Kenevir (Esrar) Hakkında Bilgi


T.T., Z.T.: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. 


Murat APAY 
Hazırlayan 

Kenevir 


Kenevir (Cannabis), Cannabaceae familyasına ait, tek yıllık bitki cinsidir. 

İnsanlık tarihinin en eski bitkisel hammadde kaynağı olan, saplarında bulunan lifler iplik, dokuma ve kumaş yapımında, hamurlu kısmı ise kâğıt yapımında kullanılan bir bitki türüdür. Anavatanı Orta Asya'dır. Ilıman ve tropik bölgelerde yetişir ve kültürü yapılır. Tür; sert, çalımsı, gövde içi boş, palmat yapraklı, dioik ve tek yıllıktır. Lifleri dayanıklı ve oldukça uzundur. Liflerde lignin maddesi biriktiğinde esneklik özelliği azalır. Cinsin lifleri, kaba dokumacılıkta (çuval, halat çanta, ağ yapımı gibi) kullanılır. Yapraklarının tıpta ve kozmetikte kullanımları vardır. Tohumu ise oldukça yağlı olması açısından yakıt ve oldukça besleyici olması açısından da gıda olarak kullanılmaktadır. Sabun yapımı ve boya yapımında da tohumlarından yararlanılır. Tohumları kuşların en sevdiği besinlerden biridir. 

Cinsin yağ ve lif eldesinde kullanılan türü Cannabis sativa'dır. Esrar eldesinde kullanılan türü ise, Cannabis indica'dır. Kenevirin esrar yapımında kullanılanı, dişi eşeyli bitkidir ve yetiştirilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığından izin alınması gerekmektedir. Erkek bitki esrar elde etmede kullanılmazken, yetiştirmek için izin gerekli olup olmadığı kanunda tam olarak belirtilmemiştir. Kenevir Türkiye'de yetiştiği yerler: Kastamonu-Samsun-Kocaeli-Adana-Amasya-Kayseri-Sivas-İzmir-Kütahya-Antakya (Yasadışı olarak). Mutedil iklimlerde yetiştirilen, temmuz-ağustos aylarında soluk yeşilimsi renkli çiçekler açan, kültürü yapılan ve yabani olarak da yol kenarlarında, ekilmemiş alanlarda rastlanan, 50 cm-3 m boylarında, bir senelik, iki evcikli ve otsu bir bitki. Esrar otu olarak da bilinir. Gövdeleri dik ve içi boş olup üzerleri dikenimsi tüylerden dolayı pürtüklüdür. 

Tarihte 


Kenevir bitkisi, 1930'larda ABD'de çıkarılan "Marihuana Vergi Yasası" ile yetiştirilmesine engeller getirildikten sonra adım adım tüm dünyada yasaklanmıştır. Yasaklamanın bilimsel açıdan çok, ekonomik ve siyasi çıkar gruplarınca yapıldığı düşünülmektedir. Bir dönüm kenevir 4 dönüm ağaça denk kâğıt hamuru sağlayabilecek, selüloz açısından çok zengin bir odunsu bitkidir. Lifleri ise, petrol yan sanayi ürünü olan sentetik lifler dünya çapında yaygınlaşmadan önce bütün dünyada lif kaynağı olarak kullanılmıştır. Günümüzde dünyadaki tarım ilaçlarının büyük bir kısmı, lif üretiminde kullanılan pamuk yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Kenevir çok güçlü bir bitkidir ve ilaç kullanımına neredeyse hiç ihtiyaç duymaz. Keneviri yasaklamada önderlik eden çıkar çevrelerinin aynı zamanda da petrol ve ilaç endüstrisiyle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Dişi kenevirin yasaklanması için neden olarak gösterilen bitkinin goncalı üst kısımlarında yoğun olarak bulunan tetra-hidro-kanabinol (THC) maddesi insanlık var olalı beri "esrar" olarak kullanılmıştır ve tıbbi kullanımlarının olduğunu gösteren bilimsel dergilerde yayınlanmış birçok araştırma vardır. Günümüzde Hollanda'da kullanımı, yetiştirilmesi serbestleştirilmiştir. Kanada kenevir yetiştirilmesi, işlenmesi ve satışını 7 Haziran 2018'de yasallaştı [1] ve bu kanun 17 Ekim 2018 tarihinde yürürlüğe girdi. 




Esrar (Türkiye'deki anlamı) 



Esrar, ya da marijuana, kenevir bitkisinin Cannabis sativa/Cannabis indica /"Cannabis ruderalis" türlerinin çiçeklerinden ve tohum yataklarından elde edilen, vücutta kullanıldığında sarhoşluk ve keyif veren bitki parçalarının ve uyuşturucunun halk arasındaki adıdır. 

Esrar, coğrafyasına göre farklı isimlerle adlandırılır. Kuzey Amerika'da esrara marijuana (marihuana) denir. Bu İspanyolca adı taşımasının nedeni ABD'ye Meksika'dan gelmiş olmasıdır. Ayrıca Jamaika'daki genel adı da ganjadır. Türkçede ot, cigaralık, derman, tek/çift kâğıtlı, gogo,üçlü gibi adlarla, Fransızcada ise gannavuri olarak bilinir. Ancak bu tanımlamaların bazıları, esasında kenevirin tercümesidir ve bu yüzden kenevir ve esrar Türkçede hep birbirine karıştırılır. 


Eldesi 


Esrar, Hint keneviri bitkisinin Cannabis sativa/Cannabis indica türlerinin dişi eşeyli bitkilerinin tohum yataklarının (sömek) işlenmesiyle elde edilir. Bitkinin yapraklarının kurutulup bastırılması suretiyle hazırlanan ve aktif maddesini bu kısımlardan salgılanan reçine içindeki kannabinoidlerin(en) oluşturduğu bir maddedir. Kannabinoidlerin içinde esrarda en fazla bulunan ve esrarın farmakolojik etkilerinden sorumlu olan etkin ana madde Δ9-THC /Δ9-Tetrahidrokannabinol'dür. Dişi kenevir bitkisinin yüksek oranda THC içeren kısımları gölgede kurutulur, daha sonra ufalanıp elenir. Bu eleme sonucu elde edilen ince toz halindeki maddeye "toz esrar", bu tozun ısıtılıp kalıplaştırılmasıyla elde edilen plaka şeklindeki haline de "takoz esrar" denir. En ince toz ipek elekten geçirilince altta kalan esrar birinci kalite esrardır. Buna esrar piyasasında kubar ismi verilir. Artık eleme işleminde zaman kazanmak için tek elek tipi kullanılması (üreticilerin kendi kullanımı için olan üretim hariç) genelde tek kalite toz esrar üretimine sebep olmaktadır 


Tarihte esrar kullanımı 



Esrarın kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir. Keyif verici ve sarhoş edici etkisinden başka, onlarca sektörde hammadde olarak kullanılır. İnsanlık tarihinde genellikle psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan tıbbi ilaçların bileşenlerinden biri olarak yer alırdı. Keyif verici etkisi nedeniyle kullanımı çok yaygındır. 

1920'lerden sonra Amerika'nın pamuk üretimi artmış, kendi pamuğunu dünyaya satmak için pamuğun karşısındaki en güçlü rakibi olan kenevir bu tarihten sonra esrara ABD`nin öncülüğünde küresel bir yasak getirilmiştir. 1937`de çıkan "Marihuana Vergi Yasası" ile önce marihuana ticareti'nin resmen sadece bir vergi pulu ile yapılabilmesi kararlaştırılıp sonra ise hiç vergi pulu bastırmayıp zaten olmayan pulu bulundurmayan tüccarları cezalandırmak ve üstlerinde marihuana bulunan meksikalı kaçak işçileri sınırdışı etmek ve genellikle siyahi toplumu cezalandırmak için sebep göstererek ABD`de esrar ticareti pamuk lobisinin yalana dayalı faaliyetleri vasıtasıyla mutlak biçimde yasaklanmıştır, önceleri Muggles (marijuana) isimli bir parça besteleyen Louis Armstrong bu yasaktan sonra Kasım 1930'da Kaliforniya Culver City'deki Cotton Club'ın dışında esrar içerken tutuklanmıştır. 

İkinci dünya savaşı sırasında pamuk, kıyafet ve ilaç yetersizliği yüzünden, ABD hükümeti kenevir üretme yasağını bir süreliğine kaldırmış ve hatta üretimini finanse ve stimule etmiştir. Fakat 1948'de yasa yeniden yürürlüğe girmiştir ve hala geçerlidir. 
Türk tarihinde kullanımı

Divan edebiyatında birçok şair esrar ile ilgili rubailer, şiirler yazmışlardır. Türklerin İslamiyetten önceki Şaman döneminde de yoğun olarak kullanılırdı. Şamanların esrar etkisi altında geleceği gördüğüne inanılırdı. 




Etkileri 



İngiltere'de "The Lancet" medikal dergisinin yayınladığı bir araştırmaya göre esrar (Hint Keneviri), tütünden ve alkolden daha az zararlı maddeler arasındadır. 

