Türkiye’de Biyolojik Evrim Eğitiminin Tarihsel ve Sosyolojik Bir Değerlendirmesi



Türkiye’de Biyolojik Evrim Eğitiminin Tarihsel ve Sosyolojik Bir Değerlendirmesi 3 


R. Nazlı Öztürkler Somel 4 





Özet 



Evrim kuramı eğitimine yaklaşım, Cumhuriyet tarihi boyunca birçok defa değişikliğe uğramıştır. Bu çalışmada bu değişikliklerin, yapıldıkları dönemin siyasi gelişmeleri ile paralellik gösterdiği ortaya konmuştur. Örneğin, kalkınma söyleminin baskın olduğu 1960’lı yıllarda, fen alanındaki gelişmeleri takip etmek ve yetişmiş işgücü sahibi olmak amacı kapsamında, toplumun seçilmiş bir grubuna etkili evrim eğitimi verilmiştir. Kalkınma söyleminin geri çekildiği, 1980 sonrası dönemde ise 60’lardaki evrim eğitimine son verilmiştir. Toplumsal birliğe vurgunun arttığı bu dönemde, din bu birliği sağlayabilecek öğe olarak ele alınmıştır. Bu anlayış 1985 yılında ortaöğretim biyoloji müfredatına, yaratılış görüşünün eklenmesi sonucunu doğurmuştur. Evrim kuramının eğitimini büyük oranda etkileyen iktidarın niteliği ve dönemin genel siyasi koşulları olmakla birlikte, bu başlıkta toplumsal muhalefetin de etkili olduğu görülmektedir. 1976 yılında yürürlülüğe giren Milliyetçi Cephe hükümetinin “tek kitap rejimine” karşı TÖB-DER tarafından yürütülen mücadele buna bir örnektir. Bu çalışmada, Cumhuriyet tarihinde evrim kuramı e ğitiminde yaşanan bu ve bunun gibi gelişmeler dönemleştirilerek sunulmaya çalışılmıştır. Dönemler arasında karşılaştırmalar, biyoloji ders kitapları üzerinden yapılmış ve son olarak evrim eğitiminin günümüzdeki durumunu ayrıntılandırmak için sınırlı olarak öğretmen ve öğrenci görüşlerine yer verilmiştir. 


Giriş: Türkiye’de Sadece Evrim Kuramı mı Öğretilmiyor? 



Geçtiğimiz yıl, Dünya’nın sayılı bilim dergilerinde çıkan değerlendirme yazılarında Türkiye’ye ilişkin önemli saptamalar yapılmıştır: Türkiye dünyada evrim kuramı karşıtı hareketinin en güçlü olduğu ülkelerden biridir (Graebsch ve Schiermeier, 2006) ve aynı zamanda bir araştırmaya dahil edilen ülkeler arasında (Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya) vatandaşlarının evrim kuramını benimseme oranı en düşük olan (%25) ülkedir (Miller vd., 2006). 


Üzücü olan, artık Türkiye ismi makale başlıklarında şöyle geçmektedir: “Evrimi Öğret, Bilimi Öğren: Türkiye’den ileride İran’dan Gerideyiz”5 (Weissmann, 2006). Dahası bu makalelerden biri, yakın zamanda Türkiye’yi ziyaret etmiş bir bilim insanının, kimi ülkelerde evrim kuramının geleceği konusundaki olumlu değerlendirmelerinin ardından Türkiye için düştüğü şu notla son bulmaktadır: “Ama Türkiye Konusunda Pek İyimser Değilim”6 (Graebsch ve Schiermeier, 2006). 


Mevcut durum bu şekilde sunulduğunda, Türkiye’nin geleceği oldukça karanlık görünüyor. Öte yandan, yukarıda bahsedilen makalelerden birinin de savlarını dayandırdığı, Eurobarometer araştırmasının7 verileri daha ayrıntılı incelendiğinde, başka çarpıcı sonuçların da varolduğu fark edilmektedir. Nitekim, bu araştırma dahilinde uygulanan ve kişilerin temel bilimsel bilgilerini ölçen anketteki 13 soruya en az doğru cevabın verildiği ülke Türkiye’dir (%44). Buna ek olarak “Ne sıklıkla bilim ve teknoloji konusundaki tartışmalara katılırsınız?” sorusunun cevabı %71 oranında “hiç”tir ve “Fen dersleri yeterince ilginç değil” diye düşünenlerin oranı %66’dır. Bu oranlar, Türkiye toplumunun sadece evrim kuramını benimseme konusunda değil, bilimsel bilgi, ilgi ve imkan sahibi olma konusunda da sorunları olduğunu göstermektedir. Ayrıca aynı araştırmada, sorulara olumlu ya da doğru cevap verenlerin sosyo-ekonomik koşullarına bakıldığında, bunların daha çok erkek, eğitimli ve iyi bir işe sahip olduklarını görülmektedir. 


3 Bu metinde bulunan 2005 yılı öncesine ilişkin bilgiler yazarın yüksek lisans tezine dayanmaktadır: Öztürkler, R. N. (Temmuz, 2005). “Türkiye’de Biyolojik Evrim Eğitiminin Sosyolojik Bir Değerlendirmesi”. Ankara Ün. Eğitim Bilimleri Enstitüsü. . 
4 Doktora Öğrencisi, Helmut Schmidt Üniversitesi, Almanya. Üniversite Konseyleri Derneği üyesi. 
5 “Teach evolution, learn science: we’re ahead of Turkey, but behind Iran”. 
6 Steve Jones “But I am not so optimistic about Turkey” 
7 25 Avrupa ülkesine ilişkin verileri barındıran araştırma. Eurobarometer (2005). Europeans, Science and Technology. 


