DARBELERDE DİNÎ BOYUT: 15 TEMMUZ ÖRNEĞİ
Prof. Dr. Ejder OKUMUŞ
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, El-mek: ejder.okumus@gmail.com
ÖZET
Bu çalışma, Türkiye’nin modern tarihine damga vuran darbeler zincirini dinî boyutu bakımından 15 Temmuz 2016 darbe/işgal/iç savaş girişimi örneğinde incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç temelinde çalışmada araştırmacı, darbelerin bizatihi dinî renklerinin ve din ile meşrulaştırılma boyutlarının yanı sıra darbeye karşı çıkış ve direnişlerin de bizatihi dinî renkleri ve din ile meşrulaştırılma boyutlarını anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır. 1960 yılından itibaren Türkiye’de yaşanan darbeler, bu çalışmanın uygulama alanı olmakla birlikte, çalışmada bilhassa 15 Temmuz darbe girişimi temel uygulama alanıolarak seçilmektedir. Sosyolojik bakış açısıyla yürütülen bu araştırmada varsayılmaktadır ki, 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe/iç savaş girişiminde hem darbe girişimcileri tarafıyla, hem de darbe karşıtı halk tarafıyla açık bir dinî boyut bulunmaktadır. Darbe girişimi ve engellenmesi olayında, darbeciler tarafıyla Paralel Dinî Yapıdan kaynaklı bir din boyutu var iken, darbe karşıtı halk tarafıyla toplumsal olarak içinde çeşitli dinî anlayış ve pratiklerin yer aldığı ana dinî yapıyı ifade eden bir din boyutu vardır. Çalışmada yöntem olarak öncelikle genelde darbelerin din ile etkileşimleri ve özelde 15 Temmuz darbe girişiminin din ile etkileşimi, olguyla ilgili belge ve gözlemlere dayanılarak inceleme yoluna gidilmektedir. Bu çerçevede elde edilen veriler analiz edilmekte veçalışmanın bulguları ortaya konulmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi ve bu girişime halkın devrimci direnişi, gerçekten de din bakımından çok önemli boyutlara sahip olması itibariyle çok ciddi sosyolojik veçheler barındırmaktadır. Bu noktada konu, din sosyolojisi açısından da oldukça ilginç ve mühim boyutlara sahiptir. Bundan dolayı belirtmek gerekir ki 15 Temmuz darbe girişimi, yaşanmışlıklarıyla büyük duygusallıkları bünyesinde taşımakla birlikte bilimsel olarak ele alınmalıdır. Bu çalışmada yazar, bunu yapmaya gayret etmektedir.
Giriş
Örgütlü Dinsel Küresel Mesiyanik Paralel Yapı’nın (Okumuş 2014a) 15 Temmuz 2016 gecesi Yurtta Sulh Konseyi adıyla kalkıştığı uluslararası boyutlu işgalci kanlı terörist darbe/iç savaş girişimi (Dedeoğlu 2017a), halkın kelimenin tam anlamıyla devrimci direnişiyle akamete uğratılmıştır. Darbeci askerlerin askerî araç ve silahlarla acımasızca hücumlarına, ateş açmalarına karşı insanların ölümü öldürürcesine direnmeleri/canhıraş mücadeleleri, ender kahramanlık destanlarındandır (Okumuş 2017). Bu çalışma, Türk halkının mezkur darbe girişimini engellemedeki güçlü rolünün çeşitli yönlerini din boyutu bakımından anlamayı amaçlamaktadır.
Gerek askeri darbe ve darbe girişiminde, darbelerin toplum tarafından kabulünde, gerekse darbelerin benimsenmemesi, olumsuzlanması veya önlenmesinde dinin önemli fonksiyonlarla devreye girdiği veya sokulduğu bir gerçektir. Örneğin Türkiye gerçekliğinde 1960 darbesinden tutun 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar dinin, özellikle meşrûlaştırım boyutuyla darbeleri meşrûlaştırmada istihdam edildiği söylenebilir (Subaşı 2009; Okumuş 2005; Eren 1996). Yine 15 Temmuz darbe girişimine karşı halkın direnişinde de din, önemli işlevler görmüştür. Bu çalışma bu çerçevede 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında darbe, darbeye direniş ve din bağlantılarını ele almaktadır.
Çalışmada araştırmacının 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz darbe ve darbe girişimleri sürecinde yaptığı gözlemlemelerle elde ettiği ve ayrıca konuyla ilgili kaynak belgelerdenyararlanarak temin ettiği veriler analiz edilmekte, anlaşılmaya ve anlamlandırılmaya çalışılmaktadır. Yararlanılan kaynaklar arasında araştırmacının konuyla ilgili daha önce yazdığı yazılar (2014a, 2014b, 2016a, 2016b, 2017a, 2017b) önemli bir yer tutmaktadır. Makalede araştırmacının söz konusu yazılarının büyük bir kısmı yer almaktadır. Belirtmek gerekir ki makalede mümkün olduğunca nesnellik ve tarafsızlık ilkesiyle hareket edilmektedir. 15 Temmuz darbe girişiminde rol üstlenmiş dinî yapıya dair değerlendirme ve tahlillerde bilimsel yaklaşımın dışına çıkılmamaya özen gösterilmektedir.
1.Türkiye’de Genel Olarak Darbeler ve Din
1.1.Toplumun Din Boyutu ve Dinî Meşrûlaştırım
Dinin toplumsal hayatta ne kadar ekili olduğu sosyal bilimcilerin sürekli vurguladıkları bir gerçektir. Bundan dolayı toplum ve din araştırmacıları, toplumun ve toplumsal olayların din boyutu üzerine çok çeşitli inceleme ve araştırmalar yapmaktadırlar. Bu bağlamda yapılan araştırmalar gösterdiği üzere dinin toplumsal boyutları arasında meşrûlaştırım gücü, diğer birçok boyutuyla da ilgili olarak toplumsal hayatta dikkat çekici bir şekilde dinin güçlü bir şekilde varlık göstermesinde işlevsel olmaktadır (Okumuş 2005).
Darbelerde Dinî Boyut: 15 Temmuz Örneği 591
Toplumda din, hiç şüphesiz çeşitli boyut ve işlevleriyle kendini göstermekte, toplumsal hayatı etkilemekte ve kültürü dönüştürmektedir. Söz konusu boyut ve işlevlerden meşrûlaştırım, dinin mevcut olay, olgu, kurum, tutum ve davranışları izah etmesi, anlamlandırması, geçerli hale getirmesi ve haklılaştırması demektir. Belirtmek gerekir ki bu anlamda dinî meşrûlaştırım, din için nötr bir anlam içeriğiyle yüklü bir toplumsal gerçekliğe işaret etmektedir. Bu kavramsallaştırma, mutlak anlamda din için olumsuz ya da mutlak anlamda olumlu bir durumu ifade etmemekte, tersinevar olan gerçekliği ifade etmek üzere nesnel bir kavramsallaştırma olarak tipleştirilmekte, üretilmektedir.
1.2.Darbeler ve Din
Türkiye’nin modern Cumhuriyet tarihi, askerî müdahaleler açısından oldukça “zengin”dir. Darbelere kısaca bakıldığında, hemen hemen her 10 yıla denk gelecek bir darbe, darbe girişimi veya muhtıra gibi askerî müdahalelerin olduğu görülür (Hale 1996). Bu müdahalelerin siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel, hukukî, dinî vs. çok çeşitli boyutlarından, farklı neden ve gerekçelerindenbahsedilebilir. Fakat bunlar arasında dinî boyutun, darbelerin gerçekleştirilmesinin meşrûlaştırılmasında, gerek darbeleri topluma çeşitli açıklamalarla kabul ettirmede, gerekse toplumun gizli veya açık darbelere karşı olmasında izah edilmesinde oldukça önemli bir boyut olduğu söylenebilir. Mesela 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin gerçekleşme zemininin oluşmasında etkili olduğu düşünülen önemli olaylardan biri, askerlerin Demokrat parti ile dinî grupların bir kısmının, bilhassa Nurcuların ittifak kurduklarına inanmaları ve böyle bir “gericilik” durumundan kurtulma istekleriydi (Mardin 1992). Fakat darbenin meşrûlaştırılmasında da darbecilerin dinî izahlara başvurmaları söz konusuydu. Ayrıca darbeye karşı çıkanların, darbeyi benimsemeyentoplum kesimlerinin darbeye olumsuz bakışlarını din ile meşrûlaştırmaları, dinî izah ve gerekçelerle açıklamaları da bir o kadar önemliydi. Yine 12 Eylül 1980 askerî darbenin hem yapılış sürecinde, hem yapıldıktan sonra topluma kabul ettirilmesinde, gerek darbecilerin gerekse darbeyi destekleyenseküler ve dinî aktör ve grupların dinî izahları oldukça önemlidir. Bu noktada örnek olarak 12 Eylül darbecilerinin, özellikle darbecilerin başındaki Kenan Evren’in darbeyi halk katında geçerli kılmak için dini ideolojik aygıt olarak devreye soktuklarını, bilhassa da dinin meşrûlaştırma gücüne başvurduklarını, dini araçsallaştırdıklarını, gerçekte veya söylemde İslamî birçok aktör veya grubu gerici, yobaz veya mürteci olarak görmelerine rağmen ihtiyaç duyduklarında Marxçı anlamda diniistismar aracı olarak isti’mal ve istihdam ettiklerini belirtilebilir (Okumuş 2005; Eren 1996). Evren’in gerek çeşitli mitinglerde konuşma yaparken, gerek başörtüsü gibi dinî uygulamalara karşı çıkarken dine başvurduğu, ayetler okuduğu, dinî söylemler ortaya koyduğu bilinmektedir (Eren 1996). “Dinî meşrûlaştırım, 12 Eylül darbesini halkın sevgisine konu etmekte, darbecilerin yaptıkları onca haksızlıkları din kamuflajıyla örtmekte, toplumu manüple ederek zulümlerini görmemesini, kendilerini iyi karşılamasını sağlamaktadır. Din gerçeği, bu ülkede nice İslam karşıtına camilere gitmeyi, cenaze kılmayı nasip etmiştir. Evren de konuşmalarında babasının, dedesinin hoca olduğunu sık sık vurgulama ihtiyacı duymuştur.” (Eren 1996).