Anksiyete, Paranoya, Huzursuzluk, Öfori, Gevşeme hali, Uyku isteği, Aşırı derecede gülme hissi ve buna bağlı olarak elmacık kemiklerinde ağrı, Gözlerde kararma, Denge bozukluğu, Sersemlik, Unutkanlık, Anı sorgulama, Açık yakalama, Umursamazlık, Kendini zeki hissetmek, Bakılan/izlenen kişiyi birine benzetmek, İştah ve susuzluk, Salivasyonda (tükürük bezi salgılaması) azalma ve buna bağlı olarak şeker-çikolata vb. gıdalar tüketmek, Nefesini boğazında hissetmek (kullanılan doza göre bu his değişiklik gösterir), Aşırı odaklanma (bir alet veya düşünce üzerine), Zamanın yavaş geçtiği düşüncesi, Vücuttaki sıvıların akışını hissedebilmek (damarda dolaşan kan, mideye inen içecek gibi), Mideye inen katı maddelerin/yiyeceklerin akışını hissedebilmek, Yenilen yemeğin ve içilen sıvının normalden aşırı derecede güzel ve tatlı gelmesi, Tansiyon yükselmesi, Analjezi, İllüzyon, Psikotik eksitasyon, Depresyon, Panik atak, Göz tansiyonunda azalma ve Flash-back (geçmişe dair halisülasyonlar) gibi etkiler görülebilir. 

Esrar, anlık bilgilerin hipokampusa girişini ve burada derlenmesini baskılar. Böylece öğrenme, hafıza ve anlık bilgilerin duygu/motivasyonla entegre olmasını sağlayan sistem etkilenir. Buna bağlı olarak daha evvel öğrenilmiş davranışlarda bozulma görülür. (Kullanıcıların yorumlarıdır. Kaynak görüşlerdir) 



Hollanda 


Hollanda, 1970'lerden 1 Ocak 2014'e kadarki süre içerisinde esrarın keyif amaçlı alınabileceği tek ülkeydi. Hollandalı yetkililer 1970'li yıllardan bu yana esrar kullanımına bağlı olarak yaptıkları tutuklamaları durdurmuşlardır. Esrar'ın yasal durumu tam yasal değildir ancak suç da değildir. Bu, esrarı yasaklayan veya serbest kılan bir yasa bulunmadığı anlamına gelir. Özellikle Amsterdam'da bulunan esrar kafeler ülkeye gelen ve egzotik esrar tatmak isteyen turistlere ev sahipliği yapmaktadır. Buna karşın bazı sınırlamalar mevcuttur. Örneğin bir kafe dükkanında günde en fazla 500 gram esrar işleme tabi tutulabilir. Bir müşteriye günde en fazla 3 gram esrar satılabilir. Bu dükkanların hiçbirinde 18 yaşını doldurmamış kimseye hizmet verilemez. Bu kurallara uyulmaması kafe dükkanının kapatılacağı anlamına gelmektedir. Ayrıca büyük miktarlarda alım ve satım yasa dışı olduğundan çoğu kafe sahibi ya kendi ürünlerini yetiştirmelidir ya da yasal olmayan üreticilere kendilerine yetiştirmeleri için tohum sağlamak zorundadırlar. GreenHouse adlı firma bugün yasal olan en büyük üretim şirketidir. 


Amerika 


ABD'nin Colorado eyaleti 1 Ocak 2014'den beri düşük miktarda esrar satışına izin vermektedir. Eyalette turizm kısa sürede patlama yapmıştır. Ayıca Oregon eyaletinde de Esrar'ın üretim, satış ve tüketimi serbesttir. Devlet başkanı Barack Obama esrarın, en fazla alkol kadar zararlı olduğunu gençken kendisinin de esrar içtiğini ama asla esrar içmeyi kimseye tavsiye etmediğini belirtmiştir. Özellikle kızlarına bunun gereksiz ve sağlıksız olduğunu da tembih ettiğini belirtmiştir. Bazı ekonomistler ve Obama karşıtları Colorado'daki yasallaşmayı ve Obama'nın bu konudaki tavrını 'ABD eyaletleri parasızlıktan esrar satıyor' şeklinde yorumlamışlardır. 

Ekim 2018 itibari ile 9 eyalet esrarın keyfi kullanılmasına, 31 eyalette tıbbi olarak kullanılmasına izin veriyor . Fakat esrar federal yasalarca yasaklanmış bir maddedir. 



Uruguay 


Uruguay, Aralık 2013'te esrarı tamamen yasallaştıran ilk ülke oldu . Şahıslara 6 kenevir bitkisi yetiştirme izni verildi. 


Kanada



Kanada, Temmuz 2001'de esrarın tıbbi olarak kullanılmasına izin verdi . Kanada Senato'su 7 Haziran 2018'de kenevir bitkisinin yetiştirilmesini, işlenmesini, dağıtımını, satışını ve (keyfi / sanayi / tıbbi) kullanımını yasallaştırdı . Yasa 17 Ekim 2018'de yürürlüğe girdi . Yasanın uygulamaya girmesiyle birlikte Kanada esrarı tamamen yasallaştıran ikinci ülke oldu. Bu yasa kapsamında 18 yaşından büyüklere 30 grama kadar esrar ve esrar ürünlerini taşıma ve kullanma yetkisi, aynı zamanda 4 kenevir bitkisini yetiştirme izni verildi. Esrarın kamu içerisinde kullanım şartları eyaletten eyalete değişmektedir. Şahıslar bulundukları eyaletteki hükümete ait internet sitesi yoluyla veya eyalet birimlerinin izin verdiği satış noktalarından alabilirler. 








ÖZET: Tıbbi esrar psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılabilir mi? 


Esrar en yaygın ve en çok tüketilen yasadışı uyuşturucu maddedir. Esrarın bilinen uyuşturucu etkileri yanısıra bazı tıbbi hastalık belirtilerini düzeltmek için de kullanıldığı iddia edilmektedir. Son yıllarda esrarın kanser ve Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu (AIDS) gibi bazı hastalıklara bağlı aşırı kusma ve kilo kaybı durumları için tıbbi otoritelerden onay alması, esrarın bazı diğer hastalıklarda da kullanılabileceğini düşündürmektedir. Bu derlemede, esrarın bilimsel literatürde bildirilmiş olan bazı tıbbi kullanım alanları tartışılacak ve esrarın bazı psikiyatrik bozuklukların (ya da belirtilerinin) tedavisinde yardımcı olabileceğini bildiren iddialar bilimsel olarak gözden geçirilecektir. Bu sunumun esrar kullanımını yasallaştırmayı destekleme amacı yoktur. 

Esrar Nedir?


Hint keneviri (Cannabis Sativa) bitkisinin yapraklarının ve tozlarının farklı işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilen esrar maddesi, dünyada en yaygın üretilen, en fazla kaçakçılığı yapılan ve en çok tüketilen yasadışı uyuşturucu maddedir. Birleşmiş Milletler, 2008 yılında dünyanın yetişkin nüfusunun yaklaşık %2.9-4.3 oranında esrar kullandığını ve %0.6’sının da esrarı günlük olarak kullandığını bildirmiştir (1). Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yetişkin nüfusunun benzer olarak yaklaşık %4’ü esrar kullanırken, esrar bağımlılığı yaygınlığının bazı altgruplarda (genç siyah erkekler ve kadınlar ile İspanyol erkekler) önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir (2). Esrarın bu kadar yaygın olarak kullanılması öncelikle bu Asya kökenli cannabis sativa bitkisinin dünyanın hemen hemen her yerinde ve ikliminde yetişme özelliğine sahip olması yanısıra, esrarın birçok yerde kolayca bulunabilirliğinden dolayıdır. Hemen her ülkede esrar üretimi yapılmaktadır. Uluslararası yasadışı ticaret için esrar üretimi yoğun olarak Güneydoğu ve Güneybatı Asya ülkelerinde, Afrika’da; Fas, Tunus, Sudan’da, Avrupa’da ise; Arnavutluk ve Makedonya’da gözlenmektedir. 




Esrar, Türkiye’de emniyet güçlerince en fazla yakalanan uyuşturucu maddedir (3). Esrarın kullanımı ve sokakta bulunan formu, bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ağırlıklı olarak toz/plaka esrara rastlanmakta iken, diğer bölgelerde yaprak esrar daha sık görülmektedir. Esrar kullanıcıları kendi ihtiyaçları olan esrarı, genellikle dış ortamda, az miktarda da iç ortamlarda ektikleri kenevirler yoluyla elde etmektedirler. Türkiye’de kenevir tohumunun alımı ve satımı kontrole tabi değildir. Bununla birlikte Türkiye’de, 21/10/1990 tarihli “Kenevir Ekimi ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik” doğrultusunda belirlenen sınırlı bölgede, endüstriyel amaçlar için (kenevir bitkisinin elyafından halat, çuval vb. yapılmakta ve tohumlarından yağ üretilmektedir) yasal kenevir ekimine izin verilmektedir. Bu durumun, esrara karşı güvenlik güçleri tarafından yürütülen mücadeleyi olumsuz etkilediği bildirilmiştir. 