Bu üç değişkenin birbiri ile olan ilişkisi de hesaba katıldığında, Türkiye’deki evrim kuramı karşıtlığının sosyo-ekonomik nedenleri olan, tarihsel ve sosyolojik olarak incelenmeye muhtaç bir başlık olduğu net olarak ortaya çıkmaktadır. 


Bu konuşma da, kısmen bu ihtiyacı karşılamaya çalışacaktır: (1) Cumhuriyet tarihinde evrim kuramı eğitimindeki belirli dönemleri, bu dönemlere denk gelen siyasi olaylarla birlikte ele almak. (2) Bahsi geçen dönemlerde kullanılan biyoloji ders kitapları aracılığıyla, dönemler arasında kuramın eğitiminin karşılaştırmasını yapmak. (3) Bugün gelinen noktayı tasvir etmek. 


Dönemleri tasvir ederken, önce evrim kuramı eğitimine ilişkin gelişmelere ardından bu değişikliklere neden olduğu düşünülen olaylara yer verilecektir. 


Cumhuriyetin ilk 40 yılında evrim kuramı eğitiminde iki farklı dönem: 



Türkiye’de evrim kuramı e ğitimine ilişkin ilk çarpıcı veriyle, Cumhuriyet’in ilk tarih kitabında karşılaşılmaktadır. Türk Ocağı Türk Tarihi Heyeti’nin 1930 yılında hazırladığı “Türk Tarihinin Ana Hatları” isimli kitap (Afet Hanımefendi vd., 1996) kimi değişikliklerle ortaöğretimde ders kitabı olarak kullanılmıştır. Bu kitabın, “İnsanın Tarihine Giriş” adlı 30 sayfalık bölümü, dünyanın oluşumu, canlılığın ortaya çıkışı ve insanın kökenine dair bilgilere ayrılmıştır ve adı konmaksızın evrim kuramının bazı tezleri kesin bir doğruluk kanaati ile sunulmuştur8. 


Bu tercihi şöyle açıklayabiliriz: Bu dönemde Osmanlı mirasından kendisini ayıran bir Türk milleti kavramını oluşturma hedefi için yoğun çaba harcanmıştır. Bu çabada laik eğitim, dinsel kimlik yerine ulusal kimliğin geçirilmeye çalışılmasının öncül araçlarından biri olmuştur (Mert; Yeğen, 2001). Bu dinsel olmayan milli tarihin yazımında evrim kuramının sunduğu verilerden yararlanılmıştır. 


1942 yılına gelindiğinde, bahsedilen tarih kitabından, canlılığın ve insanın dünya üzerinde ortaya çıkışını anlatan bölüm çıkarılmış ve insanlık tarihi anlatımı Yontma Taş Çağı ile başlatılmıştır 
(Aydın, 2001). 


Dönem, Türkiye’de iktidarın ideolojik tercihlerini değiştirdiği dönemdir. Çok partili sisteme geçiş çabalarıyla birlikte yavaş yavaş İslam, milliyetçilik ile birlikte anılmaya başlanmıştır. Bu gelişme CHP’nin 1947’de altı ilkeyi yeniden yorumlamasında somutlanmış; inkılapçılık ilkesinin devrimci radikal yanına vurgu azaltılmış, laiklikte ise İslam’a karşı militan politikayı terk etme kararı alınmıştır (Ahmad, 1996; Gökaçtı, 2005). Bunun eğitime en önemli yansımalarından birisi CHP’nin 1947 yılında okullarda din eğitimini mümkün kılmasıdır. 


1950’de başlayan Demokrat Parti dönemi ise milliyetçiliğin giderek daha fazla dinle birlikte anıldığı bir dönemdir9. Dinin vatanperverliğin ve milli kimliğin ayrılmaz bir parçası olduğu iddiası ortaya atılmış ve bu şekilde dinin alanı genişletilmeye çalışılmıştır (Mert, 2001). DP dönemini sonlandıran 1960 darbesinin ardından, 1960’ların ortasında, ilk bakışta şaşırtıcı bir gelişme ile karşılaşılır. 


1960’lar: Kalkınma ve Soğuk Savaş 



1964 yılında kurulan fen liselerinde BSCS (Biological Sciences Curriculum-Biyoloji Bilimleri Müfredatı) Programı ve kitapları kullanılmaya başlanmıştır. Bu program ve kitaplar biyolojinin bütün konularını evrimsel bir bakış açısıyla sunmaktadır. Kitaplardaki sunuş görsel olarak da desteklenmiş ve çeşitli deneylerle somutlanmaya çalışılmıştır. 


8 Yazarlar kitabın giriş bölümünde amaçlarını şu şekilde anlatmaktadır: “kainatın oluşumuna, insanın ortaya çıkışına ve insan hayatının tarihi devirlerden evvelki mazisine dair, yakın zamanlara kadar ilgi gören yanlış değerlendirmelerin önüne geçmektir. ... kitabımızda insanın tarihine girmeden önce, kainat, dünya ve insan hakkında zamanımızın ilme dayanan teorilerini aktardık ve açıkladık ve bunu yaparken batıl fikirlerden sıyrılarak, tarihi gerçekliği kavramaya çalıştık”. 

9 I. Menderes Hükümeti (22 Mayıs 1950- 9 Mart 1951) programından “Maddi bakımdan ne kadar ilerlemiş olursa olsun, milli ahlakı sarsılmaz esaslara dayanmayan, ruhunda manevi kıymetlere yer vermeyen bir cemiyetin bugünkü karışık dünya şartları içinde kötü akıbetlere sürükleneceği tabiidir. Talim terbiye sisteminde bu gayeyi göz önünde bulundurmayan ...” (Aydın, 1997; 60-61). 