28 Şubat postmodern askerî darbesine gelince; Bu darbenin yapılışına gerekçe gösterilmesinde dine darbeciler tarafından hem olumlu hem de olumsuz atıflarda bulunulmuş,
Paralel dinsel yapıdan dinî destek sağlanarak olumsuz görülen dinî birey, kurum ve yapılara şiddetli baskılar uygulanmış, birçok aktör, vakıf, dernek gerici, irticacı gibi yaftalamalarla kapatılmış, çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Diyanet, İlahiyat fakülteleri, İmam-Hatip Liseleri ve Kur’an kurslarına operasyon çekilmiş, bu kurumlarda çalışanlar, ciddi baskılar, mobbingler, zulümler, sürgünler, fişlemeler, mahkumiyetler, iftiralar ve soruşturmalara maruz bırakılmışlardır. Başta üniversiteler olmak üzere eğitim kurumlarında ve kamusal alan olarak belirlenen yerlerde birçok dinî söz, ifade ve fiil yasaklanmıştır (Bkz. Okumuş 2015).
2.15 Temmuz Darbe/İç Savaş Girişimi ve Paralel Din Boyutu
15 Temmuz darbe girişimi, din boyutludur. Çünkü dine yaslanarak, dinden meşruiyet alarak, inanılan din açısından görünüşte her türlü gayri meşru araç ve yöntemi dahi din ile meşrulaştırarak hareket eden işgalci darbeci Paralel Hareket, dine dayanarak hareket eden bir “cemaat” yapısıdır. Mahremiyetleri tarumar eden (Okumuş 2014b) bir gösterişçi/din istismarcısı organizasyonu olan Paralel dinî yapı (Altun 2016; Okumuş 2016b), dinî liderlik, dinî hiyerarşik yapı ve örgütlenme, mesiyanizm veya mehdicilik, paralelizm, dinî faaliyetlerde bulunma, gösterişçi dindarlık, din istismarı gibi özellikleriyle dinî boyutlu bir harekettir.
2.1.Küresel Mesiyanik Bir Darbe Teşebbüsü
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu adıyla meşrulaştırılmak istenen 17 Aralık müdahalesi, bazı yönleriyle 28 Şubat Postmodern Darbesine benzetilebilecek özellikler taşısa da, ondan çok farklı ve karmaşık bir darbe girişimidir. 17 Aralık, 25 Aralık ve 15 Temmuz müdahaleleri, görünüşe bakılırsa, küresel aktörlerin yerli dinsel aktörlerle gerçekleştirdiği darbe teşebbüsleri dizisidir. Bu darbe girişimlerinde görev alanların yazılı, sözlü ve görsel medyasıyla dinsel bir hareketin liderliği tarafından destekleniyor görünmesi, Hükümet’e yapılan söz konusu müdahalelerin, mesiyanik boyutlu girişimler olduğu izlenimini vermektedir. O münasebetle bu darbe girişimlerinin doğru anlaşılması için onun mesiyanik yönünün doğru anlaşılması gerekmektedir. Mesiyanik darbeteşebbüsü ne anlama gelmektedir? Bunu anlamak için önce mesiyanik teşebbüsle ne kastedilmekte olduğuna bir bakmak lazımdır (Okumuş 2014a).
Mesiyanik teşebbüs;
Mesih, Mehdi veya başka bir isimle ifadesini bulan bir kurtarıcı fikriylehareket eden ve insanları mevcut kötü durumdan kurtaracak bir mehdi inancına sahip olan mesihçi veya mehdici girişim demektir. Mesiyanik girişimin temel inancı mesiyanizmdir. Mesiyanizm, mesihçilik veya mehdicilik anlamındadır. Mehdicilik, ilahî bir kurtarıcının bir Mehdi’nin, bir Mesih’in insanları kurtaracağı inancıdır. Birçok dinin sosyolojisinde ve teolojisinde bu inancın varlığı bilinmektedir. Bir mesiyanik hareketin mensupları, içinde bulundukları şartlarda bir kurtarıcıya ihtiyaç olduğuna, o kurtarıcının yolundan gidilmesi gerektiğine, kurtarıcının herhangi bir zamanda geleceğine, hatta belki kendi liderlerinin kurtarıcı olabileceğine/olduğuna ve o kurtarıcıya tâbi olanların kurtuluşa erebileceklerine inanırlar. Mehdi inancıyla yola çıkan insanların meydana getirdiği bir dinsel hareket, hoşnut olmadığı mevcut durumdan kurtulmak için çeşitli yol ve yöntemler izler, stratejiler geliştirir. Mevcut durumu değiştirmek ve kendi istedikleri bir durumu meydana getirmek için geliştirdikleri stratejileri izlerler. Kimi Mehdici hareketler, değişim stratejilerini sertlik üzerine kurarken, kimileri yumuşaklık üzerine kurarlar. Fakat son tahlilde Mehdici hareketler, insanlığı kurtarma hedeflerine erişmek için var güçleriyle çalışır ve mücadeleederler.
Bu açıklamalardan anlaşılabileceği üzere “Mesiyanik Darbe Teşebbüsü”, bir kurtarıcı beklentisi ve inancına sahip olan bir hareketin mensuplarının insanlığı kurtarmak amacıyla kendi hareket ve davaları adına liderlerine tâbi olup mevcut siyasal düzene veya hükümete karşı ortaya koydukları darbe girişimidir. İşte 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da Türkiye’de yapılanların adı, Mesiyanik Darbe Teşebbüsü’dür. Bu darbe teşebbüslerin, hem küresel siyasal aktörler veya devletlerle ekonomik güçler, hem de Hareket’in küresel dinamikleri ile bağlantıları itibariyle küresel boyutları dikkate alındığında, küresel bir mesiyanik darbe girişimleri olduğu anlaşılmaktadır. Böyle kabul edilirse, mezkur darbe girişimleri dizisi, “Küresel Mesiyanik Darbe Teşebbüsü” olarak adlandırılabilir.
Böyle bir adlandırmanın önemi nedir? Bu darbe girişimleri dizisini Mesiyanik darbe teşebbüsü olarak adlandırmak, darbe girişiminin çok ciddi boyutlarının olduğunu ve dolayısıyla etkileri sadece Ak Parti Hükümeti ve Türkiye ile sınırlı kalmayacak, başta Ortadoğu olmak üzere bütün İslam dünyasını etkisi altına alacak özellikler taşıdığını göstermektedir. Öncelikle din kaynaklı kurtarıcı merkezli bir hareket için önemli olan, kendisidir, kendi mensuplarıdır. Bu hareketin karizmatik lideri, kendisine birinci derecede bağlı olanların kayıtsız şartsız itaat ettiği rehber olup hareket mensupları, insanlığın kurtuluşunu kendi hareketlerine tâbi olmakta görürler. Bundan dolayı önemli olan kendi hareketlerinin varlığı ve başarısıdır. Mesiyanik hareket, kendi başarısı ve insanlığın kurtuluşu için Ak Parti gibi bir hükümeti veya onun mensuplarını, Türkiye’yi, hatta kendilerine mensup olmayan diğer Müslümanları feda etmekte bir beis görmez; feda etmesi gerektiğine inanırsa feda eder. Nitekim olanlara bakılırsa, bu net bir şekilde görülebilir. Darbenin sınırlarının çok geniş olduğu ve daha da genişletilmek istendiği, etkisinin büyüklüğünden, sesinin veya gürültüsünün alabildiğine çok çıkmasından, dinî, eğitimsel, ekonomik ve siyasal boyutlarının derinliğinden ve de darbe girişiminde rol alanların karmaşık küresel ilişkilere girerek gözü dönmüşçesine hiçbir şeyi görmeden, kural tanımadan, her şeyi yakıp yıkarcasına hedefe kilitlenmelerinden anlaşılabilmektedir. Bu nedenle bu darbe girişimi, 28 Şubat’tan sadece farklı olmakla kalmamakta, ilave olarak ondan çok daha büyük etki ve zararları olan bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle bir mesiyanik darbe teşebbüsü doğru anlaşılmaz, ona yaklaşımda doğru yöntem ve teknikler seçilmez ve de doğru stratejiler belirlenmezse, çok daha büyük zarar ve kayıplara maruz kalınabilir (Okumuş 2014a).
2.2.Paralel Yapıda “Paralel Din” ve “Dine Karşı Din
2.2.1.Paralel Din ile Dine Karşı Dinin Sosyolojisi
Sosyolojik anlamda paralel din, geniş anlamda ana dinî bünye içinde ortaya çıkıp ana dinî bünyeye paralel olarak konumlanan dinî yapılanmayı; dine karşı din ise doğru dine karşı çıkarılan tahrif edilmiş dini, doğru dini istismar ederek insanları ezen, zayıflatan, uyuşturan ve halka zulmedenlerin istismar ve zulümlerini meşrulaştıran dini ifade etmektedir. Burada dine karşı dinden maksat, sosyolojik düzlemde dinin bazı mensuplarının başka bazı mensuplarına karşı konumlanması, bir anlamda dindarlara karşı dindarlardır. Tarihte ve günümüzde buna birçok örnek getirilebilir. Tarihte birçok din, tarikat, hareket, paralel din ve dine karşı din konumundadır. Günümüzde ise küresel aktör ve kurumların projelendirdiği ılımlı İslam, Avrupa İslam’ı, Amerikan İslam’ı, Türk İslam’ı gibi paralel İslamların, daha doğru bir ifadeyle paralel İslam’ın ötesine geçip İslam’a karşı İslam haline gelen dinî doktrin, pratik veya hareketlerin ve bu İslam’a karşı İslam’a uygun olarak faaliyet gösteren bir takım dinî akım ve hareketlerin varlığı bilinmektedir. 17 Aralık 2013 tarihiyle başlayan küresel mesiyanik darbe girişimleri sürecine bir de paralel din ve dine karşı din açısından bakmak faydalı olabilir (Okumuş 2014c).