Esrarın yaygın olarak kullanılmasının diğer bir nedeni ise toplumda esrarın sigara veya alkolden daha güvenli, ya da daha az zararlı olduğuna inanılmasıdır. Halk arasında esrar bitkisel kökenli olmasından dolayı, fabrikalarda üretilmiş kimyasal maddeler olan ilaçlara göre daha “güvenli’ olarak nitelenir (“ottur, zararı yoktur”). Bu inanış bazı tıbbi otoritelerce de desteklenmiştir. Lancet dergisinde 2007 yılında yayınlanan bir araştırmada, bağımlılık yapıcı maddeler “kullanıcılara olan zarar” (bağımlılık, mortalite ve zihinsel işlev bozukluğu gibi) ve “başkalarına zarar” (örneğin, suç, çevresel hasar ve uluslararası zararlar gibi) iki ana kategoride karşılaştırılmış ve buna göre; alkol, eroin, kokain gibi maddeler ilk sıralarda yer alırken, esrar daha aşağılarda, klinik kullanımda yer alan benzodiazepin, metadon gibi ilaçların yanında yer almıştı (Şekil 1) (4). Ancak, bu makalenin verilerinin danışman psikiyatristler yanısıra kimya, farmakoloji, epidemiyoloji ve adli bilimler alanlarında madde bağımlılığı konusunda uzman kişiler arasında yapılmış olan bir anket ile toplandığını da unutmamak gerekir. 


Esrarın Kullanımı ve Etkileri 



Esrar, hem keyif verici olarak, hem de tıbbi amaçlar için dünyanın her yerinde yüzlerce yıldır kullanılmaktadır (5). Cannabis bitkisinin kurutulmuş yaprakları ve bitkinin tepesinde oluşan çiçeklerdeki tozların elenip ısı altında preslenmesi ile elde edilen plakalar genellikle tütünle birlikte sarılarak sigara gibi içilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre, yakılarak içildiğinde sadece 2-3 miligram esrar bile çoğu insanda istenen etkiyi yaratmak için yeterlidir (1). Buna göre, ortalama tek bir esrar sigarası 2-10 kişiyi tatmin etmeye yetecek kadar esrar sağlayabilir. Bu durum, esrarın neden gruplar halinde, paylaşılarak içildiğini açıklayabilir. Sigara-esrara alternatif olarak, esrar Batı ülkelerinde kurabiye, kek, ya da diğer gıdalar içine konulmak suretiyle, yenilerek de tüketilmektedir. Bazı kullanıcılar yenilerek kullanılan esrarın sigaradan daha farklı bir etki yarattığını, genellikle daha güçlü ve daha uzun süreli bir vücut hafifliği oluşturduğunu iddia ederler. 


Esrarın farmakolojik etkilerinden sorumlu olan etkin ana madde Δ9-THC /Δ9-tetrahidrokannabinol (THC)’dür (6). THC, yağda çözünen bir maddedir ve hızlı bir şekilde beyin ve diğer organlara geçer. THC, vücuttaki endojen kannabinoid maddelerin (endokannabinoidler) de etkilediği sinir hücreleri üzerindeki CB1 ve CB2 kannabinoid reseptörlerinin aktivitesini değiştirir. Endojen kannabinoid sisteminin esas olarak beyin nöromodulasyonda rol oynadığı düşünülmektedir. 




Endokannabinoid öncüleri postsinaptik nöronlarin membranlarindan sentezlendikten sonra, üzerinde bulunduğu glutamat, dopamin ve Gamaamino butirik asit (GABA) hücresinin aktivasyonuna bağlı olarak aktif hale gelir. Endokannabinoidler retrograd haberci olarak presinaptik CB1 kannabinoid reseptörlerine bağlanarak voltaj-duyarli Ca++ kanal inhibisyonu ve K+ kanal aktivasyonu oluşturarak membran depolarizasyon ve ekzositoz olaylarını engeller. Sonuçta, etkilenen sinir hücresinde norotransmitter salınımı baskılanır (şekil 2). 

Kannabinoid reseptörlerinin beynin zevk, bellek, düşünce, konsantrasyon, duyu ve zaman, algı ve koordineli hareket gibi işlevlerinden sorumlu bölgelerinde daha yoğun olarak bulunduğu gösterilmiştir (7). Kannabinoid sistemin metabolik düzenleme, ağrı, anksiyete, kemik büyümesi ve bağışıklık sistemi fonksiyonları yanısıra, madde bağımlılığında da rol oynadığı düşünülmektedir. Kannabinoid sistem bozukluklarının ise obezite ve bazı kardiyovasküler hastalıklar ile nörolojik bozukluklarda rol oynadığı öne sürülmüştür (8,9). 




Esrar içilmeye başlandıktan birkaç dakika içinde kalp hızında artışa, kan basıncında düşmeye ve kaslarda gevşemeye yol açar. Bu etkilere göz kızarıklığı, göz içi basıncı azalması, ağız kuruluğu, ısı veya soğuk hissi de eşlik eder. Bir süre sonra zaman, dokunma, ses ve görme algılarında bozukluklar ortaya çıkar. Bellek ve öğrenme zayıflar, düşünme ve problem çözme yavaşlar, koordinasyon kaybı oluşur. Bazen esrar kullanımı, kaygı, korku, güvensizlik, veya panik gibi bulgulara da yol açabilir. Bu olayların sıklığı ve büyüklüğü doza bağlı olarak kişisel farklılıklar gösterir. Esrarın merkezi sinir sistemi etkileri dört ana grupta toplanabilir: 

• duygusal (öfori ve sebepsiz gülme) 
• duyusal (zamansal ve mekansal algı ve oryantasyon bozukluğu) 
• somatik (uyuşukluk, baş dönmesi ve motor koordinasyon) 
• bilişsel (konfüzyon, hafıza sorunları ve konsantrasyon güçlükleri) 

Esrarın uzun süreli kullanılmasının çeşitli akciğer hastalıkları, baş-boyun kanserleri, immun sistem bozuklukları gibi sağlık sorunları yanısıra depresyon, sosyal çekilme ve diğer ruh sağlığı sorunları, madde bağımlılığı, diğer bağımlılık yapıcı madde kullanımında artış ve motivasyon yoksunluğu sendromuna neden olabileceği bildirilmiştir (10). 

Tüm bu özelliklerinden ve risklerinden dolayı, esrar ve esrar içeren ilaçlar Çizelge 1 grubu kontrollü ilaçlar sınıfına yani, “yüksek kötüye kullanım potansiyeline sahip, tıbbi kullanımı kabul edilmeyen” (11) dahil edilmiş ve ilaç kodekslerinden çıkarılıp, satışları yasaklanmıştır (12). Halen, esrarın yetiştirilmesi, bulundurulması, kullanımı ve satışı dünyanın birçok ülkesinde suç sayılmaktadır. 

Türkiye’de esrar, diğer uyuşturucular gibi Türk Ceza Kanunu (TCK) 188-192. maddelerinde düzenlenmiştir. 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunla, esrar elde etmek için kenevir ekimi yasaklanmış (madde 3), başka amaçlarla kenevir ekimi ise izne bağlanmış (mad. 23/1); yasağa aykırı ya da izinsiz kenevir ekme ayrı ayrı suç olarak düzenlenmiştir (3). 





Esrarın Potansiyel Tıbbi Etkileri 



Esrarın öfori (neşe, keyif) etkisi binlerce yıldır bilinmektedir. Çin İmparatoru Shen Nung’un M.Ö. 2737 tarihli yazılarında esrar çayı, romatizma, gut hastalığı, sıtma ve hafıza bozuklukları için bir ilaç olarak önerilmiş; çok fazla tüketimi halinde ise iktidarsızlık, körlük ve “şeytanlar görme“ye neden olduğu kaydedilmiştir. 

Tıbbi alanda esrar, ağrı kesici ve uyku verici etkileri nedeniyle 19. ve 20. yüzyılda kullanılmıştır. Çeşitli kaynaklar esrarın Birinci Dünya Savaşı yıllarında başağrısı, durgunluk, iştahsızlık, zayıflama gibi yakınmalarda, bazı kanamalarda ve epilepside ilaç olarak önerildiğinden bahseder. Geçen yüzyılda ağrısız doğum için esrar önerilmiştir. Fransız doktor Louis Aubert-Roche Kuzey Afrika’da yaptığı tıbbi gözlemlerde esrar kullanan Mısır’lıların Avrupa’yı etkileyen veba ve tifo gibi hastalıklara karşı daha az duyarlı olduğunu gözlemlemiş ve 1840’ta yılında yayınladığı kitabında esrarı “veba ve tifo belirtilerini tedavi etmek için” önermiştir. 1890 yılında Kraliçe Victoria’nın doktoru, Sir John Russell Reynolds, esrarın “dismenore, migren, nevralji gibi ağrılı hastalıkların tedavisinde ve ayrıca konvülsiyonlar ve uykusuzluk için en yararlı ilaç” olduğunu bildirmiştir. Modern tıbbın babası olarak bilinen Sir William Osler, 1915 yılında yazdığı tıbbi ders kitabında esrar için “Migren için en iyi tedavi” ifadesini kullanmıştır (13). 

