi kullanmak için farkındalığınız ve yeteneğiniz daha kolay daha güçlü hale gelecektir. Bu tüm zihin gücü çalışmanızı etkileyecektir. Farkındalığın çeşitli hallerine ve bilincin çeşitli aşamalarına ulaşabileceksiniz (uyuşturucu almadan ve yan etkilerinden etkilenmeden yükselmek gibi)
  3. Kalp atışınız yavaşlayacak ve bedensel fonksiyonlarınız rahat konuma gelecektir. Unutmayın giriş bölümünde (okuyamadıysanız diye söylüyorum) içsel bedensel fonksiyonlarınızla bilinçaltınız nasıl ilgileniyordu? Zihninizin uğraşacağı bir sürü iş var, hücre bölünmesinden tutun, kan pompalamaya, sinir uyaranlarını analiz etmekten anı depolamaya, sindirimden dengede durmaya kadar bir sürü şey. Zihniniz kesinlikle meşguldür ve tüm bunlar olurken siz de başka şeylerle uğraşıyorsunuzdur. Bunları düşünmenize gerek bile yoktur. Günlük yaşamınızda bu gibi şeyleri hiç düşünmediğiniz için bu işlemler farkında olmayan zihniniz (bazı insanlar buna bilinçaltı der, ama ismin bir önemi yok) tarafından yürütülür. Temel olarak, beyin dalgalarınız yavaşladıkça ve zihniniz daha da rahatladıkça bedeniniz de rahatlar. O zaman zihniniz bedeninizle daha az uğraşır. Farkında olmayan zihniniz teknikleriniz üzerinde daha fazla vakte sahip olur. Beden fonksiyonlarınız için daha az kan pompalanmasına ihtiyaç olur. Zihin gücü tekniklerini kullanırken beyninize daha fazla kan pompalanır. Bedeniniz rahatladığında beyniniz daha fazla beslenir. Çok meşgul olmanız demek, bilinçaltınızın teknikleri bedeniniz rahatlayıncaya kadar uygulamayacağı anlamına gelmez. Rahat bir beden teknikler açısından size yardımcı olacaktır. Daha yavaş bedensel fonksiyonlar mide hazmı açısından çok önemlidir. Sindirim çok fazla enerji gerektirir. Bedeniniz rahatladığında sindirim daha hızlanır ve yemeği sindirmek için daha az enerji harcandıkça, enerji fazlanızı teknikler için kullanabilirsiniz. Enerji seviyeniz açısından bazı şeyleri kolaylaştırmak için teknikleri boş mideyle deneyin (aç değil, boş). Farkı hissedeceksiniz ve rahatlamış beyin halinden sizi çıkaracak sesler yapmayacaktır mideniz. Halka açık bir yerde tekniklerinizi uygularken midenizin illa boş olması gerekmiyor. Sadece derin "medilatif" bir durumda iken ileri zihin gücü tekniklerini yapmak için midenizin boş olması işinizi kolaylaştıracaktır. Başka şeyler enerji seviyenizi etkiler. Bunları  "artan güç" bölümünde ele alacağım.
  4. Beyin dalgalarınız yavaşladıkça daha iyi odaklanabilirsiniz. İnşaat halindeki bir yere yakınken çekiç seslerinden zor odaklanırsınız. Ben büyük olasılıkla odaklanabilirim çünkü zihnim oldukça sıkı eğitildi. (pratikle) Şimdi öyle olmasa bile sizinki de öyle olacaktır. Sınavlarınıza rahat bir halde (arkadan televizyon sesi geliyor olsa bile) odaklanmada zorluk çekmemişsinizdir. Etrafınızdaki her şey ölüm sessizliğine gömülmüşse ve çok rahatlamış bir haldeyseniz, zihniniz çok daha iyi odaklanacaktır ve zihniniz bilgiyi kolayca emecektir (sıkılmadınız ya da uyuyakalmadığınız sürece)
  5. Siz beyninizin farklı bölümlerine ve fonksiyonlarına ulaşırken bu konuda eğitimsiz olanlara fark atacaksınız. 
Bazılarınız bu beyin durumlarına ulaşmanın oldukça zor olduğunu düşünebilir. Fakat  iç teknoloji sanatında uzmanlaşmanızı şiddetle öneriyorum (evet... zihin gücüyle baştan çıkarma yöntemlerinden daha önemli). Yıllar geçtikçe me demek istediğimi anlayacaksınız. 

"Beyin dalgası senkronizasyon sağlayıcılar" ses bantlarıdır; hipnozdan, bilinçaltı çalışmalarına ve yeni çağ müziğine kadar çeşitlenirler. Hiçbiri gerekli değildir. Ama onlarla kendimizi daha rahat hissediyorsanız kullanabilirsiniz. Hipnoz kasetlerinin aynı konu üzerinde farklı varyasyonları vardır. Meditasyon yapmanın binlerce yolunun olması gibi "aşağıya inmenin" de binlerce yolu vardır. Benim keşfettiğim sır; kendi yolunuzu bulmaktır... kendi yolunuz doğru yol olacaktır. Zihin  gücünüzü kullanma biçiminiz parmak izleriniz kadar eşsiz olacaktır! Bu kitap size harika teknikler verecektir ama zamanla kendi varyasyonunuzu bulacaksınız. Ve ben de kesinlikle size bunu tavsiye ediyorum. Aslında kendi tarzınızı bulamazsanız yaratıcılığınızı kısıtlıyorsunuz demektir. Güdümlü meditasyon bantları bana göre fazla abartılı. Kasetteki teknik rahat değilse sizin için, o zaman onu kullanmak isteyip istemediğinizi bir daha düşünün. 

Farklı beyin dalgalarına geçme konusunda ilerlediğinizde, daha çok NLP'de kullanılan bir tekniği uygulayabilirsiniz. NLP, "Nöro-Linguistik-Programlama"nın kısaltılmışıdır. Zihninizi programlamanın özel bir yoludur. Yararlı bulacağınız bu tekniklerden bir tanesi ilerleyen bölümlerde ele alınacaktır. Zihin gücüyle ayartma tekniklerini kullanırken, yalnızken bir seri teknik ve karşınızda biri varken de başka tür seri teknik üzerinde çalışacaksınız. Kendi zevkinize göre bunları birbirleriyle karıştırabilir ya da eşleyebilirsiniz. Yalnızken beyin dalgalarınızı yavaşlatma sanatını geliştirmek için daha fazla vaktiniz olur. Kalabalıkta iken, kolaylıkla derin durumlara geçemezsiniz; çünkü çok fazla uyaran vardır. Bu engeli aşmak için beyninizi önceden programlayabileceğiniz bir teknik vardır. Bu teknikle kalabalıkta iken bile derinlere inebilirsiniz. Buna genellikle "çapalama" ya da "anahtar"denir. Böyle bir şeyi yıllardır duymadığınız bir şarkıyı duyduğunuzda yaşamışsınızdır... Bu şarkı geçmişteki bir anı tamamen hissetmenize ya da hatırlamanıza sebep olur. Müzik o zamana sizi çapalamıştır. Zihin gücüyle ayartma tekniklerini uygularken belli bir beyin hali için bir çapa kullanabilirsiniz. Böylelikle o beyin haline şarkı gönderdiğinde olduğu gibi çabucak ve kolayca girebilirsiniz. 

Zihin gücüyle ayartma için kullanacağınız en önemli iki beyin hali Alfa mesafesi (7-19 cps) ve Teta (3.5-7 cps) mesafesidir. Becerinizi önce Alfa mesafesinde geliştireceksiniz, hayal kuruyormuş gibi. Bu, etkileme işini başarabileceğiniz beyin dalgası durumunun ilk anahtarıdır. Bu halde iken, düşünceleriniz zaman ve mekan engelini aşar. Düşüncelerinizi evrene gönderebilirsiniz. Düşünceleriniz vardığı yerde engelleri rahatlıkla aşabilir. Yani, düşünceleriniz bir başkasının düşüncelerine rahatlıkla karışabilecek yeteneğe sahiptir. Bu halde, kişiyi programlayabilirsiniz. Beyninizi Alfa durumuna getirmek zihninizi lehinize kullanmanın ve etkilemenin ilk anahtarıdır


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

Daha Yüksek Boyut Seviyeleri 

Boyutlar kavramını anlamanız bu tip çalışmaları yürütmeniz açısından çok önemlidir. Dünyanın genel nüfusu için, "boyutlar nedir" sorusuna cevap vermek zordur. Bilim adamlarının kendilerine göre fikirleri vardır ama genellikle sadece bir teoriden ibarettir. Uzakdoğu dinlerinin de harika fikirleri vardır bu konuda ancak yazılarından ya da üzerinde çalışılacak vaktiniz olmadığı sürece ileri öğretilerinden bir şey çıkarmak zordur. Boyutlar gerçekleriyle karşılaştığınızda, genellikle süslü bir dilde bulanıklaşmış ya da bir yığın terminoloji ile imgeleri anlamak zorlaşmıştır. Ben de bunu kolay bir ifadeyle size anlatamayacağım. Boyut kavramı yüzlerce sayfalık derin bir kavramdır. Boyutlar nedir ve bu bilginin zihin gücüyle ayartma konusunda neden önemli olduğuyla ilgili kabaca bir tanım vermeye çalışacağım. 

Anlamanız gereken ilk şey tüm yüksek boyut seviyeleri birbirine kaynaşmıştır. Biri bir başka boyuta yükselmekten bahsettiğinde (bu konuda konuşacak çok fazla insan yoktur), bu dikey olarak yukarı çıkmak anlamına gelmez. Farkındalığı değiştirecek yüksekliğe çıkmak anlamına da gelmez. Yüksek boyutlar yukarıda, aşağıda, civarda, içinde, yani sizin içinizde ve etrafınızdadır. Hepsi bir kekteki malzemeler gibi birbirine karışık haldedir. Tabi ki bu, siz kendiniz etrafınızdaki 3 boyut dünyasından başka yüksek boyutlardasınız anlamına da gelir. 

Şu anda, 3. boyutta olduğunuz kadar 10. boyuttasınız da. "Boyut" kelimesi realite seviyeleriyle ilgili kavrama verilen isimden başka bir şey değildir. "3." ise etrafınızdaki dünyayı tasvir etmek için kullanılır. Siz 3. boyut dünyasına ayarlısınız. Sanal gerçek video oyunları; simülasyonlu bir bilgisayar ekranında size 3 boyutlu dünya hissi vermeye çalışan oyunlardır. Ama biraz önce söylediğim gibi, şu anda sadece 3. boyutta değil, aynı zamanda 10., 4. ya da herhangi başka bir boyuttasınız. Eğer yüksek diğer boyutlarda da bulunuyorsak o zaman neden onları göremiyor ya da deneyimlemiyoruz? 

Göremez ya da deneyimleyemezsiniz çünkü bunlara ayarlı değilsiniz. Tıpkı televizyona benzer bu durum. Kanalı 4'e ayarladığınızda kanal 11'i göremez ya da deneyimleyemezsiniz. Radyoda da aynıdır. Radyonuzu 106.5 FM'e ayarlarsanız, 101.5 FM'i dinleyemezsiniz. FM radyonuzun kadranına bakın. Frekansların MHz'de (mega-hertz) olduğunu görürsünüz. 101.5 MHz bir yerde ve 106.5 MHz başka bir yerdedir. Eğer 101.5'i dinliyor ama diğerini dinlemek istiyorsanız o zaman frekansı değiştirmek zorundasınız. 

Başka boyutları deneyimlemek de böyledir. Olduğunuz yerden başka bir yere dalga uzunluğu değiştirmek zorundasınız. Daha basit kelimelerle ifade edersek, boyut dünyalarının arasındaki fark dalga uzunluklarıdır. 3. boyutun belli bir dalga uzunluğu vardır ve siz buna ayarlısınızdır. Başka bir boyutun dalga uzunluğuna ayarlı olsaydınız şu anda içinde bulunduğunuz yerden başka bir dünyayı görecek ve deneyimleyecektiniz! Dalga boyu anahtardır ve nadir bilinen bir bilgidir. Tıpkı televizyon kanallarını ayarlamak gibi farklı boyutlara ayarlayabilirsiniz kendinizi, tabi nasıl yapacağınızı bilirseniz. 

Etrafınızdaki 3. boyut dünyasında bulunan tüm nesneleri ölçerseniz, ortalama dalga boyu 7.23 cm olacaktır. Kuantum fiziğinde, her nesne partiküllerden ya da dalgalardan (ses)(dalga boyu) oluşur. Ölçülebilir kendi sinüs dalgası "imzası"na sahiptir. Bu, ortalamasıdır ve ayarlı olduğumuz 3. boyut evreninin dalga boyudur. (7.23 cm). Tibet ya da Hindu öğretilerinde, bu OM sesidir. Bilincinizi başka bir dalga boyutuna getirince, etrafınızda gördüğünüz şeyler yeni dünyanın dalga uzunluğuna göre değişecektir. Nerede olduğunuza ve hangi dalga uzunluğuna ayarlı olduğunuza göre hayat farklı boyutlarda değişik olacaktır. 3. boyutta insanların olması gibi, daha yüksek dalga uzunluklarında da yaşam ve bilgi bolluğu vardır. "Orada" ne var konusuna girmek istemiyorum ama etrafınıza yeni biçimde bakmanızı sağlayacak şeylerden bahsetmek istiyorum. 

Orta okulda fen dersini hatırlarsanız, güneş sistemindeki tüm gezegenlerimiz hayattan yoksundur (yani insan ya da organik yaşamı destekleyemezler).  Venüs soğuk ve kıraç bir gezegen olarak tanımlanmıştır. Tabi bazı gezegenlerde gaz ve kimyasal partiküllerin çokluğu tespit edilmiştir ama yine de "hayat" yoktur. Anlamamız gereken şey şu; bunlar üzerinde çalışan bilim adamları bu gezegenlere 3.boyut dalga uzunluğuyla bakıyorlar. 3. boyut dünyasında yaşıyorlar ve teleskop, bilgisayar, radar, radyo alıcıları, lazer ve güneş sistemi ile gezegenler üzerinde çalışmak için daha bir sürü diğer araçlar gibi 3. boyut araçları ile çalışıyorlar. 

Yine de başka dalga boyuna ayarlanamazlar ve gezegenler üzerinde farklı dalga boyu üzerinde çalışırlar. O dalga boyuna ulaşabilselerdi "soğuk ve kıraç" tanımından daha farklı bir şey bulurlardı. Arkeologlar da aynı sınırlamaya mahkumdurlar. Bu 7.23'lik  dalga boyundan değil de farklı bir dalga boyuna ait eski zamanlara ait bir yerin ayrıntılı haritasını yapabilselerdi (mesela), buldukları şey ayaklarının altındaki toprağın içinde saklı kılan şeyden çok daha farklı olurdu. Taş Devri 3. boyut dünyasına ayarlıyken aşınmış kaya parçalarının güzelce hizalandığını görürsünüz. Ama farkındalığınızı başka bir dalga boyuna ayarladığınızda çok daha farklı bir şey göreceksiniz. 

Mısır'daki piramitler 3. boyut dalga boyundan bir mimarlık harikası olarak görünür. Ama farkındalığınızı farklı bir dalga boyuna ayarladığınızda, piramitler karmakarışık görünmez, tamamen farklı bir şey olarak görünür. 

Her boyut arasında 12 ahenkli seviye vardır. Piyanonun tuşlarına bakarsanız, bir 'C'den diğer 'C'ye beş siyah tuş vardır ve sekiz beyaz tuş C oktavı arasında toplam 13 tuş yapar. Boyutlar da buna benzer. Oktav arasındaki tuşlara (5 siyah, 8 beyaz) "notanın değişkenleri" denir. Farklı boyutlar arasındaki noktalar da notanın değişkenleri olarak düşünülür. Biri "öldüğünde" 3. boyuttan 4. boyut seviyesine geçer. "Astral seviye" (bazıları böyle der) 4. boyutun 1. ya da 2. seviyesinde bulunuruz. Şu anda biz 3. boyut seviyesindeyiz. 

Dünyamız oldukça yeni bir şeye dönüşüyor. İnsanlar bu değişimi farklı bir biçimlerde tanımlamışlardır. Dinlerin ne olduğuna ve ne olacağına dair bir sürü farklı tanımı vardır. 90'larda hayatın gidişatından bir şeyler anlamışsınızdır. Hissetmediyseniz de her din tarafından tanımlanan "kozmik" bir şeyin olduğunu anlayabilirsiniz. Yeryüzünün insanların verdiği zarardan ötürü çevresel olarak değiştiğini algılayabiliyorsunuzdur muhtemelen. Bu bakış açısından bir şey olmak zorundadır çünkü doğal kaynaklar, ozon tabakası, yağmur ormanları, kimyasallar, bataklıklar, nüfus artışı hep kötüye gidiyor. Bu kesin. Ruhsal yönden ya da olumsuz açıdan bir şeylerin olabileceğini algılarsanız, muhtemelen her iki yönde de kendi fikirleriniz var demektir. Umurunuzda değilse bu paragrafı geçin. 

Olan şey şu; dünya daha yüksek dalga boyuna ayarlanıyor. Gerçekten başka bir boyuta geçiyoruz. 7.23 cm'lik dalga boyu yavaş yavaş soluyor ve yeni bir dalga boyuna giriyoruz. 4. boyutun 10. ve 12. arasındaki seviyelerine geçmek üzereyiz. Bu birbirinden farklı dinler, felsefi ve "toplumsal" düşünceler tarafından detaylı şekilde tanımlanmıştır. 4. boyutun 10. ve 12. seviyesi "İsa Bilinci (koşulsuz sevgi, şefkat, şükran)"olarak da bilinir. İnsanlar bazen bu dünyevi değişimi İsa'nın dönüşü olarak yorumluyor. Ama gerçekte belli bir seviyeye, dalga boyuna geçmektir. Her alanda tüm yaşamımızı etkileyecek eşsiz bir deneyim olan İsa Bilinci seviyesinin ötesine neticede geçeceğiz. 

Bundan dolayı, "tüm gözler üzerimizde" izliyor ve bekliyor. Yüksek boyut seviyelerindeki varlıklar izliyor ve gözlemliyorlar. (müdahale etmeden) Onları göremezsiniz çünkü bizim 3. boyut dalga boyundan daha yüksek seviyedeler. Bir sonraki çift seviye ötesine ayarlansaydınız ve gökyüzüne baksaydınız, gökyüzü World Series'teki park alanı gibi görünecektir. Bu olaylar dizisinin ne zaman olacağını söylemeyeceğim çünkü muhtemelen benim oynattığımı düşünüyorsunuz. 

Belki daha yüksek ya da farklı boyutları görmek için dalga boyunuzu nasıl değiştireceğinizi merak ediyorsunuz. Bununla ilgili püf noktası vereceğim ama bu kitabın amacı bu değil. Bu bölümde bunları bahsetmemin nedeni farkındalığınızı değiştirmek ve düşüncelerinize farklı bir açıdan bakmayı göstermektir. Önceki bölümde, beyin dalgalarını ya da beyin frekanslarını öğrendiniz. Beyin dalgalarınızı değiştirdiğinizde "dalga boyu farkındalığınızı" da değiştirmeye başlarsınız. Beyin dalgalarınızı değiştirmek demek bir başka boyuta tamamen geçmenin yolu değildir. Bunun için yapmanız gereken birçok şey vardır. Ama beyin dalgalarınızı değiştirdiğinizde farkındalığınızı da hafiften değiştirirsiniz. 

