Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL Tavsiyeler




1-Kanaatim şudur ki, biz Türkleri, gerek fert ve gerek cemiyet olarak, Garplılardan ayıran ne zekâ, ne kabiliyet, hatta ne de çalışkanlıktır. Kudret eli, Türke, terakinin temel şartı olan bu üç nimeti bol bol ihsan etmiştir. Daima söylediğim gibi biz Türkler, yeryüzünün en zeki en kabiliyetli milletlerinden biriyiz. Bununla beraber, yüz elli seneden beri ilerlemiyor, bocalıyoruz. 


O halde başka bir eksiğimiz var. İlerlemeye engel olan illetle maluluz. İşte bu eksiğimiz ve bu illetimiz, tenkide tahammülsüzlüğümüz, hür fikre karşı düşmanlığımız, bir kelime ile taassubumuzdur. Bu illetimiz kah dini, kah laik, kah siyasi, kah içtimai, çeşitli şekillerde depreşmekte ve bizim enerji kaynaklarımızı tüketip kurutmaktadır. Onun için biz de yüksek tefekkür hayatı doğmuyor, yüksek ilim ve mütefekkir yetişmiyor. İlim ve fikir adamları cemiyet yolunu aydınlatan ışıklardır. Hür fikre ve yaratıcı tenkide tahammül gösteremeyen cemiyetlerde bu adamlar yetişmez. İlim ve fikir adamlarının hakaret gördüğü memleketlerde bu adamlar siner, her biri kendi kabuğuna çekilir. Nihayet bilgileri ile birlikte mezara gömülür. Bundan cemiyet ve insanlık zarar görür. 


Şarkta ve Garpta, hemen bütün dünya milletlerini tanıdım. Kendi milletimi de gayet iyi tanırım Bütün bu tanıdıklarım arasında en müsamahasız, maalesef kanaate karşı en merhametsiz, hülasa en mutaassıp, maalesef biz Türkleriz. Moda fikirlere en çok ve en erken de katılan biziz. Ve kapıldığımız fikrin neticeleri gözler önüne serilmiş birer felakette olsa, taasup da devam ederiz. İşte bunun için ilerleyemiyoruz. 


Fikirden korkmayınız. Emin olunuz ki yeryüzünde zararlı tek fikir, tenkit süzgecinden geçmeyendir. Tahammül ve müsamaha gösteriniz. Kabul ediniz ki sizden başka ve belki daha iyi düşünenler vardır. Müsaade ediniz fikirler serbestçe münakaşa edilsin, yaratıcı tenkit rolünü serbestçe oynasın. Fikirler çarpışsın, çürükleri dökülsün, sağlamları millet hayatı için birer rehber olsun. İlim, terakki, medeniyet bundan doğar. 


2-Tarih enginlere doğru akan bir ırmaktır. Onu yokuş yuıkarı doğru akıtmak kimsenin elinde ve iktidarında değildir. Ben bu hakikati çiğneyip hayal dünyasına dalmayacak kadar düşünebilen bir insanım… 


Bence her milletin nesli, tarihi tekâmülle eriştiği devri yaşar. Ve her devrin neslini, evvelki nesiller hazırlar. Bunun içindir ki, ilmin tarihi muayyenlik dediği şey, kendiliğinden oluveren kör bir tesadüf değildir. Bilakis evvelli şart ve faktörlerin yapıp yoğurduğu bir neticedir. 


İşte ben, bizden sonraki neslin, selametini düşünerek bu şart ve faktör üzerinde duruyor ve bunlarda bazı aksaklıklar vardır, düzeltelim ve bizden sonrakilere daha mesut bir hayat imkânı hazırlayalım, diyorum. Bunun aksini inkâr eden ve bana yanlış düşünüyorsun diyen varsa, buyursun konuşalım. Eğer bizim tekâmül kelimesi ile tercüme ettiğimiz (evolution) mutlak surette kötüden iyiye, gerilikten iyiliğe gitmektir diyenler varsa, onlara, eğer böyle olsaydı, tarih boyunca sayısız devletler yıkılmaz, milletler munkarız olmazdı, derim. 


Tekâmül, kötüden iyiye giden bir ilerleme olması için, iç ve dış hayatın muvazeneli, hatta muvazi yürümesi şarttır. Bir milletin muayen bir nesil içinde bu şartın tahakkuk edip etmediğini anlamak ve buna göre hayat için bilhassa fikir adamlarının ilmi bir tenkit ruhuna sahip olması lazımdır. Terakki ve tekâmül tenkit ruhundan doğar. Konformizm, yani göreneğe ve şuursuzca telkinlere bağlanış, avamın rahat döşeğidir. Avam ne duyar ne okursa onu hakikat sanır. Fakat fikir adamı, hakikat diye sunulan şeyleri, ince bir tenkit süzgecinden geçirir ve asıl yapılacak hakikati bulur. Millet ve insanlı için teraki de bundan doğar. Eğer Descartes, devrinin inanç ve göreneklerine uysaydı, garpta ilmi metod hareketi doğmaz ve bugünkü terakki vücut bulmazdı. Eğer Kepler, Galile, Copernik, Lamark, kâinata ve hayata zamanlarının insanlarının gözüyle baksalardı, ne zamanımızın fiziği, astronomisi, ne de son senelerin harikaları olan roketleri füzeleri güngörmezdi. Eğer Voltair, Montesquieu ve Rousseau devirlerinin aristokratları gibi düşünselerdi, dünyaya ışık salan büyük inkılâp olmazdı. Tenkit ruhu yaratıcı milletlerin ruhudur. Konformizm de tembel ve uyuşuk milletlerin beşiğidir. 

İlim, bi,r takım bilgileri ezberlemek ve ezber bilgileri tekrar etmek değildir.İlim, her şeyden evel yaratıcı tenkittir.Tenkit olmayan , memlekette ilim doğup yaşayamaz.İlmin yaşamadığı memlekette cahil mükafat alır.Cehlin mükafat aldığı memleket gerilikten kurtulamaz. 

Geçen devir geçmiş ve mazi mezar olmuştur. Mezara hürmet edilir, fakat ölmeden içine girilip yatılmaz… 








Kaynak: Yakın Tarihimiz

Yorum Gönder

0 Yorumlar