Dönem, kuramın Türkiye tarihinde en iyi öğretildiği dönemdir. Bir kıyaslama yapılırsa, bu çalışmada incelenen ve 1960’lardan günümüze kadar kullanılmış olan 9 farklı biyoloji kitabından (Ek1) hiçbiri, BSCS kitabının içerdiği 6 ölçütten10 fazlasını içermemektedir11. 


Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta, söz konusu dönemde bilimsel fen eğitiminin toplumun tümünü kapsayacak şekilde uygulanmıyor olmasıdır (Baykurt, 1969). Nitekim çok sınırlı sayıdaki fen lisesi dışında, uygulanmaya devam edilen klasik biyoloji programı, 1938-1970 yılları arasında hiçbir değişim geçirmemiştir (Doğan, 1972). 1960’lı yılların düz liselerinde kullanılan ders kitabı da, evrim kuramının aranan ölçütlerinden sadece birini karşılayabilmektedir. Öte yandan, bilimsel bilgi içerme konusunda eksikli olmasına rağmen bu kitapta konunun anlatılış biçiminden, yazarın evrim kuramına şüpheyle yaklaştığı izlenimi uyanmamaktadır12. 


Fen ve evrim eğitimindeki bu ikili uygulama nasıl yorumlanabilir? 



Öncelikle, II. Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin fen alanlarında hızla ilerlemesi ve 1957’de Sputnik uzay aracını dünya etrafında yörüngeye oturtmayı başarması, özellikle ABD’yi ve Avrupa ülkelerini fen eğitiminde acil düzenlemeler yapmaya sevk etmiştir (Kence, 1994). Fen liselerinde kullanılan BSCS program ve kitapları, ABD’de bu kaygıyla hazırlanmış kitaplardır. 


Ayrıca, Türkiye’de de 1950’li ve 60 yıllarda ekonomik kalkınmaya vurgu artmış, eğitim ekonomik kalkınma için önemli bir araç olarak görülmüştür (Eskicumalı, 2003). Türkiye’deki fen liseleri bu yaklaşımın bir ürünüdür. 1960 yıllarda sadece “üstün zekalı” addedilen öğrencileri kapsayan bu liseler Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında yetişmiş insan gücü eksiğini kapatacak okullar olarak tasarlanmıştır (Turgut, 1990). 


Özetle, bu dönemde Türkiye’de evrim karşıtlığından bahsedilemeyeceği gibi, fen liseleri dışında genel ve etkili bir evrim kuramı öğretiminden de bahsedilmez. 


Bu döneme ilişkin düşülmesi gereken son notlar şunlardır: 1960’ların sonlarına yaklaşırken, Adalet Partisi döneminde (1966-69), kalkınma ve manevi değerler birlikte anılmaya başlanmıştır13. Ayrıca küçük ölçekli ve sadece az sayıdaki cemaat mensubuna yönelik de olsa, yaratılışçılar dışa açık toplantılar yapmaya başlamışlardır. Örneğin, Fetullah Gülen 1969 yılında, camilerde yaratılış konulu söyleşiler yapmıştır (Gülen, 2004). 


1970’ler: “MC’nin Ders Kitaplarına Hayır” 



1970’lerde BSCS’nin fen liseleri dışındaki liselerde de kullanılabilmesi için, bazı liselerde Modern Biyoloji Programı uygulanmaya ve BSCS kitaplarından uyarlanan kitaplar kullanılmaya başlanmıştır. Bilim insanlarından ve eğitim uzmanlarından oluşan komisyonların yaptıkları bu uyarlamalar oldukça başarılıdır. 1980 sonrasında yenileri basılana kadar kullanılan bu kitaplar, evrim kuramının temellerini kavratabilmek için gerekli 8 ölçütü, BSCS kitapları kadar (6 tane) barındırmaktadır (EK1’de 1982 tarihli kitap). 

10 Kuramın bilimsel temellerini kavratabimesi için bir ders kitabının, 8 temel ölçüt barındırması gerektiği düşünülmektedir. Bu ölçütler, ABD “Ulusal Bilim Eğitimi Standartları”ndan (National Science Education Standarts) uyarlanmış, sekiz maddelik “kavram grubundan” (Skoog and Bilica, 2001) oluşmaktadır: türler zaman içinde değişir, türleşme, çeşitlilik, canlılar ortak bir ataya sahiptir, evrimin kanıtları, doğal seleksiyon, evrimin hızı-yönü, insanın evrimi. 
11 1962 tarihinden önce kullanılan biyoloji ders kitapları değerlendirmeye alınmamıştır. Evrim kuramı konusu 1938 tarihli biyoloji programında bulunmasına rağmen, dönemin biyoloji kitaparına ulaşılamamıştır (Kültür Bakanlığı, 1938). 
12 Kitap, kuramın tarihçesinden bahsettikten sonra: “Öyle ise, tufanlarda canlıların ortadan kalktıkları, yeniden yaratıldıkları; türlerin sabit olduğu fikirleri doğru değildir” (s.150-151). 
13 “Milli eğitim politikamızın temeli; vatandaşın bir kül halinde kalkınabilmesine, maddi ve manevi hayatını teçhiz ederek ve milli şuuru hakim kılarak yetişmesine yardım etmektir” 
(aktaran Kaplan, 2002; 234). 


