ÖNSÖZ
Müslüman halklar ve özellikle Türk halkı aşırı duygusal; özellikle çok sevdiği dini söz konusu olduğunda Türk halkı neden asırlardır sürekli bir biçimde aldatılıyor?
Yanıtın Kur’an’da olduğuna inanıyorum. Kur’an Allah ile aldatılmayın! ihtarında bulunuyor. Neden? Çünkü Allah ile aldatılanların en büyük sorunu aldatıldıklarının farkında olma imkanından büyük ölçüde yoksun bulunmalarıdır. Çünkü derinden inandıkları ve içtenlikle teslim oldukları bir değer kendilerinin aleyhinde kullanılıyor. Bunu fark etmeleri kolay değildir.
Türk halkı dinine olan derin saygısı İslam’a duyduğu teslimiyet yüzünden çoğu kez savunma eleştirme güçlerini kullanmıyor. Daha önemlisi Allah ile aldatanlara karşı aklını kullanmıyor.
Allah ile aldatılmanın yıkımına dikkat çeken Kur’an bu tuzağa düşülmemesi ve bu belanın aşılması için gerekli olan iki hayatî donanıma daha dikkat çekmiştir:
1. Aklın işletilmesi,
2. Takvanın yani dindarlığın insanlar arasında üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılması.
Bu iki destek buyruk göz ardı edildiğinde “Allah ile aldatılmayın” emrinin sonuç vermesi imkansız olmaktadır. Akıl işleyecek dindarlık insanlar arası bir değer ölçüsü olmaktan çıkarılacaktır ki kitleler Allah ile aldatma tezgahlarının maskesini düşürebilsin arka planını görebilsin. Maske düşürülüp arka plan görülmediği sürece Allah ile aldatılmak kaçınılmazdır.
Allah ile aldatma zulmünün aşılması için sadece temel çare değil tek çare aklı işletmektir. Kur’an Allah aklını işletmeyenler üzerine pislik indirir (Yûnus 100) diyerek Allah ile aldatılma duygusallığının aşılması için işletilen aklın kaçınılmaz olduğunu insanlığın vicdanına iletmiştir. Başka hiçbir kanıt olmasa sade bu olgu bile laikliğin Kur’an’ın temel taleplerinden biri olduğunu göstermeye yeter. Çünkü aklın devrede olması ve işletilmesi için laiklik temel şarttır. Aksi halde duygu egemen kılınmak suretiyle din aklın önünü kesme aracı olarak kullanılır yani kitle Allah ile aldatılır.
Kur’an andığımız destek güçlerin kullanılmasını emrettiği halde Türk halkı bunları kullanmıyor. Halkın büyük bir kısmı İslam’ın böyle bir talebi olduğunu bilmiyor.
Çünkü bu emirler Kuranda Türk halkı ise asırlardır Kur’an’dan uzak tutulmuş onu okuyup anlamaktan yoksun bırakılmış. Türk halkının Kur’an’dan tek istediği ve beklediği o kitabın Arap harfleriyle telaffuzunu başarıp ‘sevap’ kazanmak olmaktadır. Türk halkı Allah ile aldatma tezgâhlarının ustalıkla işlettikleri bu 'sevap' oyunuyla avunurken yaşadığı dinin Kuranla ilgisi büyük ölçüde yok edilmiş dinde Kur an ın yerini Arap-Emevî saltanat ideolojisinin kutsallaştırılmış sloganlarıyla İslam dışı örflerin uydurmaları almıştır. Bu durumda Kur’an’ın söyledikleri Türk halkının hayatına din olarak nasıl girsin?!
Türk halkı tıpkı birçok Müslüman halk gibi Ortadoğu despotizmlerinin hesabına uygun olarak kutsallaştırılmış buyrukları din biliyor onları yaşıyor.
Bu durumu çok iyi bilen aldatma sektörleri sürekli dini-imanı kullanarak yaklaşıyor. Türk halkına ve onu daha ilk anda elsiz-dilsiz hale getirerek istediği şekilde ve istediği oranda aldatıp sömürüyor.
Türk halkının en büyük zaafı dinini uyanma ve sorgulama aracı olarak değil de uyuma ve susma aracı olarak kullanmasıdır. Sadece Türk halkının değil bütün Müslümanların en büyük zaaflarından biri belki de birincisi işte budur. En büyük zaaflarından biri bu olmasaydı Kur’an Allah ile aldatılmayın! ihtarına gerek görür müydü!
Bugün insanlık ve o arada bizim insanımız Allah ile aldatılmanın en zorlu devresini yaşıyor. Küresel ve organize aldatma sektörlerinin faaliyette olduğu bir süreçtir bu. Dinsiz zulümlere tepki adı altında din adına zulmetme sürecidir bu. Kutsal patentli bu zulüm materyalist darbelerle yara-bere içinde kalmış kitlelerin yaraları üstüne Allah diyerek tekme vurmaktadır.
Bu kitap Müslüman Türk halkına Allah ile nasıl aldatıldığını Kur’an verilerine dayanarak anlatmak isteyen Kur’an mümini bir Türk aydınının mütevazı bir hizmeti olarak kabul edilmelidir. Amacına varırsa yazarı mutlu olur.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk İstanbul 2008
0 Yorumlar