Paralel Yapı'ya karşı mücadele verdiği için Paralel Medya'nın hedef haline getirdiği TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Abdullah Çavuşoğlu, yalan haberleri bir bir çürüttü. Paralel Yapılanma'ya karşı mücadele başlatan, kriptolu telefonların dinlenmesi ve ÖSYM'deki soruların çalınması süreçlerini belgelerle kanıtlayan TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Abdullah Çavuşoğlu hakkında, Paralel medyada başlatılan linç kampanyasının tamamen yalan iddialara dayandığı ortaya çıktı. Çavuşoğlu, Zaman'da yayımlanan yalan iddialara Sabah gazetesi aracılığıyla cevap verdi.
KPSS SINAVI YALANI
YALAN 1 Abdullah Çavuşoğlu, soruların çalındığı 2010 KPSS sınavı güvenliğinden sorumluydu.
GERÇEK 2010'da ÖSYM Yönetim Kurulu Üyesiydim. ÖSYM'de sınav güvenliğinden sorumlu diye bir görev tanımı yok. Sınavda görev alan gözetmen, polis, ÖSYM başkanı herkes sorumludur ancak bu tek bir kişinin görevi değildir. Sınavın güvenliğinden tek başına ÖSYM Başkanı bile sorumlu değil, sadece sınav güvenliğine ilişkin tedbir almakla sorumludur. Kaldı ki ben görevli olarak bulunduğum birçok sınav salonunda kopyalar tespit ettim. İlk kez saatli cep telefonlarıyla kopya düzeneği kuranları yakalayan benim.
ÇALINAN SORULAR YALANI
YALAN 2 Abdullah Çavuşoğlu, sınav sorularının çalınmasıyla ilgili şüpheli sıfatıyla Savcı Şadan Sakınan'a ifade verdi.
GERÇEK Şadan Sakınan ya da başka bir savcı tarafından şüpheli sıfatıyla çağrılmadım ve sorgulanmadım. İsmim hiçbir iddianamede geçmedi. Hakkımda fezleke düzenlenmedi. 2010 KPSS soruşturmasından çok sonra Üniversite Dil Sınavı'nda kopyaya ilişkin tespitim oldu. Bir kopya hadisesini ihbar etmek için savcı Şadan Sakınan'dan randevu istedim. Kendisine kopyanın detaylarını anlatıp belgelerini teslim ettim. ÖSYM, kopya çektiğini belirlediğimiz şahsın sınavını iptal etti. Buna rağmen Savcı Şadan Sakınan hiçbir işlem yapmadı.
157 MİLYON TL YALANI
YALAN 3 ÖSYM'nin METEKSAN'a verdiği ihalelerde haksız ve anormal kazanç elde edildi. Çavuşoğlu dâhil 5 ÖSYM yöneticisi, ÖSS, ALES, ÜDS gibi 20 sınavda 157 milyon liralık yolsuzluk yaptı.
GERÇEK ÖSYM'nin yaptığı ve Meteksan'ın kazandığı ihalelerin hiçbirinde imzam yok. Hiçbir kazanç sağlamadım. ÖSYM yönetim kurulu üyeleri, ihalelerden kazanç sağlamaz. ÖSYM, Meteksan ile 20 yıldır çalışıyor. Bir şaibe varsa hâlâ niye çalışmaya devam ediliyor? ÖSYM yönetim kurulu üyeliğimde ihale komisyonlarında ve ihale teknik şartnamesinin hazırlanması görevlerinde bulunmadım. Sınavla ilgili ihale süreçlerine katkım olmadı. Aylık yönetim kurulu toplantılarına katıldım ve 350 TL huzur hakkı ücreti aldım. Bunun dışında ekstradan hiçbir ücret almadım. Ayrıca o dönemde sınav ihalesinin İpek grubundan Koza matbaacılığa verilmesi için çalışma başlatıldı. Ancak yeterli olmadıkları için verilemedi.
MALVARLIĞI YALANI
YALAN 4 Çavuşoğlu, tapu kayıtlarındaki anormal artış nedeniyle savcılık tarafından sorgulandı.
GERÇEK ÖSYM yönetiminde olduğum sürede ve sonrasında malvarlığımın artışıyla ilgili hiçbir sorgulama geçirmedim. Malvarlığım ve hesaplarımda açıklanamayacak bir artış söz konusu değildir. Madem öyle bir artış olmuş savcı hakkımda neden soruşturma başlatmamış ve iddianamede şüpheli olarak ismimi yazmamış?