2.2.2.Paralel Din: Dine Karşı Dinin Zemini
Darbe teşebbüsünde, din temelli bir paralel yapı veya paralel din ve dolayısıyla bir tür dine karşı dinin önemli bir görev üstlendiği söylenebilir. Öteden beri kendini merkeze alan; İslam’ı en iyi kendisinin temsil ettiğine inanan ve bunu özellikle insanlarla yerel ve küresel düzlemde geliştirdikleri ilişki biçimiyle de gösteren; kendini fırka-i nâciye, yani kurtuluş fırkası olarak gören, halk dini vedindarlığının bazı karakteristik özelliklerine sahip olan bir dinî grup, cemaat, hareket veya tarikat, sosyolojik anlamda hem ana bünye Müslümanlarının, hem de herhangi bir dinî grubun yanında bir tür paralel din veya paralel dinî yapı konumundadır. Paralel din olarak faaliyet gösteren dinî hareket, gerek dinin namaz, oruç, başörtüsü, kardeşlik gibi çok temel denilebilecek farizalarına dair farklı yorum ve uygulamalar getirmek, gerekse küresel ölçekte diğer İslamî gruplara karşı oldukça mesafelibir duruş sergileyip tersine Müslüman olmayanlarla, kilise ve havra gibi İslamî olmayan dinî kuruluş veya merkezlerle yakın diyalog ilişkileri sergilemek suretiyle bir çeşit dine karşı din veya bir tür dindarlığa karşı dindarlık ortaya koymaktadır. Bu yönüyle paralel din, dine karşı din haline gelmektedir. Bu durumda denilebilir ki, darbe teşebbüsünde rol alan devletteki paralel yapının arkaplanında dine karşı dinin zemininde paralel din bulunmaktadır (Okumuş 2014c).
2.2.3.Dine Karşı Din: Paralel Yapının Zemini
Mezkur darbe girişimleri, asıl aktörleri, gerçek plan ve proje sahipleri kimler olursa olsun, sahada görünenler itibariyle, bir dinî hareketin mensupları ve medya organlarının, birçok unsurunu sahiplendiği veya savunduğu bir dizi olaylar zincirini içine almaktadır. 17 Aralık’la başlayan müdahale süreci, ABD’den yönetilen dinî hareketin başta lideri olmak üzere önde gelenlerinin ve medya organlarının, başından sonuna kadar Ak Parti hükümetine yolsuzlukla mücadele adı altında yapılan yargı eksenli darbe girişimine çok ciddi destekler verdikleri görülmektedir. Demek ki, bir harekete mensup bazı dindar insanların desteklediği darbe girişimi hükümete yöneliktir. Hükümet ise, dindarların kurup yönettiği Ak Parti hükümetidir. Yani hükümetin kimliğini tesis eden en önemli hususlardan biri, muhafazakârlık veya dindarlıktır. Aydınların ve halkın gözünde de durum budur. Buna göre darbe girişiminde bulunmanın ve bulunanların yanında yer alanlar da, darbeye maruz kalan hükümet grubu da de dinî kimlik sahibidir. O halde sosyolojik anlamda bir tür dine karşı din, dindarlığa karşı dindarlık ve dolayısıyla dindarlara karşı dindarlar gibi bir durumla karşı karşıya bulunmaktayız. Hülasa karşı karşıya kalınan paralel yapının zeminini, dine karşı din siyaseti vesosyolojisi teşkil etmektedir (Okumuş 2014c).
2.2.4.Dindarlara Karşı Dindarlar
Sözün özü 17 Aralık ile birlikte başlayan süreçte yaşananlar, sosyolojik anlamda dindarlara karşı dindarlar denilebilecek bir olaylar bütününe işaret etmektedir. Paralel din, sonuçta dindarlarakarşı dindarları çıkarır pozisyona gelmekte ve bu pozisyonda dindarlar eliyle dindarlar başarısız kılınmaya, kötü gösterilmeye ve iktidardan alaşağı edilmeye çalışılmaktadır. Görünüşe bakılırsa bu süreçte darbe girişimlerine destek olan dinî hareketin kimi mensupları veya sorumluları, kendilerine verilen rollerle, kendi dinî anlayış ve amaçları doğrultusunda kendilerinde olmayan imkânlara sahip olan kimi dindarlara karşı mücadele vermektedirler (Okumuş 2014c).
3.Gösterişçi Dindarlıktan 15 Temmuza: Paralel Yapı
3.1.Küresel Gösteri Çağında Küresel Gösterişçi Paralel Yapı
Bir süredir Paralel Yapı olarak karşımıza çıkan küresel mesiyanik/mehdici hareket, kendini sürekli olarak gösteri ve gösterişçi dindarlık üzerinden var kılan bir örgütlü dinsel yapıdır. Yaklaşık 50 yıllık tarihiyle çeşitli aşamalardan geçerek bugünlere gelen bu güç odaklı siyasal hareketin, özellikle son yirmi yılı incelendiğinde, imaj, gösteri ve gösterişçi dindarlık olarak adlandırılabilecek bir kimlikle temayüz ettiği görülür. 28 Şubat postmodern darbesinin din ayağında önemli görevler üstlenen bu yapı, o süreçte özellikle İmam-Hatip Liselerine, İlahiyat Fakültelerine ve Diyanet İşleri Başkanlığına operasyonlar yapmada, onları dönüştürmede ciddi çabalarda bulunmuştur. 2002 yılından sonra Ak Parti iktidarları döneminde kitlelere mal olmuş Ak Parti’nin yanında görünerek güç devşirmeye ve halka mal olmaya çalışmış, nihayet şartlar müsait olmaya başlayınca da bilhassa 2010 yılından itibaren siyaseti kontrol etme, dizayn etme ve sahiplenme iradesi göstermeye başlamış, Şubat MİT krizinde, 17/26 Aralık darbe girişiminde ve 15 Temmuz kanlı darbe ve iç savaş girişiminde başaktör görünümünde sahneye çıkmıştır (Okumuş 2016b).
3.2.Din İstismarcısı Küresel Mehdici Hareket
Gösterişçi dindarlıkla özdeşleşen bu kanlı darbeci terörist mesiyanik yapı, aslına bakılırsa küresel ölçekte din istismarı kavramıyla özetlenebilecek bir tutum, davranış ve ilişki biçimiyle kendini sahnelemektedir. Bilindiği gibi ekonomi, siyaset, eğitim ve kültür gibi sosyal hayatın bütün alanlarında kendini gösterebilen istismar, din alanında da ortaya çıkabilmektedir. Din alanında ortaya çıkan istismar, yani din istismarı ise; dini suistimal etme/kullanma, din sömürüsü yapma, dini menfaati için araçsallaştırma, dini asıl maksatlarının dışında kullanma, dine, dinî inanç ve duygulara haksız çıkar elde etmek amacıyla atıfta bulunma, dini bir şeye alet etme, dinî değerleri kullanarak toplumdan maddî veya manevî çıkar sağlama, Allah adını kullanarak çıkarlar elde etme gibi mânâlara gelir. Din istismarı, bir tür din tacirliğidir. Din istismarcısı, din üzerinden çıkar elde etmeyi amaçlayan, tabir caizse dini, dinin hükümlerini veya dinî kural ve değerleri kendi çıkarı uğruna satan kimsedir. İslam filozofu Kindî’nin ifadesiyle hayvanî nefislerinde yer eden haset kiri ve düşünce ufuklarını kuşatan karanlık, din istismarcılarının hakikatin nurunu görmelerini engeller. Saldırgan ve zalim düşman olarak bunlar, haksız yere işgal ettikleri makamları korumak için elde edemedikleri ve çok uzağında bulundukları insanî erdemlere sahip insanları küçümserler. Amaçları makam ve mevkilerin başına geçmek ve din tacirliği yapmaktır. Gerçekte onlar, dinden yoksundurlar; zira bir şeyin ticaretini yapan onu satar, sattığı ise artık kendisinin değildir.
Gösterişçi dindarlıkla temayüz eden Paralel Yapı, bir din istismarı organizasyonudur.Küresel mesiyanik mehdici bir örgütlü dinsel yapı olarak Paralel’in kendisi, bizzat küresel bir din istismarı projesi olup buna uygun olarak Müslümanları istismar eden din görünümlü seküler bir yapısallık arz etmektedir.
3.3.Riyâkarlıktan Gösteriye Küresel Gösterişçi Dindarlık ve Paralel Yapı
Gösterişçi dindarlık, aslında ilahî dinlerin ve İslam’ın yasakladığı riyakarlığın (Bkz. Bakara 2/264, Nisa 4/38, 142, Enfal 8/47, Ma'un 107/6 vd.; Matta/6, 1-2, 1-4, 5-7; Matta/16, 16-18) ta kendisidir. Ancak bugünün gösterişçi dindarlığı, tarihte eşine rastlanmamış nitelikte geniş çaplı ve derinlikli boyutlara sahiptir. Küresel gösterişçi dindarlık olarak ifade edilebilecek olan ve küresel ölçekte varlık bulan dindarlık, diğer gösteri ve gösterişçilikler gibi görme ve gösterinin gücünden yararlanmak suretiyle dini, hayatta gösteriyle buluşturmaktadır. Küresel gösterişçi dindarlık, gösterinin genel olarak sahip olduğu imaj ve reklamcılık boyutuyla ve de küreselleşme araçlarıyla varlık kazanmakta, yayılmakta, güçlenmektedir. Gösterişçi dindarlıkta ve gösterişçi dindarlığın küreselleşmesinde, insanların imaja aşırı önem vermelerinden ve reklamlardan etkilenme düzeylerinin çokluğundan yararlanılır. Bir toplumsal ilişki biçimi olarak küresel gösterişçi dindarlığın Müslüman cemaat ve hareketlerin bilhassa Müslümanlarla münasebetlerini kaygan bir zemine oturtması, onları güce endekslemesi, gücü elde etmek için şiddete, çatışmaya, teröre yöneltmesi kaçınılmazdır. Küresel üst akıl aktörlerinin yönettiği anlaşılan 15 Temmuz kanlı darbe girişimini ortaya koyan Paralel Yapı örneğinde bu çok açık bir biçimde görülebilmektedir.