Ağrı tedavisinde esrar kullanımı kronik ağrı ile yaşamak zorunda kalan hastalar arasında sıklıkla başvurulan bir “kendi kendini tedavi” seçeneğidir. Kannabinoidlerin ağrı giderici etkisinin mekanizması tam olarak bilinmemesine karşın, bu maddelerin nöropatik ağrı (özellikle fibromyalji ve romatoid artrit) tedavisi için güvenli ve etkili olduğunu gösteren ön kanıtlar vardır. THC’nin spinal korddaki dorsal kök ganglionlarinda ve periakuaduktal gray alanlarında norotansmitter salınımını değiştirerek hafif ve orta düzey analjezik etki ortaya çıkardığı düşünülmektedir (14). Kanser-harici kronik ağrı tedavisinde kannabinoid kullanan randomize kontrollü çalışmaların sistematik incelemesinde kannabinoidler plaseboya göre önemli bir analjezik etki gösterdiği, ve hatta uyku bozukluklarını düzelttiği bildirilmiştir (15). 

Kannabinoidler, kemoterapiye bağlı bulantıyı önleyici olarak, ayrıca ağrıyı engelleyici ve iştah arttırıcı etkilerinden dolayı kanser hastaları tarafından da kullanılmaktadır (16). Benzer şekilde, AIDS gibi kesin tedavisi olmayan hastalıklarda da bulantı önleyici ve iştah arttırıcı olarak kullanılabileceğine ilişkin yayınlar yapılmıştır (17,18). Santral sinir sisteminin demiyelinizan hastalığı olan multiple skleroz (MS) için mevcut tedaviler bazı hastalarda etkisizdir veya ciddi yan etkilere yol açmaktadır. Esrarın, MS’deki spastisite, ağrı, titreme ve mesane disfonksiyonu gibi durumların tedavisinde yararlı olabileceği ileri sürülmüştür (19). ABD’de esrarın etkin ana maddesi Δ9-THC türevi olan iki sentetik ilaç tıbbi kullanımdadır: Dronabinol (Merinol®) ve nabilone (Cesamet®). Bu ilaçlar, geleneksel antiemetik tedavilere yeterli yanıt alınamayan hastalarda kemoterapinin neden olduğu bulantı ve kusmayı tedavi etmek için reçete edilebilmektedirler. Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu (AIDS) olan kişilerde yapılan randomize, çift kor plasebo-kontrollü klinik çalışmada dronabinol’un 2.5-20 mg/gün arasında değişen dozlarda, görsel analog skalası ile ölçülen iştah uyarıcı etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (20). Aynı çalışmada, bulantının azaldığı ve vücut ağırlığı ile duygulanım halinde iyileşme görüldüğü bildirilmiştir. 

Esrarın tıbbi olarak kanser ve AIDS yanısıra, multipl skleroz, ağrı, glokom, epilepsi ve diğer bazı hastalıklar için de güvenli ve etkili bir tedavi olabileceği konusu, hem bilim adamlarının, hem de hastaların ilgisini uyandırmaktadır.





Esrarın Psikiyatrik Hastalıklarda Potansiyel Kullanımı 



Esrarın biyolojik hastalıklarda kullanımı yanısıra depresyon, bipolar bozukluklar, anksiyete, ve benzeri duygudurum bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklar için de etkili bir tedavi olup olmadığı tartışma konusudur. Bazı depresyon hastaları esrar kullanımı sayesinde duygudurumlarının düzeldiğini, hayata bağlandıklarını, yürüyüşlere ve bisiklete binmeye başladıklarını, düzenli yemek ve uykuya kavuştuklarını ve daha önce depresif durumda yapmayı hiç düşünemedikleri şeyleri yapabildiklerini iddia etmektedirler. İlk baskısı 1997 yılında yayınlanan Tıbbi Esrar El Kitabı’nda esrarın “depresyon ile mücadele etme” özelliği olduğundan bahsedilmiştir (21). Denson’un 2006’da yayınladığı bir çalışmada internetten sorulan soruları yanıtlayan 4400 yetişkin arasında, düzenli olarak günlük esrar kullananlar kullanıcı olmayanlara göre daha az depresif ruh hali ve daha olumlu duygulanım bildirmişlerdir (22). AIDS hastaları arasında yapılan bir çalışmada esrar kullanan hastaların yarıdan fazlası esrarın anksiyete, depresyon, ağrı ve iştah üzerine olumlu etkileri olduğunu, sağlık durumunu ve genel iyilik halini (well-being) düzelttiğini bildirmişlerdir (20). Adet öncesi sendromunda (PMS) da bazı kadınların semptomlarını iyileştirmek için esrar kullandıkları bildirilmiştir (13). Bunlara benzer birçok anekdotal bildiriler ve doktorların hastalarından aktardıkları deneyimler esrarın (ve aktif maddesi THC’nin) psikiyatrik hastalıklarda da potansiyel kullanım alanları olabileceğine işaret etmektedir. Bazı yayınlarda ise geleneksel tedaviden yarar görmeyen bazı hastalarda esrarın semptomları iyileştirmede ya da ilaçların yan etkilerini azaltmada yararlı olabileceği bildirilmiştir. Bunların yanısıra, savunulan başka bir önemli nokta ise: tıbbi esrar kullanımı ile opiatlar, uyarıcılar (ritalin), sakinleştiriciler, uyku hapları, antidepresanlar ve diğer psikiyatrik ilaçların kullanımını azaltmanın veya ortadan kaldırmanın mümkün olabileceğidir. Ancak bu konuların hiçbiri üzerinde henüz yeterli ve kontrollü çalışmalar yapılmamıştır. 




Duygudurum Bozuklukları 



Esrar kullanımının duygudurum düzeltici bir etkisi olabileceği de savunulmaktadır (23). Bu konuda referans gösterilen ilk yayın 1944 yılında New York Belediye Başkanı LaGuardia’nin AMA üyesi olan doktorlardan oluşturduğu Kannabis Komitesi’nin raporudur (24). Bu rapora göre esrar başlıca iki terapötik uygulamada kullanılabilir. Bunlardan birincisi: çeşitli depresyon türlerinin tedavisi, ikincisi ise oldukça farklı ve ilginç bir özellik olan iştah arttırma etkisidir. Günümüzde depresyon tedavisinde kullanılan antidepresan ilaçların başlıca etkilerinin serotonin nörotrans misyonunu artırmak, hipokampal 5-HT1A reseptörlerinin tonik aktivitesini arttırmak, nörogenezi teşvik ve noradrenerjik nöronların ateşleme aktivitesini modüle (azalma veya artma) etmek olduğu göz önüne alındığında, ilginçtir ki, kannabinoid agonistlerinin ve endokannabinoid arttırıcıların da benzer şekilde hipokampusta serotonin salınımını ve noradrenerjik nöron aktivitesini artırdığı, aynı zamanda nörojenezi desteklediği gösterilmiştir (61). Buna karşılık, duygusal düzenleme ve stres yanıtı ile ilişkili beyin bölgelerinde yaygın olarak bulunan CB1 kannabinoid reseptörleri farelerde genetik olarak ortadan kaldırıldığında artmış anksiyete davranışlarına yol açmış (25), insanlarda ise seçici CB1 endokannabinoid reseptör antagonisti rimonabant kullanımı, artmış anksiyete ve intihara kadar giden depresyona sebep olmuştur (9). Depresif kişilerde esrar kullanımı sonrası bir “iyilik ve düzelme hali” bildirilmişse de, genel motivasyon kaybı ve verimlilikte azalma, bu “iyi olma” halinin bir yanılsama olabileceğini düşündürmektedir. Tıbbi literatürde henüz iyi tasarlamış, kontrollü klinik çalışmalar olmamasına rağmen, bu gözlemler, depresyon tedavisinde esrar veya CB1 endokannabinoid reseptör agonistlerinin belli bir yarar sağlayabileceğini düşündürmektedir. 




Diğer bir duygudurum bozukluğu olan iki uçlu bozuklukta (BB) esrar esrar kullanımı oldukça yaygındır. Harvard Tıp Fakültesi Psikiyatri Profesörü olan Dr. Grinspoon, 1997 yılında yayınlanan kitabında (Marihuana: Yasak İlaç) bipolar bozukluğu olan hastaların %30-40 oranda geleneksel tedaviden yarar görmediğini; esrarın bu hastalarda semptomları iyileştirmede ya da lityum yan etkilerini azaltmada yararlı olabileceğini yazmıştır (26). İki uçlu bozukluk tanısı ile izlenen bazı hastalar esrar kullanımı ile bazı BB belirtilerinin düzeldiği konusunda ısrar etmelerine rağmen, literatür esrar kullanımı ile BB’da manik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ve hassas kişilerde BB oluşumunu tetikleyebileceğini bildirmektedir. Esrar kullanımı ile manik durumun süresi arasında bir ilişki gözlenmiştir (27). Erken yaşta esrar kullanmaya başlama bipolar bozukluk riskini arttırırken, yaşam boyu esrar kullanımı BB yakalanma riskini beş kat arttırmaktadır (28,29).