Bu bisiklete binmek gibidir. Bir ayağınız pedala basıp sonra diğerini basarak sürmeye başlamadan tam olarak bisikleti süremezsiniz. Beyin dalganız değişinceye kadar da farkındalığınız değişmez. Başka boyutlara ayarlanmak için beyin dalgalarınızı değiştirme üzerinde çalışmanız gerekmiyor. Boyutsal farkındalık tekniklerine doğal  bir tepkidir  bu (daha sonra değinilecektir). Bilinçli olarak beyin dalgalarınızı değiştirerek farkındalığınız değişirken, düşüncelerinizle karşınızdaki kişiyi daha kolay baştan çıkarırsınız. Çünkü hafiften başka bir dalga boyuna geçersiniz (tamamen boyut değiştirecek kadar değil)

Düşünce dalgalarınız ortaya çıkar ve daha yüksek boyutta yolculuk ederler (unutmayın; tüm boyutlar şu anda zihninizle/ bedeninizle birleşmiş durumdadır). Beyin dalgalarınızı değiştirdiğinizde ve 4. boyut aradan biraz "parladığında", 3. boyutun sisi biraz kalkar. Boyutlar ve dalga boylarıyla ilgili tek olağanüstü şey tamamen daha yüksek dalga boylarına ayarlandığınızda ortaya çıkar. Düşünceleriniz hemen belirir. 4. boyut dalga boyuna ayarlandığınızda ve orada sabit kalabildiğinizde (tıpkı 3. boyutta olduğu gibi), bir şey düşünmek zorundasınız ve düşünceleriniz anında kendini yaratacaktır. Elinizde bir muz olduğunu düşünüyorsanız... muz belirecektir ve siz kabuğunu soyup onu yiyebileceksiniz! Tüm bunların nasıl olduğu bir başka kitabın konusudur. Ama şu anda önemli olan şey farkındalığınızı biraz değiştirdiğinizde düşüncelerinizin dünyanızda küçük hızlı bir etki bıraktığıdır. 


DÖRDÜNDÜ BÖLÜM 

Neyi Görüyorsanız Onu Alırsınız

İmgeleme işin sırrıdır. İmgeleme fikrinin sizi uçurmasına izin vermeyin. Tütsü yakıp kristalleri imgeleme gibi uçuk teknikler vermeyeceğim size. Teknikler hem kolay hem de çok güçlü. İmgeleme yapmak gereklidir çünkü zihin gücünüzü bu şekilde kullanırsınız. Zihninizde bir şeyi doğru bir şekilde görmeyi bilirseniz dünyanızda bunu gerçekleştirebilirsiniz. Daha önce bahsedildiği üzere daha yüksek bir boyuttaysanız zihninizde yarattığınız düşünceleriniz ya da imgeler hemen çevrenizde gerçekleşecektir. 3. boyut içinde de aynı şey geçerlidir. (tek fark biraz daha ağır olmasıdır). İmgeleme fikri insanları şaşırtır. Oysa bu kavram insan hayatında sürekli kullanılmaktadır.

Mesela: Teknik bir ressam bir evi tasarlarken evin neye benzemesini istiyorsa onu hayal etmek zorundadır. O zaman bu tip bir imgeleme "ezoterik" görülmez. Aynı şekilde birinin size aşık olduğunu imgelerseniz, o zaman çoğu insan sizin bir tür okült çalışmalarda bulunduğunuzu düşünecektir. Bir sanatçının zihninde gördüğü ve hissettiği bir sanat eserini şekillendirmek için imgelemeyi kullanması ve buna "Allah vergisi" demesi komik. Diğer yandan, kişinin zihninde gördüğü ve hissettiği şeye göre hayatını şekillendirmeye kalkması kişinin genellikle okültist , cadı veya şeytana tapar olarak nitelendirilmesine yol açar. Hepsi duruma nasıl baktığınızla ilgilidir. Bu tür bilgiler benim hayatım ve bu gibi şeylerin "şeytanla" falan alakası yok. İmgeleme ve benzeri türde şeyler konusunda insanların bakış açılarından edindiğim şey şu: egolarını tehdit etmiyorsa o şey iyidir. Egolarını tehdit ediyorsa ve kendileri karmaşık bir hayat yaşarken başkalarının kendi  hayatlarını istedikleri gibi yaratabildiklerini öğrenmişlerse o zaman bu bilgi olumsuz olarak algılanıyor. Gençliğimde bazen Pazar Okulu'na gitmek zorunda olduğumu hatırlıyorum. Tanrı'yı, melekleri ve onunla ilgili şeyleri hayal etmek (imgelemek) iyi olarak düşünülürdü (ben öyle farz ediyorum) çünkü çok fazla tanımlanmışlardır. Ve birine bir şeyi tasvir etmek için kişinin anlatılanları kafasında  toplayıp imgelemesi için bilgi almak gerekir. Bize sıklıkla güçlü imgelerin kullanımıyla İncil öğretileri anlatılmıştır ve İsa'yla ilgili bir çok  şeyin anlatıldığını hatırlıyorum. Öğretmenime başka türlerde imgeleme kavramlarından bahsettiğimde (bir çocuk olarak sorularıma yanıt arıyordum) bana kesinlikle "şeytanın sahasında" olduğum söylenmişti. O zaman imgelemenin realitenize yardımcı bir şey olarak kullanıldığında (mesela, sanatçı, inşaatçı, bilgisayar tasarımcısı, bestekar) kabul gören bir şey olduğunu öğrenmek üzereydim. Unutmayın; her zaman imgelersiniz: Yaptığınız her şey önce zihninizde belirir. İşte, zihin gücüyle ayartma tekniğinde de aynı şeyi kullanacaksınız.

Zihniniz düşüncelerinize itaat eder ve arzunuzu gerçekleştirir. Zihninizin aynı parçası tüm fiziksel fonksiyonlarınızın sorumluluğunu alarak kozmosla ve etrafınızdaki enerji alanlarıyla nasıl iletişim kuracağını bilir. Zihin gözünüzle bir şey gördüğünüzde (imgelemenizle) yüksek benliğiniz işe koyulacak ve bunu sizin için gerçekleştirecektir. İlişkilerde kendinizi daima kötü davranan biri olarak düşünüyorsanız, o zaman yüksek benliğiniz bunu sizin için gerçekleştirecektir. Ve siz de ilişkilerinizde hep kötü olacaksınız. Düşüncenizde hep kaybolmak varsa, o zaman yüksek benliğiniz bunu gerçekleştirecektir. Bu tip zihin gücü etkileri garip hallerde karşınıza çıkar. Çok doğrudan çıkmaz. Çünkü belirli teknikleri kullanarak bunları gerçekleştiremezsiniz. Zihniniz zihin gözünüzde neyi tuttuğunuza dayanarak düşüncelerini oluşturur. Bu, yaşamınızın her açıdan tamamen mükemmel olacağı anlamına gelmez.

Yine acil durumlar, aksilikler ve sorunlar olabilir. Hepsi imgelemeyle çözülebilir ama becerinizi yaşamınızın tek bir aşamasında kullanmak isteyeceğinizi anlayacaksınız. Benim hayatımda, bu becerileri belli şeyler için, çok önemli olan şeyler için kullanırım. Diğer şeyleri de "akışına" bırakırım. Araba kullanırken tüm yeşil ışıkların yandığını imgelemekle vakit kaybetmem (arada bir kırmızı ışıklar beni deli etse de). Marketlerin sevdiğim yiyeceklerle hep indirim yapması için de imgeleme tekniklerini kullanmam... bunlar önemli değil. Hatta hayatımdaki rahatsız edici insanları tümüyle defetmek için bile imgeleme yapmam. Hayatımda gerçekten bencil insanlar var ama imgeleme zamanımı daha önemli şeyler üzerinde kullanırım. Sizin de yapmanız gereken şey bu; neyin önemli olduğunu bulun ve bilginizi bundan yana kullanın. Bu noktada bundan bahsetmemin sebebi, insanların bana şunun benzeri şeyleri sormasıdır; madem bu konuda bu kadar iyisin, o zaman neden piyangodan kazanmadın ya da bazı olumsuz durumlardan sıyrılmadın ? Bu tip bilgilere sahip insanlar için siz de aynı şeyi düşünmüşsünüzdür. Bu, zihin gücünüzü ne için seçtiğinize bağlıdır.

Bu kitaptaki teknikler sadece sizin tarafınızdan uygulanabilir. Bazıları yöntemleri başkalarının yapmasını deneyecektir ama bu teşebbüs başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Zihin gücüyle ayartma teknikleri sadece onları uygulayanlar için işe yarar. Üzerinde çalıştığınız kişi sizin için biraz delirebilir ama ayartmayı istediğiniz kişi sizin değil de başka birinin peşinden gidebilir! Prosedürün bir parçası olmak zorundasınız çünkü o kişiyle en harika zihinsel bağa sahip olacaksınız (onlara dikkat ettiniz, onları deli gibi istediniz, hangi seviyede olursa olsun onunla ilişkiniz olsun istediniz). Bu tutku, çok güçlü bir bağ ya da bağlantı yaratır. O kişiyle karşı duyduğunuz dürtü ya da onların size yaklaşmasını isteme dürtüsü, siz ve diğer kişi arasında güçlü bir enerji yaratır.

Teknikler üzerinde iyileşene kadar tek bir kişi üzerinde odaklanmak en iyisi olacaktır. Biraz pratikle, başka bir sürü insan üzerinde de kolayca etki sahibi olabilirsiniz. Sadece çalışmalarınızın kaydını tutun. "Sevdiğiniz" hedefler için zihinsel ayartma yeteneğinizi kullanabilirsiniz. Dengeli, uzun süreli bir ilişki için tek bir kişiyle sınırlı tutabilir ya da farklı birkaç kişi üzerinde çalışabilirsiniz. Tabi, sonrasında mantıklı riskler ortaya çıkacaktır. Birlikte sevgi dolu, ateşli bir ilişki yaşayabileceğiniz harika bir eş bulmak için kitaptaki bilgiyi kullanırsanız, o zaman bunu elde edersiniz. Birçok partner edinmek ve bir "aşk gurusu" olmak için kitaptaki bilgiyi kullanırsanız sizi durduramam. Her ikisinin de olumlu ve olumsuz yanları var. Önce tek bir kişi üzerinde deneyin. Bu tanıyıp iletişim kurduğunuz biri de olabilir, tamamen bir yabancı da.

Çok iyi bildiğiniz ya da aşina olduğunuz veya hiç tanımadığınız biri olsun olmasın, ne yapacağınızı planlamak için bir gün ayırın. İyi bir plan harika avantaj sağlar. Hemen olaya atlamak için acele etmeyin. O kişiyi elde edeceksiniz. Bu yüzden bir kaç günlük bir plan zamanınızı ziyan etmeyecektir. Aslında zamanınızı bilgece kullanmak bile diyebiliriz buna. Kaygılanmak için de bir sebep yok. Çünkü kitaptaki teknikler pratik yapar ve kullanırsanız işe yarar. Ayrıca zihinsel stratejiniz üzerinde birkaç günlük ya da bir haftalık bir planlama zihin gücünü kontrol altına aldığınız için kendinizi çok yetenekli ve çok zeki hissettirecektir. Onları en çok nerede gördüğünüzü, en belirgin özelliklerini, hoşunuza giden kıyafetlerini, konuşma tarzlarını, en çok hangi ifadeleri kullandıklarını, kendilerinden nasıl bahsettiklerini, nasıl konuştuklarını ve tenlerinin neye benzediğini not edin. Tüm bunların yararı olacaktır. Yani, yukarıda saydıklarımı bir kağıda not edin. Çok detaylandırmanıza gerek yok ama fark ettiğiniz şeyleri yeterince belirgin bir şekilde not almış olun. Onları izleyin ve üzerinde çalışın. Onları takip etmeyin ya da sinsice izlemeyin. Her türlü hareketleri hakkında bilgi edinmek istemiyorsunuz. İstediğiniz şey en çok fark edilen şeyler. Böylelikle zihin gücü üzerinde çalışırken onları imgelemek daha kolay olacaktır. Sizi etkileyen şeyleri ve bedenleriyle ilgili (saç, konuşma, kişisel özellikler vs.) şeyleri istiyorsunuz sadece! Çocuklarla araları iyiyse ya da televizyon izlemeyi seviyorsa, bu önemli bir şey değildir.

Belli imgeleme tekniklerini kullanmaya başladığınızda onların zihninizle oldukça gerçekçi canlandıracaksınız, sanki karşınızda oturuyorlarmış gibi. Bu fark edilebilir özellikleri hemen hatırlayabileceğinizi sanabilirsiniz ama çalışmaya başladığınızda pratik yapana kadar imgeleme yeteneğinizin sınırlı olduğunu fark edeceksiniz. Sesleri imgelemekte zorlanabilirsiniz ama saçları nasıl yaptıklarını imgelemek sizin için kolay olabilir. İşte bu yüzden tüm  özelliklerini not etmek yararlı olacaktır. Pratik yaparken, kişiyi imgelemek konusunda daha rahat edersiniz. Onu en çok nerede gördüğünüzü not etmek onların hayalinizdeki görüntüsü solmaya başladığında ve zihninizde neye benzediklerini tutamadığınızda, onları en çok gördüğünüz yerde imgeleyebilir ve böylece iç dünyanızda onların görüntüsünü tekrar yaratabilirsiniz. Başladığınız zaman bu söylediklerim mantıklı gelecektir.

Unutmayın; bir planınızın sadece bir parçası. Zamanınızı ve teknikleri kullanacağınız süreyi planlamak iyi bir fikir. Siz tabi ki kalbinizin arzularını o anda izlemek istersiniz ama not almanız gereken zamanlar da var. Zihin gücü çalışmanızı yapacağınız küçük bir zaman ayırın ve programa sadık kalın.

Göz göze geldiğiniz rasgele biri üzerinde teknikleri kullanırsanız, tabi ki plan yapamazsınız. Aynı şey bir barda ya da kamuya açık yerde olduğunuzda da geçerlidir. Rastgele bakıştığınız biri üzerinde, tekniklerden bazılarını kullanırsınız, kişiyi uzaktan ayartma becerinizi geliştirene kadar o kişi üzerinde çok az etkiniz olacaktır. Kişinin uyuduğu gecenin bir yarısında teknikleri kullanmak kişinin market kuyruğunda olduğu zamandan kesinlikle daha etkili olacaktır. Becerilerinizi geliştirdikçe, o zaman market kuyruğundaki kişi üzerindeki etkiniz de artacaktır.

Biri üzerinde benim tekniklerimi kullandığınızda, bunun kendi fikirleri olduğunu düşüneceklerdir. Kalabalık yerdesiniz ve birilerinin size çekildiğini hayal ettiniz, onlara doğru çekildiniz... ama onların peşinizden gelmesine sebep olmadı. Belki gitmek zorunda kaldınız, belki yolun karşı yönündeki arabadaydılar. Belki kalabalık içindeydiler ve sizi göremediler bile.

Onlara doğru çekildiniz ama peşlerinden gitmediniz. Bu sizin fikrinizdi ama onlara siz yaklaşmadınız. Kalabalık bir yerdeyken siz (mesela) ve bir kişi üzerinde zihin gücüyle ayartma tekniklerini kullanıyorsanız, onlar her şeylerini bir kenara bırakıp peşinizden gelmeyebilirler. Hala size karşı çekim duymuş olabilirler ama gitmeleri gerekebilir ya da sizin tam tersi yönünüze gitmeleri gerekebilir.

Onları elde edememeniz başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Sadece durumun realitesi bunu gerçekleştirmiştir. Her ikiniz de "gelip geçenlerdenseniz", kimse size koşmayacaktır. Aynı şekilde gün boyunca çekim duyduğunuz herkesin peşinden koşmaya da kalkmayın. Bir yabancıyla tanışabileceğiniz yerdeyseniz ya da bir yerlerde tekrar karşılaşabilecekseniz biraz daha avantajlı olabilirsiniz. Bir kere görmüş olsanız bile onunla tekrar karşılaşacağınızı biliyorsanız tekniklerinizi tam gaz kullanın. Sizi orada burada gördükçe sizi ilk gördüğü anı hatırlayacaktır ve bir şeyler gelişmeye başlayacaktır.

Buna iyi bir örnek okul ya da iş yeridir. Belli bir kişiyi tekrar tekrar görme fırsatınız vardır. Onların düşünceleri (etkiniz) gelişmeye başlayacak ve sonrasında artacaktır. Her seferinde biraz iletişim kurmanız bazı şeyleri daha da hızlandıracaktır. Onunla asla konuşmaz da sadece sık sık birbirinizi görürseniz, size karşı hisleri güçlenecektir ama onunla konuşmanız ya da buna benzer bir şey yapmanız ona iki adım daha yaklaşmanızı sağlayacaktır. Sık sık gördüğünüz kişi bir yabancıysa, haftalar boyunca onu tamamen etkileyebilirsiniz ama içlerindeki his size gelip konuşacak kadar güçlü olmayabilir (size korkunç derecede çekim duymuş olsalar bile). Etkinizin derecesini size fark ettirecek bazı işaretler var (sonraki bölümde), ama ilk hamleyi sizin yapmanız gerekebilir. Bir yabancıysa onu "çağırın" demiyorum. Aslında sizin hiç çağırmanıza gerek yok. Utangaç biriyse, sadece "Selam" deyin ya da bir bağ yaratın veya günlük zihin gücü etkiniz üzerinde çalışırken biraz konuşun. Bir dahaki sefere onu gördüğünüzde, hızlı küçük bir konuşma daha yapabilirsiniz. İçinde hislerin artmasını ve size gelmesini sağlayın. Etkilemeye devam ederken kendi başına gerçekleşecektir zaten.

Her ikiniz de yabancıysanız ve onu etkiliyorsanız, utangaç olmaması gibi iyi bir şans söz konusuysa küçük bir "Selam"la yaklaşabilir. Unutmayın; (sürekli söylediğim gibi) kendilerine özgü bir şekilde size çekilecektir. Bu ayartma tekniklerinin en doğal sürecidir. Çünkü kişi bunun kendi fikri olduğunu düşünecektir. Bu şekilde doğal olduğunda daha etkili, daha uzun süreli ve oldukça yaratıcı olacaktır. Otobüsteyken bu teknikleri biri üzerinde kullanırsanız, size orada yaklaşıp sevişmeyecektir. Ama doğal bir şekilde gelişmesine izin verirseniz daha hızlı gelişecek ve gerçekleşecektir.

Teknikleri bildiğiniz biri üzerinde çalışıyorsanız (benim yavaşça ortaya çıkardığım teknikler) daha hızlı sonuç alırsınız. İşaretleri görme şansınız daha bol olur. Onları doğrudan etkileme şansınız daha çok olur. Size yaklaşma fırsatları da daha çok olur. Olabilecekler hakkında kabaca fikir vermeye çalışıyorum. Ama tabi ki siz kendinize özgü şeylerle karşılaşacaksınız. Ve tabi ki yetenekleriniz geliştikçe, daha iyi sonuçlar elde edeceksiniz. Beceriniz iyi ayarlanmışsa, ara sıra ya da sürekli gördüğünüz her insan üzerinde etkili olabileceksiniz. Hatta ilk gördüğünüz anda bir yabancıyı bile etkileyebileceksiniz!  İsterseniz bu hedefe ulaşırsınız. Bunda iyi olmak zaman alır ama pratikle, kararlılık, yaratıcılık ve sabırla olabilir.

Etki imgelemek için, sessiz bir yerde olmalısınız. Çevreniz sessiz olmalı. İmgelemeyi öğrenmeye başlamanın en iyisi ışıkların olmamasıdır. Bir muma odaklanmaya, mantralara çalışmaya ya da daha önce duyduğunuz şeyleri yapmanıza gerek yok. İlk başta yapmanız gereken tek şey gözlerinizi kapatmaktır. Neticede, gözlerinizi açık tutabilirsiniz (kalabalık yerlerde) ve imgeleme beceriniz gün ışığında da gelişecektir.

Çevrenizde dağınıklık olmamalı, rüzgar esmemeli, yüksek ses ve diğer bölücü şeyler olmamalı. Derin bir beyin halindeyken telefonun çalması ya da komşularımızın sesini duymak kadar sinir bozucu bir şey yoktur ama en gürültülü şeylerden kurtulmanın bir yolunu bulun. Birlikte yaşadığınız insanlar varsa onlara başınızın ağrıdığını falan söyleyin ki sizi çalışmanız için rahat bıraksınlar. Çevrenizdeki seslerden kurtulamazsanız o zaman kulaklığınızı takın ve müzik sesiyle dışarıdaki sesleri engelleyin.

Unutmayın; imgeleme üzerine olan bu bölüm zihin gücüyle ayartmaya giden yoldur. Kalabalık yerlerde de kullanabileceğiniz teknikleri size öğreteceğim ancak önce bundan başlayın ve bunu uygulayın.