Gösterişçi dindarlıkla kimliklenen Paralel Mehdici Yapı, gösterişçiliğine uygun olarak takiyyeci, istismarcı ve aldatıcı özellikleriyle insanların bütün toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik, ahlâkî, hukukî vd. sermayeleri üzerinden güç devşiren bir örgütlü dinsel oranizasyondur. Kur’an’da “Aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın.” (Kur’an, 31/Lokman 33; 35/Fâtır, 5. Ayrıca bkz. 57/Hadîd, 14)ayetinde ifadesini bulan aldatıcı, tam anlamıyla bu gösterişçi dindar paralel yapıdır (Okumuş 2016b).
4.Göz-denetimci Para-Derin Yapı
4.1.Gözetleme Yoluyla Hükümete Diz Çöktürme
Türkiye’nin bütün dünyanın gözü önünde karşı karşıya bırakıldığı 17 Aralık başlangıçlı darbe süreci, sosyolojik anlamda ara toplum veya geçiş toplumu diye de betimlenen toplumumuzun belli alanlarda aslında modernliği geçerek/aşarak postmodern topluma veya modern toplumun daha kaygan, çok kültürlü, akışkan, hızlı değişen bir türüne dönüştüğünü göstermektedir. Zira bu tür bir toplumun en önemli özelliklerinden biri, göz-denetim toplumu olmasıdır. Öz-denetim toplumundabirey, grup veya cemaatler kendilerini gerçekten, içsel ve özsel olarak denetlemelerine karşılık göz-denetim toplumunda dışsal olarak, gözetim yaparak, bir tür röntgencilik ya da gözetleme yoluyla elde ettikleri verileri gösterime sokup yaymak suretiyle denetleme yolunu tercih ederler. Göz-denetim toplumunun söz konusu özelliğini, 17 Aralık sürecinde çok açık bir biçimde anlaşıldığı üzere bu süreci başlatan para-derin yapının çok titiz bir biçimde üzerine aldığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de ve küresel ölçekte para merkezli çalışan paralel derin yapının, siyasal, ekonomik, dinsel ve eğitimsel aktörler başta olmak üzere toplumu dinleme ve gözetlemeye tabi tutarak ve de bu yolla elde ettiği bilgi, resim, fotoğraf ve filmi yayarak kontrol etmeye çalıştığı görülmektedir. İnternette, televizyonda, gazetelerde yayımlanan dinleme ve gözetleme ürünlerine bakıldığında, bu net bir biçimde anlaşılabilmektedir. Derin paralel yapı, çeşitli ortamlarda cep telefonu, internet, kamera gibi elektronik araçlarla yaptığı dinleme ve gözetlemelerden elde ettiği ses, görüntü, resim ve her türlü bilgiyle özellikle Ak Parti hükümetini denetleme iradesini göstermiş ve hükümeti kendisiyle pazarlığa oturtmak ve uzlaştırmak suretiyle dize getirmeyi hedeflemiştir (Okumuş 2014b).
4.2.Göz-denetim Toplumu
Günümüz gösteri veya gösteriş toplumlarını gözetim toplumu olarak adlandırmak mümkündür. Gözetim, günümüz toplumlarının temel özelliklerindendir. Her türlü teknolojik araçla; facebook, twetter, Google, amazon gibi internet araçları, telefonlar, özellikle cep telefonları, insansız hava araçları, kameralar veya başka araç ev mekanizmalarla, başta denetleme, gözetleme, dinlemeve takip etme yetkisini resmen elinde bulunduran siyasal erk ve yapılar olmak üzere isteyen herkesin kendi çapında gözetim işiyle meşgul olduğu bir toplumsal, kültürel, siyasal, dinsel ve ekonomik küresel dünyada yaşamaktayız. Küreselleşme sürecinin ağır etkisi altında aslında bütün dünya toplumlarının hatırı sayılır bir kısmı, küresel ölçekte adeta gönüllü olarak, hatta daha da ileri düzeyde bir tür kendin pişir kendin ye teslimiyeti diyebileceğimiz derecede kendini, bedenini, ruhunu,ailesini, her şeyini gözetleme alanına teslim etmektedir. İnternetle, medya ile, sanal sosyal yaşamla bu böyle olmaktadır. Belli siyasal güçler, gruplar veya derin yapılar ise gözetleme işini daha profesyonelce, her türlü imkanı ve aracı, her türlü ilişki biçimini, her türlü ortamı, ev, otel, salon, makam odası, hamam, sauna gibi her türlü mekanı kullanarak yürütmektedir. Bir anlamda röntgencilik de denilebilecek olan bu gözetlemeyle elde edilen bilgi ve belgeler, görüntü ve gösterimler, aynıyla veya istenildiği biçimde montajlanıp düzenlenerek piyasaya sürülmek için tutulmakta, yeri geldiğinde de piyasaya sürülmekte, servis edilmektedir (Okumuş 2014b).
4.3.Mahremiyetleri Tarumar Eden Dinsel Görüntülü Yapı
Toplum, mahremiyetimizin toz duman edildiği, özelin darmadağın olduğu, mahremin kamusal hale getirildiği bir gözetleme ve yayma durumuna tanık olmaktadır. Hiçbir ahlak kuralının geçerli olmadığı bu gözetleme ve yaygınlaştırma işi, hem devasa bir mahremiyet kaybına, hatta kimi zaman yokluğuna yol açarken, hem de pek çok özel şeyin çirkinleştirilmesine ve çirkin şeylerin de meşrulaştırılmasına yol açmaktadır. Gözetleme ve yaymanın etkili bir surette gerçekleştirildiği bir darbe süreci yaşadığımız Türkiye’de küresel aktörlerin yönetiminde her türlü gözetleme vedinlemenin ve dolayısıyla düşünen, yazan, gayret eden, çalışıp üreten, başarılı siyaset yapan ve hükümet edenlerin mahremiyetlerini kamusallaştıran, tarumar eden bir para-derin yapıyla karşı karşıyayız (Okumuş 2014b).
4.4.Çok Kötü Bir Ahlaksızlık Örneği Olan Gözetlemeyle Hükümet Dize Getirilemez
Paranın belki de en temel bir güç unsuru ve aracı olarak işlevselleştirildiği bu derin paralel yapı, kendini sunduğu dinsel görüntü haliyle de uyuşmayacak biçimde ama yaptıklarını o dinsel görüntüyle meşrulaştırarak para temelli, gizemli, esrarengiz, büyüsel, mitolojik, mahremiyetleri afişe eden dinsel bir yapıyı ifade etmektedir. Ülkemizde gözetleyip servis yapma işi hükümet üzerinde, hükümete ayar çekmek için yapılmakta ve onun için dinleme ve gözetleme ürünleri şantaj olarakdevreye sokulmaktadır. Ancak bunun yanlış ve ahlaksız bir seçim olduğu açıktır. Gözetleme ve yaymanın kendisi bizatihi ahlaki açıdan asla iyi bir konuma yerleştirilemez, fakat pratikte de bunun başarılı olamayacağı anlaşılmaktadır. Çünkü hükümetin başında bulunanlar, kendilerini toplumun önemli bir kısmına çok net bir duruşla anlatma konusunda başarılı gözükmektedirler. Hükümetin hodri meydan dediği bir durumda gözetleme yapanların işi oldukça zor görünüyor (Okumuş 2014b).
Bu gösterişçi, istismarcı, darbeci küresel mesiyanik hareket, gösterişçiliğinin bir gereği olarak insanları gözetleme-denetleme (göz-denetim) işini ustalıkla yürütmüştür. Türkiye’de ve küresel ölçekte para merkezli çalışan söz konusu paralel derin yapının, siyasal, bürokratik, ekonomik, dinsel, hukuksal ve eğitimsel aktörler başta olmak üzere toplumu dinleme ve gözetlemeye tabi tutarak ve de bu yolla elde ettiği bilgi, resim, fotoğraf ve filmi yayarak kontrol etmeye çalıştığı görülmektedir. Derin paralel yapı, çeşitli ortamlarda cep telefonu, internet, kamera gibi elektronik araçlarla yaptığı dinleme ve gözetlemelerden elde ettiği ses, görüntü, resim ve her türlü bilgiyle özellikle Ak Parti hükümetini ve diğer bazı siyasal parti aktörlerini denetleme iradesini göstermiş ve onları kendisiyle pazarlığa oturtmak ve uzlaştırmak suretiyle dize getirmeyi hedeflemiştir (Okumuş2014b).
4.5.Mahremiyetleri Tarumar Eden Dinsel Görüntülü Yapı
Hiçbir ahlak kuralının geçerli olmadığı bu gözetleme ve yaygınlaştırma işi, hem devasa bir mahremiyet kaybına/yokluğuna yol açarken, hem de pek çok özel şeyin çirkinleştirilmesine ve çirkin şeylerin de meşrulaştırılmasına yol açmaktadır. Gözetleme ve yaymanın etkili bir surette gerçekleştirildiği bir darbe süreci yaşadığımız Türkiye’de, küresel aktörlerin yönetiminde her türlü gözetleme ve dinlemeyle düşünen, yazan, gayret eden, çalışıp üreten, başarılı siyaset yapan ve hükümet edenlerin mahremiyetlerini kamusallaştıran, tarumar eden bir para-derin yapıyla karşı karşıyayız.
Başta para olmak üzere her türlü aracı en temel bir güç unsuru olarak işlevselleştiren bu derin paralel yapı, üzerinden toplumla etkileşime girdiği dinsel resimle de uyuşmayacak biçimde ama yaptıklarını o dinsel imajla meşrulaştırarak para temelli, gizemli, esrarengiz, büyüsel, mitolojik, mahremiyetleri afişe eden dinsel görüntülü bir yapıyı ifade etmektedir (Okumuş 2014b).