Ancak 1970’lerin sonuna gelindiğinde, eğitim tarihimiz ve evrim kuramı e ğitimi açısından başka nitelikte ama aynı derecede önemli olaylar yaşanmıştır. 1976 yılında Milliyetçi Cephe Hükümeti (MC) “tek kitap rejimi”ni uygulamaya koymuştur. Bu dönemin kitaplarının başlıca özellikleri arasında “Türk-İslam kültürünün aşağılanan unsurlarının çıkarılması, İslami değerlerin öne çıkarılması ve pozitivizmin dışlanması” sayılmaktadır (Aklan, 1977). 


Bahsedilen dönemin biyoloji kitabına evrim kuramının “kanıtlanmamış” olduğuna dair vurgular eklenmiştir. BSCS kitabı ve ondan uyarlanan Modern Biyoloji Kitabı altışar ölçüt içerirken, 1979 yılına ait kitapta bu sayı ikiye düşmektedir. Kitabın evrim konusunun anlatılış tarzı ise özel olarak incelenmeye değerdir: Kitabın başlangıcında evrimin çeşitli kanıtlarla desteklenen bir kuram olduğu dile getirilmekte, daha sonra “evrim teorileri” başlığında ayrı bir bölüm ve anlatılan her bir kuramın sonunda “teorinin tenkidi” kısmı bulunmaktadır. 


MC hükümetlerinin bu yeni ders kitaplarına hem devlet içinden hem de sivil örgütlerden tepkiler gelmiştir: Bunlara iki örnek, Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından kaleme alınan “Ismarlama Ders Kitapları Üzerine Rapor” ve Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’nin (TÖB-DER) “MC’nin Ders Kitaplarına Hayır” kampanyasıdır (Aydın, 2001). TÖB-DER’in yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak alternatif ders kitapları yazılmış, TÖB-DER’li öğretmenler yeni kitapları kullanmayı reddederek bu alternatif kitapları kullanmış ve bir yandan da yeni kitap rejimine karşı hukuki mücadeleye girişmişlerdir. Bu mücadelenin sonucunda bu kitapların bazıları kullanımdan kaldırılmış, bazılarının ise kimi bölümleri değiştirilmiştir (Başar, 2003). 


Bu yaşananların arkaplanı kabaca şöyle tasvir edilebilir: Türkiye’de 1960-1980 arası dönemde sol akımlar yükselişe geçmiş, sendika örgütlenmeleri artmış ve gençlik hareketleri hızlanmıştır. Bunun karşısında Soğuk Savaş koşullarında İslamcı hareket ilk defa 1970’lerde Milli Nizam Partisi (MNP) ve Milli Selamet Partisi’nde (MSP) bağımsız bir siyasal özne olarak organize olmuştur (Gülalp, 2003). 1970’lerin ikinci yarısında kurulan ve MSP’nin de parçası olduğu MC hükümetleri ise İslamcı hareketin iktidar ile ilk doğrudan temasını sağlamıştır. İslamcı hareketin öncelikli uygulamalarından birisi, Soğuk Savaş döneminde komunizme karşı zaten desteklenmekte olan dinin toplumsallaşmasını, eğitim yoluyla hızlandırma çalışmak olmuştur. Ancak bu girişim, muhalefetin itirazına takılmıştır. 


1980 Sonrası: Türk İslam Sentezi ve Evrim Kuramı 



1980 yılında Fen Liseleri’nde uygulanan ve evrim kuramının en etkin biçimde ele alındığı program olan “modern biyoloji projesi” durdurulmuştur (Ünal vd., 2004). Ardından 1985 yılında evrim kuramı eğitiminde, dünyada bildiğimiz kadarıyla bir eşi daha bulunmayan bir karar alınmıştır. MEB, hazırladığı bir rapor doğrultusunda (MEB, 1985) evrim kuramının bilimsel olarak kanıtlanmadığı ve öğrencileri inançsızlığa götürdüğü gerekçesiyle biyoloji ders program ve kitaplarında evrim kuramı ile birlikte yaratılış görüşüne yer verilmesine karar vermiştir. Bu rapor Türkiye’de yaratılışçıların argümanlarının bir özeti olması açısından önemlidir. Yartılış görüşünün eklendiği, 1985 yılına ait ortaöğretim biyoloji kitabı evrim kuramı öğretimine dair sekiz ölçütten sadece ikisini karşılamaktadır. 

Bu kararın alındığı dönemde MEB ile ABD’deki yaratılışçı hareket arasında yakın bir ilişki kurulmuştur. Dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Vehbi Dinçerler, ABD’de yaratılış görüşünü yaygınlaştırmaya çalışan Yaratılış Araştırma Enstitüsü (Institution for Creation Research-ICR) ile kişisel olarak iletişim kurmuş (Kence, 2002), ICR yöneticileri Türkiye’de çeşitli konferanslara konuşmacı olarak katılmış, yayınları Türkçe’ye çevrilmiştir. Bu yayınlardan bazıları14 bizzat MEB tarafından basılmış ve öğretmenlere ücretsiz olarak dağıtılmıştır (Edis, 1994). 

14. Örneğin, “Yaratılış, Evrim ve Halk Eğitimi” başlıklı ve (ICR) başkanı Gish’in yazdığı bir metnin çevirisi olan bir broşür basılmıştır (Gish, tarihsiz). Ayrıca bu dönemde MEB’nın çeşitli müdürlüklerinin farklı alanlara yönelik yayınlarında, evrim kuramına dair 1985 yılındaki raporda ortaya konan fikirlerin neredeyse hiç değiştirilmeden sunulduğu gözlemlenmektedir. Bu broşürlerin ve dergi yazılarının ortak noktası evrim kuramının kanıtlanmamış bir “teori” olduğu ve kanıtlanamamasına rağmen ısrarla savunulmasının nedenlerinin ideolojik temelleri olduğuna yapılan vurgudur. 