Her gün en az üç kez ve her seferinde 15 dakika olmak üzere imgeleme üzerinde çalışmalısınız. Nasıl giderse gitsin, yaptıklarınızın kaydını tutun. Oturarak imgeleme yapmak daha iyidir. Uzanırken fazla rahatlayıp uyuyakalabilirsiniz. Ayrıca ilk başta gerçek hayatta dik olacağınız için imgeleme yaparken iç realitenizde dikey konumda olmak imgelemeniz açısından daha iyi sonuç verecektir. Bu yüzden oturmak daha iyidir. Yerde ya da bir sandalyede oturabilirsiniz. Özel bir pozisyona gerek yoktur. Sadece oturun. Hatta yatağa ya da duvara falan yaslanabilirsiniz. Amaç rahat bir pozisyonda olmaktır. Böylelikle rahat bir duruş için sürekli hareket etmek yerine zihinsel ayartmaya konsantre olabilirsiniz.

Arzuladığınız kişi üzerinde imgeleme yapıyor olacaksınız. Zihninizde gerçekten oluyormuş imgesini yaratın. İlk başta zor gelecektir ama yine de kişi üzerinde etkili olacaktır. Bu nedenle bunu unutmamalısınız. İmgeleme üzerindeki becerim o kadar gelişkindir ki (gözlerim açıkken bile) zihnimde 3. boyut dünyasındaki şeyler kadar gerçekçiymiş gibi şeyleri görebilirim. Çocukken, hayal gücüm çok gelişkindi. Başkalarının göremediği sadece kendimin görebildiği bu dünyada kendi imgelerimi yaratarak eğlenirdim. Bu kitabı yazana kadar bunu hatırlamıyordum. Bunu hayatımı şekillendirmek için kullanabileceğimi bilmiyordum. Kişisel gelişim becerisinden çok eğlenme becerisi gibiydi. İmgelemenin etrafımda etkili olduğunu öğrenince insanlar üzerinde imgeleme yapmaya başladım. Bu noktadan sonra çok şey değişti.

Zihninizde durumları gerçekten oluyormuş gibi imgelemek aşağıdaki noktaları hesaba katarak pratik gerektirir. İmgelemeye başladığınızda, kendiniz olayın bizzat içinde olun. Kendinizi bir filmde izliyormuş gibi uzaktan izlemeyin. İmgelerken bir aynaya bakmadığınız sürece yüzünüzü görmeyin. Birçok imgeleme öğretisi kendinizi bir filmde görüyormuş gibi imgelemenizi öğretir bu ise ağır işe yarar ve nadiren etkili olur. Tıpkı günlük yaşamın içindeymişcesine hayal etmelisiniz. Sokakta kendinizi yürürken imgeliyorsanız yüzünüzü, başınızı ve sırtınızı görmezsiniz... aşağıya bakıp bacaklarınızı, kollarınızı ve tıpkı "gerçek" yaşamda olduğu gibi göğsünüzü görebilirsiniz.

İmgelemeye yeni başlayanlardansanız, ilk önce biraz pratikle başlamalısınız. Genel pratik için birkaç ipucu.

İmgelemeye alışmak için önce bazı şeyleri hatırlamakla başlayın. Bu yapması zor bir şey değil. Gözlerinizi kapatın ve geçmişteki bir anınızı zihninizde canlandırın. Detaylar konusunda endişelenmeyin. Pratikle netleşecektir. Şu anda gitmek istediğiniz yerleri imgelemeye çalışın. Bir yerde çalışıyorsanız iş yerinizde olduğunuzu imgeleyin. Bir öğrenciyseniz, sandalyenizde oturup ders dinlediğinizi imgeleyin.

Başlangıçta fiziksel gözlerinizle imgeyi gerçekten göremezsiniz. Zihninizde, hayal gücünüzde var olur. Bu yüzden bir yer hayal edebilirsiniz ama yine de fiziksel gözleriniz, göz kapaklarınızın içindeki "siyahlığı" görür. İmgeleme yeteneğiniz pratikle daha iyiye gider bu yüzden fazla acele etmeyin. %100 mükemmel içgörü olmadan da erotik olarak etkileyebilirsiniz. Çalışmanızda sadece yaratıcı olmalısınız. Bir şeyi görme açısından imgelemede zorluk yaşıyorsanız o zaman bir ofis ortamı ya da bir maç ortamı gibi büyük bir ortam hayal etmek yerine tek bir şey üzerinde odaklanın. Gerçekten oluyormuş hissini yaşamanız gerektiğini unutmayın. İlk başta iyi olmayabilirsiniz ama zihninizi buna inanması için kandırabilirsiniz. Deneyim eksikliğini telafi edecek yaratıcılığa nasıl sahip olursunuz? İşte! Aslında bunda deneyim kazandıkça aşağıdaki teknikleri benim bahsettiğimden daha yaratıcı bir hale getireceksiniz.

Yüzünüzde hafif bir sırıtışla zihninizi kandırın ve bu becerinin çok kolay olduğunu düşüncenizde belirtin. O kadar kolay ki gerçek dünyaymış gibi hayal edebiliyorsunuz. Bu konuda iyileştikçe etkileme gücünüz geliştikçe bu sırıtış doğal bir biçimde olacak çünkü bu harika yeteneğe sahip olmaktan büyük mutluluk duyacaksınız. Aynı zamanda koku, dokunma, tatma ve hissetme gibi duygularınızı kullanarak da zihninizi kandırabilirsiniz. Güzel bir yerde olduğunuzu hayal ediyorsanız sadece görmekle kalmayın ayrıca koklayın, dokunun, tadın (isterseniz), duyun ve duygusal açıdan hissedin. %100 gerçek olmayacaktır ama zihniniz üzerinde yeterince çaba sarf edecektir. İş yerinde olduğunuzu hayal ediyorsanız, iş yerinizi hissedin (duvarlarını, masasını, kapılarını vs.), havayı (fotokopi kokusunu, iş arkadaşlarının kokusunu, vs.) koklayın ve iş yerinde olduğunuzu hissedin. Zihin gözünüzle bir şey yaptığınızı ya da bir yerde olduğunuzu yarattığınızda bilinçaltı zihniniz işe girişir ve yaşamınızdaki realiteyi şekillendirmeye başlar. Zihninizde patronunuzun sizi kovduğunu görürseniz, ertesi gün kovulmazsınız. Ama devam ederseniz, er ya da geç başınızı derde sokarsınız.

Deli gibi imgeleme üzerinde pratik yapın ve bir iki hafta sıkı tutun. Tabi ki yıllarca bunu yaptıktan sonra beceriniz şimdikinden çok farklı olacaktır ama iki haftaya buna alışmak ve rahatlamak için ihtiyacınız var. Zihinsel çalışmanız daha ilk seferinde devreye girecektir ama bunun alışkanlık haline gelmesi için en az bir haftaya ihtiyacınız var. Egzersiz yapmak gibi. İlk seferde sonuçlar ortadır; bedeniniz antrenmanlara başlar, kaslarınız çalışır. İki haftalık egzersiz sonucunda sporu alışkanlık haline getirebilirsiniz. Sonra da alışırsınız. Aynı şekilde zihin gücü çalışmalarına alıştıktan sonra (ilk etapta ne kadar basit olduğu önemli değil) çok daha içinde olursunuz ve daha çok motive olursunuz. Kaç kez kendiniz için bir hedef belirlediniz ve önünüzdeki bir ay boyunca kendinize kaç kez "bak, her gün üzerinde biraz dursaydım başarmış olacaktım" dediniz? "Daha iyi bir zamanda" yaparım diyerek çalışmaları bir kenara bırakmayın. 2 haftalık pratikten sonra daha ileride olacaksınız ve 2 aydan sonra şu anda bulunduğunuzdan çok daha ileride olacaksınız. Kendinizi motive edemiyorsanız o zaman şansınız yok. Bu kitabı okuyan başkalarına bu beceriyi bırakın.

Günde en az 3 kez 15'er dakikanızı imgelemeye ayırmanızı öneriyorum. Daha fazla yapmak isterseniz o zaman daha hızlı ilerleme kaydedersiniz. Daha az yapmak istiyorsanız o zaman daha yavaş ilerleme kaydedersiniz. İşte sizden yapmanızın istediğim şey (ama tabi ki istediğinizi yapmakta özgürsünüz) İmgelemedeki ilk beş dakikanızı imgeleme "seansına" alışmak için kullanın ve arta kalan zamanınızı zihin gücüyle ayartmak için kullanın. Bu başlangıçtaki pratiğiniz geçmişteki bir olayı hatırlamak üzere olsun. Ya da bir nesne üzerine odaklanıp tüm duygularınızı kullanarak onu hatırlama üzerine olsun. Belki yanınızda bir köpeğin oturduğunu imgeleyebilirsiniz. Ona uzanıp evcil hayvanınızmış gibi onu okşayabilirsiniz. Postunun kokusunu alabilir ve köpeklerin neden nemli bir kokuya sahip olduğunu merak edebilirsiniz. Köpeğin tadına bakmayın ama yanınızdaki köpeği diğer tüm duygularınızla hissetmeye çalışın. Hatta köpekle yürüyüşe çıktığınızı bile hayal edebilirsiniz. Belki  de karşınızdaki masada bir portakal imgeleyebilirsiniz. Onu alır ve kabuklarını soyarsınız. Suyu yüzünüze sıçrayabilir ve sonra onu midenize indirebilirsiniz (çekirdeklerinin çıktığını hayal etmeyi unutmayın). Sonra da bir kedinin portakal kabuklarını kokladığını ve yüzünü ekşiterek koşturduğunu hayal edebilirsiniz. Bu kitabı bile zihninizde canlandırabilirsiniz. Hayalinizde yarattığınız masanın üzerine koyup sayfalarını çevirdiğinizi hayal edebilirsiniz. Bu ilk 5 dakikalık süreçte neyi imgeleyeceğiniz size bağlıdır. Herhangi bir sanat dalında usta olmak için tabi ki pratiğe ihtiyacınız vardır. Pratik insanların en çok yapmak istediği ama yapmaktan çok kaçındığı şeydir. Bu nedenle, dışarıda sadece bir Usta vardır ve bir yığın vasat insan harika zihinsel yeteneklerinden yoksundur.

İmgeleme pratiğinde daha iyi hissettikçe bir şeyi pasif olarak imgelemekten ziyada aktif imgelemeye geçin. Bir şeyi gerçekleştirin. Örneğin: Portakal imgesini kullanmışsanız, o zaman portakal kabuklarını sınıfınızdaki tahtaya fırlatın ya da kabuğu soyulmamış portakalı bir arabanın tekerlerinin altına koyduğunuzu suyunun fışkırdığını imgeleyin! Zihin gözünüz her seferinde daha yaratıcı olacaktır. En iyisi yaratıcılıktır ve bu konuda gerçekten iyi olmak için en önemli yoldur.

Birçok insanın bunu neden başaramadığının ana sebebi çok az zaman ayırmalarıdır. Günde 3 kez 15'er dakika başlangıç kuralıdır. Tabii ki, iyiye gittikçe bu kuralı geçebilirsiniz. O zaman dilediğiniz zaman, dilediğiniz kadar yapabilirsiniz çünkü zihniniz eğitilmiştir. Yeni başlayanlar bu en azına devam etsinler. Zihninizi hazırlamak ve bedeninizi rahatlatmak 15 dakikanızı alabilir. Böylece imgelemenizi yapabilirsiniz. Okuyucularımdan biri bu çalışmayı yapabildiği kadar sık yapıyor. Kahvaltıdan sonra 15 dakika, duştan sonra birkaç dakika, otobüste biraz daha (gözleri açık pratik yapıyor) ve gün boyunca birkaç dakika daha. Akşamları en az bir saat, hatta bazen daha çok yapıyor. Toplam günde 2-4 saat arası pratik yapmış oluyor. Tabi ki becerisi harika ve sadece resminizle bile sizi baştan çıkarabilir. Ne kadar pratik yaparsa o kadar iyiye gittiğini söylüyor. "Bu bilgiyi özellikle hayatımın diğer alanlarına da uyguladığımda sistemimi gerçekten geliştirdi."

Bunun doğru olduğunu biliyorum ve zihin gücü çalışmamı bazen ben de saatlerde uzatıyorum. Benim çalışmam ayartma imgelemesinin (daha sonra okuyacaksınız) çok daha ilerisinde. Ama istediğim zamanlarda günde 8-10 saat ayırabiliyorum. Çevremdeki arkadaşlar genellikle bir gecede "tuhaf işim" (espri yapıyorlar) için en az bir kaç saat ayırdığımı bilirler. Çok azı kolayca beden dışı yolculuk yapabildiğimi ve kolayca açık rüya gördüğümü bilir. Böylece "uyurken" gece hayatım çok aktif ve canlıdır, temel zihinsel çalışma için sadece birkaç saat sınırlı değildir. Hatta çoğu zaman oturarak ve gözlerim açık halde imgeleme yaparım. Derin bir transta olmama rağmen oturma odama giren birinin beni öyle görmesi çok ilginç karşılanır.

Neyi imgelediğinizin ve pratik seanslarının nasıl olduğunun kaydını muhakkak tutmalısınız. İmgeleme yaparken ne üzerinde çalışabileceğinizin listesini yapın. Her gün bu listeye bi şeyler ekleyin. Uzaktan kumandayla televizyonunuzu açmak gibi alelade bir şey bile pratik seansında yaratıcı bir imgeleme olabilir. Hayalinizde kumandayı alın, onu görün ve hissedin. Bir düğmesini ve üzerinde ne yazdığını görün. Sonra aktif olun ve imgeyi değiştirin. Düğmenin üzerindeki kelimelerin farklı görünmesini sağlatın, "ses +" imgesi yerine ses açma düğmesinin üzerinde "kırmızı duvarlar" yazdığını görün ve düğmeye bastığınızda etrafınızdaki duvarların kırmızı olduğunu görün (yaratıcı olmak). Tekrar kumandayı imgeleyin, onu hissedin ve bu sefer kanal değiştirme düğmesinin üzerinde "kelepçe" yazısını görün. Düğmeye basın ve o anda ellerinizin kelepçelendiğini hayal edin. Kumanda da başka bir düğmeye bastığınızda kelepçe açılsın ve onları elinize alıp (hissetmek) televizyona fırlatın, televizyon ekranının çatladığını duyun (duymak). İmgeleme üzerinde çılgınca şeyler düşünün çünkü imgelemede ne kadar yaratıcı olursanız, zihin gücü becerilerinde o kadar hızlı ve kolay ilerleme kaydedersiniz. Bunların kaydını tutun. Tüm eğitim/öğrenme sürecinde daha aktif olmanızı sağlayacaktır.

İlk imgeleme seansında yapmanız gereken bunlardır.


BEŞİNCİ BÖLÜM 

Neyi Görüyorsanız Onu Alırsınız-II


Beyin dalgaları ile ilgili bölümü hatırlıyor musunuz? Bu tekniklerin etkili olması için özel bir algı haline geçmenin önemli olduğundan bahsetmiştim. Olağan uyanık beyin halinde de başarılı olabilirsiniz ama daha düşük beyin haline geçtiğinizde etrafınızdaki realiteyi lehinize çevireceğinizi vurgulamıştım. Unuttuysanız hatırlatayım: 
  • Beta Durumu: Uyanık durum Beta durumudur. Beyniniz 14-30 Hz (hertz) aralığında frekans yayar. 
  • Alfa Durumu: Gözleriniz kapalı ve imgeleyerek dinlenme durumudur. Beyniniz (7-13 eps) aralığındadır. Alfa durumunda etkilemek istediğiniz kişi üzerinde ayartma tekniklerini  kullanmak için çok elverişlidir. Düşünceleriniz daha fazla güçle daha net bir şekilde o kişiye ulaşacaktır. 
  • Teta Durumu: Alfa durumunda olmak da aynı güce sahiptir. Hatta daha güçlüdür ama başarması sıradan bir insan için çok zordur. Bazı insanların Teta durumunda bilinçli olmayı öğrenmesi yıllarını alıyor ve bazıları bunu hiç başaramıyor. Uykudan az önce beyniniz Teta durumundadır. Zihinsel ayartmaya, telepatiye, iyileştirmeye ya da büyüye kalkışmadan önce beyin dalgası durumunuzu düşürün. İdeal olan durum Teta durumudur. Bedeninizin farkına varmadığınız anda Teta durumuna geçtiğini bilirsiniz. 
  • Delta Durumu: Teta durumuna giriş ve çıkışta Astral Seyahat'in olduğu durumdur. 
Uykuya geçme halini genellikle hatırlayabilirsiniz sadece bir dakika geçmesine rağmen odanızdaki müziğin uzun süre çaldığını hatırlayabilirsiniz. Çok derin Alfa'daysanız Teta'ya yaklaşıyorsunuz demektir. Ama tam Teta anı Amnezi Noktası'dır. Gezegendeki birçok insanın nadiren hatırladığı bir andır. Genellikle uyandıklarında bilinçlerinin bilinçsiz uykuya geçişini asla hatırlayamazlar. Beden dışı seyahat daha çok Teta durumuna giriş ve çıkışta Delta esnasında olur. Uykuya geçtiğiniz her gece bedeninizi bırakırsınız. Astral Bedeniniz "kalkar" ve kendini fiziksel bedeninden "ayırır". Genellikle fiziksel bedeninizin 5-6 cm yukarısında havada asılı kalır. Bunu asla hatırlamazsınız çünkü fiziksel bedeninizden "çıkarsınız" ve beyniniz Teta haline geçtiğinde fiziksel bedeninize "geri dönersiniz". Amnezi Noktası kontrol etmezi zor bir noktadır ama size bunun tekniğini daha sonra vereceğim çünkü ben zihni bu aşamada kontrol etme konusunda çok ustayım. 

Amnezi Noktası fiziksel bedeninize doğduğunuz esnada gerçekleşir. Bu hayatta bu bedene girmeden önceki hayatınızı hatırlamamanızın nedeni budur. Teta durumunu kontrol etmeye başladığınızda önceki yaşamlarınıza ait şeyleri hatırlayabileceksiniz. Ama Teta'daki düşüncelerinize ulaşırsanız bunlar hemen gerçekleşir ve bu nedenle kontrolsüz olmanız bu durumda sabit kalamadığınız takdirde sorunlara yol açabilir. 

Teta durumu ve Alfa durumu arasındaki zihin gücüyle tahrik etme farkını açıklayayım... 

Alfa durumunda parmaklarınızla birine erotik bir biçimde dokunduğunuzu imgelerken, karşınızdaki kişi düşüncelerinde sıcak ya da hafif erotik bir hisse kapılır. Hafiftir ama işe yarar. Teta durumunda kontrol elinizdeyse yine birine erotik bir şekilde dokunduğunu imgelediğinizde kişi sanki fiziksel elinizle ona dokunuyormuşsunuz gibi dokunduğunuzu hissedecektir! Çok gerçekçi olacaktır. 

İşte düşünce dalgalarınızın bir başkasının zihnine (anlayabilirseniz) böyle girer. Düşünce dalgalarınız (Alfa veya Teta) tekniklerinizi uyguladığınız kişiye böyle ulaşır. Kafataslarının dışından gelen bu düşünce dalgaları, kafatası kemiklerinin 6 yerinde rezonans ya da titreşim yapar. Bu modele titreşim seviyesine inen (Alfa ya da Teta) Takyonlar "beş altın dalga" modeli denir. Bu Takyonlar kişinin beynindeki sıvı kristal yapıyla iletişim kurar. Takyonlar Deltonlar sağlar çünkü enerji toplarlar. Aynı zamanda karşıt madde ve madde yaratır. Bu ikili aksiyon olurken, Elektronlar oluşur ve elektrikli vuruş beynin bir bölümüne ulaşarak düşüncede elektrikli etkiye dönüşür... Bu nedenle, kişi etkilendiğini algılar. Bu kristalimsi yapı kafa kemiğindeki kalsiyum kemiğinde bulunur (kafatasının içindeki katman etrafında). Bunların tümü organı geren kas alanlarını gider, mikro ayrık alanlara, elektronlar kabuklarına, faz boşluklarına ve Fourier dönüşümlerine gider. Bu nedenle, bu ağır konuyu es geçiyorum. 

