Ortadoğu’da her türlü kirli yöntemin kullanıldığı kirli bir savaş devam ediyor. Müttefiklerin birbirlerine kazık attıkları, yapılan mutabakat ve anlaşmalara bağlı kalınmadığı, parayla, toprak vaadi ve/veya otonomi ile provoke edilen çok sayıda terörist grubun istihbarat örgütlerinin güdümünde hareket ettikleri ve bunların müttefikler dahil ABD ve Batı çıkarlarına ters düşen ülkeler için kullanıldığını artık herkesin bilmesi gerekir. Türkiye’yi idare edenler geçmişten ders alarak çekilmek istendiğimiz tuzağa düşmemeliler.
Irak’ta da, Suriye’de de hatta ondan önce Libya’da da müttefiklerimiz dediğimiz ülkeler tarafından hep aleyhimize gelişmeler yaratıldı. Irak’taki harekatta PKK güçlendirildi. Türkiye’ye yönelik PKK eylemleri daha da artırılarak ülkemiz sıkıştırılmaya ve ABD, İsrail ve Batılı müttefiklerimiz tarafından zayıflatılmaya çalışıldı. Türkiye’nin enerjisi ve kaynaklarını güvenliğe harcaması istendi. Bir ölçüde başarılı oldular da.
Suriye’deki iç savaşta Esad’ı devirmek ve Suriye’ye demokrasi getirmek adına IŞİD başta olmak üzere onlarca terör örgütü yarattılar. Bu terör örgütleri vasıtasıyla Suriye’yi ve Türkiye’yi şekillendirmeye koyuldular. IŞİD ile mücadele örtüsü altında PKK/PYD/YPG’yi kullanarak Türkiye’nin hemen güneyinde Akdeniz’e uzanan ve ülkemizin bekasını tehdit eden bir koridor oluşturmaya başladılar. Hem de Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen.
Türkiye’nin koridoru önlemek için başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı’nı önlemek için her yola başvurdular. Musul Harekatı’nı yavaşlattılar, ÖSO içerisinde sorun çıkardılar, Rakka’ya yönelik harekatı durdurdular. Böylece El Bab’a daha çok IŞİD teröristi gelmesini sağladılar ve Türkiye’nin El Bab’ı ele geçirmesini zorlaştırdılar. IŞİD’e silah ve mühimmat vererek ve istihbarat sağlayarak TSK’nın önünü kesmeye çalıştılar ve çalışıyorlar. Hatta bu terörist örgütün Türkiye’de bombalı, silahlı eylem yapmasını sağladılar. Amaç Türkiye’nin kendi çıkarlarına tehdit teşkil etmeyecek şekilde zayıflatılması, kendi içine dönmesiydi.
Membiç’e PYD/YPG’yi yerleştirerek ve onlara mühimmat, eğitim, istihbarat vererek, özel kuvvet unsurlarını danışman olarak görevlendirerek Türkiye’nin harekatını önlemeye çalıştılar ve çalışıyorlar. PKK’ya PYD vasıtasıyla silah ve mühimmat transferi yaparak Türkiye içinde daha çok eylem yapmasını ve Türkiye’nin kendi iç sorunları ile meşgul olmasını hedeflediler. Reklamdan sonra devam ediyor
Tabii altı yıllık Suriye iç savaşı süresince öldürülen dört yüz bin insanı, 3.5 milyonu Türkiye’de olan en az altı milyon mülteciyi, bölgede yaratılan terörizme ve teröristlerin üremesine uygun ortamı da ilave etmemiz gerekiyor. Ticaret yok, üretim yok, iş yok ama savaş için silah ve mühimmata harcanan paranın haddi hesabı da yok. Hem de Ortadoğu ülkelerinin cebinden gidiyor bu paralar.
Türkiye’yi yönetenlerin bu sıkıntıları aşmaları için yakın tarihimize, milli kurtuluş mücadelemize göz atmaları gerekir. Mustafa Kemal Atatürk İngilizlerin Kafkas Seddi projesi kapsamında Kafkasya’da kendine müzahir cumhuriyetler kurarak Sovyetler Birliği ile Avrupa arasına bir tampon bölge tesis etme planını Sovyet liderliği ile anlaşarak bozmuştur. Böylece İngiltere hem Türkiye ile fiilen mücadele edecek bir güç olmaktan çıkmış hem de Sovyetler Birliği’nin Milli Mücadele’ye mali, askeri ve danışman desteği sağlanmış, kuzey ve doğu hududumuz emniyete alınmıştır. Aynı şekilde Fransa’da anlaşmaya zorlanarak Yunanistan yalnız bırakılmıştır. Bu büyük mücadele savaşmanın yanında stratejik ve diplomatik hamlelerin yardımıyla kazanılmıştır.
Türkiye’yi yönetenlerin ve yönetmeye talip olanların Milli Mücadele’den ders alacakları en önemli konu ise iç cephenin güçlendirilmesi ve sağlamlaştırılmasıdır. İç cepheyi güçlendirmenin yolu herkesi kucaklamak, insanları ayrıştıracak söylem ve faaliyetlerden uzak durmaktır.
Türkiye’yi yönetenler Milli Mücadele’nin nasıl kazanıldığına bakarak, onu analiz ederek şu andaki sorunlarımızın, bekamıza yönelik çoklu tehdidin üstesinden gelebilirler ve Türkiye’yi huzur ve refaha kavuşturabilirler.
Kaynak: Aydınlık
0 Yorumlar