ABD 48 milyon insanını doyuramıyor Cumhuriyet Devrimi şehidimiz, seçkin aydınımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı sık sık “Siyasette tutarlılık inandırıcılığı, inandırıcılık da büyümeyi getirir” derdi...
Cumhuriyet Devrimi şehidimiz, seçkin aydınımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı sık sık “Siyasette tutarlılık inandırıcılığı, inandırıcılık da büyümeyi getirir” derdi. Türkiye dış politikada sürekli yalpalıyor. Bir dediği, bir dediğini tutmuyor. Bölgedeki, dünyadaki gidişata ilişkin isabetli tespit, teşhis, tahlil ve tahminler yapamıyor. Dış politikasında kurumsallık, devamlılık, tutarlılık, güvenilirlik, öngörülebilirlik yok. Bölgesinde etkili güç olmadan, bölge merkezli dış politika izlemeden, küresel ölçekte etkili olması imkânsız. Stratejik önemi büyük, jeopolitik konumu değerli, orta büyüklükte bir devlet olan Türkiye’nin, devlet kapasitesinin sınırlarını bilmesi, gerçekçi olması şart. Bunun aksinin hamaset olduğu, başımızı derde soktuğu Ortadoğu’da, özellikle de Suriye’de görüldü. Hâl böyleyken Türkiye, bölgede kalıcı askeri üs kurmaya çabalıyor…
VİZE MUAFİYETİ DE GERÇEKLEŞMEDİ
Önce şu ekonomik verileri sıralayalım: Türkiye, ihracatının yarısını (yüzde 49) AB’ye yapıyor. İthalatının yüzde 39’unu AB’den yapıyor. AB, 2015’te Türkiye’ye 79 milyar Euro ihracat, Türkiye’den 61.6 milyar Euro ithalat yapmış. Türkiye’deki yabancı yatırımların yüzde 70’i de AB kaynaklı. Ve AB, Türkiye başka seçenekleri gündemine almasın, başka arayışlara girmesin diye, Türkiye’yi üyelik vaadiyle oyalıyor. Bekleme odasında tutuyor. Bunu yaparken siyasi ödün koparıyor. Ekonomik olarak Türkiye’yi vesayet altına alıyor Gümrük Birliği ile. AB ile yürütülen üyelik müzakerelerindeki 35 başlıktan sadece biri (Bilim ve Araştırma) açıldı ve kapandı. Hepsi bu. 16 fasıl, müzakereye açıldı, kapanmadı. Son olarak Suriyeli sığınmacılar üzerinden yapılan pazarlıklarda AB 3 milyar Euro yardım sözü verdi. Ama Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Gerd Müller, “AB’nin söz verdiği 3 milyar Euro’nun 1 milyar Euro’sunu bile yollamadığını, Ekim 2016 sonu itibariyle Türkiye’ye yollan paranın 677 milyon Euro olduğunu” itiraf etti. (“Avrupa 1 milyar bile göndermemiş”, odatv.com, erişim tarihi: 29. 11. 2016). Yine Suriyeli sığınmacılar üzerinden yapılan pazarlıklarda Türkiye’ye vize muafiyeti sözü veren AB, 72 kriter sundu. Türkiye 67’sini yerine getirdi. 5 tanesini getirmedi. Vize muafiyeti de gerçekleşmedi.
HANİ VERDİĞİN SÖZLER
2020 yılına kadar hiçbir aday ülkeyi üye yapmayacağını açıklayan, Bosna Hersek’in üyelik başvurusunu kabul eden AB içinde, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yle müzakereleri dondurmayı tavsiye eden, hukuksal bağlayıcılığı olmayan kararını eleştiren çevreler de var. Gerekçeleri şöyle:
1) Türkiye – AB ilişkileri zaten durağandı. Bu kararla iyice donacak.
2) Türkiye içindeki AB yanlısı kesimler, bu kararla iyice zayıf düşecek.
3) Kıbrıs müzakereleri tamamen çökecek.
4) Bu kararla Türkiye daha da istikrarsız hale gelecek…
Dikkat edilirse, bu eleştirilerin tamamı, Türkiye’yi el altında bulundurmaya alışmış bir anlayışı yansıtıyor. Türkiye’ye tam üyelik sözü vermeyen, müzakerelerin ucu açıktır diyen, Türkiye AB üyesi yapılmasa da AB kurumlarına sıkıca bağlanmalıdır şeklinde kayıt düşen zihniyetin dışavurumu bunlar.
Gelelim Türkiye’nin Avrasya’yla, ŞİÖ ile ticari bağlarına. ŞİÖ üyesi 6 ülkenin Türkiye’nin ihracatındaki payı yüzde 3.7, ithalatındaki payı yüzde 22. Bununla birlikte Çin ve Rusya, Almanya’dan sonraki en büyük dış ticaret ortaklarımız. 2015’de ticaret hacimleri şöyleydi: Türkiye – Almanya; 36.8 milyar Euro (14.4 milyar Euro ihracat, 22.4 milyar Euro ithalat). Türkiye – Çin; 27.3 milyar dolar (2.4 milyar dolar ihracat, 24.8 milyar dolar ithalat). Türkiye – Rusya; 24 milyar dolar (3.6 milyar dolar ihracat, 20.4 milyar dolar ithalat).