5.Dinî Boyutlu Darbe Girişimine Dinî Boyutlu Devrimci Halk Direnişi
5.1.Türk Halkının Darbecilere Cevabının Niteliği
Paralel işgalci kanlı darbe girişimi başarıya erişseydi, bütün dünyada paralel din projesi daha başarılı bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılacaktı. Başka kötü sonuçları da olacaktı (Dedeoğlu 2017b). Fakat Türk halkı, bütün unsurlarıyla bu işgalci darbe girişimine karşı kendinden emin, ölümüne, kararlılıkla harekete geçmiş, darbeyi/darbecileri püskürtmüştür. Halkımızın darbeye net cevabının niteliği devrimci direniştir.
5.2.Devrimci Direnişin “Halk Aktörler”i
Bir bütün olarak Türk halkı, darbeye devrimci direnişte özne aktördür. Halkın çeşitli kesimleriyle darbe karşısında net vaziyet almasında bizzat bu toplumun kendi iç dinamikleri, değerleri önemli etkenlerdir.
Halkın devrimci direnişinde 15 Temmuz gecesi darbe seslerinin duyulmasının başlangıcından itibaren meydanlara inerek, direniş çağrıları yaparak rol alan bazı sivil toplum kuruluşları ve dinî grupları da bu noktada zikretmek gerek.
Elbette halkın iç dinamiklerini harekete geçiren çok önemli bir muharrik güçten söz etmek gerek. Bu güç, siyasal liderliktir. Cumhurbaşkanı’nın karizmatik liderliği, halkı motive etti, halkın darbenin karşısında daha sağlam/kararlı/inançlı durmasında etkili oldu (Okumuş 2017a).
Şüphesiz Başbakan Binali Yıldırım ve AK PARTİ’nin, bazı muhalefet parti liderlerinin, örneğin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve partisinin, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve CHP gibi partilerin darbe karşıtı tavırları burada zikredilmelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın camilerden okuttuğu salâlar/ezanlar/mesajların (Miş vd. 2016;Okumuş 2016a), TBMM’nin, medyanın, bazı ordu ve Emniyet mensuplarının darbe karşıtı halk direnişinde önemli aktörler olduğu unutulmamalıdır.
Bu aktörler birlikte değerlendirildiğinde, hepsinin devrimci direnişte “halk aktörleri” olduğu görülür.
5.3.Devrimci Direnişten Model Gerçeklikler
Halk, darbe girişimine karşı devrimci direnişinde 15 Temmuz gecesi ve sonrasında ortaya koyduğu duruşuyla, darbecilere karşı büyük mücadelesini göstermiştir. Gece 22.00’ye doğru İstanbul Boğaziçi/15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsündeki askerî hareketlilikten darbe kokusu alınca, bütün halk aktörler, hemen harekete geçip köprüye akın etmişlerdir(http://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuz-gecesi-bogazici-koprusunde-yasananlar- mobeseye-yansidi/612940 (Erişim: 29/01/2017)). Atatürk Havalimanını İstanbul’un ve civar illerin dört bir yanından gelerek kuşatan halk, benzer görüntüyü vermişti. Taksim meydanında darbecilerin ateşine halk, silahsız bir şekilde direndi. Polis halkla birlikte darbecilerle mücadele etti, onları teslim aldı.
Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Meclis, Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlık,Emniyet Genel Müdürlüğü gibi darbecilerin uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırdığı stratejik yerlerde halk polisiyle, askeriyle ve diğer aktörleriyle derhal direnişe geçmiştir. Ankara Kızılay, darbecilerin ağır saldırılarına karşı halkın bütün aktörleriyle direnişine sahne oldu(https://www.youtube.com/watch?v=2Vz6T0kX3BI (Erişim: 29/01/2017);https://www.youtube.com/watch?v=uQ3Z2t0AOH8 (Erişim: 29/01/2017)).
TRT binası, Türk Telekom Müdürlükleri, İstanbul Belediyesi, Ak PARTİ il teşkilat binası, medya kuruluşları, 15 Temmuz gecesinden 16 Temmuz sabahına kadar saldırılara uğradı, işgal edildi, ele geçirilmeye çalışıldı. Buralarda da halk, derhal harekete geçip darbecilerin etkisiz hale getirilmesinde aktif rol üstlendi. Maalesef buralardaki devrimci direnişte de halk şehitler verdi. Birçok kişi yaralandı (http://t24.com.tr/haber/15-temmuz-gecesi-dakika-dakika-neler- yasandi,353315 (Erişim: 29.01.2017); http://www.iha.com.tr/haber-15-temmuz-darbe-girisimi- gecesi-yasananlar-dakika-dakika-iddianamede-605465/ (Erişim: 29/01/2017);https://www.youtube.com/watch?v=xkX_Zf27Ix0 (Erişim: 29/01/2017)).
Bütün bu kolektif direniş örneklerinin yanında ve içinde amacı ve ruhuyla bu direnişlere katılan, ama bireysel yönleriyle de dikkatleri çeken ölümsüz örneklerden de birkaçını zikretmek gerekir. Bunların başında işadamı şehit Erol Olçok ve oğlu şehit Abdullah Tayyip Olçok, astsubay şehit Ömer Halis Demir, şehit Prof.Dr. İlhan Varank gibi yaklaşık 250 şehit ve nice gazi gelmektedir.
Buna benzer pek çok örnek mevcuttur. Çünkü bütün Türkiye’de halk büyük bir direniş destanı yazmıştır. Bu destanda halk, asker kıyafetli darbecilerin kurşunlarına hedef olmuş, erkeği ve kadınıyla, genci ve yaşlısıyla birçok şehit vermiştir. Kadın kahramanlar, erkek kahramanlar, şehitler, gaziler, ağır yaralananlar, bazı uzuvlarını kaybedenler, direnişte çarpıcı görüntüler vermişlerdi(http://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuz-gecesi-bogazici-koprusunde-yasananlar- mobeseye-yansidi/612940 (Erişim: 29/01/2017);https://www.youtube.com/watch?v=a0BA5TghGd0 (Erişim: 29/01/2017).
Türk halkı, devrimci mücadelesinde askerlerin karşısına doğrudan dikilmek, askeri ikna etmek, kamyon, tır, traktör gibi araçlarıyla askeri araçların ve karargâhların kapılarında/önlerinde set çekmek, samanını, yem balyalarını, lastikleri yakarak uçakların kalkışlarını engellemek, egzozlarını kapatarak tankları durdurmak, darbecilere müdahalede asker ve polise yardım etmek gibi yaklaşımlar/yöntemler izledi. Ancak halk direnişte bulunurken resmi/sivil hiç kimsenin malına, mülküne zarar vermemiş, askere silah doğrultmamış, şiddet uygulamamıştır.
5.4.Direnişin Dinsel, Sosyal ve Siyasal Boyutları
Darbenin dinsel görünümlü bir din istismarcısı yapıyla bağlantılı olmasına karşın halkın
devrimci direnişinde din boyutu, samimidir. Halk, tekbirlerle, dinî sloganlarla, ezanlarla, salâlarla direniş göstermiştir. Elbette direniş halkının içinde farklı partilerden/ideolojilerden/siyasal görüşlerden/dinî inançlardan/dinî gruplardan insanlar vardı. Fakat halkın direnişinin genel görüntüsüne bakıldığında, dinî hava/renk kendini belli ediyordu. Diyanet İşleri Başkanı vepersonelinin/camilerin/imam-hatiplerin/müezzinlerin/müftülerin oynadığı darbe karşıtı rol, halk direnişinin dinî boyutuna büyük bir katkı yapmıştı. Camilerden okunan salalar/ezanlar/mesajlar,meydanlarda/nöbetlerde okunan Kur’an ayetleri, bir yandan halkın devrimci direnişine dinî kaynaklı motivasyon sağlarken, bir yandan da direnişte şiddet kullanılmamasında, mala-mülke zarar verilmemesinde, gayrimeşru araçlara tevessül edilmemesinde önemli rol oymamıştır. 15 Temmuz gecesi ve devam eden 27 gecelik nöbetlerle, din boyutu, halkın direnişte kenetlenmesini/kardeşleşmesini sağlamıştır.
Halk direnişinin sosyal boyutunda, toplumun bu darbe girişimine karşı nasıl birlikle mücadele edilebileceğini görebiliriz. Halk, kolektif bilinç ve ruhla toplumsal-kültürel birikimlerine, ekonomisine, siyasetine, devletine, milletine sahip çıkma iradesini bu direnişle göstermiştir. Direniş, Türk toplumunun dayanışma, kenetlenme, bütünleşme ruhunu güçlendirip geleceğe güçlü bir şekilde yelken açma umudunu arttırmıştır. Hangi siyasal, ideolojik görüşten/dinî gruptan olursa olsun insanlar, Yenikapı ruhunu ortaya koyabileceklerini göstermişlerdir.
Direnişin siyasal boyutuna gelince; sosyoloji ve siyaset bilimi açısından halkla siyasetin, milletle devletin bütünleşmesi, en dikkat çekici boyutlardandır. Devlet ve siyasal aktörler, halkın gücünü yanlarında hissetmişlerdir. Halk, devletin önemini haykırırcasına/devletin kendisi olduğunuilan edercesine darbe karşısında direnişe geçmiş, devletini/hükümetini koruma refleksiyle darbecileri etkisizleştirmiştir.
5.5.Darbeye Karşı Direnişin Orijinalliği
15 Temmuz darbe girişimine karşı halkımızın mücadelesi, silaha/şiddete başvurmaksızın ölümüne direnmeleri, insana, mala-mülke zarar vermemeleri ve darbecileri engellemek için izledikleri yöntemler bakımından özgün olup başka halk hareketlerinin çoğundan farklıdır. Bütün bu özgünlükleriyle büyük bir destan yazan Türkiye halkı, devrimci halk direnişinin insanî boyuttagerçekleşebileceğini bütün dünyaya göstermiştir.
