PSİKOLOJİ VE DİN
Carl Gustav Jung
Derleyen: İzzet Erş
- Din, dinin yaratıcısı olmaktan daha çok onun bir kurbanı durumundaki insan öznesini kavrar ve kontrolü altına alır.
- Tıp bilimi psişik şeylerden hiç hoşlanmaz - ona göre, beden ya hastadır ya da hiç sorunu yoktur.
- Maddeci bir önyargıya göre, psike, beyindeki organik süreçlerin fenomenler üstü bir yan ürünüdür sadece. Her psişik rahatsızlığın kökeni, organik ya da fiziksel olmak zorundadır ve eğer tanı konulamıyorsa bu durum, sadece tanı araçlarımızın yetersizliğinin bir sonucudur.
- Var olmanın sadece fiziksel bir biçimde olabileceği varsayımı, neredeyse gülünç bir önyargıdır. Aslına bakılırsa, yakından bildiğimiz tek varoluş biçimi, psişiktir. Tam tersine şunu da söyleyebiliriz: fiziksel varoluş sadece çıkarımsaldır (inference), çünkü ancak duyularımızın bize ilettiği psişik imgeleri (imajları) algıladığımız sürece madde hakkında bilgi sahibi olabiliriz.
- İnsan psike'sini sadece kişiyi ilgilendiren bir konu olarak ele almak ve tümüyle kişisel bir bakış açısıyla açıklamak ölümcül bir hatadır.
- Protestanlık, kilisenin dikkatle ördüğü birçok duvarı yıkınca, derhal kişisel vahiylerin parçalanmaya ve mezheplere yol açan etkileriyle karşı karşıya kalmaya başladı. Bu dogmatik parmaklık kırılır kırılmaz ve ritüeller etkilerini yitirir yitirmez insanoğlu, hem pagan dinlerin hem de Hristiyanlığın temellerini oluşturan dogmanın ritüelin koruması ve rehberliği olmaksızın, içsel deneyimiyle yüz yüze geldi.
- Bilinç, düzenli şekilde uyku tarafından bölünmesine rağmen, süreklilik taşır, bu nedenle bilinçdışı sürecin de süreklilik göstermesi olasıdır, hatta bilinçdışı, bilinç düzeyinden belki de daha fazla süreklidir. Deneyimlerim, her durumda, şu olasılığı desteklemektedir: rüyalar, bilinçdışı olayların oluşturduğu bir zincirin görünür halkalarıdır."
- Dogma, deneyimi reddeden bir yoldur.
- İnsan düşünce üretmeyi öğrenmeden önce, düşünce kendisine gelmişti.
C.G. Jung, Psikoloji ve Din, Okyanus Yayınları
0 Yorumlar