SÜREKLİ TERFİ ETTİ YALANI
YALAN 5 Çavuşoğlu, her soruşturma sonrasında terfi ettirildi. KPSS skandalının ardından 2011'de ÖSYM'deki görevinin yanı sıra Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcılığı'na atandı. Hesaplarındaki artışla ilgili bilirkişi raporunun tamamlandığı Nisan 2013'ten sonra TÜBİTAK üyeliğine, Nisan 2014'te de kurumun başkan yardımcılığına getirildi.
GERÇEK
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ndeki dekanlık görevine Karabük'teki dekanlık görevini tamamlayarak geldim. Atanmadım, zaten dekandım. 17-25 Aralık'tan 1 yıl önce TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeliğine seçildim. TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı'ndan Hasan Palaz ayrıldıktan sonra da TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı'na atandım. Dolayısıyla hiçbir makama soruşturmaların ardından, uçarak gelmedim.
"KRİPTOLU DELİLLER PARALEL'İ PANİKLETTİ"
"Yasadışı dinlemelerin ortaya çıkması ve kriptolu telefonlara yerleştirilen casus yazılımların tespit edilmesinde sağladığım katkı nedeniyle beni hedef seçtiler. TÜBİTAK'ta bu tarz Paralel Yapılanma içerisinde olan bazı bilirkişilikler ile stratejik projelerde görevini kötüye kullanan personelin görevden alınmalarında doğrudan sebep olarak beni gördüler. Ayrıca, 2010 KPSS'de yaptıkları yolsuzlukların ortaya çıkmasını son zamanda yapılan TÜBİTAK incelemesine bağlayan Paralel Yapı, bu konuda benim öncü görev üstlendiğim inancıyla karalama kampanyası başlattı. Esasında burada söz konusu incelemeleri uzman ekipler yapıyor, benim ismim ise kurumlar ile olan yazışmalarda sadece üst yazılarda geçiyor. Eski ÖSYM yöneticisi olmam sebebiyle, bir taraftan kamuoyunu yanıltma, diğer taraftan da taraftarlarını yalanlara inandırma noktasında beni bir unsur olarak kullanmaya çalışıyorlar. Gerek KPSS'de gerek kriptolu telefon incelemesinde net fiziki kanıt ve belgelerin ortaya çıkmış olması, Paralel Yapı'yı panikletti ve karalama kampanyasını başlattılar
Akit haber güncel son dakika gündem haberleri ve haber arşivi. Ana Sayfa
Gündem
Çavuşoğlu: Hırsızlıklarını belgeledim, hedef oldum
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve YÖK üyesi Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, “2010 KPSS soruşturmasıyla, Paralel Devlet Yapılanması’nın eğitim ayağı ortaya çıkacak” dedi ve ekledi: “Soruların çalındığını ortaya çıkaran yeni TÜBİTAK’ı temsil ettiğim için beni hedef haline getiriyorlar.” 02 Şubat 2015 Pazartesi 08:11 TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve YÖK üyesi Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, TÜBİTAK bilirkişisi tarafından incelenen 2010 KPSS sınavı soruları hakkında gazetemize çarpıcı açıklamada bulundu. Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2010 KPSS soruşturmasıyla paralel devlet yapılanmasının eğitim ayağının ortaya çıkacağını belirterek, “Soruların çalındığını ortaya çıkaran yeni TÜBİTAK’ı temsil ettiğim için beni hedef haline getiriyorlar” dedi.
Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2010 KPSS sorularının sınavdan 4 gün önce gönderildiği ortaya çıkan öğretmen Baki Saçı’ya ait bilgisayarın diski ile jandarma tarafından imajı alınan diskin TÜBİTAK tarafından incelendiği söyledi.
Prof. Dr. Çavuşoğlu, “TÜBİTAK bilirkişisi, Baki Saçı’nın bilgisayarında “Eğitim.son” başlıklı bir pdf dosyasına ilave olarak iki dosya daha buldu. Üniversiteye hazırlık deneme sınavı süsü verilmiş iki dosya.. Bu iki dosyada iptal edilmeyen iki sınavın Genel Yetenek ve Genel Kültür sınavlarının sorularını buldular. Bu soruların bir tanesinde hepsi var, bir tanesinde ise hepsi yok, soruların yüzde 80’i var. Bu şekilde toplu olarak soruların bir kısmına cevap verme, ÖSYM’nin kopya çekenleri ayıklamasını kolaylaştırıyor. Sınavda verdiği cevaplar ile bu cevapların örtüştüğü adayların eğer varsa kitapçıkları da incelenerek sınavda kopya çektikleri ortaya konabilir” ifadelerini kullandı.
