SEN VE BEN ( Sahi senin ismin neydi? )


Ben şapkamı ortaya koydum, sen de koy biraz sohbet edelim. Sadece ben varım bir de bu yazımı okuyan sen. Aslında biziz ama bu konuyu daha sonra açıklayacağım, zaten bu yazıyı yazmamdaki ana sebep de bu. 

Hiçbir bilgimiz yok, senin de benim de hadi gelin sıfırdan başlayalım. Bu bizim için zor olmasa gerek, zaten okumaktan nefret ediyoruz. Daha okumadan bu yazının uzun olduğunu düşünerek, sinema izlesem daha iyi ya da dur şu videolara bakayım, Aylin bugün frikik vermiş mi? Ya da parti çalışmaları için, iş için, hatta bugün cuma içmeye de gidemedim, canım sıkılıyor zaten Allah'ını seversen bir de bu uzun yazıyı okuyup bana ne kazandıracak diyenlerin sesini duyar gibiyim arkadaşım. 

Neyden bahsediyordum, şimdi hatırladım. Sıfırdan başlayalım. Bu yazıyı hala okuma sabrını gösterdiysen büyük ihtimal sen de ben de Türkiye'de yaşıyoruz. En azından Türkçe bildiğin ve okuduğun i zaman ikimizde aynı sorunları yaşıyoruz. Peki biz ne yaşıyoruz? Bizim sorunumuz ne? Neden dünyanın en sıcak kanlı toplumu olmaktan uzaklaşıyoruz? Birbirimize bakarken neden selam vermiyoruz? Öylece geçiyoruz, bizler neden bu kadar yabancılaştık? 

Tarih bilgimiz zayıf, coğrafya bilgimiz zayıf, hemen hemen hiçbir konuda bilgimiz yok; ama her konuya verilecek ezberlediğimiz cevaplarımız var. Fizan'daki futbol takımının ilk 11'ini yedekleriyle birlikte sıralarız; fakat Çorum nerede? Ya da Mersin'de deniz var mı? Yok mu? diye bize soru sorulduğu zaman oralı değilsek görmemiş isek cevap veremeyiz. Bilgimizi ya da bilmediğimizi geçiştirmek için konuyu değiştiririz. Bildiğimiz konudan ya da ortak bir konudan sohbete başlarız. Bu yüzden hep aynı şeyleri söyleyip hep aynı şeyler üzerinden birbirimizi yargılarız. 

Evet acı çekiyoruz, insanlarımız ölüyor. İnsanlarımız belirli bir amaç uğruna birbirini katlediyor. Peki neden? Neden insanlar birbirini öldürüyor ya da bir insanla kavga etmek için ne nedenimiz olur. Ben bir çok insanla sohbet ediyorum. Ve geneli ben hiç bir zaman kendi adıma hiç kavga etmedim. Hep başkaları yüzünden kavga ettim. Bana küfür ettiği için kavga ettim, beni soymak istediği için kavga ettim ya da ekmeğimle oynadığı için kavga ettim der dururuz. Neden konuşmayı denemediniz dediğim zaman da o saldırdı diyerek hemen cevabı yatıştırır. Bu senin de başına gelmiş sayın okuyucum. Buradasın öyle değil mi? Ben konuya girmek için seni biraz ısındırıyorum. Biraz okuma sabrını deniyorum, zaten sadece sen kaldın bir de ben. 

Sahi seninle de tanışmadım. İsmin neydi? Nerede çalışırsın? Ne işle meşgulsün, hayat nasıl gidiyor arkadaşım. Pardon benden büyük olabilirsin ya da daha küçük hiç fark etmez söyledim ya seni tanımaya çalışıyorum. Sana ben bir şey söylemek istiyorum ''Sen diyorum'' çünkü aramızda 50 satırlık bir tanışıklığımız var. İstersen bir çay içelim ya da içki alalım sohbetimize devam edelim. Ben alkol almam alanlarla da muhatap olmam da deme, bu beni ilgilendiren bir konu sana karşı, kişiliğine karşı hiçbir saygısızlığım olmaz. Neden olsun ki? Şurada oturup sohbet ediyoruz. Hatta hiç olmadığın kadar rahat ol, kendini evindeymiş gibi hisset ya da barda bira içerken tek başına bir bakmışsın yanına oturmuşum tanışmış sohbet ediyoruz. Ya da size misafirliğe gelen komşunun şehir dışındaki kardeşi gibi gör hiç fark etmez. 