6. 15 Temmuz Kanlı Darbe Girişiminin Önlenmesinde Diyanet’in Tarihi Rolü
Küresel mehdici örgütlü paralel dinsel yapılanmanın Türkiye’de 15 Temmuz’da gerçekleştirdiği uğursuz askerî darbe girişiminin, dünya çapında siyasal, eğitimsel, kültürel, dinsel ve ekonomik güçlerle bağlantıları dikkate alındığında, çok ciddi boyutlarının olduğu anlaşılır. Bu durum, darbe girişiminin, sadece Ak Parti Hükümeti ve Türkiye’yi değil, başta Ortadoğu olmak üzere bütün İslam dünyasını, hatta bütün dünyayı etkisi altına alacak boyutları haiz olduğunu gösterir. Belirtmek gerekir ki, etkileri böylesine geniş düzlemde kendini gösterecek olan darbe girişiminin halkın direnişiyle engellenmesi de etkileri küresel ölçekte, ama olumlu anlamda büyük olacak bir olaydır. Bu nedenle darbe karşıtı direnişin iyi anlaşılmasına katkı sunacak tahlillerin yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda darbe girişiminin kendine özgü devrimci bir direnişle önlenmesinde Diyanet İşleri Başkanlığının oynadığı tarihî rolün incelenmesi oldukça mühimdir (Okumuş, 2016a; Okumuş 2017c).
6.1.Küresel İstismarcı Darbe Girişimine Karşı Halk Direnişi
15 Temmuzda düğmesine basılarak uygulamaya konulmak istenen Paralel Küresel Gösterişçi din istismarcısı kanlı Darbe Girişimi, toplumun farklı kesimlerinin siyasal liderliğin de verdiği motivasyonla yerinde ve zamanında direnişiyle tarihin değersiz ve yüzkarası mezarlıklarındaki yerini almış oldu. Halk, darbeye karşı kutlu, anlamlı ve köklü bir direniş gösterdi. Halkın bütün 15 Temmuz gecesi şehadete ve gaziliğe koşması, ertesi gün, daha sonraki gün bunu tekrarlaması ve yaklaşık bir ay meydanlarda nöbet tutması; darbecilerin neye uğradığına şaşırmasına sebep oldu. Halkın direnişinde ve nöbetinde tekbirler getirmeleri darbe karşıtı direnişin en dikkat çekici boyutlarındandı. Nöbetlere akşamları Kur’an tilavetiyle başlayıp Sabah namazlarından sonra yine Kur’an tilavetiyle son vermeleri, anlamlıydı ve son derece dikkat çekiciydi. İnsanların tankların, helikopterlerin, uçakların, askeri araçların, darbeci askerlerin acımasızca hücumlarına, saldırılarına, ateş açmalarına karşı ölümü öldürerek tekbirlerle, dualarla, birbirlerine kenetlenerek, , maddeyle dalga geçercesine direnmeleri, çırpınmaları, koşuşturmaları, canhıraş mücadeleleri, asla tarihte ender rastlanan kahramanca destanlardan biriydi. En dikkat çekici önemli boyutlardan biri de, darbe karşıtı direnişte insanların kamunun malına mülküne zarar vermemesiydi. Türkiye adını tarihe altın harflerle yazdırmıştı (Okumuş, 2016a).
6.2.Direnişte Diyanet’in Tarihî Rolü
Kendini sürekli olarak imaj, gösteri, takiyye ve gösterişçi dindarlık üzerinden var kılan bir örgütlü dinsel yapı olarak mezkur mehdici hareketin katliam yapmayı ve iç savaş çıkartmayı baştan planlayarak ortaya koyduğu anlaşılan darbe girişiminin, halkın direnişiyle püskürtülüp engellenmesinde şüphesiz birden fazla etken çok önemli rol oynadı. Halkın bizzat kendi iradesiyle darbeye karşı harekete geçmesi, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle darbe karşıtı tutumu ve halkı meydanlara çağrısı, Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın darbe karşıtı açıklaması, Ak Parti teşkilatlarının darbeye karşı direniş çabaları, Türk medyasının kahir ekseriyetinin darbe karşıtı duruşu, ordu ve emniyet mensuplarının darbecilere karşı harekete geçmeleri vs., bu noktada zikre değerdir. Darbenin önlenmesinde ve halkı darbeye karşı direnişte motive etmede en önemli etkenlerden biri de hiç kuşkusuz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın net duruşuidi.
Diyanet kurumu, Başkanlığının zamanında kararıyla bütün din görevlilerine gönderdiği mesajla camilerden, minarelerden ezan ve salâ okunmasını salık vermesi ve ayrıca hiç kimsenin, kamunun malına, canına hiçbir surette zarar vermeksizin darbeye karşı direnmeye çağıran notun okunmasını istemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa mahkum edilmesinde en önemli yapıtaşlarındandır. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’den gelen mesajla harekete geçen din görevlilerinin mesajın gereğini yerine getirmeleri, bilhassa salâ okumaları, halkın darbeye karşı kutlu direnişinde coşmasında, inancını pekiştirmede çok büyük bir rol oynadı. 15 Temmuz darbe girişimine karşı gerçek sorumluluğunun gereği olarak Diyanet halkın, Hakkın, hukukun yanında yer alabileceğini net bir şekilde gösterdi.
Başkanlık, tarihî bir sorumluluk ve duruşla Diyanet’i kutlu direnişin parçası kıldı, hatta direnişin liderliğinin mütemmim bir cüzü kılmasını bildi. Hiç şüphesiz kuruluşundan 15 Temmuz’a kadar Diyanet’in darbelere karşı sessiz veya destekleyici tutumu ve ayrıca bu Paralel Yapı’ya karşı başından beri net bir tavır koymaması, yaklaşımlarını, duruşlarını, yanlışlarını, teolojilerini, mehdiciliklerini, mesiyanizmlerini, nübüvvet anlayışlarını, konjonktürel tutumlarını açık bir biçimde olumsuzlama tavrının görülmemesi, eleştirel bir yaklaşımla ayrı bir çalışmada ele alınmalıdır. Fakat 15 Temmuz darbe girişimine karşı ortaya koyduğu sorumluluk üstlenici, risk alıcı, sonucu Başkan ve ekibini çok ciddi bedel ödemelerle de karşı karşıya getirici olabilecek örnek bir tutum ve pozisyon alması, Diyanet’in hanesine dolu dolu yazılması gereken bir olaydır (Okumuş, 2016a).
6.3.Din Görevlilerinin Câmilere Koşup Salâ Okumaları
Açıktır ki, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Başkanlık olarak tarih yazmaları ayrı bir konudur; din görevlilerinin birkaç istisnayla hepsinin Başkan’ın mesajını alır almaz camilere koşup ezan ve salâ okuması, Başkanlarının mesajlarını okuması ise ayrı bir konudur. Dolayısıyla ilk geceden itibaren din görevlilerinin, imam-hatiplerin, müezzinlerin, müftülerin, vaizlerin din istismarcısıParalel darbe karşıtı duruşları, ezanları, salâları, tilavetleri, vaazları vs. darbenin önlenmesinde, katliamların önüne geçilmesinde, iç savaşın engellenmesinde oldukça etkili oldu. Bu nedenle din görevlileri de Diyanet tarihi açısından çok önemli görevler ifa ettiler ve adlarını tarihin şanlı sayfalarına altın harflerle yazdırdılar. Tabii ki, Din görevlilerinin bağlı oldukları kurumun isteğini yerine getirmeleri, Diyanet’in darbe girişimi karşısında kurum olarak topyekün direnişe katıldığı anlamını da vermektedir (Okumuş, 2016a).
6.4.Diyanet’in Darbe Karşıtı Duruşu, Tarihinde İlk ve Özgündür
Diyanet, kuruluşundan beri halkın bütün kesimleri ve bütün kurumlar gibi birçok darbeye maruz kaldı ve aslına bakarsanız çok hor görüldü; hatta hor görülmesine rağmen istisnalar olmaklabirlikte darbecilerin zoruyla dolaylı veya dolaysız darbeyi meşrûlaştıracak pozisyonlara girdi. Mesela 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 (muhtıra), 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 (muhtıra) gibi boyutları büyük askerî müdahale dönemlerinde Diyanet’i kurumsal bir bütünlükle bu müdahalelere karşı bir sivil duruş sergilerken görmek mümkün olmamıştır. Dolayısıyla Diyanet’in 15 temmuz darbe girişimine karşı geliştirdiği strateji ve ortaya koyduğu devrimci, sivil vaziyet alış, tarihinde ilktir ve özgündür. Daha önce kurumun darbelere karşı bir bütün olarak bu şekilde hareket ettiği vâki değildir.
Esasen Diyanet, bu duruşu ile kendi kimliğinde çok ciddi dönüşümleri işaretlemektedir. Diyanet'in tarihi boyunca ilk kez devrimci bir hareket içine girerek statükonun değil, sivil halkın, sivil toplumun, sivil iradenin, sivil siyasetin yanında yer alması çok konuşulacak bir duruştur. Bunda, Diyanet’in yaklaşık son 10 yıllık dönemde sivilleşme, halkla bütünleşme, sivil toplumun bütün açık kesimlerine açılma, çeşitli toplumsal ve dinî konularda onlarla ortak çalışmalar yürütme ve dolayısıyla toplumsal konulara, halkın problemlerine karşı daha duyarlı, daha sivil, daha geniş, daha yerel, daha ulusal ve daha küresel yaklaşma noktasına gelmesinin çok büyük etkisi olduğu söylenebilir (Okumuş, 2016a).
6.5.Darbe Karşıtı Duruşun Diyanet’e Yüklediği Misyon
Din istismarcısı paralel, dine karşı dinsel yapı, 15 Temmuz gecesi teşebbüs ettiği kanlı darbe girişimiyle, kendi güç tapıcılığı ve din mühendisliği uğruna içinden çıktığı Türkiye’ye, özellikle Türkiye’nin son on-onbeş yıldır elde ettiği insanî, manevî, maddî kazanımlarına ne büyük zararlar verebileceğini sergilemiş oldu. Fakat bu hadsiz hareket; halktan, siyasal liderlikten, Başkomutandan,askerden, polisten, sivilden memurdan, küçümsediği bu toplumdan, ümmetin bu evlatlarından hiç beklemediği bir cevap aldı. Halkın bu kutlu cevabî direnişinin başarılı olması ve dolayısıyla darbeyi önlemesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özellikle câmilerden salâ okutması hayatî bir rol oynadı. Diyanet, oynadığı bu rolle darbeyi meşrûlaştırma veya darbe karşısında sessiz kalma, edilgen ve tanımlanma konumuna yerleşmek yerine etken ve çaba içinde olma pozisyonunda yer almayı tercih etti. Bu, özelde Diyanet’in, genelde ise Türkiye’nin, hatta İslam âleminin modern tarihine apayrı bir olay olarak işlenecektir.