SORULAR 4 GÜN ÖNCE GELMİŞ
Prof. Dr. Çavuşoğlu, Isparta Yalvaçlı öğretmen Baki Saçı’nın 2010 KPSS sorularını aldığının fısıltı gazetesinde konuşulması üzerine jandarmanın harekete geçtiğini belirterek, “Jandarma, Baki Saçı’nın kopya çektiği iddiasıyla bilgisayarına el koyuyor ve bilgisayarından imaj alıyor. İmaj inceleniyor ve Baki Saçı’nın bilgisayarına sınavdan 4 gün önce soruların geldiğini buluyor” dedi.
YENİ SAVCI TÜBİTAK’TAN GÖRÜŞ İSTEDİ
Prof. Dr. Çavuşoğlu, KPSS soruşturmasına bakan Savcı Şadan Sakınan’ın, Baki Saçı’nın bilgisayarının imajının Emniyet İstihbarat’a sorulmasını istediğini belirterek, şunları söyledi:
“Emniyet yaptığı incelemede soruların olmadığını iddia ediyor. Herhangi bir kişinin bilgisayarından imaj alındığı vakit, imaj alan program MD-5 isimli uzunca bir rakam olan kriptolojik değer hesaplar. Bu MD-5 değeri o diskin o anda çekilmiş fotoğrafı gibidir. Bir diskin MD-5 değeri alındıysa, siz ona 10 sene sonra bile baksanız MD-5 değeri aynı çıkar ve o diskte oynanmadığı görülür. O diske en ufak bir bilgi kırıntısı koyun, örneğin 1 sayısını yazın, MD-5 değeri değişir.
Şadan Sakınan, Emniyet’ten soruların olmadığına ilişkin yazı üzerine dosyayı uyumaya bıraktı. Şadan Sakınan’dan dosya alındıktan sonra KPSS soruşturması yeniden incelenmeye başladı. Şadan Sakınan’ın yerine gelen yeni savcı, Jandarma, ‘Baki Saçı’nın bilgisayarında sorular bulundu’, Emniyet’in, ‘Sorular Baki Saçı’nın bilgisayarında bulunmadı’ tespiti üzerine 3 kişi olarak TÜBİTAK’ın fikrini almak istedi ve Baki Saçı’nın bilgisayarından alınan imaj ile Baki Saçı’nın adli emanete alınan bilgisayarını TÜBİTAK’a gönderdi.”
MD-5 DEĞERLERİ AYNI ÇIKTI
Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, savcının talebi üzerine Baki Saçı’nın bilgisayarının imajının incelenmesini bilirkişiye gönderdiğini söyledi.
TÜBİTAK bilirkişisinin hazırladığı ve savcıya gönderdiği raporu gördüğünü kaydeden Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, “Jandarma Baki Saçı’nın bilgisayarında ‘Eğitim.son’ başlıklı bir pdf dosya buluyor ve söz konusu dosyada 2010 KPSS Eğitim Sınavı sorularının tamamı ve cevapları yer alıyor. Jandarma “‘Eğitim.son’ başlıklı bir pdf dosyayı buldum” diyor, Emniyet ise bulamadığını iddia ediyor. Savcı, TÜBİTAK’a sorulmasını istiyor. TÜBİTAK’a iki disk geliyor, ben de bilirkişilere iletiyorum. Baki Saçı’nın orijinal diski (Baki Saçı’nın kullandığı bilgisayar) ile jandarma tarafından aldığı ve bir kopyasının Emniyet ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunan bilgisayarın imajı geliyor. Normalde klasik olarak TÜBİTAK veya bilirkişiye disk gönderildiği zaman orijinal diski göndermezler. Bir disk gönderirler, o disk de incelemeye gönderilen diskle aynıdır. Delil kaybolmasın diye bu yapılır.
TÜBİTAK’a hem imaj geliyor, hem de Baki Saçı’nın orijinal bilgisayarı geliyor. TÜBİTAK bilirkişisi MD-5 değerine bakıyor, bilgisayar ve MD-5 değerleri aynı çıkıyor” şeklinde konuştu.