İsmin neydi? demiştim en son.... İnan şuanda senle ilgili olarak tek merak ettiğim şey bu, çünkü sana hitap etmem gerektiğinde zaman zaman ihtiyaç duyuyorum. Onun haricinde ''Nerelisin?'', ''Hangi dine mensupsun?'', Hangi partiyi savunuyorsun?'', ''ırkın ne?'' Bana bunlarla gelme, ben zaten seni tanıdıkça tek şunu merak edeceğim ''Konuştuğum kişi yani sen, insan mısın, değil misin?'' Kaşlarını çatma hemen, ben bunlarla ilgilenmiyorum inan, hiçbir zamanda ilgilenmedim benim 30 yıllık arkadaşımın, dostumun nereli olduğunu belki bilmem; ama ''Hangi sorunları var?'', ''Neden hoşlanır?'', ''Durumu nasıl?'', ''Onunla paylaştığım anılarımı çok iyi bilirim, unutmam ki!’' 

Seninle ilgili tek merak ettiğim şey ''insan'' olmandır. Muhakkak ki bunları yazarken, eskiden yaşadıklarını anlatacaksın bana bir şekilde konu bulacağız, laf lafı açacak, derdini anlatacaksın, sevdiğin insanı, sevdiğin insanla yaşadığın sorunları, ailen belki seni anlamıyor, ya da futbol, dizi, sinema derken ''Yahu aslında iyi insan, iyi ki tanımışım, umarım bana bir zarar gelmez bundan'' diyeceksin. Ben de senle aynı şeyleri düşünüyor da olabilirim nitekim sohbet ediyoruz. Ve bu sohbeti sen yönetiyorsun, istediğin zaman okumayı bırakıp televizyonun başında zamanını öldürürsün ya da işin gücün vardır onla uğraşmak zorunda kaldığını hissedersin veyahut bir bayansın ve yarın ne yemek yapsam diye de düşünebilirsin. 

Herkes geçim derdinde, herkesin paraya ihtiyacı var. Herkes yani benim gördüğüm hemen hemen herkes, hayatını yaşamıyor, sadece mücadele ediyor. Ben burada şimdi sana yazarken geriye dönüp bakmıyorum, yazımı düzeltmiyorum, belki imla hatası olabilir ya da yanlış yazmış olabilirim. Biz artık arkadaşız benim hatalarımı sen, senin hatalarını ben düzelteceğim . 

''Neden durmadan devleti eleştiriyorsun?'' mu dedin bana; ilk önce ben devleti değil hükümeti eleştiriyorum. Bir arkadaşım beni uyarmıştı. Ha O'da aynı senin gibi, şimdi adını hatırlamıyorum, nereli olduğunu bilmiyorum, ne iş yapıyor onu da bilmiyorum senin gibi böyle birbirimizin paylaşımlarını izlerken tanıştık ama arkadaş olmuşuz ki beni sevdiği için ya da bana saygı duyduğu için yanlışımı şöyle düzeltti. Sen devleti değil hükümeti eleştiriyorsun. Yazılarında devlet kelimesini kullanma hükümet de çünkü senin paylaşımların iktidarda olan bir partinin işlerini yorumluyorsun. Şöyle düşündüm, süzgeçten geçirdim, jeton düştü, ''Teşekkür ederim'' dedim. Ve sonrasında onun beni tanıdığını bana önem verdiğini anladım. Ve ikazını dikkate aldım. Ondan sonra yazdıklarımda devlet dememeye çalıştım hükümet dedim. 
Bir başka arkadaşımda, yahu sen ne kadar çok konuşuyorsun deme bana şimdi bunları yazdıktan sonra ve yayınladıktan sonra sen de düşünceni yaz seni dinleyeyim o zaman da hep sen konuş. Şuan teknik olarak hep sıra bende. Bu arada sen yazımı okurken senle birlikte bir kaç kişi de katılacak merak edecek ne demeye çalışıyor. Nerede kalmıştım ha şimdi gördüm başka bir arkadaşım da arkadaşım diyorum artık bana özelden yazıp kardeşim çok küfür ediyorsun ama haklı ediyorsun inan bana senle birlikte aynen bende gidiyorum, diğeri daha başka küfür etme senle aynı düşüncedeyim; ama ortalık zaten kaynama noktasında ben seni düşündüğüm için söylüyorum. Bunu bana yazan arkadaşın kim olduğunu bana yazdıktan sonra tanımaya başladım. 

Sen beni seveceksin ben seni, sonra ikimiz herkesi, bu böyle. O zaman çevremiz genişleyecek bir derdimiz bir sorunumuz olduğu zaman istişare edeceğiz birlikte, hep birlikte bunun üstesinden geleceğiz. Sen bana ben sana yardım ettiğimiz zaman en azından saygı duyduğumuz zaman bu hayat denen maratonda yalnız kalmayacağız dertlerimiz azalacak çünkü dertler paylaştıkça yok olur. 