Anksiyete Bozuklukları


Anksiyete ve panik atak, esrar kullanımı ile ilişkili en sık akut belirtilerdir. Ancak, beklenenin aksine, anksiyete bozukluğu olan hastalarda artmış esrar kullanımı olduğu sık olarak gözlemlenir (30). Uzun süreli esrar kullanımının diğer psikiyatrik bozukluklar yanısıra anksiyete bozuklukları gelişme riskini de arttırdığı öne sürülmektedir. Kannabinoide bağlı anksiyete yanıtlarının GABAerjik ve glutamaterjik nöronlarda bulunan kannabinoid reseptörlerinin hassasiyetine göre, farklı anksiyete yanıtı oluşturdukları düşünülmektedir. Esrar kullanımı Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) hastalarında da yaygındır ve bazı hastalar esrarın TSSB belirtilerini azaltmaya yönelik etkileri olduğunu ileri sürmektedirler. Bizim kliniğimizde cinsel travmaya bağlı TSSB tanısı taşıyan bayan hastalar esrar kullanımı ile uykuya dalma süresinin kısaldığını, uyku saatlerinin arttığını ve en önemlisi de travmaya bağlı karabasan sıklığının önemli ölçüde azaldığını bildirmektedirler. Yakın zamanda bir grup araştırmacı esrarın 5 farklı dozunun güvenlik ve etkinliğini ilaç tedavisi ya da psikoterapiye dirençli TSSB hastalarında incelemek için başvurmuşlardır. Ancak, FDA, klinik çalışmayı protokol tasarımı ile ilgili çeşitli problemler nedeniyle durdurmuştur (31). Anksiyete bozukluklarında esrarın “kendi kendini tedavi” amaçlı olarak kullanıldığı bildirilmişse de (32), esrarın anksiyolitik veya anksiyojenik olarak kullanılabileceğini gösteren güvenilir klinik çalışmalar halen mevcut değildir. 

Sinir hücreleri üzerindeki kannabioid reseptörlerinin aktivitesi endojen kannabioidlerin etkisini sonlandıran yağ asidi amid hidrolaz (FAAH) ve monoaçilgliserol lipaz (MAGL) enzimlerinin inhibisyonu ile de değiştirilebilir (şekil 2). Sıçanlarda endokannabinoid katabolik enzim inhibisyonunun endojen kannabioidlerin beyin düzeylerini artırmak suretiyle anksiyolitik benzeri etkiler gösterdiği bildirilmiştir (33). İlginç olarak, katabolik enzim inhibisyonunun doğrudan THC verilen sıçanlara kıyasla lokomotor davranışlarda değişikliğe sebep olmaması bu enzim inhibisyonunun anksiyeteyi tedavi ederken sedasyon yapmadığının kanıtıdır. Bu suretle, katabolik enzim inhibisyonunu anksiyete bozukluklarının tedavisinde potansiyel hedefler olabilir (34).





Uyku Bozuklukları 



Klinikte sıkça karşılaşılan uyku bozuklukları psikiyatrik bozukluklar ile yüksek oranda komorbid olarak gözlemlenir. Günlük esrar kullanıcıları esrarın uyku bozukluklarında da etkili ve diğer ilaçlara göre çok daha az yan etkileri olduğunu savunmaktadırlar. Kanada’da yapılan bir çalışmada uyku bozukluğu bulunan bir grup fibromyalji hastasında sentetik THC olan nabilone (0.5-1.0 mg) amitriptilin ile (10-20 mg) değişmeli olarak denenmiş ve uyku her iki grupta da düzelmiş olmasına rağmen, nabilonun daha etkili olduğu ve daha az yan etkiye yol açtığı bildirilmiştir (35).Yazarlar, ağrılı hastalıklara bağlı uyku bozukluklarında düşük doz nabilonun amitriptiline alternatif olarak düşünülebileceğini önermektedirler. Buna karşın, esrar bağımlılarında esrarı bırakma sonrasında uyku bozuklukları oranının yüksek (%32) olduğu bulunmuştur. En sık görülen uyku sorunları uyku süresinin azalması, uykuya dalmanın gecikmesi ve yavaş dalga uykusu azalmasıdır (36). Ancak, uyku bozukluğu için ilaç olarak esrar kullanımının hastalarda hem pozitif hem de negatif pekiştirici olarak esrar bağımlılığı riskini artırabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.





Psikotik Bozukluklar 



Esrarın eskiden beri bilinen bir özelliği olan esrar psikozu, bu psikozun şizofreniye dönüşebileceği iddiasıyla son zamanlarda yeniden gündeme gelmiştir. Esrar kullanan şizofreni hastalarında şizofreni bulgularının daha erken yaşlarda başladığını bildiren bazı araştırmacılar gençlerde esrar kullanımının artışı ile şizofreninin daha fazla görülmeye başladığını savunmuşlardır (37,38). Ancak, yapılan taramalarda son 30 yılda şizofreni genel insidansının artmadığı, hatta azaldığı bulunmuştur (39). Psikozun şizofreniye dönüşebileceğine işaret eden bir diğer teori ise, esrar kullanımının şizofreni bulgularını daha erken yaşlarda ortaya çıkartabileceğini ve bu nedenle esrarın daha kötü prognozlu bir şizofreniye neden olabileceğini ifade eder. Esrar dopamin salınımını arttırdığından esrar kullanan şizofrenlerde nüks oranı daha da artabilir (40). Benzer, şekilde, uzun süreli esrar kullanımının depresyon ve intihar riskini arttırdığı bildirilmiş ise de (41), birçok otorite doğrudan neden-sonuç ilişkisi yerine, esrar kullanımı ve depresyonu ortaya çıkaran genetik ve çevresel etkenlerin ortak olduğunu düşünmektedirler (42). Son yapılan çalışmalar kannabinoidlerin sağlıklı bireylerde şizofreni benzeri geçici semptomlar ortaya çıkardığını ve de şizofreni hastalarında semptomları arttırabildiğini açıkça göstermiştir. Yale Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan bir çalışmada normal deneklere ve antipsikotik tedavisi alan, stabil, 13 şizofreni hastasına intravenöz olarak 0 mg, 2,5 mg ve 5 mg THC verilmiş ve her iki grupta da bilişsel bozukluklardaki artış yanısıra pozitif ve negatif belirtiler ölçeğinde (PANSS) klinik olarak önemli artışlar saptanmıştır (58). Bu sonuçlar, esrarın bilinen bir psikotik bozukluğu olan bireylerde, hastalık belirtilerini arttırdığı ve hastalığın seyri üzerinde olumsuz etkileri olduğu göstermiştir (şekil 3).





Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu 


Esrar kullanımının bazı çocuk ve yetişkinlerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) belirtilerini azalttığı yönünde bazı klinik gözlemler vardır. “Marihuana: Yasak İlaç“ adlı kitabın yazarı olan emekli Harvard Tıp Fakültesi psikiyatri profesörü ve esrar aktivisti Lester Grinspoon esrarın bazı çocuklarda, geleneksel tedavilerden daha etkili olduğunu iddia etmektedir. New York Times gazetesinde 2009 yılında yayınlanan bir makalede (43) Kalifornia’da, DEHB tanısı olan erişkinlerin yanısıra bazı çocukların da esrar ile tedavi edildiği bildirilmiştir. Buna göre, esrar DEHB’deki odaklanmayı zorlaştıran hızlı düşünceleri yavaşlatmaktadır. İddia edilen bir diğer önemli bir nokta da esrarın potansiyel tehlikelerinin DEHB tedavisinde kullanılan metilfenidat, amfetamin gibi stimulan ilaçlardan daha az olduğudur. Ancak, tıbbi literatürde esrarın DEHB belirtilerini nasıl etkilediğini gösteren güvenilir bir çalışma yoktur 

Son yıllarda esrarın ilk kullanım yaşında bir düşüş ve bununla birlikte gençler arasında esrarın sürekli kullanımı ile yaygınlığında bir artış olmuştur. Hayvan ve insan çalışmaları esrar kullanımının bilişsel gelişim üzerinde etkilerinin esrar kullanımının başladığı yaşa bağlı olduğunu göstermektedir. Kronik esrar kullanımı ileride kişisel ve mesleki eğitime engel olmaktadır. Biyolojik açıdan bakıldığında, olgunlaşan beyinde kritik gelişimsel dönemler içinde esrar kullanımı beyin yapısı ve beyin fonksiyonunda kalıcı değişikliklere neden olabilir. Bu nedenle, ergenlik döneminde sık esrar kullanımının etkileri erişkin kullanıcılara göre daha ciddi olabilir (44).






Madde Bağımlılığı 



Esrar, 19. yüzyılda ABD’de yayınlanmış bazı tıbbi metinlerde standart deliryum tremens için bir tedavi olarak yer almıştır (45). Ancak, sınırlı etkisi ve olumsuz değerlendirmeler nedeniyle alkol yoksunluğunda esrar kullanımı pek fazla yaygınlaşmamıştır. Bazı araştırmacılar kannabinoidlerin farklı modellerde nöronal hasar koruyucu olarak rol oynadığını öne sürmüştür ve dolayısı ile alkol kesilmesinden sonraki eksitotoksisitede esrarın yararları olabileceğini savunmuşlardır. Esrarın bu nöronal hasar koruyucu etkisini inceleyen bir in vitro çalışmada bir kannabinoid agonisti olan HU-210 maddesinin etanol yoksunluğuna bağlı N-methyl-D-aspartat (NMDA) aracılı nöronal ölümleri azalttığı gösterilmiştir (46). Bu koruyucu etkinin hücreye NMDA-aracılı aşırı kalsiyum girişinin kannabis agonisti verilmesi ile azaltılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Aynı çalışmada, kannabinoid sistemin CB1 reseptor antagonisti rimonabant ile inhibisyonunun NMDA aracılı toksisiteyi alkol yoksunu olan nöronlarda arttırdığı gösterilmiştir. Bu sonuçlar endokannabinoid sistem uyarılmasının alkol yoksunluğu sırasında gelişen hipereksitabiliteye karşı koruyucu olduğunu göstermektedir. 