CEMAAT NİÇİN TELAŞLANDI
İki diskin MD-5 değerlerinin aynı çıkmasının disklerde herhangi bir şekilde oynanma ihtimali olmadığı anlamına geldiğini kaydeden Prof. Dr. Çavuşoğlu, “Baki Saçı’nın bilgisayarı gözaltına alındığında Adli Emanet’e alınmıştı. Cemaati telaşlandıran TÜBİTAK bilirkişisinin incelemesi oldu. TÜBİTAK bilirkişisi, ‘Eğitim.son’ başlıklı bir pdf dosyasına ilave olarak iki dosya daha buldu. Üniversiteye hazırlık deneme sınavı süsü verilmiş iki dosya.. Bu iki dosyada iptal edilmeyen iki sınavın Genel Yetenek ve Genel Kültür sınavlarının sorularını buldular. Bu soruların bir tanesinde hepsi var, bir tanesinde ise hepsi yok, soruların yüzde 80’i var. Cemaati telaşlandıran şu: Şimdi diyelim soruların yüzde 80’i geldi. Diğer sınavda da yüzde 100’ü geldi. Bu sınavda yüzde 100 yapsanız, diğerinden yüzde 80 yapsanız ne olur? Kopya çektiğiniz ortaya çıkar ve suçüstü olursunuz. Kaygıları şu: Bu yüzde 80 hangi sorularsa ve soruları anahtar haline getirip baktığınız takdirde, sınavda kopya çekenleri tek tek bulursunuz. Suçüstü yapılmaktan korkuyorlar” dedi.
HIRSIZLIK BÖYLE ORTAYA ÇIKIYOR
Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, şunları söyledi: “2010 KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı iptal edilmişti. ÖSYM’nin sınav iptalinde kullandığı kriter. Belli soruları yapıp, belli soruları yapmamak. Bu sorular önceden elinize geçtiyse suçüstü oluyorsunuz. Zaman gazetesi; TÜBİTAK yazışmalarında benim ismim geçince incelemeleri benim yaptığımı varsayarak, ÖSYM geçmişimden dolayı kötülüyor ve şaibeli olduğumu öne sürüyor ve ‘Abdullah Çavuşoğlu’nun yaptığı soruşturma boştur’ demeye getiriyor.”
YENİ TÜBİTAK’I TEMSİL ETTİĞİM İÇİN
“Soruları önceden alanlar var. Bu kişilerin itirafları var. Bu insanlara önceden gönderilen sorular var” diyen Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, “Bu sorular basında yer aldığına göre, FEM Dersanesi ve cemaatin okullarında bulunan kişilere gidiyor. Yine basında yer alan haberlere göre cemaatin okullarına giden kişiler tam puan alıyor. Ben kötü ve şaibeliyim de, soruları cemaate ben mi verdim? Güdümlü bilirkişilik yapan eski TÜBİTAK’ı değil de, yeni TÜBİTAK’ı temsil ettiğim için ve eski ÖSYM geçmişim olduğu için beni hedef haline getirmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda hukuki haklarımı kullanacağım” diye konuştu.
SORGULANMADIM
Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, Zaman Gazetesi’nde Savcı Şadan Sakınan tarafından tarafından sorgulandığının iddia edildiğini belirterek, “Şadan Sakınan tarafından sorgulanmadım, KPSS şaibesi ile ilgili şüpheli hiç olmadım. KPSS soruşturmasından çok sonra bir yabancı dil sınavında bir çetenin varlığını tespit ettim. Bu çeteyle ilgili bilgileri kendisine vermek için randevu istedim ve gittim. Bu bilgileri savcıya teslim ettim. Savcıyla görüşmem bundan ibaret. Savcı söz konusu çeteyle ilgili bir şey yapmadı” diye konuştu.
SORUMLU BİR KİŞİ YOK!
Zaman Gazetesi’nin kendisinin KPSS’de güvenlikten sorumlu olduğunu iddia ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, “ÖSYM’de güvenlikten sorumlu bir kişi yoktur. Güvenlik sınavı yapan fiili olarak sınavı yürütenlerin sorumluluğunda…” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Abdullah Çavusoğlu, METEKSAN’a verilen hiçbir ihalede şartname hazırlama ihale komisyonunda görev almadığını ve imzasının olmadığını sözlerine ekledi.
Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.
1 Yorumlar
Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.
YanıtlaSil