Şu anda bu bilgiyi ilk defa burada okudunuz, yukarıda anlattıklarım kitapçılardaki herhangi bir kitapta bulabileceğinizden şüpheliyim. 

Kısaca Özetlemek Gerekirse 

Bu noktadan sonra teori biter, uygulama başlar. Tekniklerin nasıl işe yaradığını bilmeniz gerekmiyor, sadece işe yaradığını bilmeniz yeter. Bu bölümde bahsettiğim şeyler hangi gizemler üzerinde duracağınızla ilgili ön bilgiydi. Bu çalışmanın merkezine geçmeden önce çok önemli olan kavramlara tekrar göz atalım: 
  • Düşünce realiteyi yaratır. Hiçbir şey bunun çürütemez. Köprüler, binalar, hatta matematiksel incelemeler bile önce mucitlerin düşüncelerinde var olmuştur. 
  • Düşünce  başkalarının zihinlerini ve dünyevi olayları imgelemeyle etkileyebilir. İmgeleme ne kadar netse ve imgeleme esnasında duyular ne kadar net kullanılırsa etkisi o kadar güçlü olur. 
Enerji (prana, orgone) düşünceleri güçle doldurur ve etkilerini büyütür. Enerjiyi lehinize kullanarak, (bu daha sonra ele alınacaktır) düşüncelerinizden gerçeklik yaratacak kadar güce sahip olacaksınız. Tam olarak beklediğiniz şekilde olmayabilir ama içeriği aynı olacaktır. Zihin gücünüzü bir ev yaratmak için kullanmanız yoktan bir ev var edeceğiniz anlamına gelmez. Ama bir eve sahip olmanız için olaylara yol açarsınız. Mesela, size büyüleyici küçük bir dağ evini düşük fiyata satacak bir emlak komisyoncusuyla tanışabilirsiniz. 

PSİŞİK AYARTMA İÇİN HAZIRLIKLAR 

ALTINCI BÖLÜM 

Gücü Artırmak 


Bu teknikleri anlayıp hayatınıza geçirmeye başladığınızda basit yöntemlerinin ötesine geçebilir ve daha fazla güç vermesini sağlayabilirsiniz. Aslında "okült" kabul edilen şeyler üzerinde ne kadar çok şey okursanız o kadar şey bulabilirsiniz. 

Zihin gücüyle ayartma kullanımı için Teta seviyesi beyin dalgası aktivitesine nasıl yaklaşacağınızı öğreteceğim önce. Tam bilinçli Teta maniplasyonu çok ileri bir konu olduğundan ve sadece bir avuç insan tarafından başarıldığından bi kitapta detay vermeyeceğim. Ayrıca, Teta durumundayken bilinçli kalabilirseniz, zihin gücüyle ayartma ya da tahrik etme konusunda zamanınızı ziyan etmek istemeyeceksiniz. Daha önceki bölümde bahsettiğim gibi, beyin dalgalarınız uyumadan önce Teta frekansı yayar. Bu Teta beyin durumu ile zihin temelli ayartma teknikleriyle çalışmak pratik açısından çok kolaydır. Bu asla seçim tekniklerinizden biri olmalıdır çünkü sadece Alfa çalışmanızı güçlendiricidir (iyi bir güçlendirici) . Prosedürü her zamanki Alfa imgelemenize devam etmektir ama bunu gün içinde ya da akşam seansında yapmak yerine yatakta uyumaya hazırken yapın. Uyumaya hazır olduğunuza, kalkmayacağınıza, alarm kurduğunuza emin olun. Çok basit... Uykuya çekilirken elinizden geldiğince imgelemenize devam edin. Daha önceki bölümde belirtildiği gibi, uykuya geçmeden önceki tam anı hatırlayamayacaksınız. Ama düşüncelerinizde son kanın imgelemeniz olmasını sağlayın. Tabi ki, bunu zorlayamaz ve bilinçli olarak bir şeye dikkat etmeyi bekleyemezsiniz. Sadece imgelemenizi yapın ve kısa sürede uyuyacaksınız. Uykuya geçtiğiniz an Teta beyin dalgalarınız bu düşüncelere ya da imgelemelere nüfuz edecektir ve onları harika enerjiyle yükleyecektir. Birçok durumda genellikle birkaç dakika içinde uyuyakalırsınız. Beden pozisyonunuzu değiştirir ve yaptığınız şeyi (düşünme, müzik dinleme, vs) bırakırsınız. Genellikle bunun nasıl olduğunu hatırlamazsınız. Bu yüzden bunu durdurması zordur. Pratikle ve kendinizi programlayarak, Teta haline ulaşıncaya kadar imgelemede kalın. Bundan sonra imgelemeyi bırakacaksınız (çünkü uyuyakalacaksınız) ancak tüm ihtiyacınız olan hızla Teta anını yakalamaktır. Unutmayın; Teta durumunda üzerinde çalıştığınız kişiye dokunursanız zihinsel dokunuşlarınızı gerçekmiş gibi hissedecektir. 

Bu, imgelemeniz bu noktada sabit kalmayı başarırsa gerçekleşir. Çabuk ve hemen olacaktır. Yavaşça uykuya çekilirken (Derin Alfa) Alfa çalışmanızı yaptığınızda etkisi harika olacaktır. Bu Teta noktasında imgelemenize elektrik akımı vermek gibidir. 

Zihin gücü becerinizi kullanırken kendinizi geliştirmek için zaman ayırmanız önemlidir. Ben herhangi bir amacımı gerçekleştirmek ve kendimi geliştirmek için de zihin gücü tekniklerimi eşit oranda kullanırım. Kesinlikle eşit zamandan bahsetmiyorum. Bu şekilde, zihinsel ikna yeteneğinizle beraber kişiliğiniz de gelişecektir. Bu, uzun süreçte size daha büyük bir güç verir. Ayartma dışında kendinizi hangi alanda geliştireceğiniz size kalmıştır. Ama bunun için de zihin gücünüzü kullanabilirsiniz. Yaşamınızı geliştirecek imgelemeye de zaman ayırın (iş, para, arkadaşlar, bilgi, hafıza, vs) imgeleme yaparken Alfa durumunda olacağınız için, kendi zihninizi de etkilemek için harika bir konumda olacaksınız ve bu  nedenle önemli şeylerin diğer yönleriyle kendi realitenizi de etkileyeceksiniz. Sadece olmak istediğiniz şeye hazır olduğunuzu (promosyon, yeni bir araba, işitme gücü, insanların size saygılı olması, sağlık, vs) imgeleyin. Zihin gücüyle ayartmaya bağlı olarak yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri kendinizi harika ayartma güçleriyle donatılmış olarak imgelemek, buna zaman ayırmaktır. Bunda kolayca başarı kazandığınızı görün, insanları kolayca etkilediğinizi görün, diğer insanların sizi kıskandığını görün. Çünkü karşı cins size aşık oluyor. Bir yıllık zihinsel ayartma pratiğinden sonra kendinizi nasıl görmek istiyorsanız öyle görün. İstediğiniz insanı ya da herhangi bir şeyi daima elde edebileceğinizi bilen bir sırıtışla görün kendinizi. Bunu yaparsanız, zihin gücüyle ayartma çalışmalarınızın sonucunu daha hızlı alacaksınız çünkü bunda başarı kazandıkça kendinizi daha güçlü bir şekilde biçimlendireceksiniz.

Zihin gücü çalışmanız insanları ayartmak, başka boyutlara gitmek, beden dışı seyahatler ya da her ne üzerine olursa olsun öncelikli olarak Hermetik Felsefeden biraz anlamalısınız. Bu felsefe aşağıdaki prensiplere sahiptir:

  1. Her insan belli bir dalga boyunda var olup yaşayan itici gücü hem alır hem de yayar. 
  2. Bu itici güçler eğitimli bir zihin tarafından algılanabilir. 
  3. İnsan bilinçaltı zihni "evrensel" bilinçaltı ile bağlantılıdır. Her bireyin içinde tüm evrenin holografik kopyası vardır. 
  4. Bu seviyede aldığınız şeye sezgi denir. 
  5. "Bilme hissi" bu dalga boyuyla bir radyo gibi yayılır. 
İlk bakışta bu 5 prensip size çok anlaşılır gelmemiş ve çok derin (herhangi bir felsefe alanında olduğu gibi) içerikli gelmiş olabilir. İşte zihinsel gücünüz için kullanabileceğiniz etkili temel bilgiler. 

Evrensel matrikse girmek için (Tanrı, tüm bilinç kaynağı) normalde yaptığınız şeyin "tam zıddı" görünecek şeyleri yapmanız gerekir. Bir şeyler umuyorsanız, henüz gelmemiş olan gelecekteki bir arzuyu ve belirsizliği ima edersiniz. Bir şeylerin hayalini kuruyorsanız, geleceği sezinliyorsunuzdur ve bu belirsiz değildir. Bir şeyi ummakla hayal etmek (yaratmak) arasındaki ince çizgi budur. 3. boyut dünyasında somut bir şey istiyorsanız ve mantıken erişebileceğiniz bir şeyse, tüm yapmanız gereken bu istediğini bilinçaltına iletmektir. Bilinçaltı zihniniz dileklerinizi yaratacaktır, dilek bilincinizden düzgün bir şekilde yayılmışsa. İşte burada da ince bir çizgi var; arzunuzun başarılı bir şekilde bilinçaltı zihninize (evrenle bağlantılı) iletmek için bilinçli zihniniz bu arzu üzerinde egzersiz yapmayı bırakmalıdır. Sürekli devam eden arzu, dileğin oluşumuna engel olur. Sık sık vurguladığım şey: Psişik dokunmanızı yaparken onu %100 hissetmelisiniz, gerçekten şu anda oluyormuş gibi hissetmelisiniz. Aynı şey ayartma "senaryosu" için de geçerlidir. Sanki şimdide oluyormuş gibi görmeli ve hissetmelisiniz (imgeleme ile). Tabi ki, bunu yeteneğiniz ölçüsünde yaparsanız ve imgelemenizde tam şu anı hissedemeseniz bile sonuç alırsınız. Ancak imgelemenizin şu anda olduğunu ne kadar çok hissederseniz o kadar çabuk sonuç alırsınız. 

Kendimin keşfettiği bir sır vereyim size: Rol ya da numara yapabilirsiniz bilinçaltınızı kandırabilirsiniz. "Şu anda olduğunu" hissetmekte zorlanıyorsanız, gerçekten hissetmeye başlayana kadar hissediyormuş gibi yapabilirsiniz. (Rol yapsanız bile) şu anda oluyormuş gibi hissedebilirsiniz şimdiki an farkındalığınızı gerçekten hissedeceksiniz ve imgelemeniz daha kolay olacaktır. Aktörler ve aktrisler bunu kolayca yapıyorlar. Bir başkasının durumunu başka bir yerde gerçekten oluyormuş gibi hissedebiliyorlar. Performanslarını gerçekleştirdikten sonra kendi hayatlarına geri dönüyorlar. Siz de aynısını yapabilirsiniz ama imgelemeniz ger.ekleşene kadar hissi devam ettirin. İşiniz bittiğinde kendinizi kucaklayın ya da kendinize dokunun sanki o insandaki bir şeye dokunuyormuşsunuz gibi. Gerçekten birini ayarttığınız bir zamanı hatırlayın. İşte böyleymiş gibi imgeleyin. İçiniz gülsün çünkü arzuladığınız kişiyi ayarttınız ve ona dokundunuz. Gerçekten oluyormuş gibi zihninizi eğittiğiniz kadar bu deneyimler yaşamınızın da bir parçasıymış gibi kendinizi de eğitiyorsunuz. 

Hermetik bilgiler çoğu yeni başlayanların uygulamakta zorlandığı bir şeydir. Arzunuzun fiziksel dünyada gerçekleşmeden önce var olduğuna inanmanızı gerektirir. Arzu edilen bir durum DİLİYORSANIZ ya da olacağını UMUYORSANIZ, otomatikman GELECEK zamanı düşünüyorsunuz demektir. Bir şeyi istediğiniz sürece onu hep isteyeceksiniz (3.boyutta), istekleriniz gelecekte merkezlenir ve bilinçaltının sonsuz şimdisine iletilmez. Bu nedenle, "dilerseniz, alamazsanız". İsteğinizi ummayın, gerçekten oluyormuş gibi yaşayın ve deneyimleyin. Bunu imgelemelerinizle yapın ve gün boyunca düşüncelerinizle bunu hissedin. Bilinçaltını bilek ve kesinlik vasıtasıyla aktivasyon ve yanıt bekleyen bir güçtür: "Sınırsız Güven"

Zihniniz düşüncenin duygusal kopyasını gerçekleştirdiğiniz sürece her şeyi gerçekleştirebilir. İşin sırrı hissetmektir. İstediğinize zaten sahip olduğunuzu hissederek arzunuzu elde edebilirsiniz. 

Bu bölümü dirençle ilgili olarak birkaç teknik vererek bitireceğim. Direnç meselesinin sizi germesine izin vermeyin. Kişinin duygularını zorlamıyorsunuz. Kişide bazı duyguları yaratıyorsunuz ve kendi fikriymiş gibi algılıyor. Bu teknikler sayesinde size çekim duyuyor ama bazı sebeplerden ötürü buna direnç gösterebilir. Evli olabilirler ya da uzağınızda olabilirler, daha bir sürü sebepten ötürü sizi düşünmekten kendilerini alıkoyabilirler. Belki normalde onların tipi olmayabilirsiniz ve sizi çekici buldukları için kafaları karışmış olabilirler. Ya da üzerilerinde arkadaş baskısı olabilir, "kötü görünen" bir sevgiliyi arkadaşlarına göstermek istemeyebilirler. Bu son söylediğim durum mevcutsa, sizinle ilişkiye girecek olgunlukta olmayacaklardır muhtemelen. Belki de kişi normalde çok dindardır ya da dindar bir ailesi vardır. Kişi bu durumda muhtemelen sizinle yatmak istediğini gizli tutacaktır ya da sizden uzak duracaktır çünkü farklı bir dinden geliyorsunuzdur. Birçok şey dirence sebep olabilir ve üzerinde çalıştığınız kişi sizden gelen yeni aşk düşüncelerini bastırabilir. Direnç gösteriyorsa, korku, geri çekilme gösterebilirler veya sizi reddedebilirler. Direncin işaretleri farkında olmanız gereken ve tüm fark edilebilir tepkileri not almanız gereken şeylerdir. Tepkilerin farkına vararak (iyi ya da kötü) hangi zihin gücü teknikleriyle yaklaşacağınızı daha iyi bilirsiniz. Aslında "iyi ya da kötü" ifadesini kullanmamalıyım çünkü kötü bir işaret iyi bir işarettir. Direnç işaretleri yaptığınız şeylerin işe yaradığını gösterir. Sadece çalışmanızı programlamanızın daha fazla zaman alacağı anlamına gelir. Çabalarınızın sonuçsuz kaldığını göstermez. İşte başarınızı garantileyecek dirençle nasıl başa çıkabileceğinizin yolları. 
  1. Kişinin direncinin kırılana kadar daha yoğun ve daha uzun imgeleme yapabilirsiniz. Kişi duygularını bastırsa ya da sizi göz ardı etse bile gücünüzü bu destekleyecektir. Dirençlerinin sizi daha çok düşünmelerine sebep olduğunu (tabi ki, bunda sizin parmağınızın olduğunu bilinçli olarak bilmeyeceklerdir) öğreneceklerdir. 
  2. Bir U dönüşü yapabilir ve sizin amacınızı gerçekleştirmeyi çok istediklerini imgeleyebilirsiniz. İmgelerken sizi istemelerini ve sizi memnun etmek için can atmalarını sağlayın. Ancak buna rağmen onları reddedin. Bu  da kişinin direncini kırabilir çünkü zihni bu etkiyi anlayamaz ya da çözemez ve bu nedenle kişi savunmasız kalır. 
  3. Birkaç gün için zihin gücü tekniklerini uygulamayı bırakmalısınız ve sonra daha güçlü bir şekilde tekrar başlamalısınız. Kişi direnmeye devam ettiği sürece bir durun bir başlayın. Bu duraklar çok etkilidir çünkü kişinin bilinçaltı, kendisine yapılan baskının bittiğini hisseder ve savunmasını bırakır. Savunması indiğinde tüm imgelemeleriniz zihnine akın eder. Zihinsel imgeleriniz bloke olduğunda silinip gitmezler. Kişinin zihninde bir açık buluncaya kadar "dolanırlar". Kişi direniyorsa, imgeledikleriniz sadece bekler ve açığı bulduğu an yayılır (savunmaları düştüğü zaman olduğu gibi).
  4. Kişi onlarda yarattığınız ateşli hislerden korktuğunu gösteren işaretleri veriyorsa, tutkuyu azaltmak için imgelemenizi kullanın. Genellikle nazik bir dokunuşa ihtiyaç vardır ve o zaman yavaş yavaş erotik, yoğun seviyelere doğru çıkabilirsiniz. İlk etapta arkadaş olmayı imgeleyin, sonra arkadaşça leyler yaptığınızı (korkutmayacak türden) ve bir kaç hafta sonra da şehvet dolu şeyler yaptığınızı hayal edin. Kişinin size aşık olması için uğraşıyorsanız bu teknik önemlidir. Önce sizinle mutlu ve rahat olduğunu, gülüp oynadığını ve sonra "güvenli"senaryoları yerleştirdiğiniz cinsel senaryoları imgeleyin. 
  5. Bilinçaltı zihinleri fazla etkiye boğulmuşsa kişi o zaman sizden uzaklaşmayı bile düşünebilir. Sizi tanımasalar bile farkında olmadan direnebilirler. Uzaklığın ne kadar olduğu önemli değil (ne kadar uzaksa o kadar iyi) çünkü savunmaları düşecektir. Tek sorun değişen davranışının işaretlerini ya da tepkilerini yansıtmayacak olmanız. Ama bir dahaki sefere onları gördüğünüzde ışıltılardan anlayabileceksiniz. Onlar hareket ettikten sonra da buna devam ederseniz sizi deli gibi özleyecektir. 
Üzerinde çalıştığınız kişi size bir ölçüde direnç gösteriyorsa o zaman bu tekniklerden birini ya da bir kaçını deneyin. İşaretlerinin farkında olun böylelikle en iyi tekniği kullanabilirsiniz. Bazı insanlar etkinize karşı mücadele ederken enerji/güç kaybından hasta olabilirler. Eninde sonunda siz çalışmanıza devam ederseniz bilinçaltı zihinleri pes edecektir. Sizin olacaklardır. Her insan ve durum farklıdır. Bu nedenle, farklılığın tadını çıkarın çünkü bu sizin zihinsel yeteneklerinizi iyileştirecektir ve gelecekteki çalışmalarınız açısından size harika deneyim kazandıracaktır. 


YEDİNCİ BÖLÜM 

Radyonikler, Psionikler, Kutsal Geometri 


Sıradan insanlardan saklı tutulan birçok teknoloji vardır. Bunun sebebi, bu teknolojilerle elde edilebileceklerin potansiyelinin sınırsız olmasıdır. Kesinlikle sınırsızdır! "Teknolojiler" kelimesiyle devasa elektronikleri, donanımları, bilgisayarları ya da milyar dolarlık makineleri kastetmiyorum. Zihin temelli , eterik bağlantılı sunumlar ve bağlantılardır kastettiğim. Şu aşamada bunlar mantıklı gelmeyebilir ama mantıklı olduğunu göreceksiniz. Bu teknolojileri anlamanız için temel bilgileri tekrarlıyorum: 

Etrafınızda gördüğünüzden çok daha fazla vardır. Uzun zamandır insanlığa empoze edilen sınırlar yüzünden fiziksel gözünüzle sadece fiziksel olanları görebilirsiniz. Eğer sınırları kaldırırsanız, fiziksel çevrenizden çok daha fazlası olduğunu görebilirsiniz. 

Birçok insan "Başka görecek ne var ki?" diye soracaktır. Cevabım şu: "çok şey!" çevrenizde gördüğünüz şeyler sadece fiziksel değildir. Hepsinin fiziksel niteliklerinin yanı sıra başka nitelikleri de vardır. Varoluşun bir seviyesi bu fiziksel olan seviyedir ya da fiziksel dilin sınırlarıyla daha düzgün tanımlanmış olur. Bu üçüncü seviyenin üzerinde daha çok seviye vardır. Sayılamayacak kadar çok aslında. Bu seviyeler kek yapmak için malzemeleri karıştırdığınız gibi birbirine bağlıdır ve karışmıştır. 