Yapısal beyin anormallikleri, alkol kullanım bozukluğu olan ergenlerde sıklıkla gözlenmiştir ancak 2009’da yapılan bir beyin görüntüleme çalışmasında aşırı alkol içenlerde kontrole göre daha yoğun nöropatoloji gözlemlenirken, alkolle birlikte yoğun esrar kullananlarda kontrollere çok yakın beyin yapıları izlenmiştir (47). Alkol ve esrarı birlikte kullananlarda gözlenen bu beklenmedik durumun, esrarın alkole bağlı oksidatif stres ya da eksitotoksik hücre ölümünü önleyerek nöronal hasar koruyucu bir etki yapmasından dolayı oluştuğu iddia edilmiştir. 

Esrarın opioid yoksunluğu belirtilerini azaltıcı etkileri de bilinmektedir. Ramesh ve arkadaşları morfin-bağımlı farelerde nalokson ile oluşturulan opioid yoksunluğu belirtilerinin, endojen kannabinoidler olan AEA veya 2-AG düzeylerini arttırmak suretiyle (katabolik enzim blokaji ile) azaldığını göstermişlerdir (48). Bu sonuçlar, endokannabinoid katabolik enzimlerinin opioid bağımlılığı tedavisinde umut verici bir yöntem olabileceğini göstermektedir. 




Psikiyatrik Bozukluklar ve Esrar 



Esrarın tıbbi kullanımı tartışılırken unutulmaması gereken önemli bir konu, esrar kullanan kişilerde psikiyatrik bozuklukların görülme oranının yüksek olduğudur (49,50). 2004 yılında Avustralya’da yapılan ulusal bir ankete göre (NDSHS) esrar kullanmamış erkeklerin ve kadınlarda %11 ve %14 oranında psikiyatrik bozukluklar gözlemlenirken aktif esrar kullanışı olan erkekler ve kadınların %21 ve %29’unda bir ruh sağlığı bozukluğu bulunmuştur (51). DSM-IV-TR’da esrarın esas sorumlu madde olarak neden olduğu 8 psikopatolojik durum bildirilmiştir (Tablo 1) (52). Esrar kullanımı ile ortaya çıkan esrar zehirlenmesi (toxication) ve çekilme (withdrawal) durumları genelde tartışmasız kabul edilir. Esrar bağımlılığı konusu ise hala tartışmalıdır (42). Esrarın bu doğrudan neden olduğu durumlar yanısıra, önceden varolan psikiyatrik bozuklukları (panik, depresyon, psikoz) daha da kötüleştirebileceği veya henüz ortaya çıkmamış bir hastalığın ortaya çıkmasına neden olabileceği de düşünülmektedir. 




Johns ve arkadaşları şizofreni veya kişilik bozukluğu tanısı olan kişilerde esrar zehirlenmesinin daha uzun sürdüğünü bildirmişlerdir. Anksiyete bozukluklarında ise esrarın “kendi kendini tedavi” amaçlı kullanıldığı bildirilmişse de (32), esrarın anksiyolitik veya anksiyojenik olarak kullanılabileceğini gösteren çalışmalar bulunmamaktadır. Bütün bu çalışmalar, esrarın doğrudan bir psikiyatrik bozukluğa yol açmasa bile aile öyküsü veya psikiyatrik geçmişi olan bazı duyarlı kişilerde daha fazla bozukluklara yol açabileceğine işaret etmektedir. Bu uyarılara ek olarak, genetik olarak modifiye edilen kannabis bitkisinde THC içeriği 1960’ların sonlarından bu yana %1-5’ten %10-15 oranına kadar önemli ölçüde artmıştır (1). Bu artış, esrarın daha fazla etki göstermesine, psikiyatrik etkilerinin daha belirgin olarak ortaya çıkmasına ve de esrar bağımlılığının artışına sebep gösterilebilir. 

Tıbbi Esrar Araştırmaları 


Tıbbi esrar, esrar ve kannabinoidlerin sentetik formlarının bir doktor tarafından önerilen bir tedavi biçimi olarak belirli hastalıklarda kullanılması olarak tanımlanır. Esrarın potansiyel tedavi değerini ve yan etkilerini kanıta-dayalı olarak ortaya koyan tarafsız bilimsel çalışmalar henüz yeterince mevcut olmamasına rağmen, birçok bilimsel ve tıbbi kurum tıbbi esrar konusunda bilimsel çalışmalar yapılmasını desteklemektedir. Amerikan Tıp Birliği (AMA)1996’da yayınladığı tıbbi esrar raporunda etkin hasta bakımında alternatif tedavi yöntemlerinin hasta ile doktor arasında özgürce tartışılması gerektiğini ve de bu tedavilerin her iki taraf için de cezai yaptırımları olmaması gerektiğini bildirmektedir (53). Benzer şekilde, diğer bir tıp derneği olan American College of Physicians ise esrarın tıbbi kullanımını araştırmak için esrarla ilgili kanıta dayalı tüm potansiyel yararların tekrar gözden geçirilip, öncelikle esrarın Çizelge 1 grubundan çıkarılmasını, ardından da önerilen tıbbi durumlar için etkinlik ve optimal doz araştırmalarının başlamasını istemektedir (54). . Ancak, bulundurulması ve kullanımı suç olan bir madde ile klinik çalışma yapabilmek için birçok yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır 





Esrarı Yasallaştırma Çabaları



Esrarın yasallaşması için çalışan birçok grup, esrarın tıbbi etkilerinden çok “her insan kendi sağlığı konusunda kendisi karar verebilir” fikrini savunmakta ve esrar kullanımını mümkün olduğunca suç kapsamından çıkarmaya uğraşmaktadırlar. Bunlara göre, küçük suçlar için çok katı ilaç politikaları uygulanması, binlerce kişinin hapsedilmesi ve bu maddelerin kontrolünün elden çıkması ile sonuçlanmıştır. Bu düşünce çerçevesinde Hollanda hükümeti esrarın “coffee shop” adı verilen kontrollü ortamlarda -tıbbi kullanım ihtiyacı olup olmadığına bakılmaksızın- satışına izin vermiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise ilginç bir durum vardır: Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) göre esrarın kabul edilmiş tıbbi bir kullanımı yoktur (55) ve bu sebeple esrar bulundurmak halen federal bir suçtur. Buna rağmen, bazı eyaletler çıkarttıkları özel yasalarla esrarın tıbbi amaçlar için kullanımına sınırlı olarak izin verebilmektedirler. Örneğin, Rhode Island eyaletinin 2006’da çıkarttığı Tıbbi Esrar Yasası’na göre (56) doktorlarından “esrar kullanımının potansiyel faydaları risklerinden daha fazladır” yazılı bir form alan hastalara/kişilere bir özel kimlik kartı ve bu kartla birlikte 2.5 ons (70 gram) esrar bulundurma ve 12 esrar bitkisi yetiştirme hakkı verilmektedir. Esrarı kendi yetiştirmek istemeyenler ise yine eyalet aracılığı ile oluşturulan Bakım Merkezleri’den (Compassionate Care Centers) kartlarını göstererek esrar satın alabilirler.Yasada kart almaya uygun koşullar olarak belirli tıbbi hastalıklar (kanser, glokom, AIDS, Hepatit C, epilepsi) ve diğer kronik ya da zayıflatıcı bir hastalık veya tıbbi durum (aşırı bulantı, kaşeksi, kronik ağrı, kas spazmları ve Alzheimer ajitasyonu) olarak belirtilmiştir. Psikiyatrik bozukluklar henüz bu liste içerisinde yer almamasına rağmen, yasaya eklenen bir madde ile “bazı diğer durumların” da eyalet Sağlık Bakanlığı onayı ile kabul edilebileceği bildirilmiştir. 

Tıbbi kullanım için esrar bulundurmaya yasal olarak izin veren eyaletlerin arasında yer alan Kolorado 2000 yılında esrarı yasallaştırmıştır (57). Yasaya göre, tıbbi esrar kullanabilecek olan hasta grupları: kanser, glokom, HIV / AIDS ve multipl skleroz olarak belirlenmiştir. Bunlar yanısıra “şiddetli bulantı”, “şiddetli ağrı” ve “zayıflatıcı tıbbi koşullar“ için de herhangi bir doktorun tavsiyesi üzerine kişilere esrar bulundurma ve kullanma izni verilmiştir. Kolorado tıbbi esrarın uygun biçimde kullanımı için “Bakıcı (caregiver) modeli” benimsemiştir. Buna göre her hasta, kullanımı için 6 bitki büyütebilir, bunun yanısıra 5 tane ek hasta için esrar sağlayabilir. Burada amaç, esrar yetiştiren kişilerin “tıbbi” amaçtan uzaklaşıp vurgunculuk yapmasını önlemektir. Programa 2000’den 2007 yılına kadar, yaklaşık 2.000 hasta kaydolmuştur. Ancak, 2007 yılında bir devlet mahkemesi kişi başı “5 hasta” sınırının anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu şekilde onu açılan programa sonraki iki yıl içinde 100.000’den fazla Kolorado’lu tıbbi esrar hasta kartı için başvurmuş ve bu yoğun talebi karşılamak üzere, eyalette 1.000’den fazla dispanser açılmıştır. Ancak, Kolorado Sağlık Departmanı’na tıbbi esrar için kayıt olmuş hastaların ancak %3’ü kanser ve HIV / AIDS nedeni ile esrar kullanırken, %94’ü ne olduğu tam belirli olmayan “şiddetli ağrı” tanısı ile esrar kullanımı için izin almıştır. Bu korkutucu tabloyu daha da kötüleştiren bilgilere göre eyalet genelinde tıbbi esrar kullanan hastalarda her dört kişiden üçü 40 yaşın altındadır. Dispanserlerin hastabaşı kazancının yılda 5.000 dolar civarında olduğu ve iyi bir dispanserin düzenli birkaç yüz müşterisi olduğu düşünülürse esrar “tıbbi kullanım” adı altında büyük paralar getiren bir ticarete dönüştüğü aşikârdır. 