Bu dönemde başını MEB’nın çektiği evrim karşıtlığına karşı etkili bir mücadeleye rastlanmamaktadır. 1980 sonrasında yaratılışçılar istediklerini nasıl bu kadar kolay hayata geçirmişlerdir? 


Öncelikle, Türkiye’nin siyasi ve ideolojik panoraması 1980’de yaşanan sağ askeri darbe ve onu takip eden muhafazakar iktidar ile baştan aşağı değişmiştir. Burada konumuz açısından iki nokta vurgulanabilir. Birincisi, darbe döneminde muhafazakar ideolojiler, toplumsal birliğin sağlanmasında yeni bir dayanışma çerçevesi içinde kullanılmıştır (İnal, 2004). Türk-İslam sentezi -milliyetçilik ve İslam’ın birleştirilme çalışmaları- 1950’lerde başlayan bir yönelim olmakla birlikte, 1980 sonrası yarı resmi bir ideoloji haline gelmiştir (Copeaux, 2000). Bu gelişmelerin eğitime yansımalarından bir diğeri, 1980 sonrasında din eğitiminin ilk ve orta öğretimde zorunlu hale gelmesidir. 1980 darbesi sonrasında sendikalar, partiler kapatılmış, çok sayıda akademisyen ve öğretmenin görevlerine son verilmiş, daha genel bir ifade ile toplumsal muhalefet baskılanmıştır. 


İdeolojik alandaki değişimin somut bir örneğini 1983 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan raporda görebiliriz. Raporda din, milli güvenliği sağlayıcı bir unsur olarak ele alınmaktadır (DPT, 1983). Okullarda okutulan tüm derslerin içeriğinin dini görüşlerle uyuşması ve uyumlu olmayanların elenmesi gerektiği, bu metinde geçmektedir. Dahası söz konusu metinde evrim kuramı öğretimine karşı savlara yer verilmiş, kuramın insanın manevi özelliklerini hiçe saydığı ve çoktan çürütülmüş olmasına rağmen özellikle marksizm tarafından el üstünde tutulduğu ve gençlere bir inanç gibi aşılandığı iddia edilmiştir (DPT, 1983). 


1990’lar: Yaratılış Görüşünün Zirve Yılları 



1990’lı yıllar, MEB’nın kuram hakkında aldığı bir kararla başlamaktadır. Bakanlık, evrim kuramının anlatıldığı “Hayatın Başlangıcı ile İlgili Görüşler” konusunu, lise birinci sınıf müfredatından çıkarmış, fen alanı öğrencilerinin lise boyunca görecekleri son biyoloji dersinin son konusu yapmıştır (MEB Teftiş Kurulu, 1990). Türkiye’de bu dönemde öğrencilerin üniversite sınavı hazırlıkları nedeniyle okullarda fiili olarak ders yapılamamaktadır (Ertan, 2004). Dolayısıyla alınan bu kararla evrim kuramı, ortaöğretimde fiilen işlenemeyeceği bir zamana alınmıştır. Üniversite öncesi eğitimde, konuya, sadece ilköğretim 8. sınıfta çok kısa yer verilmektedir. 


1990’lı yılların ilk yarısına ait ders kitapları evrim kuramı eleştirisine en fazla yer veren kitaplardır15. 1992 yılına ait ortaöğretim biyoloji kitabı, evrim kuramının bilimsel aktarımı için gerekli 8 temel ölçütten hiç birisini karşılamamaktadır. 1995 tarihli ortaöğretim biyoloji kitabı ise sadece iki ölçüte yer vermektedir. 


Bu yaşananlara neden olan gelişmelerden bazıları kanımızca şunlardır: 1990’larda Türkiye siyaseti çeşitli toplumsal dinamikler ile yeniden çalkalanmaya başlamıştır. Konumuz açısından önemli olan, İslami hareketin bu dönemde yeniden bağımsız bir özne olarak sahnede yer alması, 1994 yerel seçimlerinden ve 1995 genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkmasıdır (Akgün, 2002). Bununla birlikte, Türkiye’de 1990’lardan itibaren yaratılışçıların kurumsallaştığı görülmektedir. Bu sürece öncülük eden ılımlı-İslamcı ve geniş finansmana sahip bir grup, yaygın broşür dağıtımları ve konferans gibi faaliyetlerle evrim karşıtlığını bir anlamda kitleselleştirmiştir (Atay, 2004)16. 


1997 Sonrası: “Tarafsızlaşma” 



1997 sonrasında, evrim kuramı eğitimde sınırlı da olsa bazı olumlu gelişmeler olmuştur: 1998 tarihli biyoloji ders kitabı üç ölçütü yerine getirmekte, 2000 tarihli biyoloji kitabında bu rakam beşe çıkmaktadır. 
15 “Günümüzde biyoloji ile ilgili birçok bilim adamı, hayatın çeşitliliğini, bir hücre içinde geçen hayat olaylarının olağanüstü nizamını ve kainatın çok ince bir düzenle işlediğini görerek, Allah’ın varlığını idrak ettiklerini belirtmişlerdir” (s.69). 
16 1990 yılında Adnan Oktar’ın (Harun Yahya) fahri başkanlığında Bilim Araştırma Vakfı (BAV) kurulmuştur. 