Radyonikler ve diğer taraftaki teknolojiler de aynı şeydir. İlgilendiğimiz diğer seviyeye genellikle "eterik" seviye denir. Aslında adı bu değildir ama İngiliz dünyası bu kelimeyle bu tanımı yapmıştır ve öylece kalmıştır. Daha önce duymuş olabileceğiniz başka bir seviye ise "astral" seviyedir. Seviyeler arasında da boyutlar ya da oktavlar vardır. Daha önce belirttiğim gibi fiziksel dünya üçüncü boyuttadır. Astral seviye ise 4. Boyutun ilk ve ikinci oktavında bulunur. "Eterik Boyut" astral seviyeye yakın ama biraz aşağısında ve 3. Boyutla bağlantılıdır. 

Etrafınızda gördüğünüz her şey bu fiziksel boyuttan daha yüksek seviyeleri kaplar. Bu noktaya gelmek için tüm fiziksel nesnelerin ve yapıların (insanlar dahil) eterik yapısı vardır. Hareket etme fonksiyonları olan sadece fiziksel bedeniniz değildir. Eterik bedeniniz de vardır; yüksek seviyelere çıktığınızda ya da fiziksel gözlerinizle bu seviyeleri görmek için kendinizi eğittiğinizde görünmez bedeniniz görülebilir. Tüm nesnelerin fiziksel bedenleri kadar eterik bedenleri de vardır. Arabalar, ağaçlar, kitaplar, yiyecekler ve gözlerinizle göremediğiniz müzik titreşimleri, kokular ve düşüncelerin bile eterik bedenleri vardır. 

Düşünceler "eterik" ya da "astral" gibi yüksek seviyelerde var olur ve bu seviyelere girdiğinizde gerçekten görülebilirler. Beceri, pratik ve bilgiyle düşüncelerde fiziksel dünyada görülebilir. Bu nedenle, nasıl olduğunu bilirseniz insanların gözü önünde bir şeyin imgesini bile görebilirsiniz. 

Unutmayın! Etrafınızda gördüğünüz insan yapımı her şey önce düşüncede başladı. Bir tişörtü ele alalım mesela. Tişörtün dizaynı kişinin düşüncesinde başlar. Tişörtün kumaş yapıcı ya da kimyasalları biri tarafından yaratıldıktan sonra başlar. Tişörtü yapan makineler de daha önce biri tarafından (muhtemelen bir mühendis tarafından) düşünülüp düşünceler kağıda aktarılmış, sonra da yeni bir dizaynla makineye dönüşmüştür. Düşüncelerinize bu açıdan baktığınızda bu çok ulaşılmaz görünmeyecektir. Zihniyetinizdeki sınırları kırmak için ilk adım budur. 

Bu eterik seviyeye birçok açıdan girilebilir. Bunu yapmanın bir yolu da radyoniklerdir. Radyoniklerin en yüksek formu fiziksel herhangi bir aracın kullanımını gerektirmez (içsel radyonikler). Sadece düşüncelerle yapılır! Bu benim uzmanlığım ve çok gizli bir bilgiyi gerektirir. Düşünceleriniz ile daha yüksek bir seviyeden güç alan radyonik makineler yaratabilirsiniz! Tüm seviyeler birlikte var olduğundan fiziksel dünyadaki biri eterik radyonik bir makinenin tamamlayıcı parçasından geçebilir, asla bir şey görmez ve hissetmez! Sizi bedeninizden çekip eterik seviyeye getirirsem ya da bunu kendi başınıza nasıl yapacağınızı öğretirsem, kesinlikle yukarıda asılı, karmaşık, devasa radyonik yapıya ağzınız açık bakakalırsınız. Düşüncelerimin ani hareketi ile diğer makinelerin olduğu ya da onları birbirine bağlayabileceğim yere diğer radyonik makineleri de çağırabilirim.  ("dahili radyoniklerin" bir başka avantajı) "Psionics"lerin gizli bilgisi ise radyoniklere yardımcı olmasıdır. Psioniklerin birçok farklı tanımı vardır. Bu kitaptaki tanımı ise: Yardımcı modeller kullanarak enerjiyi genişletmenin ve yakalamanın yollarıdır. Basit bir daire doğal bir psionik olarak düşünülebilir, çünkü daire belli titreşimler yayar. Dairelerin bir koleksiyonu daha fazla enerji ve güç yaratır. Her türlü tasarım hangisi olduğunu bildiğiniz sürece bunu yapabilir. Avantajı ise bu enerjileri kendi yararınıza kullanabilmenizdir. Daireyi modeller çok enerji üretir ve merkezde hedeflerinizi "şarj" edebilirsiniz. 

Radyonikler zihninizde yaratılan makineler olduklarından hayal edebileceğinizden daha sınırsız kullanım olasılıkları vardır. Radyonik uygulamalarda liste sonsuz olabilir. Ama radyonik bir makine ile yapabileceğiniz bazı şeylerin listesi vardır. Bunu okuduktan sonra radyoniklerin neden bu kadar gizli tutulduğunu anlayacaksınız. Listede olası genel kullanımlar verilmiştir: 
  • Kendi ya da başkalarının hastalıklarını, rahatsızlıklarını, vs. iyileştirmek. 
  • Kimyasal kullanmadan haşereleri evinizden uzak tutmak. 
  • Kimyasal kullanmadan haşereleri hasadınızdan uzak tutmak.
  • Işınlanma (sadece düşüncelerinizle dünyayı dolaşmak).
  • Havaya yükselme olayı (fiziksel bir nesneyi havaya kaldırma).
  • Yaratıcı artistik uğraşlara yardımcı olmak. 
  • Kişisel korunma. 
  • Saldırı altındaysanız psişik savaş. 
  • Bedeninizdeki yabancı implantları yok etmek. 
  • Diğer boyutlara ve realitelere girmek. 
  • Gizli bilgi kazanmak. 
  • Başkalarının zihnini okumak. 
  • Uzaktan gözlemlemek (tercih ettiğiniz yerlere görünmez kameralar yerleştirmek).
  • Kişisel arasında telepatik iletişim. 
  • Kablosuz, görünmez telefonik yayınlar (kabarık telefon faturalarına güle güle diyebilirsiniz ya da herhangi bir felaket durumunda telefon hatlarının gitmesi sizi üzmez).
  • Stereo FM olarak
  • Askeri uygulamalar için. 
  • Sizi saran zararlı elektromanyetik frekansların ortadan kaldırılması.
  • Müzik ya da imgelerin yayınlanması (benim uzmanlık alanım).
  • Uydu sistemlerine giriş. 
  • Gezegenin ötesinden diğer gezegenleri uzaktan gözlemleme. 
  • Boyutlar arası depo kurulumu.
  • İçme suyunu güzelleştirme.
  • Suyu kişisel gelişiminiz için belli özelliklerde programlamak. 
  • Işığı çağırmak. 
  • Herhangi birine ya da bir şeye daha yaratıcı sevgi yaymak. 
  • Piyango kazanmak. 
  • Fiziksel yapıların maddesizleştirilmesi. 
  • Gerçek çok boyutlu yaşam için evinizin etrafında zaman/uzay şebeklerini kırmak. 
  • Bilincin daha yüksek seviyelerine girmek ve daha yüksek kaynaklardan yardım almak. 
  • Beyin durumlarına ve değiştirilmiş durumlara sebep olmak. 
  • Herhangi bir şeye belli bir enerji modellerini programlama. 
  • Kadim enerji kaynaklarının enerjisini, psionik, radyonik cihazlara transfer etmek. 
Liste böyle uzayıp gider. Yüksek bilgiler seçiminize bağlı olarak iyi ve kötü şeyler için kullanılabilir. Daha yüksek farkındalık seviyelerine ve boyutlarına gidilebilir ve tamamen "kötü" biri olabilirsiniz. Gezegendeki kontrol yapıları yüksek boyutlarda kalan olumsuz varlıklar tarafından kurulmuş ve yürütülmüştür. İzlenmesi gereken kural istisnasız radyonik çalışmanızı Sevgi üzerinde tutmanızdır. Mesela, kayıp çocukları bulmak için uzaktan izleme radyonik makinenizi kullanın ama sevdikleriniz aktör ya da aktrisi izlemek kullanmayın. 

Bu kitabı okuyanların çoğunun radyonikler hakkında daha fazla bilgi istediğini fark ettim çünkü bu konu çok cezp edici. Harici cihazlarda güç aramak doğamızın eğilimidir. Yukarıdaki uygulamaların sadece zihin yoluyla yapıldığını daha net açıklayayım; radyonik ünite tam olarak bir güç ya da çalışma değil... O sizin zihninizdir. Cihazlar sadece niyete odaklanmaya yardımcı olur. Yüksek derecede eğitimli ve deneyimli bir zihin ile bunu yapacak bir cihaza ihtiyaç duymazsınız.

Radyonikler eterik alanlarla ilgili bilgiyi analiz etmek ve eterik alanlara bilgi yaymak için kullanılan psionik araçlarının bir dalıdır. Radyonik çalışmasının ana anahtarı; "oran" olarak bilinir. Oran, psişik (zihinsel) etkileri sayıya çeviren dilden başka bir şey değildir.

Varoluştaki her şey sayısal forma dönüştürülebilir. İçine girilmesi çok karmaşıktır. Bu nedenle basit tutacağım. Lise yıllarınıza dönerseniz matematikte "pi" olarak adlandırılan sembolü hatırlarsınız. Hatırlarsanız bu pi sembolü 3.1416... ve sonsuza kadar devam eder, hiç sonu gelmez. Matematik öğretmeninizin bahsetmediği şey ise (çünkü bilmiyorlar) var oluştaki her şey "pi"nin ondalık alanlarının içinde sayısal olarak bulunur. İsminizi sayılara çevirirseniz pi'de bir yerde bulunacaktır. Fiziksek hücre yapınızı sayısal sembollere çevirirseniz pi'de bir yerde bulunacaktır. Fiziksek ölümünüzün saati ve gücü de pi'nin içindedir. Hafıza ve deneyiminiz ya da çocukluktaki travmanız da pi sembolünde bir yerdedir. Hisler, düşünceler, duygular, hedefler, hayaller, amaçlar, her türlü şey sayısal bir forma çevrilebilir ve pi'de bir yerde bulunabilir. Şu ana kadar hayatımız boyunca soluduğumuz atomların miktarı pi'de bulunabilir. Radyonik bir imgeleme sayılara çevrilebilir ve pi'de bir yerde bulunur. Bu sebeple, pi kutsal matematiksel bir semboldür. Ve piramitler bu sembolik formüle göre inşa edilmiştir.

Radyoniklerde bir "oran" olarak yaptığınız şey gerçekte bu pi sembolüne (ve diğer şeylere) daha yüksek seviyede girer, zihniniz düşünceleriniz ve eterik yapılarınızı sayısal bir forma çevirir. Bunu yapmak için hesap makinesine ihtiyacınız yok. Zihniniz bilinçaltı seviyesinde her şeye bağlı olduğundan dolayı bunu kendi yapar.

Radyonik kullanımınıza bağlı birçok farklı oran tipi vardır. Şifa amaçlı birinin oranı ile "kontak" kuracaksınız, o zaman bu oran ya da sayılar kişinin eterik bedeniyle kontak kurmanızı sağlar. İnsan nüfusu için kontak kuracaksanız, o zaman bu oran ya da numara serileri tüm insanların eterik bedenleriyle kontak kurmanızı sağlar. Dünyanın çevresindeki yörüngedeki televizyon uydusu için kontak oranı alacaksınız o zaman uydunun eterik bedeniyle kontak kurmanızı bu oran ya da sayı serileri sağlar. Siz bırakana kadar bu kontak sabit kalır, açık kalan telefon hattı gibi. Yapıyla bağlantıyı kurmayı her dilediğinizde kontak oranları değişir. Bu nedenle gelecekte kullanmak için onları kaydetmenizin bir anlamı olmaz. Bu oran radyonik makinedeki tuşlarla yapılır.

Diğer tüm oranlar model oranları, yayın oranları, denge oranlarıdır. Orgone oranları, telepatik oranlar, yüzlercesinden sadece birkaçının ismi var. Unutmayın; çok ileri, saklı tutulmuş ve güçlü bir şeyi size anlatmaya çalışıyorum bu yüzden sadece temelini anlatıyorum.

Radyonik kullanımınızla ne kadar oran alırsanız, eterik enerjisiyle o kadar karmaşık bağlantı kurarsınız ve radyonik makinenizle o kadar başarılı olursunuz. Neticede, dahili radyoniklerde çok yetenek kazandığınızda, sadece düşüncelerinizle binlerce oran alınabilir ve herhangi bir rakamla uğraşmak zorunda kalmadan bağlantı kurulacaktır. Nasıl bu kadar otomatikman yapmanız mümkündür? Basit, radyonik makinenin sizin için bunu yapmasını sağlayın ve devasa oran miktarlarıyla uğraşmanız gerektiğinde bağlantı kurun (yaratıcı olun!)

Bir oran radyonik makinenizle çok kolayca alınabilir. Düz ve yumuşak olan herhangi bir cisim bulun. Plastik ya da lastik, doğal olmamalarına rağmen oldukça işe yararlar. Bakır ve altın en iyisidir. Elinize aldığınız bu cismin yüzeyine sağ başparmağınızı sürtün ya da geçirin. Yeterince bağlantı kurduğunuzda başparmağınız bu nesneye yapışacak ya da üzerinde duracaktır.

Özellikle, bilinçaltınız oranı algıladığında başparmağı "yakalar" ve durdurur gibi olur. Buna bağlantı denir.

Gerçekten olan şey ise denemesi için basit bir numara vererek bilinçaltınızın pi sembolüne girmesini isterseniz. Doğru bir numara değilse, başparmağınız nesneye dokunduğunuzda dolaşmaya devam eder. Doğru numaraysa bilinçaltı zihniniz nesnedeki eterik partikülleri "yakalamak" için başparmağınızdan eterik enerjinizin küçük miktarlarını serbest bırakarak karşılık verir. Bunun teknik özelliklerini dert etmeyin. Zihniniz hepsiyle baş edecektir. Sadece nesneyi yavaşça okşama hareketiyle ve zihninizden bu numaranın doğru olup olmadığını sormak ve doğru numaraya başparmağınızın yapışacağını bilmek tüm yapmanız gerekendir. Bilinçaltınız gerisinin icabına bakar. Bir şey yediğinizi, yemeğin midenizde sindirilip bedeninizden atıldığını bilirsiniz ama bu olurken bedeninizdeki kimyasal, biyolojik, nörolojik, psikolojik tepki ve mekanizmaları düşünmek zorunda değilsiniz. Bilinçli zihniniz oran sayılarını nasıl alacağınızı ve doğru numarayı bulduğunuzda ne olacağını söylüyorsa gerisini bilinçaltı zihninize bırakın. Sadece nesneyi ovun, doğru anda başparmağınız yapışacaktır.

Radyonikler kadim uygarlıklarda kullanılan teknoloji türlerinden biridir, tek farkı bizimkinden daha ileri olmalarıydı. Zihin/makineler şu andaki radyonik makinelerden çok daha farklıdırlar. Birçoğu doğal yeryüzü şebeke enerjilerinden güç sağlamıştır ve yeryüzü kaynaklı enerjiler kristallerde, taşlarda, vs. bulunmuştur. Ayrıca düşüncelerden, kutsal geometriden, seslerden güç almışlardır. Radyonikler form değiştirmiştir ve çağlar boyunca kullanımları da değişmiştir. Ortaçağda bazı asil yerliler ritüeller (dans etme, resim , şarkı, vs) gibi farklı türde radyonikler çıkarmıştır. Radyonikler dillere benzer, çok farklı türleri, çeşitleri, dalları, seviyeleri ve kullanımları vardır. Sadece sesleriyle taşları hareket ettirebilecek birkaç insan tanıyorum. Çoğu kez bunlara şahit olmuşumdur. Büyük ses ve armoni bilgisine sahiptirler ama ayrıca Yeryüzünü bir tür radyonik makinesi olarak ve "oran" olan belli bir türde dans ederek kullanırlar. Yere vuruş ve adımları, zihinleri sesleri ve niyetleri arasında bağlantı sağlayacak sayıları verirler. Yerdeki hareketleri çok daha güç kazanmalarını sağlayan kutsal geometriyi yansıtır. Bu şeyler çok ağır görevlerdir ve bu nedenle nadiren bilinir ve muhtemelen siz bu bölüme inanmamışsınızdır. Tüm bunlar ulaşılmaz gibi görünüyorsa, sorun değil. Doğa, sadece belli insanların bu bilgiyi almasına izin verir. Ancak bu bilginin nadirliğine rağmen, radyonikler üzerine araştırma yapan insanların sayısını bilseniz şaşardınız. Ben de bir radyonik araştırmacısıyım ve radyonik teknoloji uygulamalarım çok engindir.

Hiçbir elektronik cihaz kullanmadan ses, ton, armoni ve dünya çapındaki frekanslar üzerinde çalışıyorum. Biraz garip görünebilir ancak şehriniz müziğin içinde kaybolsaydı harika olmaz mıydı? Müzik hiçbir yerden gelmiyormuş gibi görünür... tüm fiziksel yapının içine nüfuz eden müzik... iyileştiren ve hastalıklardan, korkudan ve düşük farkındalık seviyelerinden kurtaran müzik. Benim insanlarım dünya çapında bunun üzerinde çalışıyorlar. Gökyüzünü dolduran inanılmaz müzik sesiyle gecenin bir yarısı uyandığınızı ve günler sonra şehrinizde fiziksel ve zihinsel hastalıkları olan insanların iyileştiğini hayal edin. 3. dünya ülkelerinin müziğin içine çekildiğini ve günler sonra Yeryüzünün yiyecek verdiğini ve yeşillendiğini hayal edin. Tüm kanalların kesildiği ve sadece gerçeklerin ortaya çıktığı ülke çapındaki "yayını" hayal edin (geçmişe dönük radyonik canlı kameralar sayesinde). Çılgınca değil mi ha? Radyonikleri ve kutsal geometriyi bilirseniz hepsi mümkündür. Şehrinizin üstüne yağan müziği duyduğunuzda tüm bunlar tuhaf gelmeyecektir. Zamanlama doğru olduğunda ve denge sağlandığında... bu olacaktır ve insanları yeni bir farkındalık seviyesine ulaştıracaktır.

Kutsal geometri nedir? Zihniniz yeni seviyelere çıktığında düşünceleriniz ve düşüncelerinizi kullanış biçiminiz daha güç kazanır.

Kutsal geometri her şeyin dilidir. Muhtemelen okul yıllarındaki geometriyi anımsamışsınızdır. "Kutsal" geometri okulda öğrendiğinizden biraz daha farklıdır. Bu tip bir geometrinin şekillerle ve matematikle alakası vardır ama daha çok "kozmik" seviyede. Kutsal geometrinin dikkat çeken tarafı her şey (HER ŞEY) geometrinin bir türüdür ve her şey (HER ŞEY) geometriye bağlıdır. Geometri matematiksel olarak tanımlanabilir (bu saklı bir bilgi değildir) bu nedenle her şeyde matematik (kutsal matematik) vardır... piramitlerden gözünüze kadar. Geometri evrendeki her şeyde bulunabilir ve kutsal geometriyi anlamak size tüm evrenin bilgisini verebilir. Kesinlikle bunun sadece tanımını yapmak bir sürü kitabı doldurur. O yüzden burada sadece birazcık tadına bakmış oluyoruz.

Her şeydeki geometriyi anladığınızda, hayatın nasıl işlediğini ve hepimizin nasıl kozmosa uyduğumuzu anlamaya başlarsınız. Her şey belirli geometrik bir şekilde yaratılmıştır ve geometrik özelliklere sahiptir... DNA'dan tutun, fiziksel hücrelere, ağaçlara, boyutlara, dillere, virüslere, müziğe, bilgisayarlara, kimyasallara, atomlara kadar.