Time dergisinde yayınlanan bir makaleye göre (60), esrar, ABD’de en fazla para kazandıran tarım ürünüdür. Ülke çapında dağıtımı 22 milyon pound olan esrarın bir onsunun (~28 gram) 100 dolar olduğu göz önüne alındığında yıllık kazanç: 35,8 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Amerikan halkının büyük çoğunluğu uyuşturucuya karşı olmasına rağmen anketlerde “hastalar için alternatif ağrı kesici” olarak sunulan tıbbi esrar önerisini desteklemiş ve politikacılar da bu “kolay kazanılabilir” meselelere yatırım yapmıştır. Madde bağımlılığı ile uğraşan otoriteler tıbbi esrar uygulamasının büyük paralar dönen bu endüstrinin bir yanıltmacası olduğunu iddia ederler. Bunlara göre sokaklardaki uyuşturucu satıcılarının yerini “bakıcılar” almıştır. Bir uyuşturucu madde olan esrar “ilaç”, Uyuşturucu kullanan bağımlılar ise “hasta” olarak tanımlanmış ve uyuşturucu kullanmak bir çeşit “tedavi almak” diye nitelenmiştir. Bu anlam saptırmaları ile esrar halka “zararsız bir bitkisel ilaç” olarak sunulmaya çalışılmaktadır. 



Sonuç 



Sonuç olarak, eski çağlardan beri kullanıldığı bilinen ve de günümüzde de yaygın olarak kullanılan esrarın ve aktif maddesi THC’nin diğer tıbbi alanlarda olduğu gibi, psikiyatrik hastalıklarda da potansiyel bir tedavi değeri olduğu düşünülmektedir. Ancak, esrar ve türevlerinin yeniden tedavi alanına girmesi, ilaç kodekslerine alınması için esrarın etki mekanizmalarını aydınlatacak, potansiyel tedavi değerini ve yan etkilerini kanıta-dayalı olarak ortaya koyacak bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmalar için de öncelikle bilimsel araştırmaların önündeki yasal ve bürokratik engellerin kaldırılması gerekir. Bu çalışmalar yapılırken, diğer taraftan da kamuoyu esrarın bağımlılık yapıcı potansiyeli ve diğer önemli sakıncaları konusunda eğitilerek esrarın “zararsız bitkisel ilaç” olduğuna ilişkin yanlış anlaşılmalar önlenmelidir. 


Anahtar Noktalar 



• Tıbbi esrar nöropatik ağrı, AIDS kaşeksisi ve kemoterapiye bağlı bulantı gibi bazı durumların tedavisi için bir seçenek olabilir. 

• Esrarın başlıca psikiyatrik riskleri bağımlılık, anksiyete ve psikozdur. 

• Herhangi bir psikiyatrik bozukluk için tıbbi esrarı bir tedavi olarak tavsiye etmek için yeterli bilimsel kanıt yoktur. 


Kaynakalar: 