Yine bu dönemde kullanılan ortaöğretim biyoloji ders kitapları kuramın bilimsel temellerini benimsetecek bilgileri taşımaktan uzak olmakla birlikte, bir önceki dönemin “yaratılış” vurgulu kitaplarından farklılaşmaktadırlar. Örneğin 2000 ve 2003 yıllarına ait kitaplar, bilimsel bilgi ile dinsel bilgi arasında bir ayrım yapmaya, evrim kuramının bilimsel, yaratılışın dinsel olduğunu belirtmeye çalışmaktadır. Yaratılış görüşünün anlatıldığı bir biyoloji kitabının bunu nasıl başarabileceği tartışmalıdır. Bu durumunu en iyi ifade edecek kavram, evrim-yaratılış öğretimi ikilemi karşısında “tarafsızlaşma”dır. 


Nitekim kitaplardaki “tarafsızlık” çabasının tesadüf değil bilinçli bir siyaset ürünü olduğunu, dönemin Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, verilen bir Meclis önergesine sunduğu cevap ile ortaya koymuştur. Bakan cevabında, ilk ve ortaöğretimde evrim kuramının öğrenciye benimsetilmeye çalışılmadığını, kuramın doğruluğundan kesinlikle bahsedilmediğini belirtmiştir 
(TBMM, 13 Şubat 2001; 20). 


1997 yılı neden bir değişimin başladığı yıldır? Kanımızca sebep Türkiye siyasetinin en yakın zamanlı dönüm noktalarından biri de olan, 1997’de RP liderinin başbakanlığını yaptığı hükümetin MGK kararları ile istifaya zorlanmasıdır. Bu dönemeci İslamcı yükselişin duraklaması ve göreli bir toplumsal yumuşama dönemi takip etmiştir. Ancak duraklama geçicidir. 2002 seçimleri ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidara gelmiştir. 


Bu noktada 1997 sonrası ders program ve kitaplarındaki gelişmeler karşısında evrim öğretimi konusunun gündemden düşmediğini ve Meclis’e de sıkça taşındığı belirtilebilir. 1998-2002 yılları arasında evrim öğretimi konulu 10 farklı önergenin sahibi muhafazakar partilere üye milletvekilleridir. Önergelerin ortak iddiası evrim kuramının manevi değerleri sarsıcı, milli bütünlüğü tahrip edici bir niteliğe sahip olduğudur (Örn: TBMM, 22 Aralık 1998; 5). 


2002’den 2007’ye AKP iktidarı dönemi 



AKP iktidarında basılan 2003 yılı ortaöğretim biyoloji kitabı, yaratılışın dogmatik olduğu vurgusunu paylaştığı 2000 yılı kitabına kıyasla iki ölçütü yeniden yitirerek, sadece üç ölçütü barındırır hale gelmiştir. 


2004 yılında Ankara’da bir sınıf öğretmeni konuyu programda olduğu vakitten önce anlattığı ve “öğrencilerin beyninde tahribata yol açtığı” gerekçesi ile soruşturmaya tabi tutulmuştur (“Evrim Teorisi Soruşturma Nedeni”, 9 Kasım 2004). Daha yakın dönemde ise bir grup öğretim üyesi, Milli Eğitim Bakanlığı’na fen bilgisi ve biyoloji programlarının evrim kuramı öğretimi lehine değiştirilmesi ve yaratılış görüşünün çıkarılması yönünde dilekçe vermiş ancak bu talep MEB tarafından reddedilmiştir (Kotan, 2006). Öğretim üyelerinin bu çabası muhafazakar kesimde tepkiyle karşılanmış, ayrıca aynı dönemde İstanbul’un çeşitli semtlerinde Adnan Oktar ve taraftarlarının organize ettiği “yaratılış müzesi” çeşitli okulların öğrencileri tarafından da topluca ziyaret edilmiştir (Aktaş, 2006). 


Öğretmen-Öğrenci Görüşleri: “Öğretmenim, Biz Maymundan mı Geldik?17” 


Burada son olarak kısaca, özellikle 1980 sonrasında çok yoğun olarak propagandası yapılmış olan yaratılış görüşünün ve evrim karşıtı düşüncelerin, fen bilgisi ve biyoloji öğretmenleri ile lise birinci sınıf öğrencileri arasında ne kadar yaygın olduğuna ilişkin anket verilerine yer vermek uygun olacaktır. Anketler, 2004-2005 döneminde Ankara’da görev yapan 147 biyoloji-fen bilgisi öğretmeni ve yine Ankara’da 257 ortaöğretim 1. sınıf öğrencisi ile yapılmıştır. 


Ankete katılan, biyoloji eğitimi almış ve ayrıca evrim kuramını anlatmakla yükümlü öğretmenlerin yarısı (%49.6) evrim kuramını ya tam olarak ya da hiç benimsememektedir. Paralel biçimde, görüşülen öğretmenler, yaratılışın müfredatta yerini korumasına önemli oranda destek ifade etmiştir (%19.2). 


17 Ankete katılan öğretmenlere göre, öğrencilerin evrim kuramı konusu sırasında en çok sorduğu soru. 


Yine ortaöğretim biyoloji öğretmenleri, öğrencilerin dönem sonunda okula gelmemesi dolayısıyla konunun programdaki haliyle işlenemediğini ifade etmişlerdir. Ancak evrim kuramını kişisel olarak kabul ettiğini belirten öğretmenlerden kimisi, konuyu sınıfta program dışında ele aldıklarını anket formuna not düşmüşlerdir. Örneğin bir lisedeki biyoloji öğretmenleri, evrim kuramının anlatıldığı bölümü, zümre öğretmenleri kararı ile öne aldıklarını ve konuyu işleyebildiklerini açıklamışlardır. 


Öğretmen anketlerinin çözümlemesinde ortaya çıkan çarpıcı bir sonuç ise, daha yaşlı öğretmenlerin evrimi destekleme oranlarının genç öğretmenlere kıyasla anlamlı ölçüde yüksek oluşudur. Özellikle 1980 öncesinde eğitim görmüş öğretmenler arasında evrimi benimseme oranının yüksekliği, 1980 sonrasının sistematik evrim karşıtlığının öğretmenler cephesinde etkili olduğuna işaret etmektedir. 