Tablo net: 24 Kasım 2015’de Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan bunalım, iki ülke arasındaki ticareti de vurdu. Birkaç yıl önce 35 milyar doları bulan, 100 milyar dolara çıkarılması hedeflenen karşılıklı ticaret, üçte bir oranında azaldı. Petrol fiyatlarının düşmesi ve Ukrayna / Kırım sorunu nedeniyle Batı tarafından konan yaptırımlar sonucu ekonomisi bozulan Rusya sendeledi, ama yıkılmadı. Yüksek seyreden, uzun vadeli alım ve fiyat garantili olan doğalgaz fiyatları Rusya’nın daha zor duruma düşmesini engelledi. 1.9 trilyon dolarlık ekonomisiyle Rusya, Kırım ve Suriye’de ileri hamleler yaptı. Putin, BRICS kapsamında da bir enerji ajansı kurulmasını önerdi.
TÜRKİYE BÖLGESİNDE DIŞLANDI
Gelelim Ortadoğu’ya… Şimdiki halde ABD Irak’ta, Rusya Suriye’de nüfuz sahibi. Rusya’nın ABD’ye nazaran avantajı, kendisinin ve müttefiki İran’ın Bağdat üzerindeki etkisinin, ABD ve müttefiklerinin Suriye üzerindeki etkisinden çok olması. Türkiye’nin Şam, Bağdat ve Tahran’la ilişkileri çok gergin. Dahası, ABD’yi “kara gücüm” dediği PKK – PYD terör örgütü konusunda ikna edemiyor. Bu da Ankara’nın inisiyatif almasını zorlaştırıyor. ABD ise aşınan devlet kapasitesi ve bölgedeki müttefiklerinin (Türkiye, Suudi Arabistan, Katar) sınırlı gücü nedeniyle, Ortadoğu’da eski nüfuzundan uzak. Küresel iktisadi bunalımın yaralarını sarmakta zorlanıyor. 48 milyon insanını doyuramıyor. Çocuklar arasındaki yetersiz beslenme oranı eyalete göre yüzde 10 ile yüzde 20 arasında değişiyor. Gelir dağılımı adaletsizliğinde ilk 3 ülke arasında. Yakın gelecekte büyük ekonomik sıçrama yapması olanaksız. Bu onun küresel ölçekte elini zayıflatıyor. O yüzden Avrasya’da Rusya ve Çin’in ağırlığını kabul etti. ŞİÖ’nün büyümesini engelleyemedi. İran’la nükleer müzakereler sonunda anlaştı. Rusya’nın Kırım’ı ilhakını önleyemedi. Suriye’de hedefine ulaşamadı...
AVRUPA’DAKİ DURAKLAMANIN FARKINDALAR
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD (17.4 trilyon dolar GSYH), dünyanın en büyük 2. ekonomisi (10.3 trilyon dolar), satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplarda en zengin ülkesi olan Çin’le rekabette zorlanıyor. ABD’nin müttefikleri olan ve 3. sırada gelen Japonya (4.6 trilyon dolar), 4. sıradaki Almanya (3.9 trilyon dolar), 5. sıradaki Birleşik Krallık da (2.9 trilyon dolar), ABD ve Avrupa’daki duraklamanın farkındalar. İngiltere bu nedenle AB’den çıktı. Almanya bu yüzden ABD ile Libya, Suriye, İran, Irak, Afganistan, Ukrayna, Kırım sorunlarında tam uyum göstermiyor. Arasına mesafe koyuyor. Satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplamada en zengin ülkeler sıralamasında Çin ve ABD’nin ardından 3. gelen Hindistan da (7.3 trilyon dolar) Avrasya’da öne çıkıyor. Geçtiğimiz yıl Pakistan’la birlikte ŞİÖ üyeliği kesinleşti. Seneye resmen ŞİÖ üyesi olarak masada yerini almaya hazırlanıyor.
Kıssadan Hisse: 1949’da kurulan NATO’nun, 1952’den beri üyesiyiz. Son olarak Karadağ NATO’ya 29. üye kabul edildi. NATO üyeliğinin fayda – maliyet analizini yapmadık. 1951’de kurulan AB’nin, 1963’te Ankara Antlaşması’nı imzaladığımız günden beri kapısındayız. Gümrük Birliği’ni tartışmaya açmadık. 800 milyar dolarlık ekonomi, 80 milyonu bulan nüfus, 800 bin kilometrekareye varan yüzölçümümüzle, gerçeğimize, potansiyelimize, hedefimize uygun planlama yapmak zorundayız. Belirtelim; Cumhuriyet’in temel özelliklerinden biri de planlama ve kamuculuktur.
Barış Doster
Odatv.com
0 Yorumlar