1. WHO. World Drug Report 2010. New York, NY World Health Organization; 2010. 
2. Compton WM, Grant BF, Colliver JD, Glantz MD, Stinson FS. Prevalence of marijuana use disorders in the United States: 19911992 and 2001-2002. JAMA 2004;291(17):2114-21. 
3. KOM. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. http://www.kom.gov.tr/Tr/. 
4. Nutt DJ, King LA, Phillips LD. Drug harms in the UK: a multicriteria decision analysis. Lancet 2010;376(9752):1558-65. 
5. Zuardi AW. History of cannabis as a medicine: a review. Rev Bras Psiquiatr 2006;28(2):153-7. 
6. Gaoni Y, Mechoulam R. The isolation and structure of delta-1tetrahydrocannabinol and other neutral cannabinoids from hashish. J Am Chem Soc 1971;93(1):217-24. 
7. Howlett AC, Breivogel CS, Childers SR, Deadwyler SA, Hampson RE, Porrino LJ. Cannabinoid physiology and pharmacology: 30 years of progress. Neuropharmacology 2004;47 (Suppl 1):S345-S58. 
8. Di Marzo V. The endocannabinoid system: its general strategy of action, tools for its pharmacological manipulation and potential therapeutic exploitation. Pharmacol Res 2009;60(2):77-84. 
9. Mackie K. Cannabinoid receptors as therapeutic targets. Annu Rev Pharmacol Toxicol 2006;46:101-122. 
10. Hall W, Pacula, R. Cannabis use and dependence. Public health and public policy. Cambridge: Cambridge University Press; 2003. 
11. DEA. Controlled Substance Schedules. http://www.deadiversion. usdoj.gov/schedules/index.html#list. Accessed 10/30/11. 
12. Moore TH, Zammit S, Lingford-Hughes A, Barnes TR, Jones PB, Burke M, et al. Cannabis use and risk of psychotic or affective mental health outcomes: a systematic review. Lancet 2007;370(9584):319-28. 
13. Grotenhermen F. Cannabis and Cannabinoids: Pharmacology, Toxicology and Therapeutic Potential. New York Haworth Press; 2002. 
14. Elphick MR, Egertova M. The neurobiology and evolution of cannabinoid signalling. Philos Trans R Soc Lond B Biol Sci 2001;356(1407):381-408. 
15. Lynch ME, Campbell F. Cannabinoids for treatment of chronic non-cancer pain; a systematic review of randomized trials. Br J Clin Pharmacol 2011;72(5):735-44. 
16. Guzman M. Cannabinoids: potential anticancer agents. Nat Rev Cancer 2003;3(10):745-55. 
17. Tramer MR, Carroll D, Campbell FA, Reynolds DJ, Moore RA, McQuay HJ. Cannabinoids for control of chemotherapy induced nausea and vomiting: quantitative systematic review. BMJ 2001;323(7303):16-21. 
18. Woolridge E, Barton S, Samuel J, Osorio J, Dougherty A, Holdcroft A. Cannabis use in HIV for pain and other medical symptoms. J Pain Symptom Manage 2005;29(4):358-67. 
19. Croxford JL, Miller SD. Towards cannabis and cannabinoid treatment of multiple sclerosis. Drugs Today (Barc) 2004;40(8):66376. 
20. Struwe M, Kaempfer SH, Geiger CJ, Pavia AT, Plasse TF, Shepard KV, et al. Effect of dronabinol on nutritional status in HIV infection. Ann Pharmacother 1993;27(7-8):827-31. 
21. Gieringer D, Rosenthal E, Carter GT. Marijuana Medical Handbook: Practical Guide to Therapeutic Uses of Marijuana: Quick American; 2008. 
22. Denson TF, Earleywine M. Decreased depression in marijuana users. Addict Behav 2006;31(4):738-42. 
23. Grinspoon L, Bakalar JB. The use of cannabis as a mood stabilizer in bipolar disorder: anecdotal evidence and the need for clinical research. J Psychoactive Drugs 1998;30(2):171-7. 
24. The La Guardia Committee Report http://www.druglibrary.org/ schaffer/library/studies/lag/lagmenu.htm, 1944. Accessed on 10/30/11. 
25. Haller J, Bakos N, Szirmay M, Ledent C, Freund TF. The effects of genetic and pharmacological blockade of the CB1 cannabinoid receptor on anxiety. Eur J Neurosci 2002;16(7):1395-8. 
108 Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, Cilt: 22, Sayı: 1, 2012 / Bulletin of Clinical Psychopharmacology, Vol: 22, N.: 1, 2012 - www.psikofarmakoloji.org 
Tıbbi esrar psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılabilir mi? 
26. Grinspoon L, Bakalar JB. Marijuana: The Forbidden Medicine. New Haven, CT: Yale University; 1997. 
27. Strakowski SM, DelBello MP, Fleck DE, Arndt S. The impact of substance abuse on the course of bipolar disorder. Biol Psychiatry 2000;48(6):477-85. 
28. Lagerberg TV, Sundet K, Aminoff SR, Berg AO, Ringen PA, Andreassen OA, et al. Excessive cannabis use is associated with earlier age at onset in bipolar disorder. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci 2011;261(6):397-405. 
29. Leweke FM, Koethe D. Cannabis and psychiatric disorders: it is not only addiction. Addict Biol 2008;13(2):264-75. 
30. Crippa JA, Zuardi AW, Martin-Santos R, Bhattacharyya S, Atakan Z, McGuire P, et al. Cannabis and anxiety: a critical review of the evidence. Hum Psychopharmacol 2009;24(7):515-23. 
31. MAPS. US Marijuana PTSD Study. http://www.maps.org/research/ mmj/ accessed on 10/30/11. 
32. Reinarman C, Nunberg H, Lanthier F, Heddleston T. Who are medical marijuana patients? Population characteristics from nine California assessment clinics. J Psychoactive Drugs 2011;43(2):12835. 
33. Kinsey SG, O’Neal ST, Long JZ, Cravatt BF, Lichtman AH. Inhibition of endocannabinoid catabolic enzymes elicits anxiolyticlike effects in the marble burying assay. Pharmacol Biochem Behav 2011;98(1):21-7. 
34. Petrosino S, Di Marzo V. FAAH and MAGL inhibitors: therapeutic opportunities from regulating endocannabinoid levels. Curr Opin Investig Drugs 2011;11(1):51-62. 
35. Ware MA, Fitzcharles MA, Joseph L, Shir Y. The effects of nabilone on sleep in fibromyalgia: results of a randomized controlled trial. Anesth Analg 2011;110(2):604-10. 
36. Bolla KI, Lesage SR, Gamaldo CE, Neubauer DN, Funderburk FR, Cadet JL, et al. Sleep disturbance in heavy marijuana users. Sleep 2008;31(6):901-8. 
37. Linszen DH, Dingemans PM, Lenior ME. Cannabis abuse and the course of recent-onset schizophrenic disorders. Arch Gen Psychiatry 1994;51(4):273-9. 
38. Mathers DC, Ghodse AH, Caan AW, Scott SA. Cannabis use in a large sample of acute psychiatric admissions. Br J Addict 1991;86(6):779-84. 
39. Suvisaari JM, Haukka JK, Tanskanen AJ, Lonnqvist JK. Decline in the incidence of schizophrenia in Finnish cohorts born from 1954 to 1965. Arch Gen Psychiatry 1999;56(8):733-40. 
40. Jablensky A, Sartorius N, Ernberg G, Anker M, Korten A, Cooper JE, et al. Schizophrenia: manifestations, incidence and course in different cultures. A World Health Organization ten-country study. Psychol Med Monogr 1992;(Suppl): S1-S97. 
41. Rowe BH, Therrien S, Johnson C, Sahai VS, Bota GW. Regional variations of northern health: the epidemic of fatal trauma in northeastern Ontario. Can J Public Health 1995;86(4):249-54. 
42. Grover S, Basu, D. Cannabis and Psychopathology: Update 2004. Indian Journal of Psychiatry 2004;46(4):299-309. 
43. Ellison K. Medical Marijuana: No Longer Just for Adults New York Times; 2009. http://www.nytimes.com/2009/11/22/ health/22sfmedical.html accessed on 10/30/11. 
44. Jager G, Ramsey NF. Long-term consequences of adolescent cannabis exposure on the development of cognition, brain structure and function: an overview of animal and human research. Curr Drug Abuse Rev 2008;1(2):114-23. 
45. Snelders S, Kaplan C, Pieters T. On cannabis, chloral hydrate, and career cycles of psychotropic drugs in medicine. Bull Hist Med 2006;80(1):95-114. 
46. Rubio M, Villain H, Docagne F, Roussel BD, Ramos JA, Vivien D, et al. Pharmacological activation/inhibition of the cannabinoid system affects alcohol withdrawal-induced neuronal hypersensitivity to excitotoxic insults. PLoS One 2011;6(8):23690. 
47. Jacobus J, McQueeny T, Bava S, Schweinsburg BC, Frank LR, Yang TT, et al. White matter integrity in adolescents with histories of marijuana use and binge drinking. Neurotoxicol Teratol 2009;31(6):349-55. 
48. Ramesh D, Ross GR, Schlosburg JE, et al. Blockade of endocannabinoid hydrolytic enzymes attenuates precipitated opioid withdrawal symptoms in mice. J Pharmacol Exp Ther 2011;339(1):173-85. 
49. Arendt M, Munk-Jorgensen P. Heavy cannabis users seeking treatment- prevalence of psychiatric disorders. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2004;39(2):97-105. 
50. Chen CY, Wagner FA, Anthony JC. Marijuana use and the risk of Major Depressive Episode. Epidemiological evidence from the United States National Comorbidity Survey. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2002;37(5):199-206. 
51. Van Ours JC, Williams J. Cannabis use and mental health problems. Vol 7384: CEPR Discussion Paper; 2009. 
52. American Psychiatric Association. Task Force on D-I. Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-IV-TR: American Psychiatric Association; 2000. 
53. American Medical Association (AMA). Use of Cannabis for Medicinal Purposes 2009. 
54. American College of Physicians. Supporting Research into the Therapeutic Role of Marijuana. Philadelphia 2008. 
55. Food and Drug Administration (FDA). Inter-Agency Advisory Regarding Claims That Smoked Marijuana Is a Medicine; 2006. 
56. Rhode Island Medical Marijuana Act. http://www.health.ri.gov/ healthcare/medicalmarijuana/index.php. Accessed 10/30/11, 2011. 
57. The Colorado Medical Marijuana Registry. http://www.cdphe.state. co.us/hs/medicalmarijuana/. 
58. D’Souza DC, Sewell RA, Ranganathan M. Cannabis and psychosis/ schizophrenia: human studies. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci 2009;259(7):413-31. 
59. Yanık M. İlk esrar kullanımında oluşan panik atak: İki olgu nedeniyle esrar kullanımı ile panik bozukluk ilişkisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni - Bulletin of Clinical Psychopharmacology 2002;12 (4):191-3. 
109Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, Cilt: 22, Sayı: 1, 2012 / Bulletin of Clinical Psychopharmacology, Vol: 22, N.: 1, 2012 - www.psikofarmakoloji.org 
T. Tellioğlu, Z. Tellioğlu 
60. Ferguson A. The United States of Amerijuana. Time Magazine; 2010. http://www.time.com/time/magazine/article/0,9171,2030925,00. html accessed on 10/30/11. 
61. Bambico FR, Katz N, Debonnel G, Gobbi G. Cannabinoids elicit antidepressant-like behavior and activate serotonergic neurons through the medial prefrontal cortex. J Neurosci 24 2007;27(43):11700-11. 
62. Haney M. Effects of smoked marijuana in healthy and HIV + marijuana smokers. J Clin Pharmacol 2002;42(Suppl 11):S34-S40. 


T.T., Z.T.: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. 


Murat APAY 


Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Çekincesiz "Rick Simpson Oil" ile çalışmayı tavsiye ederim, Dürüst Minnettarlığım, THC içeriğinin gücü çok yüksek olan yüksek kaliteli RSO Kenevir Yağı ile ölmekte olan hayatımı kurtardığı için Dr. Rick Simpson'a gidiyor. Birkaç yıl önce bana ölümcül bir akciğer kanseri teşhisi kondu, her türlü ilacı boşuna denedik ve hatta evde DIY Rick Simpson yağını kendimiz üretmeye çalıştık ama daha kötüsünden daha fazla zarar verdik, Ta ki Facebook'ta Kenevir Yağının bir kanser hastasını nasıl iyileştirdiğine dair bir gönderi gördüm, ardından Dr.Rick Simpson ile iletişime geçtiğimde denemeye karar verdim ve sorunumun her ayrıntısını ona açıkladım ve bana bu Kenevir Yağının iyileşeceğini söyledi Kanser sorunum ancak en kısa zamanda sipariş verebilirsem. Daha sonra satın almam için dozu hesapladı, hesapladığı dozajın sipariş ettiğim 60 gram yağ artı "30 gram bakım gerektirmeyen" olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki 48 saat içinde Kenevir Yağı için hemen sipariş verirsem, ilacın verileceği söylendi. Teslimat hizmetlerinden adım adım kapıma git, Hemen sipariş verdim, kullanım talimat kılavuzuyla birlikte tam olarak Dr. Rick Simpson tarafından söylendiği zaman teslim edildiğini gördüm, Bugün cesurca şunu söyleyebilirim. Kanser sorunu Hepsi Yüce Tanrı'ya, Dr. Rick Simpson'a ve o yıllarda yanımda olan sevgili karıma teşekkürler. Şimdi sağlıklı bir hayat yaşıyorum ve bu kısa tanıklığı paylaşmaktaki en büyük önceliğim bu Ölümcül Kanser Hastalığından muzdarip olanlar içindir, Lütfen sessizce ölmeyin, bugün bu Ölümcül Kanser Hastalığının bir tedavisi var. Daha fazla zaman kaybetmeden lütfen E-posta: cbdoilfort@gmail.com veya WhatsApp +1-781-656-7138 aracılığıyla Dr. Rick Simpson ile ("Rick Simpson Oil" RSO) ile iletişime geçin.

    Bugün, Rick Simpson Kenevir Yağı'nın büyüklüğünü ve ilacı satın almak isteyenler için Dr. Rick Simpson'a E-posta yoluyla: cbdoilfort@gmail.com veya WhatsApp +1-781-656-7138 aracılığıyla ulaşın.
    Kenevir Yağı, Kanser Hastalığının ilacıdır. Kendi hayatınızı ve başkalarının hayatını kurtarın.

    YanıtlaSil