Evrenimizdeki herşey; kozmos, yıldızlar, dünyamız ve bedenimiz, bitkiler, hayvanlar, yiyecekler vb... elektromanyetik emisyona (yayım) sahiptir. Elektromanyetik dalgalar ya da frekanslar denizinde yaşıyoruz ve bu frekans denizi içindeki herşey de birbiri ile bağlantılı ve etkileşimde.
Bizler, frekans denizinde data transmitterleri (verici, aktarıcı) olan elektrik varlıklarız. Bedenimiz, bilgiyi proses ve transfer etmek için elektromanyetik frekansları kullanır ve bunu sadece sinir sistemi ve hormonlar yolu ile yapmaz, ayrıca, çoğunu tüm hücrelerimizi kaplayan elektromanyetik frekansları çok fazla ileten bağlayıcı doku olan “faysa” (ince saydam zar) ile yapmaktadır.
Bu bir çeşit organik fiber ağdır. Ayrıca, tüm hücre duvarlarımız, hücre içinde hücrenin neye ihtiyacı olduğu bilgisini, hem dışardaki çevreden, hem de hücre içinden alan bağlayıcı-bağ dokularından oluşmaktadır. Bu durum aslında akapunturun da temelini teşkil eder:
Resimde de görüldüğü üzere, iğneler, ilgili meridyenlerdeki (enerji yolları) tıkanmaları-blokajları kaldırarak , tıkanan enerjinin yeniden akışını sağlayan sanki bir çeşit “anten” gibi davranış sergilerler. Tüm bu enerji yolları, örneğin; organlara bağlıdır, organlar da belirli duygulara vb... Bu, madde ve enerji, beden ve ruhumuz arasındaki, sağlık ve refahımızla bağlantılı frekansların dansına güzel bir örnektir.
Vücudumuzda ne zaman bir cep telefonu ya da wifi’ den dolayı bir radyasyon oluşsa, bu, hücrelerin bilgi elde edinimini ve fonksiyonunu bozar. Hücreler, reseptörleri yoluyla uygun, doğru maddeleri edinemez ve zayıflayıp,, hastalanır. Ayrıca, elektriksel bilgiyi kullanan bağışıklık sistemimizin beyaz kan hücreleri de daha etkisiz hale gelir.
Çeviren: Aylin ER
Kaynak: Instagram:Intellecual _activist
https://okyanusum.com/
0 Yorumlar