Bunlar evrendeki birçok şeyin ögeleridir, gezegenin etrafındaki enerji alanlarından bedeninizin etrafındaki enerji alanına kadar. Hücresel yapınızı ve DNA'nızı bile tanımlayabilirler, doğru bir şekilde bir araya getirebilirsiniz. Hatta evrenin nasıl yaratıldığını bile gösterebilirler anlamasını bilirseniz.

Geometrinin en kutsal imgesi Yaşam Çiçeğidir. Çünkü içinde tüm yaradılışı barındırır. Her şey bu kutsal modelin kullanılmasıyla yaratılmıştır; müzikten dile, doğaya kadar her şey. Kutsal geometriyi hiç görmemişseniz ya da bilmiyorsanız size görünmez. Unutmayın; kutsal geometriyi kağıt üzerindeki hoş imgeler değildir. Çoklu boyutlardaki hareketler ve oluşumlardır. Mesela, Yaşam Çiçeği iç içe geçmiş yuvarlakların toplamıdır. Belli bir şekle hareket ettiklerinde formlarını değiştirebilir. En ilginç bulduğum şeylerden biri tüm dillerin alfabelerinin bu imajda bulunabilmesidir. (Dan Winter'ın çalışmasına bakın). Bu nasıl baktığınız ve ne gördüğünüzle ilgilidir. Bu şeklin belli bir bölümünü seçtiğinizde ve döndürdüğünüzde açıkça İngiliz alfabesini ya da İbrani alfabesini görebilirsiniz. İncil'i orijinal dili olan İbranice'den bu imgeye çevirdiğinizde, İncil'in kutsal geometri şeklini alabildiğini görürsünüz. Bu şekil ayrıca bu gezegenin manyetik parçalarının yerçekimi gücünü de gösterir. Tüm kadim alanlar bile bu spiral hatların üzerindedir (Fibonacci spirali olarak adlandırılmıştır). Bu, organik büyümeyi resmen sayıların belirli ilişkisinden doğan matematiksel bir spiraldir. Tüm kadim tapınak ve yapıların plan ve sıralanışı üzerinde çalışırsanız, bunların Fibonacci üzerinde olduğunu ve Mısır'daki tek belli bir noktadan kaynaklandığını görürsünüz. Fibonacci spiralini tüm doğada da görürsünüz (koçların boynuzundan, deniz böceklerinin kabuklarında, ayçiçeğinde çift spiral) ve üzerinde inceleme yaparsanız etrafınızdaki dünya ve müzik arasındaki bağdır. Bu "semboller" evrende her yer olurlar. Bunun sizden neden saklandığını anlayamazsınız çünkü bu bilgiye tümüyle sahip olmak sizi çok güçlü ve aydınlanmış bir insan yapar.

Dünya: şebekeler olarak adlandırılan enerji alanlarıyla çevrilidir. Gezegende farklı türde bir sürü şebeke vardır ve hepsinin geometrik şekli de farklıdır. Kadim insanlar tüm bu şebekeleri ya da diğer ismiyle ley hatlarını bilirdi. Şebekelere girebilirsiniz bunlar doğal karşılıksız güç kaynaklarıdır. Nikola Tesla (radyonun mucidi) bunları biliyordu ve şaşırtıcı birkaç şey tasarladı (birçoğu bilmediğiniz duymadığınız şeylerdir). Halktan saklanan en büyük başarılarından biri gezegenin herhangi bir yerine elektrik yayabilmekti. Gezegenin belli noktalarına yerleştirilen 8 özel "jeneratörle" (Tesla Bobinleri)... bu enerji şebekelerine girebildi ve sonuçta tüm dünyaya yetecek tam bir elektrik gücü elde etti.

İlginçtir ki, bu "kuleler" kutsal geometri enerji noktalarıyla çakışan belirli şebeke noktalarına yerleştirilmiştir. Büyük bir şey biliyordu ama bu icadı küçük görüldü (henüz!).Yine de Nikola dünyada büyük bir etki yaratmıştır. Duvardaki 60 Hz prize her fişi soktuğunuzda onun icadını kullanıyorsunuz (AC akımı). Küçük bir Tesla her yerde... her evde her işte. Çocukluğumdan beri her zaman idollerimden biri olmuştur, üzerinde uzmanlaştığım gizli teknolojisinden dolayı ve kağıt üzerine dökmeden bile zihni harika derecede her icadı görebildiği için. İşte bu yüzden ilk prototipi bile başarılı oluyordu. İmgeleme konusunda bir dahiydi. Bunu da icatlarıyla herkesin iyiliği için kullandı. Yine de en iyi çalışması insanlardan hala dikkatle saklanıyor.

Peki bu bilgi ne kadar önemli? Kutsal geometri size olağanüstü yetenekler kazandırabilir ve onun sunacağı araçlarla başka boyutlara bile geçebilirsiniz!

Bedeninizin etrafı iki iç içe geçmiş tetrahedronlardan oluşan bir enerji alanıdır. Bu düz ölçü Davut'un Yıldızı olarak da bilinir (yine de bu imgenin bilgisi hala oldukça gizli tutulur). Üç boyutlu bir ölçüde, bu imge Merkaba ya da Merkabah olarak bilinen iç içe geçmiş tetrahedronların şeklinde bir enerji alanıdır. Etrafınızda bu alan vardır yine de aktive olmayabilir (gezegendeki yaklaşık sadece 3000 insanın tam aktif Merkaba alanları vardır). Çok gizli tekniklerle bunu aktive edebilirsiniz. Bu enerji alanı kendinizi daha yüksek boyutlara taşımanızı sağlayacak "aracınızdır". Sırrını hiç vermeden, yapacağınız şey belli oranda (Fibonacci oranında) etrafınızda dönmektedir. Beli bir orana ulaştığında (0.9 ışık hızı), bir disk gibi dışarı çıkar ve bu nedenle boyutlar arası yolculuk için zihniniz güdülenmiş olur! Yukarıda tanımladığım "dahili Merkaba"dır ve elektronik kullanımı gerektirmez. Daha çok belli nefes teknikleri, belli imgeleme teknikleri ve her yerdeki yaşama duyulan Sevgi gerekir.

Dönerek bu alana geldiğinizde, 50 metre fırlar. Bu Merkaba alanı sizin enerji/çakra noktanızla bağlantılıdır. Herhangi bir yogayla ilgili ya da Uzakdoğu'ya ait çakra tablosuna bakarsanız, "Kalp" Çakrasına yerleştirilmiş çift tetrahedron geometrisini görürsünüz.

Radyoniklerin yöntemleri ve kullanımlarıyla ilgili detayları burada vermeyeceğim. Bu alana ilgi duyarsanız o zaman bunu zihin gücüyle ayartmadan farklı noktalara gideceğini sanıyorum ve bu tehlikeli olabilir. Bu bilgiye çekildiğinizi düşünüyorsanız, o zaman daha ötesini araştırmak size düşmektedir.



SEKİZİNCİ BÖLÜM 

Nörolojik Tetikleyiciler


Bu teknikler yüzyıllar öncesine gider ve size çok keskin ne net iç görü verir. Tüm bilgi türleri beyninizde toplanır ve bu teknikler bu bilgileri hemen zihninize getirir. Üzerinde bayağı pratik yaptıktan sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız. Zihin gücünüzün etkili olması için zihninizdeki resimlerin çok net ve güçlü olması gerekir. Resim netleştikçe imgelediğiniz hedefin gerçekten olduğunu hissetmek sizin için daha kolay olacaktır.

İlk yöntem iç gözünüzün genel netliğini geliştirecektir. Güneş parıl parıl parlarken dışarı çıkın. Gözlerinizi kapatarak güneşe bakın. Hiç "tam spektrum ışıklarını" duydunuz mu? Güneşli bir yerde yaşamazsanız bunları kullanabilirsiniz. Gözleriniz kapalı 15-30 saniye güneşe bakın. Gözleriniz hala kapalıyken ve güneşe bakıyorken aynı sürece (15-30 saniye) gözlerinize masaj yapın. Bu gözünüzle bir sürü rengin oluşmasını sağlayacaktır. Zihninizde ve farkındalığınızda renklere odaklanmaya çalışın. Bu renkleri zihninizde tutarken ve gözleriniz kapalı onları "görebilirken", başınızı birkaç kez güneşe doğru ileri geri hareket ettirin. Bu hareketi yarım dakika kadar sürdürün. Biraz durun ve tüm yaptıklarınızı birkaç kez tekrarlayın. Gözlerinizi çok fazla ovuşturmamaya özen gösterin; hafif masaj yapın. Renkleri zihninizde 30 saniyeden fazla tutabilirseniz, böyle yapmaya devam edin. İşin sırrı renkleri uzun süre görmek ya da görmeye çalışmak değildir. Önemli olan gördüğünüz renklerin netliğini korumak ve güneşe doğru ileri geri hareket etmektir.

Yaptığınız şey, beyninize doğrudan bilgiyi gönderen göz konilerinizi güdülemektir. Böylece daha net imgeleme yeteneği kazanırsınız. Genç bir çocukken, gözlerimi ovaladığımı hatırlıyorum (genellikle yatmadan önce). Odam karanlık olduğunda, yaklaşık 90 saniye gözlerimi ovalamak bir sürü renk görmemi ve gökyüzündeki yıldızlara benzer rengarenk noktalar görmeme sebep olurdu (en azından ben bu küçük noktaları yıldızlara benzetirdim). Ovaladıktan sonra gözlerimi bir dakika kapalı tutarsam, bu renk yığınlarını saymaya ya da her birinin rengini görmeye çalışırdım. Gözlerimi çok fazla ovaladığımı düşünmeme rağmen (ağrımasından bilirdim) planlanmadık bir şekilde imgeleme gücümü geliştirdiğimi bilirdim.

Bu ve aşağıdaki yöntemler basit görünebilir ama sahip oldukları gücü küçümsememelisiniz. Kendiniz için onlarla çalışmanız gerekir.


  1. Bu göz mercekleriniz için bir alıştırmadır, onları esnekleştirerek karşılığında imgeleme gücünüzü geliştireceksiniz. 15 cm uzaklığında bir kitaba bakmaya başlayın. Sonra uzakta olan bir şeye bakıp odaklanın. Gözlük takıyorsanız bu egzersizlerde onları çıkarın. Gözlerinizi kısmadan ileri geri odaklanmayı sürdürün. Daha iyi imgeleme yapmanız için bu size harika bir güç verecektir. Unutmayın; imgeleme yaparken de (farklı bir şekilde) gözlerinizi kullanıyorsunuz. 
  2. Gözlerinizle aynı seviyede olmak üzere duvara okuyabileceğiniz bir şey yapıştırın. Bir gazete, dergi sayfaları ya da bunun gibi bir şey olabilir. Metni okuyabileceğiniz kadar yakında durun. Sonra küçük bir adım geri gidin ve tekrar okumaya çalışın. Her seferinde biraz daha geri gideceksiniz, bunun üzerinde her gün çalışın. Sadece birkaç dakikalık bir pratiğe ihtiyacınız var ve unutmayın; tüm bu alıştırmalar üzerinde çalışmalısınız... GÖZLERİNİZİ KISMAYIN. Rahat olmalısınız. 
  3. Bu egzersizde mümkün olduğunca yüzünüzün yakınına bir kitap koyun ama okuyabileceğiniz şekilde olsun. Her gün birkaç dakika bunun pratiğini yapın. Verdiğim göz pozisyonları hafızanızı, odağınızı ve öğrenme kapasitenizi geliştirdiği kadar beyninizdeki saklı kalan bilgileri de açığa çıkarır. 
Bu, özel sonuçlar yaratabilen beyninizin elektrikli vuruşlarının belli bölümlerini uyaran, doğal nörolojik tetikleyicilerdir. 

  1. Görsel anıları hatırlamak için, dimdik ileri bakın ve sonra sol yukarıya bakın. Gözlerinizi orada 25 saniye tutun. Bu süreç hatırlamak istediğinizde görsel anılarınızı hatırlamanız için zihninizi zorlar. Ayrıca görsel hafızanızı da güçlendirir (imgeleme).
  2. Duyma ya da ses hafızanıza ulaşmak için sol aşağıya bakın. Sesle ilgili bir şeyi hatırlamak istediğinizde bunu yapmalısınız. Böylelikle imgeleme ve iç duyma hissiniz daha gelişir. Bu önemli olabilir çünkü imgelemenize ses eklemek etkisini artıracaktır. Kendi Alfa yerinizdeyseniz görüş açınızın sol alt köşesinde bir CD çalar imgeleyebilirsiniz.. İmgelemeniz esnasında oraya bakın ve CD çaları açın. Alfa çalışmanızı yaparken müzik dinlemek zamanla imgelemenize netlik kazandıracaktır. 
  3. Dokunma hafızanızı veya dokunma imgelemenizi geliştirmek ya da hatırlamak için sağ aşağıya bakın. Belirli bir anıyı (dokunma) hatırlarken günlük yaşamınızda bunu yaparak bu tetikleyiciler üzerinde çalışın. İmgelerken zihin gözünüzde bu tetikleyicileri geliştirin. 
  4. Sağ yukarıya bakmak çok önemli bir tetikleyicidir. İmgelerken bu tetikleyici yeni görsel oluşumlara girebilir. Mesela, ayartma için hayali bir Alfa odası yarattığınızda, sağ yukarı bakarak bunu kilitleyin ve kendinize bunun Alfa yerinizle bağlantılı bir tetikleyici olduğunu söyleyin. Sağ üste baktığınızda bu imgeniz gözünüzün önüne geleceğinden zamanla imgelemeye başladığınızda bu Alfa senaryosuna girmek daha kolay olacaktır. 
  5. Doğrudan aşağıya bakmak koku ve tat duyularınızla ilgili olabilir. 
  6. Yeni ses formlarına girmek için, düz sağ bakın. İmgelemenizde buna çalışır ve bunu kullanırsanız kendinizi her türlü yeni sese açmış olursunuz. 
  7. İşitsel bir anınızı hatırlamak için düz sola bakın
Püf noktası şu; bu egzersizleri yaptıktan sonra ve belli tetikleyiciyi hatırladıktan sonra (dokunma, tatma, vs) her bir hareketi yaklaşık 20'şer saniye yapın. Bu "üçüncü gözünüzü" açacaktır ve imgelemenizin zihninizin derinliklerine (bilinçaltınıza) nüfuz etmesini sağlayacaktır. Tüm bunlar 5 dakikanızı alır ama imgeleme becerinizi ve yaratıcılığınızı büyük ölçüde geliştirir. 

Bu beyin tetikleyiciler size gizemli gelmiş olabilir. Bunlara aynı zamanda çapalar ya da bağlantılar adı da veriler. Bunlar, belirli psikolojik, his veya deneyime bağlı bir bağlantı yaratan fiziksel hareket ya da uyarıcılardan başka bir şey değildir. Yıllar önce bir şarkı dinlemişsinizdir ve yıllar sonra bu şarkıyı duyduğunuzda ilk dinlediğiniz anı hatırlarsınız. Böyle bir şey hissetmişsinizdir herhalde? O anı normalde hatırlamazken şarkı birden "harika bir tatil" ya da eski bir sevgiliyi çağrıştırmıştır. Yıllar sonra bir şarkıyı duymak bile eski anılarınızı ya da hislerinizi size hissettirebilir. Bu, geçmişte belli bir aman dilimiyle fiziksel şarkıyı duymanız arasında bir tetikleyicidir. 

Gençliğimdeki ilk deneyimim bu tür bir tetikleyici ile ilgiliydi. Askeri bandoda çalardım ve bir yaz parodiler ve oyunlar için Kanada, güney Ontario'yu dolaşmıştık. Bir keresinde WWI ve WWII kıdemli askerlerin emeklilik gecesinde çaldık. Bu yatalak ya da tekerlekli sandalyedeki adamların olduğu yere yürümemiz gerekiyordu. Yaklaşık 25 genç erkek olarak kızlar da (yaklaşık 10 kişi) davul çalıyordu. İskoç savaş şarkılarıyla havayı doldurmuştuk. Genellikle insanların önünde çalarken, insanlar hep gülerdi (ya  müzik hoşlarına giderdi ya da bizimle dalga geçerlerdi) ve ayaklarını yere vururlar, el çırparlar ya da böyle şeyler yaparlardı. Ama orada, beni ve farkındalığımı şok eden bir şeyin farkına vardım...Binaya doğru yürürken birçok yaşlı adam gözyaşlarına boğulmuştu. Nazik bir ağlayış değildi, gözyaşları seller gibiydi ve ağlamaktan ağızları açıktı. Onların ağlayışlarını duyamamıştım çünkü müzik çok yüksekti. Yine de o anda neyin olduğunu anlamıştım. Müziğimiz bu adamların savaş günlerindeki anılarını tetiklemişti. Özellikle bu kıdemli askerlerin çoğu yanlarında bandoların müzik çaldığı alaylardandı ya da yedek subaylardı. O zaman yaptığım müziğin insanlar üzerindeki etkisi anlayabilmiştim. 

Tetikleyicileri belli hisler ya da deneyimlerle nörolojik bağlantı yaratarak kendi yararınıza kullanabilirsiniz. Kendinizi her çok rahat ve inanılmaz derecede mutlu hissettiğinizde, nazikçe kulak memenizi sıkın, böylelikle bir tetikleyici yaratmış olursunuz. Etkisini hemen göstermeyebilir ancak birkaç hafta  ya da ay üzerinde çalışırsanız o zaman tüm yapmanız gereken aynı yeri sıkmaktır. Böylelikle o hisleri yeniden yaşarsınız. Ayartma imgelemenizin doruk noktasındayken iki parmağınızı birbirine dokundurun. Bunu her seferinde yaparak o kişinin yanındayken daha önce imgelemenizle deneyimlediğiniz şeyleri hisseder ve ona bu hisleri, titreşimle yayarsınız. 

Alfa durumunda her seferinde aynı yere uygulama yaparsanız sadece tetikleyiciye dokunarak bu Alfa dalgalarını yaymanız çok uzun sürmez. Özellikle halka açık yerdeyseniz ve Alfa beyin dalgalarını yaymak istiyorsanız harika olur. Fiziksel nesnelerle de tetikleyici yaratabilirsiniz. Tekrar ve tekrar deneyiminizle onlar arasında bir bağ kurun. Çok geçmeden o deneyimi yaşamak için tetikleyici olarak kullanabilirsiniz. 

Tetikleyiciler hayal gücünüzü sınırlar. İşte yaratıcı bir tetikleyici. Psişik dokunuşunuzu imgelerken, kendinizi üzerinde çalıştığınız kişinin  omzuna uzanırken görün. Elinizi onun omzuna kısa bir an için nazikçe yerleştirin ve sonra cinsel imgelemenize devam edin. Bunu imgelemeniz esnasında birkaç hafta yaparsanız o kişinin karşınıza geleceği anı bekleyin ve sonra aynı eli aynı şekilde omzunuza koyun (imgelemede yaptığınız gibi). Burada bir çift tetikleyici aktive ediyor olacaksınız. Zihinsel Alfa ayartma etkisini ve kişinin doğrudan tahrik olmasını. Çünkü bu tetikleyiciyi erotik bir deneyimle özdeşleştirdiniz. Bu omza dokunma işini rahatsız ermeden kısa süre için yapmaya dikkat edin. Eğilirken bir şey alıyormuş gibi yaparak kısa bir süre dokunun. Tetikleyicileri belirleme sanatında ve bunları kişi üzerinde çabucak uygulama konusundaki yaratıcılık size kalmış. Sadece tetikleyiciyi programladığınız şekilde kullandığınızdan emin olun.



DOKUZUNCU BÖLÜM 

Senkronize Olmak İçin Beyin 
Frekanslarını Düşürmek



Beyin fonksiyonlarınız televizyona benzer; elektrik şoklarını alır ve verir. Bu frekanslar beyin hücrelerinizde ölçülen elektrik aktivitesinin aralıklarıdır. 

Etrafımızdaki her şey ölçülebilir ve grafiği çıkartılabilir frekanslar yayar. Telefondan, araba motoruna, bilgisayar monitörüne, çakan şimşeğe kadar her şey. Renkler de frekans yayar. Aynı şekilde tüm hayat bu şokları yayar. Tüm bu görünmez frekanslar içinizden geçer. Dünyanın kendisi de bir çeşit frekansla titreşir. 