Nasıl ki ailemizi seviyoruz, çevremizi, mahallemizi, semtimizi, ilimizi ve en önemlisi bunların geneli olan vatanımızı. Başka neyimiz var ki? Düşmez kalkmaz bir Allah var, sen de düşersin bende hep düşmekteyim zaten, Allah'tan ailem var, dostlarım var arkadaşlarım var bak bir tanede seni arkadaş edindim sen varsın. Ben su dökmeye gideyim, çayımı koydum demleyeyim devam edeceğim. Sen biraz bunları düşün ve ayrıca şimdiden seni tanıdığıma sevindim bir arkadaşım daha oldu…. 

Senin sorunun ne demiştin? Tuvaletteyken bunu düşündüm, zaten önemli kararlarımı hep orada veriyorum. Kendimi kendimle teke tek, yalnız olarak sorguladığım yegane yer şimdilik orası. Ben rahatsızım, vatanım hakkında oynanan oyunlardan rahatsız oluyorum. Zaten kafa olarak da rahatsızım, öyle bir iki tahta eksik falan değil, yanlış anlama beni, kafanın sanki bir bölümünde tavan hiç yok, tahtalar gitmiş; zaman zaman hava aldığı içinde bazen dengesiz oluyorum. Herkes yalnızlık olarak da yorumluyor; ama ben yalnız değilim bak sen varsın, ailem var vs. ''Ben tek tabancayım'' bu uzun zamandır hoşuma giden bir şey. En büyük huzur yalnızlıktır benim için sanırım özgürlüğüme çok düşkünüm. 

Vatan diyorum kardeşim, Atam diyorum. Doğup, büyüdüğüm bu vatanı çok iyi tanıyorum. Araştırdım, araştırmaya da devam ediyorum. Herkesin bilgisine saygı duyuyorum. Bir baktım etrafta birbirini öldüren insanlar var. Ölen insanları beğenenler var. Layyn diyecektim kendime, bir den şahsıma olan saygımdan ötürü Murat'çım dedim. ''Ne yapıyoruz?'', ''Bunlar ne?, ''Benden sonrakilere böyle bir vatan bırakırsam ben neden yaşıyorum? Gel senle bu konuya değinelim. Hem bu konuyu konuşurken birbirimizi daha iyi anlarız. Şimdiden söyleyeyim, düşüncen ne olursa olsun, ben senle istişare ediyorum. Sen benim hatalarımız yüzüme karşı söyle, anlat, yaz, tepki göster; ancak böyle insan oluruz ve birbirimizi anlarız diye düşünüyorum. 

Benim Türkiye'de evim yok, kiracıyım. Düşe kalka yaşıyoruz işte tıpkı senin gibi... Bir insan doğup, büyüdüğü, yetiştirdiği yeri nasıl savunur? Sen söyle bana ? 

Türkiye Cumhuriyeti Sınırları içinde yaşayan, yaşamaya çalışan herkes benim kardeşimdir, abimdir, ablamdır, çok çok hoşlandığım hatundur, bacımdır şimdilik, bizler bir araya geldiğimiz zaman Türk milleti oluyoruz. Biz oluyoruz. Birlik oluyoruz. Sen hiç evinin bir bölümünü başkasına satar mısın? Türkiye'm böyledir bende ''Kırmızı çizgilerimiz vardır'' Damarlarımızdaki asil kırmızı kan gibi, hemen hemen hepimiz şehit torunlarıyız. Bu ülkeyi Türkiye Cumhuriyeti yapmak için, topraklarımızdan yabancıları bizlerin kanını emen, sömüren, emperyalist güçler , pardon sıfırdan başlayacaktık. Emperyalist nedir belki bilmiyorsun? Bak anlatayım sana. Yaşadığın ülkeyi, vatanını senden almak isteyen senin dilini konuşmayan kişidir. Türk milleti değildir. Dışarıdan gelmiştir. Vatanını parçalamak için kamyon kamyon para verilmiş kişilerdir. Paranın yüzünü görüp, rahatını düşünüp, ülkesini peşkeş çeken Türkiye'nin üçte biriyle benim sorunum var. 

Belki sana 100.000 lira verseler, yaşadığın toprağı satmak için burayı bölmek isteyenlerle iş birliği olup, bunu önünde kim durursa bunu opera edeceksin yani engelleyeceksin dedikleri zaman ne yani şimdi sen beni susturacak mısın? Ya da birisi ülkemi bölmek istediği için üzerime geldiği zamandır arkadaşlığımız var. Durun bu arkadaş iyi ben onu tanıyorum bir şey diyorsa kendi için değil vatanı için konuşuyor demez misin? 

Der misin , demez misin; iste ben bunu bilmiyorum.

Zaten dur deseydin herkes deseydi. Bizler hayatla mücadele etmez hayatımızı birbirimize yardım ederek uzun yıllar yaşardık. 

Tamam tamam gözüne ağrılar indi. Sonra devam ederiz. Okuduğun için teşekkür ederim. 
...iyi geceler 
dur dur! 
Sahi senin ismin neydi? 
.....

Yorum Gönder

0 Yorumlar