DÜNYAYA YÖN VEREN EN ETKİN 100 KİŞİ
26 GEORGE WASHINGTON (1732-1799)
George Washington, 1732'de Wakefield, Virginia'da doğdu. Varlıklı bir çiftçinin oğluydu; yirmi yaşındayken hatırı sayılır bir mirasın sahibi oldu. 1753'ten 1758'e kadar ordudaydı, bu dönemde Fransızlar ve Kızılderililer arasındaki savaşa fiilen katılarak askeri alanda deneyim ve saygınlık kazandı. 1758 yılının sonlarında ordudaki görevinden çekilerek Virginia'ya döndü. Kısa bir süre sonra Martha Dandrige Custis adında iki çocuklu varlıklı bir dulla evlendi. (Kendisinin hiç çocuğu olmadı).
Washington, sonraki on beş yılı mülkünü yöneterek geçirdi ve bunu büyük bir yetkinlikle yaptı. 1774 yılına gelinip Birinci Kıta Kongresi'ne Virginia'dan delege seçildiğinde, kolonilerdeki en varlıklı kişilerden biriydi. Washington, başından beri bağımsızlığı savunan bir kişi olmamıştı; yine de 1775 Haziranında İkinci Kıta Kongresi kendisini oybirliğiyle Kıta ordularına komutan seçti. Askeri deneyimi, varsıllığı ve tanınmışlığı, dış görünüşü (1.85 m boylarında, yapılı bir adamdı) ve sert yapısı, yönetsel yetenekleri ve hepsinden daha çok, kararlılığı ve kuvvetli karakteri nedeniyle, bu konum için mantıklı bir seçimdi. Savaş süresince karşılık beklemeden örnek bir bağlılıkla savaştı.
Washington'un en önemli başarıları, orduların komutasını aldığı Haziran 1775 ve ikinci başkanlık döneminin sona erdiği Mart 1797 tarihleri arasında kazanıldı. Aralık 1799' da Virginia Mount Vernon' daki evinde öldü.
Washington'un "Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluşuna damgasını vuran kişi" konumu, oynamış olduğu üç önemli rolden ileri gelmektedir.
Birincisi, Amerikan bağımsızlık savaşının başarılı askeri lideriydi. Washington'un hiçbir şekilde bir askeri deha olmadığı bir gerçektir. Büyük İskender ya da Julius Ceasar gibi generallerin sınıfına girmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur ve üstün: başarısı kendi yeteneklerine olduğu kadar, karşısındaki İngiliz komutanların hayret edilecek kadar beceriksiz olmalarına da bağlı gibidir. Yine de aldığı ufak tefek birkaç yenilgiye rağmen Washington'un savaşı başarılı bir sonuca ulaştırmasına karşın, diğer Amerikalı komutanlardan bazılarının ağır yenilgiye uğradıkları da hatırlanmalıdır.
İkincisi, Washington Anayasa Kurultayının başkanıydı. Amerikan anayasasının şekillendirilmesinde Washington'un fikirlerinin önemli bir rolü olmamasına karşın, desteği ve isminin saygınlığı bu belgenin eyalet hükümetleri tarafında onaylanmasında önemli rol oynamıştır. O zamanlar yeni Anayasa'ya hatırı sayılır bir muhalefet vardı ve Washington'un etkisi olmasaydı kabul görme olasılığı son derece düşüktü.
Üçüncü olarak, Washington Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk cumhurbaşkanıydı. ABD ilk başkanı olarak George Washington çapında ve karakterinde bir kişiye sahip olduğu için gerçekten çok şanslıdır. Birçok Güney Amerika ve Afrika ülkesinin tarihinden de görülebileceği gibi, yeni bir ulusun, demokratik bir anayasayla yola çıkmış olsa bile, hemen yozlaşarak bir askeri diktatörlüğe dönüşmesi son derece kolaydır. Washington, yeni ulusu çözülmekten koruyacak kadar sağlam bir lider olmakla birlikte, erki süresiz olarak elinde tutmak gibi bir hırsa sahip değildi. Ne kral ne de diktatör olmak istiyordu ve erkten huzur içinde vazgeçiş konusunda örnek oldu -bu öyle bir örnektir ki, ABD'de bugüne kadar aynı yolun izlenmesini sağlamıştır.
Washington, döneminin Thomas Jefferson, James Madison, Alexander Hamilton ve Benjamin Franklin gibi diğer bazı liderleri kadar özgün ve keskin bir düşünür değildi. Yine de Washington kendisinden daha akıllı olan bu insanlardan çok daha önemliydi, çünkü onsuz hiçbir siyasi hareketin başarıya ulaşamayacağı hayati bir girdiye kaynaklık etti: Hem savaşta hem de barışta "yönetici lider" oldu. Madison'un Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuna katkısı önemliydi, Washington'un katkısı ise neredeyse elzemdi.
George Washington'un bu listedeki yeri büyük ölçüde, kişinin ABD'nin tarihi önemi konusundaki görüşüne bağlıdır. Bu önem hakkında çağımızın Amerikan vatandaşının tarafsız bir tahmin yapması doğal olarak zordur. Birleşik Devletler yirminci yüzyılın ortalarında Roma İmparatorluğu'nun gücünün zirvesindeyken sahip olduğunun da üzerinde bir askeri güç ve siyasal nüfuz elde etmiş olmakla birlikte, siyasi gücü Roma'nın iktidarı kadar uzun sürmeyebilir. Diğer yandan, Birleşik Devletlerde elde edilen teknolojik başarılardan bazılarının başka kültürlerce ve başka zamanlarda da çok önemli addedileceği neredeyse açıktır. Uçağın icadı örneğin ve insanların aya inişi, geçmiş çağlarda hayali kurulmuş gelişmelerdir ve bir zaman gelip de nükleer silahların icadına "önemsiz bir olay" gözüyle bakılabileceği tasavvur bile edilemez.
George Washington, kabaca Avgustos Ceasar ile aynı kefeye koyulabilecek bir Amerikalı siyasetçi olduğundan, bu listede O'nu, Avgustos' a yakın bir yerlere yerleştirmek mantıklı görünüyor. Biraz daha alt sırada yer alması liderlik süresinin Avgustosunkinden çok daha kısa sürmesi ve Thomas Jefferson ve James Madison gibi bir çok başka kişinin de Amerika Birleşik Devletleri'nin oluşumunda önemli roller oynamalarındandır. Ancak Washington, Büyük İskender ve Napolyon gibi kişiliklerden daha üst sıradadır, çünkü kazandığı başarılar bu liderlerin kazanımlarından çok daha kalıcı olmuştur.
Michael H. Hart
0 Yorumlar