Ankete katılan öğrencilerin ancak dörtte biri (%25.7) canlıların evrimleştiğini düşünmektedir; ayrıca, canlılığın kökenine ve insan türünün canlılık içindeki yerine ilişkin görüşleri de büyük oranda (“İnsan ayrı bir türdür, hayvanlar ile birlikte sınıflandırılmamaktadır”ı tercih edenlerin oranı %46.3’tür) yaratılış görüşü ile paralellik göstermektedir. 


Sonuç ve Değerlendirme 



Burada tasvir etmeye çalışılan tarihsel dönemlerden çıkarılabilecek ilk genel sonuç, eğitimin kendisinin asıl olarak siyasi bir alan olduğudur. Evrim kuramı eğitimi de bu siyasi alanda, çeşitli amaçlar için kullanılmış ve farklı şekiller almıştır. Eğitimin siyaset belirlenimli oluşu, Türkiye’ye has da değildir. Örneğin, İspanya’nın 40 yıllık Franko iktidarı döneminde evrim kuramı müfredattan çıkarılmış ve ancak Franko sonrasında müfradata tekrar girebilmiştir (Barbera vd., 1999). Dolayısıyla burada önemli olan ülkenin siyasi iktidarı ve bu iktidarın ülkeye nasıl bir yön vermek istediğidir. Çünkü kamusal eğitim, mevcut iktidarın ideolojik yönelimlerini topluma benimsetmede, halen (iletişim araçlarının bu denli geliştiği çağmızda da) en etkili araçlardan biridir. Ancak örgütlü muhalefetin de, eğitimin içeriğini belirlemedeki etkisi kendi tarihimizde kanıtlanmıştır. Burada 1980 öncesinde TÖBDER’in verdiği ve büyük oranda kazanım sağladığı mücadele hatırlanmalıdır. 


Bu mücadelenin bir örneği de yukarıda bahsi geçen imza kampanyası ile başlamıştır. Toplanan imzaların taleplerinin Bakanlık tarafından reddedilmesinin ardından verilen dilekçeye ve ardından açılan davaya Bakanlık iki savunma yazmıştır. Bu savunmalardan ilkinde (2006) MEB, davacı konumundaki Üniversite Konseyleri Derneği’nin (ÜKD) iddialarını ve taleplerini reddetmekle kalmamış, yaratılış görüşünün müfredata girmesini de toplumun ortak inanç ve kültür değerlerinin bir sonucu olduğu şeklinde savunmuştur. Bu savunmaya karşı evrim kuramının önemini, bilimselliğini ve yaratılış görüşünün fen kitaplarında yeri olmadığını ayrıntılı bir şekilde anlatan bir cevap kaleme alınmıştır. Bu cevapta ayrıca MEB’nın hukuk dışı uygulamalarına da değinilmiştir. Örneğin, ilköğretim 8. sınıf programında olmamasına rağmen yaratılış görüşünün, ilköğretim fenbilgisi kitabında bulunması ve 2005 yılında program değişikliği olmamasına rağmen yine 8. sınıf fen bilgisi kitabında evrim konusunun kısaltılması. Bakanlığın verdiği ikinci savunma metninde, ÜKD’nin davada örnek olarak sunduğu bu iki kısmı değiştirileceğini bildirilmektedir. Ancak henüz "evrim kuramı"nın bilimsel yönleriyle kapsamlı bir biçimde ele alınması ve yaratılış görüşünün müfredattan çıkarılması talebi kabul edilmemiştir. Bu konuşmanın hazırlandığı Nisan 2007 itibariyle, Ankara Yedinci İdare Mahkemesi'nin vereceği karar beklenmektedir. 


Herhalukarda bu süreç konunun tartışılmasının önünü açmış ve bilimsel eğitimden taraf insanları büyük ölçüde birleştirmiştir. Zira konu evrim kuramının hakkettiği biçimde işlenmesinin ötesinde, Türkiye’de eğitim sisteminin geliştirilmesi ve Türkiye’nin bilimsel araştırma alanındaki gelişmesiyle yakından ilgilidir. 