Diyanet, bundan sonraki süreçlerde 15 Temmuz gecesinden önceki görüntüsüne ve pozisyonuna asla geri dönemez. Kurumun darbe karşıtı devrimci duruşu, ona, sonraki hayatında artıkkendisiyle, kendi iradesiyle sınırlandırılamayacak bir boyut ve derinlik kazandırmıştır. Diyanet’in bu tutumu, direnişine güç ve anlam kattığı halkın, sivil toplumun onu daha güçlü bir şekilde sahiplenmesini sağlayacaktır (Okumuş, 2016a).
7.Paralel Darbe Girişiminin Önlenmesinde Siyasal Liderliğin Tarihi Rolü
7.1.Darbelere Karşı Siyasal Liderin Tutumu
Darbe ve darbe gibi olağanüstü durumlar ortaya çıkaran olaylarda, darbe girişimlerinde, fitne, fesat ve nifak hareketlerinde, savaş durumlarında, isyanlarda, deprem gibi doğal felaketlerde vs., halkın lider olarak gördüğü şahsiyetlerin, örneğin başbakanların, cumhurbaşkanlarının aldıkları vaziyet, duruma göre belirleyici olur. Liderin bu tür durumlarla gelen krizi iyi yönetmesi, elini taşın altına koyması, halkla birlikte olması, kaçmaması, zemini, menzili veya cepheyi terk etmemesi, halkın krizle baş etmesini kolaylaştırır; liderlerinin yanlarında veya arkalarında olduğunu gören halk, zorluklarla, sıkıntılarla mücadele etme azmi ve kararlılığına sahip olur. Nitekim 15 Temmuz kanlı darbe girişimi gecesi, karizmatik siyasal lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşu, yaptığı ilk konuşmadan itibaren darbe ve darbecilere karşı ortaya koyduğu kararlılık, halkın yanında olduğunu ifade eden beyanlar vs. halkın darbeye karşı devrimci direnişe geçmelerinde, direnişlerini kararlılıkla sürdürmelerinde çok hayati bir rol oynamıştır (Okumuş 2017a; Okumuş 2017c).
7.2.Paralel Darbeyle Mücadelede Siyasal Liderliğin Hayatî Rolü
Örgütlü Paralel Yapı’nın 15 Temmuz gecesi ortaya koyduğu kanlı darbe girişimi, halkın kutlu devrimci direnişiyle bertaraf edildi. Türk halkı, darbe girişimine karşı yerinde ve doğru bir refleks göstererek meydanlara indi ve tarihî direnişle darbecilerin emellerine ulaşmalarını engelledi. Halkın bütün 15 Temmuz gecesi şehadete ve gaziliğe koşması, ertesi gün ve daha sonraki günler bunu tekrarlaması, yaklaşık bir ay meydanlarda nöbet tutması; darbecilerin neye uğradığına şaşırmasına sebep oldu. İnsanların tankların, helikopterlerin, uçakların, askeri araçların, darbeci askerlerin acımasızca hücumlarına, saldırılarına, ateş açmalarına karşı ölümü öldürerek direnmeleri, çırpınmaları, koşuşturmaları, canhıraş mücadeleleri, tarihte ender rastlanan kahramanca destanlardan biriydi (Okumuş 2017a).
Elbette halkın çeşitli kesimleriyle çok net bir şekilde darbe karşısında vaziyet almasında bizzat bu toplumun kendi iç dinamikleri, değerleri, cesaretleri önemli etkenlerdi. Fakat bu iç dinamikleri, bu cesareti besleyen, harekete geçiren çok önemli bir muharrik güç vardı ki, bu, siyasalliderlikti. Siyasal liderlik kurumunun başındaki kişinin, Cumhurbaşkanı’nın liderliği, halkı motive etti, halkın darbenin karşısında daha sağlam, daha kararlı, daha inançlı durmasında etkili oldu.
Şüphesiz Başbakan Binali Yıldırım’ın televizyonlarda yaptığı açıklamaların, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın camilerden okuttuğu salâların, medyanın aldığı darbe karşıtı tutumun vs., meşum darbe girişiminin başarısız kılınmasında ciddi katkıları, çok önemli rolleri oldu. Fakat bütün bunlarıda besleyecek şekilde halkın korkusuzca ölümüne darbecilerin karşısına dikilmesinde ve bugüne kadar darbe ile darbeci zihniyete karşı duyarlılık göstermesinde, karizmatik liderin tarihî ve hayatî rolü oldukça etkili oldu (Okumuş 2017a).
7.3.Cumhurbaşkanının Konuşmasının Televizyondan Verilmesi
Cumhurbaşkanı’nın darbe karşıtı halkın bir kısmının sokak ve meydanlara çıkmasından sonra saat 00.25’te televizyon (CNN Türk) aracılığıyla cep telefonundan facetime ile görüntülü yayın halinde sesini duyurması, hem o ana kadar meydanlara koşmuş bulunan insanları motive etti, kararlı kıldı, hem de pek çok insanın meydanlara akın etmesini sağladı. Karizmatik liderin net ve kararlı bir üslup ve ses tonuyla halkı meydanlara darbe ve darbecilere karşı durmaya davet etmesiyle birçok medya organı ve mensubu da dahil halk, büyük bir coşku ve inançla adeta sel oldu, aktı, şehir meydanlarını, valilik önlerini, askeri alanların önlerini veya çevresini, medya ve basın organlarının önlerini, darbecilerin saldırısına hedef olan yerleri doldurdu.
Liderin çağrısı karşılık bulmuştu. Halk, darbe karşısında durmakta lideriyle birlikte hareket etmeyi tercih etmişti.
Belirtmek gerekir ki Cumhurbaşkanı’nın liderliği, sadece 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaptığı konuşma ve çağrı ile sınırlı değildir. Cumhurbaşkanı, darbe gecesinden itibaren ilk bir ay ve daha sonraki süreçlerde bugüne kadar darbe girişiminin getirdiği krizi ve olağanüstülüğü yönetme tarzı ile, konuşmaları, demeçleri, basın bildirileri, programları, siyasal parti liderleriyle toplanıp görüşmesi, miting yapması vs. ile halkı birarada ve güçlü tutmada etkili olmuştur.
Nitekim bazı alan araştırmaları, örneğin Seta’nın yaptığı “Paralel Darbe Girişiminin Önlenmesinde Siyasal Liderliğin Tarihi Rolü” başlıklı araştırma da Cumhurbaşkanı’nın toplumu darbeye karşı direnişte motive etmede ve darbeyi önlemede çok önemli bir etken olduğunu ortaya koymuştur. Bu ve benzeri araştırmalarda insanların kahir ekseriyeti, sokağa ve meydanlara çıkmada kendilerini motive eden unsurlar arasında Cumhurbaşkanı’nın çağrısı ve daha sonra krizi yönetmesinin çok önemli bir etken, hatta en önemli etken olduğunu beyan etmişlerdir (Okumuş2017a).
7.4.Olağanüstü Durumlarda Liderin Kararlı Tutumunun Önemi
Olağanüstü durumlarda, örneğin darbe girişimlerinde, darbe zamanlarında, savaşlarda, çatışmalarda, kıtlık, sel ve deprem gibi felaketlerde, fitne ve nifak hareketlerinin etkili olmaya çalışmaları durumunda vs., liderin, yöneticinin, başbakanın, cumhurbaşkanının tutumu, vaziyet alışı veya duruşu oldukça önemlidir. Türkiye’de daha önceki darbelerde veya darbe girişimlerinde, muhtıralarda siyasal liderliğin üzerine düşeni yaptığını söylemek çok zordur. Şüphesiz önceki darbe ve darbe girişimleri, yapı itibariyle 15 Temmuz darbe girişiminden farklı özelliklere sahip idiler.Fakat son tahlilde darbe idiler ve millete, ülkemize, birikimlerimize çok zarar vermişlerdi. Dolayısıyla işbaşındaki liderlerin çeşitli araçları kullanarak alenen darbeyi onaylamadıklarını belli etmeleri, deklare etmeleri, halka duyurmaları hayati idi ve eğer bunu yapsalardı, belki de Türkiye’nin o meşum darbeler ülkesi olması çoktan önlenmiş olacaktı. Tabii ki o zamanki şartlar farklıydı, medyada çeşitlilik yoktu. Siyaset ve siyasetçiler, bugünkü pek çok imkandan yoksundu. Her şeye rağmen, liderin darbe karşıtı tutumu, birçok şeyi değiştirirdi.
Liderin darbe zamanlarında veya benzeri olağanüstü zamanlarda ortaya çıkıp önderlik yapması, çoğu zaman halkın olağanüstü durumlarda ve o durumların, bilhassa darbelerin karşısına çıkmada inançlı ve kararlı bir şekilde tutum almasını sağlar. Nitekim 15 Temmuz darbe girişimine karşı Tayyip Erdoğan, liderliğini ortaya koyarak halkı darbe ve darbecilere karşı çıkmaya çağırdı ve çağrısına da olumlu cevap aldı. Lider bu şekilde hareket etmeseydi, birçok şehit ve gaziye rağmen sonucun bu şekilde halkın zaferiyle sonuçlanması mümkün olmayabilirdi.
Anlaşıldığı üzere genel olarak darbelerin önlenmesi veya önlenmemesinde, başarılı olması ve olmamasında liderlerin tutumu ciddi ölçüde belirleyicidir. 15 Temmuz meşum kanlı darbe ve iç savaş girişiminin akamete uğratılmasında da, Cumhurbaşkanı örneğinde olduğu gibi liderin kararlı darbe karşıtı tutumu ve bu tutumunu, halka darbeye ve darbecilere karşı çıkmaları, direnmeleri, meydanlara çıkmaları çağrısında bulunarak göstermesi, çok etkili olmuştur (Okumuş 2017a).