Siz ve gezegen birbirinizle yankılanır ve birbirinizle enerji alışverişinde bulunursunuz. Shumann Resonance Theory (Shumann Rezonans Teorisi) dünyanın manyetik alanının 7.83 Hz ile titreştiğini göstermiştir. Bu, meditasyon için, çok doğal bir meditasyon frekansıdır. Bir şekilde fiziksel ve zihinsel frekanslarınızı bu seviyeye indirebilirseniz, tüm gezegene yayılan önlenemez yaşam enerjilerinin kaynağına girerseniz. Sadece zihninizle realiteyi yeniden şekillendirmek gibi bir güçtür ve zihninizi güçlendirmenizi sağlayan enerjidir  bu. 

Etkilemeye çalıştığınız insanın üzerinde zihinsel ayartma tekniklerini kullanmak için, düşünceleriniz. Shumann Resonance frekansını kullanır ve enerji girdabına girersiniz. Böylelikle, düşünceleriniz somut, gerçeğe dönüşür. Ve kesinlikle çevre üzerinde de etkisi vardır. 

Beyin frekansınızı 7.83 Hz. seyiyesine düşürmenizi gerektiren bir sebep daha vardır. Bu perdede, düşüncelerinizi kolayca bilinçaltı seviyesinden başkalarının zihnine sokabilirsiniz. Özetle: Karşınızdaki insanın kendisine ait olduğunu düşüneceği güçlü duygu ve hisler yaratırsınız. Düşünce transferi, rahat bir haldeyken olur. Eğer karşınızdaki kişinin engelleri yoksa, düşünceleriniz onun kendi düşüncesi olur. Bu çok önemlidir!

Zihin frekanslarınızı tamamen kontrol ettiğinizde, başkalarının düşünce dalgalarının sizinkiyle nasıl senkronize olduğunu göreceksiniz. Çevreniz (enerji yüklü) süreci canlandırmada yardımcı olacaktır. Bu nedenle, düşünce gücünün kontrolü ve psişik maniplasyonun diğer tüm formları (telepati, şifacılık, vs) dünyanınkiyle eşleşecek zihinsel frekansınızı düşürmenize bağlıdır. Bu yüzden kendinizi buna ayarlayın. Gezegenle senkronize olduğunuzda düşüncelerinize yansıtabileceğiniz büyük oranda enerji elde ederseniz.

Sonuç olarak, başkalarına zihin yoluyla düşüncelerinizi yaymak ya da sadece çevrenizi zihninizde kontrol etmek için neden beyin dalgası döngünüzü değiştirmeniz gerekiyor? İşte, iki temel neden:


  1. Dünyanın doğal alanına ayarlanmanızı sağlayan Shumann Resonance'i titreştirirsiniz. Rezonans seviyesinde, düşüncelerinizi karşı konulmaz bir şekilde transfer etmek için güçlendirecek büyük oranda enerji çekersiniz. 
  2. Zihninizi kullanma yeteneğinizi artırır ve zihin gücü çalışmanızı güçlendirir. Farkındalığın farklı hallerine ve bilincin farklı seviyelerine gidebiliyor olmalısınız. Bu durumlarda, kalp atışınız, tekniklerinizin niteliğini etkileyecek daha çok zamanı olur. Tamamen, işine odaklanır. 

Beyin Dalgası Durumunuzu Düşürecek Teknik 


Zihinsel ayartmaya, telepatiye, iyileştirmeye ya da büyüye kalkışmadan önce beyin dalgası durumunuzu düşürün. İdeal olan durum Teta durumudur. Bu seviyede, beyin son derece rahat olur ve frontal loblarınız psişik çalışmanız için gerekli olan enerjiyi titreştirir. Frontal Lobes Supercharge'in yazarı Neil Slade, frontal lobların ESP ve tam beyin gücünün anahtarı olduğunu ileri sürmüştür.

Bedeninizin farkına varmadığınız anda Teta durumuna geçtiğini bilirsiniz. Dışarıdaki sesler ve etkileri duyularınız kaydetmez. Her şey zihninizde var olur. Sadece zihniniz ve Teta halinde var olan zihninizin düşünceleridir ön planda olan. Teta durumunda, yeryüzünün frekanslarıyla titreşirsiniz (bazı insanlar gerçekten dalgaları ve yer sarsıntılarını hisseder) ve büyük ölçüde enerjiyle dolarsınız. Düşünceleriniz açıktır ve daha da önemlisi çok çok güçlüdür.

Bu nedenle, ilk adım beyin dalgası düzeyinizi düşürmektir. Bunun üç yöntemi vardır. Hepsi de güçlüdür.


  1. Beyin Dalgalarını Bir Araya Getirme Tekniği 
  2. Düzeltici Tekniği 
  3. Renkleri Bir Araya Getirme Tekniği 


Beyin Dalgalarını Bir Araya Getirme Tekniği 

Beyin dalgalarını düzenleyen pek çok CD vardır. Bu CD'ler internette bulunabildiği gibi, satın da alınabilir. Beyin dalgalarınızı ideal seviyeye düşürecek hedefe sahip stereofonik ritimler kullanılan bu CD'lerden edinmeniz size yardımcı olacaktır. Bu CD'leri kullanmanız düşünce ve enerji seviyelerinin transferi için beyin durumunu düşürecek süreci müthiş derecede hızlandırır. 

CD'leri kulaklıkla dinlerken uzanıyor olmalı, bacaklarınızı ve kollarınızı yanlara açmalısınız. Başınızın altına yastık almayın (adaleniz kasılabilir). Işıklar kapalı, kapınız kilitli, gözleriniz kapalı olsun. Yavaş ve derin nefes alın ve müziğin sizi bir dizi rahat duruma getirmesine izin verin. Dış dünyaya olan farkındalığınız yok olunca Teta seviyesine geldiğinizi anlarsınız. Kendiliğinden Astral Projeksiyon bu elektronik dürtüyü kullananlar tarafından bildirilmiştir. 

CD sistemi, Düzeltici Tekniğini zor bulanlar içindir. Bu tekniği kısa süreli kullanacaksanız sorun olmaz. Bir süre sonra, kendi gücünüzle beyin dalgası durumunuzu değiştirmelisiniz. Rahatlamak için harici sistemlere güvenmek sonsuza dek koltuk değneği kullanmaya benzer. Önünde sonunda kendi başınıza yürütmek zorunda kalacaksınız. 

Uyarı: CD'lerin yan etkileri vardır. Öncelikli olarak bu program uyku ihtiyacınızı azaltır. Günde 6 saatten daha az uykuya ihtiyacınız olduğunu fark edeceksiniz. İkincisi her dinlemenizden sonra enerji seviyeniz yükselecek. Sanki uzun bir uykudan uyanmışsınız gibi. Sonunda, yaratıcılık flaşları ve en uç noktada sağduyu deneyimleyebilirsiniz. Bu program zihin gücüne hazırlık dışında niyetleriniz için de rahatlıkla kullanabilirsiniz. 

Belli bir amaçla beyin dalgası düzenleyici frekansları kullanmanın, zihin kalıcı olarak şartlandırılması olarak bilinen bir yan etkisi vardır. Her gün bu Teta sesini dinlemek, dinlenme seansından sonra da beyninizi bu frekansta titreşmesini zorlar. Arta kalan etkisi budur. 

Zihniniz Teta frekansında titreştiğinde, aşağıdakilerin olacağını bilin: Gelişmiş öğrenme, artan psişik deneyimler ve önseziler, güçlenen bağışıklık sistemi ve tabi ki daha az uyku ihtiyacı. 


Düzeltici Tekniği 


Beyninizin ön kısmı düzeltici olarak bilinir. Beynin işlerini ve diğer bölümlerini koordine eden bölüm budur. Avucunuzu alnınıza götürün; düzeltici yaklaşık 3-5 cm elinizin altındadır.

Teta seviyesine ulaşmak için düzelticiyi serinletmeyi öğrenmelisiniz. Bunu başarmak için, düzelticinin derecesinin beyninizin geri kalanından daha düşük olduğunu hayal etmelisiniz. Önce, alnınızı ovalayın, düzelticinin nerede olduğunu hissedin. Sonra yavaşça onun soğuduğunu, bir kalıp buza dönüştüğünü hissetmeye çalışın. Bu imgeleme düzelticinin kan damarlarını daraltacaktır. Bilinçli olarak beyninizin derecesini düşürerek beyin dalgası derecesini de düşürürsünüz. Bunu yaptıktan sonra, düşüncelerinizin uyuştuğunu fark edeceksiniz. Zihninizden daha az düşünce ve duygu geçecek. 

Sonunda beyin düşün bir seviyede titreşecektir. Bir noktadan sonra da daha fazla düşünce var olmayacaktır. Buna Teta seviyesi denir.


Renkleri Bir Araya Getirme Tekniği 


Görsel olarak yönlendirilerek bu teknik beyin dalgası aralıklarını çok hızlı  bir şekilde düşürebilir. Renkler Tekniği sahip olmak istediğiniz zihin gücüne kavuşmanızı sağlar. 

Gökkuşağının renklerini hatırlarsınız değil mi ? Ferahlatır: Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Mor.

Teta beyin seviyesine gelmek için uzanmalı, bacaklarınızı ve kollarınızı açmalısınız. Yavaş yavaş nefes alın. Bir süre sonra, zihin gücünüzle kırmızı bir nesne hayal edin. Bir elma görün ya da kırmızı bir Corvette. Gerçekten onu üç boyutlu olarak imgeleyin ve detaylara boğun. Parladığını, ışık saçtığını görün. Otuz saniye kadar zihninizde tuttuktan sonra resmi silin. Turuncu bir şey imgelemeye başlayın. Portakal ya da bir basket topu olabilir. Basket topundaki pütürlü yüzeyi görün, sertliğini hissedin. Sonra remi silin ve Sarıya geçin. Mor rengine ulaşana kadar aynısını yapmaya devam edin. Bu noktada, beyniniz düşük Alfa seviyelerinde titreşiyordur. Rahatlamış durumunuzu derinleştirin. 

Tüm renkler imgelendikten sonra, karanlığa inen merdivenlerin önünde durduğunuzu imgeleyin. TAM 21 basamak var. İlk basamağa adım atın ve gerçekten aşağı indiğinizi hissedin. İkinci adımı atın ve aşağıda olduğunuz hissini deneyimleyin. 21. basamağa kadar aynısını yapın. Son adımda önünüzde bir kapı hayal edin. Üzerinde çalışın. Detayları fark edin. Ahşap mı? Çelik mi? Plastik mi? Bu kapı sizin özel yeriniz. Oldukça ruhsal bir seviye. 

Kapıyı açın ve hayal dünyanızı imgeleyin. Bir göl, dağlık alan, uzay olabilir. Neyi seçerseniz seçin, şu anda olduğunuz yer olmadığından emin olun. Sadece meditasyon yapmak, düşünmek, burada neyi gerçekleştirmek üzerinde çalışmak istiyorsanız onu dile getirmek için saatlerce içine çekileceğiniz yerdir burası. Enerjiyle titreşen kutsal yerinizdir. Nefes alın ve devasa enerjiyi içinize çektiğinizi imgeleyin. Bunu üç dakika boyunca yapın. 

Şimdi, ayartma tekniklerine hazırsınız. Şu andan itibaren zihin gücüyle ayartma tekniklerinizi kontrol edeceğiniz yer de burası olacaktır. 


PSİŞİK AYARTMA TEKNİKLERİ 

ONUNCU BÖLÜM 

Sihirli Dokunuş 



Ayartma işinin en önemli noktası dokunma kavramıdır. Dokunma hissini imgeleme yeteneğinizden daha çok geliştirmelisiniz. İmgelediğiniz kişi tam karşınızda durduğunda (elinizden geldiğince yaratın) çıplak olduğunuzu hayal edin. Bir sonraki adımınız ona uzanıp dokunmak olsun. Elinizle onu erotik olarak okşadığınızda dokunma hissini imgeleyin. Kişinin imgesini tamamen kaybederseniz sorun değil. Sadece dokunduğunuz bölgeye odaklanın. Dokunduğunuz yerin neye benzediğini bilmiyorsanız, uydurun (yine de işe yarar). İmgelemede dokunmak tahrik etme ve baştan çıkarmadaki en önemli durumdur! Bu becerinizi geliştirmelisiniz ve zihninizde bir şeylere dokunma konusunda pratik yapmalısınız. Böylelikle zihninizle "hissedebilirsiniz".

Pratik seansınızda, yumuşak bir kedi, buz küpleri, keskin nesneler, pürüzlü nesneler, çeşitli sıcaklıktaki şeylere dokunduğunuzu imgeleyin. Böylelikle zihninizde dokunma duyunuzu geliştirirsiniz. Ayrıca günlük yaşamınız esnasında elinizden geldiğince birçok şeye dokunun ki parmaklarınızın hisleri güçlensin. 

Birine hayalinizde dokunduğunuzda o kişiyle aranızda olağanüstü bir bağ kurarsınız. O kişiyi deliye çevirme ve hemen size çekim duymasını sağlayacak "sihirli dokunuş" denir buna. Onu parmaklarınızla, avucunuzla, elinizle hissedin. Buna zaman ayırın. Kişinin her noktasına dokunarak hissetmek üzerinde pratik yapın. Cinsel bölgesine dokunuyorsanız, oradaki kılları, ıslaklığı, yumuşaklığı, ılıklığı, sıcaklığı, ürpermeyi, vs. hissedin. Ne yaptığınızı ve neyi deneyimlediğinizi zihninizde yaratın. Parmaklarınızın ve ellerinizin meme uçlarını, ağzını, kulaklarını, baldırlarını, saçını, dizlerini, vs. gibi farklı yerlerini de hissetmesini sağlayın. 

Zihinsel yeteneğinizle hiçbir teknik dokunmayla kıyaslanamaz ve kişinin bunu göz ardı etmesi mümkün değildir. Sadece bunu 5 dakika yapmanız saatler sürecek etkiler yaratmanızı sağlar. Kişi sıcaklık, sertlik, ıslaklık, ürperme hissedecek ve bu hisse kilitlenecektir. Sihirli dokunuş çalışmanızı ne kadar uzatırsanız kişide o kadar heyecan uyandırırsınız ve size karşı dayanılmaz bir çekim duyarlar. (kim olduğunuzu bilmeseler de). Bu hislerle mücadele bile edemezler çünkü bu hisler "kendi içlerinden" geliyordur. Unutmayın; bunları yapmak biraz pratik gerektirir ama ne kadar hafif olursa olsun daha ilk denemelerinizde bile etkisini gösterir. Unutmayın hayalinizde o kişiyi tam göremeseniz bile dokunuşunuzu gerçekten HİSSETMELİSİNİZ. Bunu şu anda yapıyormuşsunuz gibi hissedin. Derin Alfa durumuna geçmeden günlük yaşamınızın içinde bu tekniği nasıl kullanabileceğinizi öğreteceğim. Ama bu tür bir imgeleme her gün üzerinde çalışmanız gereken derin bir imgeleme çalışmasını gerektirir. 

İç gözümde, gerçekten dokunuyormuş hissini tamamen HİSSEDEBİLİRİM. Kişinin bedenini her açıdan keşfetmeyi severim bazen bir elimle kulaklarını okşarken diğer elimle klitorisini okşadığımı bile hissedebilirim (kadınları çekici bulan bir adamım). Bu teknikleri uygulayacak olan kadınsa, o zaman hayalindeki erkeğin penisine dokunduğunu imgeleyerek harika bir tutku yaratabilir. Kadın, sertliğini, titreşimini, kıllarını, testislerinin hareketini, imgeledikleri adamın bacak kaslarının kasılmasını hissetmelidir (eğer eşcinsel bir adamsanız, istediğiniz adama aynı şeyi yapabilirsiniz). Benim bu konudaki yeteneğim öylesine gelişmiştir ki istediğim kişiyi saatlerce zihinsel olarak okşayabilirim. O kişi onu bir daha gördüğünüzde ya da onunla konuştuğunuzda tamamen farklı bir zihin yapısına sahip olacaktır. 

Sihirli dokunuşun ikinci aşaması senaryo imgelemektir. Kişiye zihinsel olarak dokunduktan sonra ortaya çıkmalıdır. Başladıktan iki dakika ya da daha sonra olmalıdır. Eğer kişinin jenital bölgesine zihinsel olarak dokunuyorsanız, kişinin tepkisini hayal edin. Yüzüne bakın ve tepkisini görün (tabi ki olacakları kontrol edebilirsiniz).  Bedeninin hareket ettiğini ve dokunuşunuzdan ürperdiğini hissedin ve izleyin. Size nasıl tepki vermesini istiyorsanız o şekilde hayal edin. Tepkileri ortaya çıkararak tutku ve şehvet dolu bir senaryo yaratmış olursunuz. Zihninizde dokunma, duyma ve konuşma duyularınızı da harekete geçirin. Dokunurken kişinin inlemelerini duyun. Sesini duyun. Giderek daha tutkulu olmasını sağlayın. Ama imgeleme esnasında olmasına dikkat edin. Yani sizin işiniz tahrik etmeyi sürdürmek. Sakın bu imgelemenin kendinizi tatmin etmek için fanteziye dönüşmesine izin vermeyin. Tahrik olabilirsiniz ama kontrolde kalmaya çalışın ve uygulamaya devam edin. 

Zihinsel dokunuşunuz üzerinde tam imgeleme yaptığınızda dokunduğunuz sırtı görebilirsiniz. Uyardığınız göğüsleri görebilirsiniz, okşadığınız bacakları görebilirsiniz. Zihninizde kişinin oldukça tahrik olduğundan emin olun ve özellikle sizi deli gibi istediğine ve daha fazlasını istediğine emin olun! Tüm bunların çok hızlı gelişmemesine özen gösterin. İmgeleme senaryonuzda ve dokunma imgelemenizde ne kadar ağır olursanız, onun için o kadar erotik olur. Bunu ben yaptığımda vücudun başka bir bölgesine geçinceye kadar bir yerde oldukça uzun süre geçiririm. Bu gerçek kişi içinde derin bir tutku hissi yaratır ve uzun zaman aralıklarıyla dokunma imgeleme hissimin dengede sabit kalmasını sağlar ve bu becerimi geliştirir. 

İmgeleminize sözel  bir şeyler de katarsanız, gerçek kişide daha güçlü hisler yaratırsınız. Bunu ona yaparken zihninizde iyice azdığını hayal etmeyi unutmayın. Ayaklarınızın yerden kesilmemesine çaba sarf edin. Ayaklarınız yerden kesilirse kalbiniz daha hızlı atmaya başlar ve Alfa durumundan çıkmaya başlarsınız. 

Tabi ki, imgeleme yaparken birazını hissetmeye ihtiyacınız var çünkü istersiniz. Bu imgelemeleri yaparken tahrik olursanız gözlerinizi iyice kapatın ve cinsel enerjinizi kontrolünüz altında tutun. 

Bir seansta yaptıklarınızın yeterli olduğuna karar verdiğinizde gözlerinizi kapalı tutun ve imgelediğiniz yere geri dönün. O kişinin hala uzanmış olduğunu veya neden durduğunuzu merak ettiğini görebilirsiniz. Ama gözlerinizi açmadan önce "yeri" tekrar keşfetmeye çalışın. Bir dakikanızı alacaktır. Daha fazla zaman harcamayın. Gözlerinizi açın ve uyanık hayatınıza devam edin. 

Bu tür zihin çalışması yaptığınızda, kişi üzerindeki etkiyi hemen göreceksiniz. Fiziksel olarak ne kadar uzakta olduğu önemli olmayacaktır. Bu çalışmaya karşılık hangi sinyalleri verebileceklerini açıklayacağım. Şu ana kadar öğrettiklerimi anlamışsanız gerçek hayatta olmasını dilediğiniz şekilde senaryo yaratmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. İmgelediğiniz senaryo sadece onları tahrik etmek için olmalıdır. 