Kaynakça 



Afet Hanımefendi vd. (1996). Türk Tarihinin Ana Hatları. Kemalist Yönetimin Resmi Tarih Tezi. İstanbul: Kaynak Yayınevi. 
Ahmad, F. (1995). Modern Türkiye’nin Oluşumu (Ç. Y. Alogan). İst: Sarmal Yay. 
Akgün, B. (2002 March). Twins or Enemies: Comparing Nationalist and Islamist Traditions in Turkish Politics. Middle East Review of İnternational Affairs, Vol. 6. No.1.p.17-35. 
Aklan, S. (1977). Yeni Ders Kitapları Üzerine Yok Yere Koparılan Kızılca Kıyamet. İstanbul: Yeni Asya Yayınları. 
Aktaş, U. (12 Mart 2006). Çocuklar Kime Emanet. Radikal Gazetesi. 
Atay, T. (2004). Din Hayattan Çıkar. Antropolojik Değerlendirmeler. İstanbul: İletişim Yayınları. 
Aydın, İ. (1997). Siyasi Parti ve Hükümet Programlarında Eğitim-Öğretim & Öğretmenler (1908-1997). Ankara: Eğitim Sen Yayınları. Güncel Sorunlar Dizisi 1. 
Aydın, İ. (2001). Osmanlıdan Günümüze Tarih Ders Kitapları. Ankara: Eğitim Sen Yayınları. 
Barbera, O., Zanon, B., Perez, J.S. (1999). Biology Curriculum in Twentieth Century Spain. Science Education. No. 83. p.97-111. 
Başar, E. (2003). Eğitim Görüşleri ve Uygulamalarıyla Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem (31.3.1975-21.6.1977). Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16, s.28-115 
Baykurt, F. (1969). Türk Kültür ve Eğitiminde Emperyalist Etkiler. Devrimci Eğitim Şurası, 4-8 Eylül 1968 Ankara. Ankara: Tös yayınları no: 4. 
Copeaux, E. (2000). Tarih Ders Kitaplarında (1931-1993) Türk Tarih Tezinden Türk-İslam Sentezine. Çev. A. Berktay. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları 59. 
Doğan, H. (1972). Öğrenci, Öğretmen ve Program Yönünden Türk Öğretim Sisteminin Değerlendirilmesi. Talim ve Terbiye Dairesi Yayınları, 17. Eğitim Serisi 4. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. 
DPT. (1983). Milli Kültür. Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Yayın no:1920-ÖİK: 300. Ankara. 
Edis, T. (1994, Summer). İslamic Creationism in Turkey. Creation/Evolution. 14(1), Issue 34. p.1-12. 
Ertan, H. ( 21 Ekim, 2004). Mitokondrinin Acı Kaderi! Radikal Gazetesi. s.4. 
Eskicumalı, A. (2003). Eğitim ve Toplumsal Değişme: Türkiye’nin Değişim Sürecinde Eğitimin Rolü, 1923-1946. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim D. Cilt 19(2). 
Evrim Kuramı Soruşturma Nedeni. (9 Kasım 2004). Akşam Gazetesi.s.5. 
Gish, D.T. (Tarihsiz). Yaratılış, Evrim ve Halk Eğitimi (Çev. A. Tatlı, E. Keha). M. E. G. ve S. Bakanlığı, Çıraklık ve Yaygın Eğitim G. M. Halk Eğitimi Serisi 1. 
Gökaçtı, M. A. (2005). Türkiye’de Din Eğitimi ve İmam Hatipler. İletişim Yay: İstanbul. 
Graebsch, A., Schiermeier, Q. (23 Kasım, 2006). Anti-evolutionists raise their profile in Europe. Nature, Special report, 444, 406-407. 
Gülalp, H. (2003). Kimlikler Siyaseti. Türkiye’de Siyasal İslamın Temelleri. Metis Yayınları: İstanbul. 
Gülen, M. F. (2004). Yaratılış Gerçeği ve Evrim. Nil Yayınları: İstanbul. 
İnal, K. (2004). Eğitim ve İktidar. Türkiye’de Ders Kitaplarında Demokratik ve Milliyetçi Değerler. Ankara: Ütopya Yayınevi. 
Kence, A. (1994). Bilim Etkileyen Faktör Olarak Eğitim (Biyoloji Eğitiminde Evrim ve Yaratılışçılık). Bilim ve Eğitim (Bilimsel Toplantı Serileri 2). TÜBA, Ank. s.43-47. 
Kence, A. (2002, 2 Mart). Şeriatçılığın Böylesi!Cumhuriyet Gazetesi. Olaylar ve Görüşler. s.2. 
Kotan, B. (5 Mart 2006). Bakan Çelik: Yaratılış Aynen Kalacak. Radikal Gazetesi. 
Kültür Bakanlığı. (1938). Yeni Biyoloji ve İnsan Hayatı II. İst: Devlet Basımevi. 
MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü. (1985, Nisan, Mayıs, Haziran). Din Öğretimi Dergisi. Milli Eğitim B., Ank. 
MEB Teftiş Kurulu. (1990). Biyoloji ve Sağlık Bilgisi Müfredat Programı ile Teftişler Sırasında Gözönünde Bulundurulacak Hususlar. Yayın no 7. Milli Eğitim B., Ank. 
MEB. (1985). Evrim Kuramı Hakkında Rapor Özeti. Milli Eğitim B., Ank. 
Mert, N. (2001). Cumhuriyet Türkiyesi’nde Laiklik ve Karşı Laikliğin Düşünsel Boyutu. Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 2, Kemalizm. İst: İletişim Yay. s.197-209. 
Miller, Jon D., Scott, E. C., Okamoto, S., (2006, 11 Ağustos). Public Acceptance of Evolution. Science, Vol. 313. no. 5788, pp. 765 – 766. 
Skoog, G., Bilica, K. ( August 24, 2001). The Emphasis Given To Evolution In State Science Standards: A Lever For Change In Evolution Education?. Science Education [Sce] Se149 19:42. 
TBMM (13 Şubat 2001). Tutanak Dergisi. D. 21. Cilt: 54. Yasama yılı 3. s.20. 
TBMM (22 Aralık 1998). Tutanak Dergisi. D. 20. Cilt: 68. Yasama yılı 4. s.5. 
Turgut, F. (1990). Türkiye’de Fen Matematik Programlarını Yenileme Çalışmaları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı:5, s.1-10 
Ünal, S., Coştu, B., Karataş, F.Ö. (2004). Türkiye’de Fen Bilimleri Alanındaki Program Geliştirme Çalışmalarına Genel Bir Bakış. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. Cilt 24. sayı 2. s.183-202. 
Weissmann, G. (2006). Teach Evolution, Learn Science: We’re Ahead of Turkey, But Behind Iran. The FASEB Journal, 20:2183-2185. 
Yeğen, M. (2001). Kemalizm ve Hegemonya? Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 2, Kemalizm. İstanbul: İletişim Yayınları. s.57-74. 








Yorum Gönder

0 Yorumlar