Sonuç
Bu çalışmanın sonuçları şöyledir:
1. Gerek askeri darbe ve darbe girişiminde, gerekse darbelerin önlenmesinde dinin önemli fonksiyonlarla devreye girdiği veya sokulduğu bir gerçektir. Örneğin Türkiye gerçekliğinde 1960 darbesinden tutun 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar dinin, özellikle meşrûlaştırım boyutuyla darbeleri meşrûlaştırmada araçsallaştırıldığı söylenebilir. Mesala 12 Eylül askeri darbe yönetimi, kendini halka kabul ettirmede dinî meşrûlaştırıma başvurmuştur.
2. 28 Şubat askeri darbe döneminde darbeciler hem paralel dinî grubun desteğini almışlar, hem de din, DİB; İlahiyat fakülteleri ve İmam-Hatip Liselerine operasyonlar yapmışlardır.
3. 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe/iç savaş girişimi, Örgütlü Küresel Mesiyanik Paralel Dinî Yapı’dan kaynaklı gösterişçi-istismarcı bir din boyutuna sahiptir. Küresel mesiyanik/mehdici örgütlü Paralel Dinsel Yapı, hizmet ve hoşgörü kavramları da dahil birçok dinî kelime, kavram ve konuyu gösterişçi dindarlığının bir parçası kılarak hem Türkiye’de hem de dünyanın diğer birçok ülkesinde insanların karşısına çıkmış dinî görünümlü gösterişçi bir örgüttür. Kendini hedeflediği güç merkezli hakimiyete eriştirmede her türlü aracı meşrûlaştırmaktan kaçınmayan bu yapı, İslam dininin temel inanç, ilke, helal ve haramlarıyla asla uyuşmayacak kabul, tutum ve davranışıyla her türlü gösterişçiliğin sahteciliğinin varacağı son gibi kendi eliyle kendi sahteciliğini ortaya koymuş ve dolayısıyla kendi sonunu hazırlamıştır. Bu gösterişçi dinsel ParalelYapının 15 Temmuz gecesi teşebbüs ettiği kanlı darbe ve iç savaşa karşı Türk toplumunun ortaya koyduğu tarihî direniş ve devrimci duruş, söz konusu hareketin yapaylığını, gösterişçiliğini, istismarcılığını apaçık sergilemiştir.
4. Halk, darbeye karşı canı pahasına direnmiş, askerî darbecilere karşı havaalanlarını, meydanları, askeri karargâhları doldurmuş, çok sayıda şehit ve gazi ile darbecileri engellemiştir.
5. Türk halkının devrimci direnişinin birçok dinî, toplumsal ve siyasal boyutu vardır. Bütün bu boyutlar birlikte dikkate alındığında halk, bu direnişiyle kenetlenme/kardeşleşme/bütünleşme iradesini ortaya koymuş, devlet-halkbütünleşmesinin en güzel örneklerinden birini göstermiştir.
6. Halk direnişi, silahsız halkın savaş gücüne galip gelebileceğinin en güzel göstergelerindendir.
7. Askeri savaş gücüne sahip darbecileri silahsız halkın resmi ve sivil hiç kimsenin malına-mülküne zarar vermeden özgüvenle, kendine özgü yöntemlerle mağlup etmesi, halk hareketleri ve devrimleri açısından dünyaya örnektir.
8. 15 Temmuz darbe girişimine halk direnişinde Diyanet İşleri Başkanlığının camilerden mesaj, ezan ve salâ okuması, oldukça önemlidir. Bu durum, halk direnişini motive etmiş, direnişi dinen meşrulaştırmıştır.
9. 15 Temmuz darbe girişimine direnişte en önemli noktalardan biri, belki deen önemli nokta, siyasal liderliğin halkı direnişe çağırması ve halkın da bu çağrıya uymasıdır.
10. 15 Temmuz darbe girişimcilerine karşı halkın direnişinde dikkat çeken en önemli boyutlardan biri, direnişin dinî renge sahip olmasıdır. Halkın direnişi, dinden meşruiyet elde etmiştir. Halk, din istismarcısı gösterişçi darbe girişimcilerine karşı samimiyetle, ihlasla hareket etmiş ve darbecileri püskürtüp engellemiştir.
KA YNAKÇA
Fahrettin, 2016, “Biz Burada Vatan Savunmasındayız”,http://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2016/07/18/biz-burada-vatan- savunmasindayiz (Erişim: 18./7/2016
Altun,
Dedeoğlu, Beril, 2017a, “Coup Attempt: International Terrorist Attack”,http://www.dailysabah.com/columns/beril-dedeoglu/2016/07/17/coup-attempt- international-terrorist-attack (Erişim: 25/01/2017).
Dedeoğlu, Beril, 2017b, “Coup Attempt and its Foreign Connections”,http://www.dailysabah.com/columns/beril-dedeoglu/2016/07/27/coup-attempt-and-its- foreign-connections (Erişim: 20/01/2017).
DİB., 2016, Din Şûrası: Dinî İstismar Hareketi FETÖ/PDY (Olağanüstü Din Şurası Kararları), Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı.
Erdoğan, Mustafa, 1999, 28 Şubat Süreci, Ankara: Yeni Türkiye.
Görmez, Mehmet, 2016, “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi”, Din Şûrası: Dinî İstismar Hareketi FETÖ/PDY (Olağanüstü Din Şurası Kararları), Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı.
Hale, William, 1996, Türkiye’de Ordu ve Siyaset, Çev. Ahmet Fethi, İstanbul: Hil.
Mardin, Şerif, 1992, Türkiye’de Di ve Siyaset, 2. bs., İstanbul: İletişim Yayınları.
Miş, Nebi vd., 2016, 15 Temmuz Darbe Girişimi Toplumsal Algı Araştırması (Rapor), Ankara: Seta.
http://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuz-gecesi-bogazici-koprusunde-yasananlar- mobeseye-yansidi/612940 (Erişim: 29/01/2017).
Okumuş, Ejder, 2005, Dinin Meşrulaştırma Gücü, İstanbul: Ark Kitapları.
Okumuş, Ejder, 2011, Siyasette Din İstismarı Tartışmaları, İstanbul: Ark Kitapları.
Okumuş, Ejder, 2014a, “17 Aralık: Küresel Mesiyanik Bir Darbe Teşebbüsü”, Yeni Şafak, 02/01/2014 (http://www.yenisafak.com/hayat/17-aralik-kuresel-mesiyanik-bir-darbe- tesebbusu-599828).
Okumuş, Ejder, 2014b, “Öz-Denetim Toplumundan Göz-Denetim Toplumuna: Para-Derin Yapı”, Yeni Şafak, 09/04/2014 (http://www.yenisafak.com/hayat/oz-denetim-toplumundan-goz- denetim-toplumuna-para-derin-yapi-635023?p=1).
Okumuş, Ejder, 2014c, “’Paralel Din’den ‘Dine Karşı Din’e: Paralel Yapı”, Yeni Şafak, 14 Mart 2014 http://www.yenisafak.com/hayat/paralel-dinden-dine-karsi-dine-paralel-yapi-625767
Okumuş, Ejder (2015). “The Debates On Religion in The Public Sphere: The Case Of Turkey”.
Turkish Studies Sosyal Bilimler Dergisi Turkish Studies -International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic-. c. 10/10 Summer 2015, ISSN: 1308- 2140, Ankara/Turkey, www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7979, p. 705-718.
Okumuş, Ejder, 2016a, “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Diyanet’in Tarihî Rolü”, Anadolu Ajansı, http://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuz-darbe-girisimi-ve-diyanet-in- tarihi-rolu/660288 (Erişim: 07/10/2016).
Okumuş, Ejder, 2016b, “Gösterişçi Dindarlıktan 15 Temmuz’a: Paralel Yapı”, Anadolu Ajansı, 08/08/2016 (http://aa.com.tr/tr/analiz-haber/gosterisci-dindarliktan-15-temmuza-paralel- yapi/623716).
Okumuş, Ejder, 2017a, “Siyasal Liderliğin Tarihi Rolü”, Yeni Şafak, 10/01/2017 (http://www.yenisafak.com/hayat/siyasal-liderligin-tarihi-rolu-2594183).
Okumuş, Ejder, 2017b, “Darbe, Direniş ve Din -15 Temmuz Örneği”, Uluslararası 15 TemmuzDarbe Girişimi ve Türkiye Sempozyumu, Muş Alparslan Üniversitesi, 24-26 Mayıs 2017 Muş.
Okumuş, Ejder, 2017c, “ The People’s Revolutionary Resistance Against The July 15 CoupAttempt”, In Turkey 15 July, Zeytinburnu Municipality, İstanbul.
Onur, Eren, 1996, “Bir 12 Eylül Politikası Olarak Dini Meşrulaştırım”, Yeni Şafak (Düşünce Günlüğü Sayfası), 18 Eylül 1996.
Subaşı, Necdet, 2009, Ara Dönem Din Politikaları, İstanbul: Küre.https://www.youtube.com/watch?v=2Vz6T0kX3BI (Erişim: 29/01/2017)
https://www.youtube.com/watch?v=uQ3Z2t0AOH8 (Erişim: 29/01/2017).
http://t24.com.tr/haber/15-temmuz-gecesi-dakika-dakika-neler-yasandi,353315(Erişim: 29.01.2017)
http://www.iha.com.tr/haber-15-temmuz-darbe-girisimi-gecesi-yasananlar-dakika-dakika- iddianamede-605465/ (Erişim: 29/01/2017);
https://www.youtube.com/watch?v=xkX_Zf27Ix0 (Erişim: 29/01/2017).http://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuz-gecesi-bogazici-koprusunde-yasananlar-
mobeseye-yansidi/612940 (Erişim: 29/01/2017) https://www.youtube.com/watch?v=a0BA5TghGd0 (Erişim: 29/01/2017).
Turkish Studies
Volume 13/2, Winter 2018
0 Yorumlar