Gül, Gül Yağı ve Gülsuyu




TARİHİN ÖNEMLİ SIRRI: GÜL, GÜL YAĞI VE GÜLSUYU 


Ayşe Esra Güler

Pharmacy Student, İstanbul University, Faculty of Pharmacy, İstanbul, ayseesraguler@gmail.com

Sevdenur Karataş

PhD. Candidate, İstanbul University, Faculty of Pharmacy, Dept. of Pharmaceutical Technology, İstanbul, svdnrk@hotmail.com


Anadolu coğrafyasında Türk tarihinden öteye gidersek gülün tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu anlaşılmaktadır. Eski Mısır’da ve Antik Yunan’da dahi gülün güzel koku elde etmek için kullanıldığı ve bununla beraber Babil’in Asma Bahçeleri ve burada Amytes’in yetiştirdiği çiçeklerin arasında gülün yer aldığı bilinmektedir. Orta Asya orijinli olan gülün Türklerde kullanımına dair bilgiler, kaynaklar ışığında ancak 11. yüzyıla kadar incelenebilmektedir. Gülün güzel koku amaçlı kullanılması tıp kitaplarının biraz dışında kalmaktadır. Fakat gül kokusuyla hazırlanan bir pudradan 15. yüzyılda yazılmış önemli bir tıp kitabı olan “Kemaliye”de bahsedilir. Gül yaprakları havanda dövülüp toz haline getirilir ve hamamdan sonra nemli iken boyna masaj yapılarak uygulanır. Böylece gül kokusu uzun süre çıkmaz. Uygulanma sebebi ruhun tedavisi içindir. “Kitab-ı Divan-ı Lügat-it Türk” ve Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig”inde ziyafetler sırasında içilen cülab ve cülangebin isimli şerbetlerden bahsedilmektedir. Osmanlı Devleti’nde gülsuyu ve gülden yapılan ilaç ve macunların kullanımı çok yaygındır. Devletin ikinci başşehri olan Edirne’de, gülsuyu yapımı sarayda gerçekleşmekteydi. Saray planı içinde bir Gülhane vardır. Bu Gülhane’de bir bahçenin yanı sıra bir bina mevcuttur. Bahçenin gül bahçesi, binanın ise gülsuyu yapıldığı bina olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nda da bir Gülhane olduğunu biliyoruz. Bu Gülhane Osmanlı döneminde güllerin yetiştirildiği yer olarak kullanılmaktaydı. 1776 yılında Kauffer’in yaptığı haritada da aynı plan ve tarifi görmek mümkündür. Saray bahçesinde burada yetişen güllerden gül suyu imal edildiğini biliyoruz. Diğerleri gibi gül yağı da eski tıpta yaygın olarak kullanılmaktadır. Beyinden kaynaklanan hastalıklarda ve hafızayı güçlendirmek için gülyağının kullanılışından İbn-i Sina’nın meşhur kitabı “el-Kanun fi’t-Tıbb”da bahsedilir. Bunun yanı sıra egzama gibi hastalıklarda da bu yağın kullanımı yaygındır. Değinmeden geçilmemesi gereken bir diğer nokta ise gülyağının Osmanlı dönemi hafız yetiştiriciliğinde önemli bir yeri olduğudur. 


Yorum Gönder

0 Yorumlar