Kişiyi bir kez elde ettiniz mi, o zaman istediğiniz türde ilişkiyi yakalamak için imgeleme yapın. Daha fazla samimiyet ve arkadaşlık istiyorsanız o zaman baştan çıkarmayı imgeleyin. Üzerinize daha fazla düşmesini istiyorsanız onlarla buluştuktan sonra bu imgelemeye devam edin. 

İmgeleme yaparken tepki vermesini istediğiniz şekilde tepki vermesini sağlayın. Böylece bu, 3. boyut dünyasında gerçekleşecektir. Zihin güçleriniz istediğiniz her hangi bir şeyi elde etmek için gelişebilir. Mesela, ne zaman duş alsalar sizin tarafınızdan tahrik edilmesini istediniz. Bunun üzerinde her gün imgeleme yapınca duş aldıkları her an sizi düşünüyorlar olurlar. Realiteyi yarattınız ve ilişki dilediğiniz şekilde gelişti. Ya da akışına bıraktınız (fiyasko olursa ve umurunuzda değilse, bir başkasına geçin). Tabi ki sürekli tarafınızdan tahrik edildiğini düşünmek zorunda değilsiniz, ilişkiniz gerçek olduğunda tutku fiziksel olarak gelişecektir ve amaçlarınızı çoğaltmadığınız sürece cinsel etkinizi durdursanız iyi olur. İlişkinin ya da durumun geliştiğini imgeleyebilirsiniz ama bunu da sonsuza kadar yapmak zorunda değilsiniz. 

Size duydukları bu hisleri kendileri yaratmış gibi hissedeceklerdir. Bu yüzden siz kaba saba birine dönüşmediğiniz ve iyi bir arkadaşlığı sürdürmeyi bildiğiniz veya onu aldatmadığınız sürece sizi çekim size çekim duymaya devam edecektir. Sonra doğal olarak ortada güçlü bir fiziksel çekim olsa bile size ilgilerini kaybedeceklerdir. Tabi yine de onun şehvet duymasını sağlayabilirsiniz (imgelemenizi kullanarak) ama ilişkinizi arkadaşlık, dürüstlük, samimiyet, oyunbazlık ve romantizm gibi açılardan geliştirmeyince bu ilişki sizin için de hoş olmaktan çıkacaktır. Tüm nitelikleri baştan çıkarmayla bir araya getirirseniz, o zaman ayartma yeteneğinizin astronomik olacağını anlayabilirsiniz!

Bu imgelenmiş "sihirli dokunuşu" yaparken ve tahrik etmek istediğiniz kişiyi gördüğünüzde, düşünceleriniz iyonosfere giderek kişiye hemen ulaşır. Alfa durumunda iyiyseniz, iyonosfere daha bağlı olursunuz ve düşünceleriniz daha kolay ve daha hızlı hareket eder. Kişiye ise şunlar olur: 

Hiç farkında olmadan fiziksel bir his onu önce çarpar. Sonra biraz tahrik olduğunu fark eder. Ve sonra sizinle ilgili düşünceler zihnine ulaşır. Bu düşünceler ona fazla net gelebilir ve bilinçli olarak size doğru çekildiğini ya da bu düşüncelerin daha derin olduğunu hisseder. Bilinçaltı zihni daha fazla bağ kurar. Sonrası kötü olmayacaktır çünkü kişinin ruhunda derin bir temel kurmak iyi sonuç verecektir. 

Bilinçaltı zihniniz bazı insanlarla arasında bağ kurmuştur ve siz bu insanları gördüğünüzde onlara daha çok çekildiğinizi fark edebilirsiniz. Bu arttığında bu kişiyle ilgili tahrik dolu düşünceleriniz bilinç seviyesine çıkacaktır. Aynı şey üzerinde çalıştığınız kişi içinde geçerlidir. Sizinle ilgili şehvet dolu düşüncelere hemen kapılmayacaktır ama bilinçaltı bu hislerle sizin aranızda bir bağ kuracağından kişinin size çekilmesine sebep olacaktır. Bu nedenle hemen tepki görmezseniz endişelenmeyin. Çünkü kişinin bilinçaltı, bilincini size çekilmesi için programlıyor olacaktır. Bilinçaltı sizi arayıp bulacaktır ve tahrik içeren düşüncelerin kendisinin dışından geldiğini bilmeyecektir. Bunun gerçekleşmesini sağlayın. O kişinin eninde sonunda size geleceğini göreceksiniz. Uzun sürmeyecek. Unutmayın; bu hisler kendi içinde doğduğundan (kendi kontrolündeymiş gibi) muhtemelen bir sonraki  aşamaların buluşma, birbirinizi daha çok tanıma ve bunun gibi şeyler olduğunu göreceksiniz. Derin tutku dolu hisleri içine işleyeceksiniz. 

Bu teknikleri kişinin uyuduğu zaman yaparsanız sizi rüyasında görecektir (birçok insan rüyalarını unutur ama yine de etkili olacaktır). Bazı "uzmanlar" uyku halinde kişiyi etkilemenin uyanık olduğu zamankinden daha etkili olduğunu söyler. Her ikisi de etkilidir ve her ikisi üzerinde de pratik yapmak gerekir. Düşünceleriniz HER NE OLURSA, NE ZAMAN OLURSA yakalar. 

İstediğiniz kişi sizden uzaktayken bile bu nedenle bunlar çok etkilidir. Ama ya o kişi karşınızdaysa ve gözlerinizi kapatıp Alfada onu imgeleyemiyorsanız o zaman tepkilerini nasıl görebileceksiniz?

Kişi yakınınızdayken ya da onunla konuşurken de uygulayabileceğiniz teknikler var. 

Aynı "sihirli dokunuş" yapmanız gerekir ama gözlerinizi kapatmadan. Düzgün bir şekilde dokunma hisleri üzerinde pratik yapmışsanız hayali dokunma hissi dışında herhangi bir şeyi imgelemenize gerek yoktur. Diyelim ki; kişi yanınızda ama size bakmıyor. Daha önce Alfa durumunda imgeleme yaptığınız gibi zihninizde dokunma hissini deneyimleyin. Beyniniz yine de Alfa durumunda imgeleme yaptığınız gibi zihninizde dokunma hissini deneyimleyin. Beyniniz yine de Alfa dalgaları üretecektir çünkü imgelemenizi kontrol altına alıyorsunuz. Elinizi elbisesinin altına soktuğunuzu ya da yumuşak erotik bir şekilde külotunun içine soktuğunuzu hissedin. Zihninizde daha önce bahsettiğim gibi aynı erotik dokunuşu ya da parmakla okşamayı yapın. Evet, gözleriniz açıkken bunu yapmak biraz zordur ama biraz pratikle yoluna girecektir. Fiziksel olarak her ne yapıyorsanız (çalışıyorsanız, sırada bekliyorsanız, sınıfta oturuyorsanız, otobüsteyseniz) zihinsel düşünceleriniz, kişiye dokunuşunuz ve okşayışınız üzerinde olsun ama bir teknik daha ekleyin: Zihninizde kıyafetini çıkarın ve istediğiniz şekilde davrandığını hayal edin. İlk başta, "canlı" zihinsel ayartma konusunda iyileşinceye kadar dokunma hissi üzerinde durmalısınız. Zamanla gözleriniz açıkken çıplaklığı ve erotizmi daha kolay imgeleyebileceksiniz. Bunun üzerinde ne kadar çalışırsanız o kadar Alfa dalgası üretir ve o kadar etkili olursunuz. Bu konudaki becerim o kadar gelişkindir ki halka açık bir yerde gözlerim açık 3. boyut dünyasındaki tüm odağımı kaybedercesine detaylı bir imgeleme yapabilirim (gözlerim açık olduğundan ve hareket ettiğimden yine de etrafımın tamamen bilincindeyimdir). Siz de bu konu da iyi olacaksınız ve sonra derin Alfa dalgaları üreteceksiniz ve o kişiyle sohbet bile ederken güçlü imgeleme yapabileceksiniz!

Bu kadar iyi olacaksınız. O zamana kadar en önemli olan şeyi unutmayın: SANKİ ONA GERÇEKTEN DOKUNUYORMUŞCASINA DOKUNMA HİSSİ. Diğer becerileriniz daha yavaş gelişebilir ama bu en önemli olanıdır. Dikkatinizin %99.9'u bu olmalıdır. Beyniniz rahat olmalıdır ve konsantrasyon üzerinde fazla efor sarf etmemelidir. Rahat, %100 dokunma hissi artı özgüven irade gücünüzü toplamanıza gerek kalmadan yeteneğinizi inanılmaz ölçüde geliştirecektir. 

Ayartma tekniklerini kişi yanınızdayken veya değilken uyguladığınızda geliştirmeniz gereken iki farklı beceri vardır. Her ikisinin de avantajı ve dezavantajı vardır. Kişi yanınızdaysa etkilerini görebilirsiniz. Kişi yanınızda değilse (uyudukları bir akşam uyguluyorsanız) onları görene kadar tekniklerin etkili olup olmadığına daire işaretleri göremezsiniz (ama en azından zihin gücüyle ayartma tekniklerini üzerinde uygulamak için daha çok zamanınız vardır). Kişi karşınızdayken teknikleri daha kısa süre için ona dokunduğunuzu hissetmek daha kolay olur. Her  iki teknikte de iyi olun, öğrenin ve gelişin. 

Bunu yaparken, farklı becerileriniz gelişecektir; kişinin yanında değilken onu daha iyi hayal edebileceksiniz ve onun yanındayken onu cinsel açıdan daha iyi imgeleyeceksiniz. 

Zihin gücünüzün parmakları ile birine dokunurken birçok farklı şeyin olduğunu göreceksiniz. İlk başta (başlangıç beceriniz süresince) etkilenen kişinin tahrik olması üzerinde pratik yapın ama bunu sizinle bağdaştıramayabilir ya da bunu saklamak isteyebilir (çünkü halka açık bir yerdedir). Eninde sonunda onun üzerinde çalışmaya devam ederseniz her gün (her ne zaman olursa) şehveti artırmaya devam ederek size çekilecektir. Bir zamana kadar toplum içinde saklanmaya çalışacaktır. Bir barda ya da rahat bir yerde flört edecek ya da farkında olmadan flört edecektir. İş yeri ya da okul gibi bir yerde bunu saklamaya çalışacaktır. Tabi ki sonunda sizi rahat ettiği bir şekilde tanımak isteyecektir. Size karşı derin bir çekim hissettiğini anlattıktan sonra bile size yaklaşamayacak kadar utangaç olabilir (özellikle sizi tanımıyorsa). Böyle bir durumda onun bu yeni duygularını rahatlatmalı ve ilk "Selam"ı siz vermelisiniz ya da birkaç dakikalığına onun yanında olmayı hedeflemelisiniz. Çekimi artıracak bir tanışma ortamı sağlarsanız. Böylelikle aradaki buzlar erir.

Kişi görüş açınızdaysa zihin kontrolünüzün etkilerini görebilirsiniz. Gelişiminiz açısından bu işaretleri görmeniz çok önemlidir. Bu işaretler ne kadar ilerlediğinizi gösterir. İyiye gittikçe daha çok tepki alırsınız. İlk etapta bir tepki görmezsiniz, ümitsizliğe kapılmayın. Biraz pratikle kısa sürede sonuç alırsınız. Bu aşamada da daha çok motive olursunuz. Onu zihinsel olarak okşadığınızda (özellikle jenital bölgesini) aşağıdaki tepkilerden bazılarının farkına varacaksınız:

Etkilediğiniz an dokunması, farklı yerlerini kaşıması, sıcaklık/ıslaklık/ereksiyon oluşması, kaygılı ya da şaşkın ifadeler, duruşu değiştirmesi, bacak bacak üstüne atması ya da bacaklarını açması, saçına dokunması, kıyafetini düzeltmesi, sigara yakması, yemek yemesi, kahkaha atması ve etkinizi ya da tepkisini örtecek herhangi bir şey. Bazen insan öyle tahrik olur ki donar kalır ve güçlü heyecan faktöründen dolayı yeri terk eder. Bazen de etrafına bakınıp sizinle göz kontağı kurmaya çekinir (bilinçli olarak dönüp size bakmış olmasa bile). Telefonda konuştuğunuz birine bunu yapıyorsanız nefes alışının değiştiğini, sesinin değiştiğini, öksürdüğünü, ses tonunun değiştiğini, konunun değiştiğini ya da sizinle flört ettiğini duyabilirsiniz. Tabi siz sırrınızı ASLA açığa vurmayacaksınız. Aksi takdirde deneyimsiz olduğunuzdan aşmanızın çok zor olduğu "duvar"ıyla karşılaşabilirsiniz.

Reaksiyonlara dikkat edin ve üzerinde çalışmak isterseniz not alın. Sınıfta ya da iş yerindeyseniz, bu teknikleri yapmak için daha uzun fırsatınız vardır. Süpermarkette sıradaysanız, o zaman daha az zamanınız vardır ve daha az tepki görebilirsiniz. Ama unutmayın ki her zaman etkili olursunuz. Yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri elinizden geldiğince her yerde pratik yapmaktır. Hatta hem cinsiniz üzerinde bile pratik yapabilirsiniz (eşcinsel olmasanız bile).

Pratik yaparak karşınızdakini sadece tahrik etmezsiniz, yeteneklerinizi ve alacağınız tepkileri iyileştirirsiniz. Gördüğünüz herhangi biri üzerinde zihinsel dokunma tekniklerini uygulayarak harika tepkiler alabilirsiniz. Her yerde pratik yapabilirseniz çalışmak zorunda kalacağınız farklı zaman aralıklarında deneyim kazanmış olursunuz (kuyruktaki birini sınıfta önünüzde oturanla kıyaslayın). Benim becerim o kadar gelişkindir ki canlı televizyon yayınındaki birinin üzerinde bile pratik yapabilirim. Televizyon haber sunucularını genellikle göğsünden yukarı gösterdiklerinden yüzdeki, gözdeki, kulaktaki detaylar üzerinde çalışabilirim. Canlı yayındaki sonuçları (tepkileri) görmek için iyi pratik yapmış olmanız gerekir. Parmağımı sunucunun ağzına zihinsel olarak götürdüğümde iyi sonuç alırım... bazen dili dolanır.

Halka açık bir yerde, bu teknikleri kişiye doğrudan bakmadan bile yapabilirsiniz. Sosyal durumlarda göz atmak normalken dimdik bakmak kişiyi rahatsız edebilir. Bir an ona bakın ve sonra bakışınızı çevirip "dokunuşlarınızı" uygulayın. Unutmayın: bu tekniklerin mümkün olduğunca gizli kalmasını istiyorsunuz. Kendinizi  gözlerinden güç saçan bir tür tanrı gibi görmemelisiniz. İyiye gittikçe tekniklerinizi uygularken başka şeyler de yapabilirsiniz. Böylece etrafınızdaki insanlarla da kaynaşabilirsiniz. Herhangi bir uzaklıkta kişinin arkasındaysanız, ona bakabilirsiniz. Bir sohbeti sürdürebilir (cinsel içerikli olmayan) ama iç gözünüz vücudunun istediğiniz herhangi bir yerine %100 dokunduğunu hissedebilir. Zihin gücü tekniklerini uygularken flört içerikli olan davranışlardan ya da sohbetlerden ne kadar uzak durursanız kişi size o kadar çekilir (çünkü onu provoke etmediğinizi ya da sizinle flört etmesi için motive etmediğinizi düşünecektir). Sohbetinizin eğlenceli olmasına, doğrudan flört izi taşımadan onlarla ilgili olmasına dikkat edin. Ayartma gücünüz onu arkadan vururken sizin karşınıza hiçbir engel çıkarmayacaktır.

İlk başta, kişi size karşı çok hoş ve konuşkan olacaktır. Bilirsiniz dostane biçimce. Sizin onun "tipi"olmadığını düşünürse iki hafta sonra reddetme riski azalacaktır. Bu tavrı değişir. Sona doğru, kişi sersemler ve size karşı bir şeyler duymaya başlar. Tüm bu ipuçlarını toplayın çünkü bunlar size bir şeylerin değiştiğini gösterir. Çok fazla fark edilebilir tepkiler görmemeniz demek yöntemlerinizde etkisiz olduğunuz anlamına gelmez. Herkes farklıdır ve herkesin kendine göre zamanı vardır. Sadece devam edin. Eninde sonunda o kişiyi elde edersiniz! Fark edeceğiniz fiziksel tepkilerin yanında bir sürü davranış ya da dikkat etmeniz gereken tepkiler olabilir. Bunlar kişinin davranış biçiminin değişmesinin işareti olabilir. Bu değişiklikler onlar üzerinde çalışmaya başladıktan sonra başlayabilir (romantik, cinsel açıdan ya da her iki açıdan da olabilir). Bu gerçekleştiğinde zihin gücüyle ayartma işinizi bırakıp ilişkiyi geliştirmek üzerinde çalışmalısınız. Bunu sürekli yapmaya devam ederseniz, zihniniz son başarının ne demek olduğunu bilemez ve ödüllerin tadını çıkaramaz. 

Asla Unutmayın!
  • Dokunma hissi, net görsel imgeden çok daha önemlidir. 
  • Gelecek zamanda olması için dilemeyin. Sanki şu anda oluyormuş gibi hissedin. 
  • Hiç kimseye zihin gücüyle ayartma tekniklerini üzerinizde kullandığını söylemeyin. 
  • Güçlerinizin aynı zamanda kendinizi geliştirmek için de kullanın. Yaşamınızın diğer alanlarında da kullanın. 
  • Çok çok daha yaratıcı olmaya çalışın çünkü yaratıcılık sizi  bu kitabın ötesine taşır. 
  • Fikirlerinizi bir kağıda geçirin böylelikle onları unutmazsınız. 
  • Bu becerileri sadece iyi niyetle kullanın. Kendi ahlakınızın efendisisiniz, benimkinin değil. 
  • İstediğiniz insanı elde edeceksiniz. Bu yüzden başlangıç seviyesinde pes etmeyin. 
İpuçları - Hatırlanacak Güzel Şeyler

Bazen birkaç kelime çok şey söyleyebilir. Zihin Gücüyle Ayartmanın en zor kısmı kişinin kıçını kaldırıp teknikleri uygulamasıdır. Hepimiz tembelliğe ve ertelemeye meyilliyizdir. Ama bu eşsiz ve güçlü beceriyi geliştirme konusunda ciddiyseniz sadece pratik, pratik ve pratik yapmalısınız. Bu şekilde uzmanlaşırsınız. Aşağıda eklediklerim aklınızda tutmanız gerekenlerdir. 

  • Zihinsel imge tamamlandığında realitenin üzerine yerleştirilir. Sonra da zihniniz imgeleri lehine kullanır böylelikle realiteyi de kullanmış olur. 
  • Realite sizin için özel olduğundan, sizin yeteneğinizle benzer yeteneğe sahip başka bir yaşam formunun algısal alanlarının dışındasınızdır. O zaman meditasyon yapma fırsatınız vardır, başkasının algısal alanını paylaşma esaretinden hariç olarak. 
  • Kutupluluk dünyasının içinde, seçim ve özgür irade "kozmik yaratıcı" olmanız için tüm potansiyelinizi almanız için bir fırsattır. 
  • Gezegensel döngüye yaklaştıkça, dogmatik eğitimle size öğretilenlerin tersine inancınızın sınırlandırılmayacağını bilmek önemlidir. Kendinize, hislerinize ve yaşamın akışına güvenmeyi öğrenmelisiniz. 
  • Kendinizden en iyi biçimde yararlanın. Her şey sizin için var.
  • Fırsatları görenler ve fırsatı YAKALAYANLAR vardır!
  • Hayalleriniz iş tulumlarını giyindiğinde motivasyon ortaya çıkar. 

ON BİRİNCİ BÖLÜM 

Temel Zihinsel Ayartma Teknikleri 


İmgeleme Yöntemi 

Düşüncelerin güce sahip olduğunu ve enerjisinin düşüncelerinizi güçlendirdiğini hatırlayın. 

Özel yerinizdeyken, enerjiyle dolarsanız ve daha önce bahsettiğim gibi özel rezonans frekansında titreşirsiniz. Bu, zihinsel ayartma için ideal bir durumdur. 

Özel yerinize girdiğinizde etkilemek istediğiniz kişinin ….

Yorum Gönder

0 Yorumlar